• hacettepe tıp fakültesi mezunu bir doktor. bundan daha önemlisi, 2 senede 3 bebeği olan ve çalışan bir anne. ikiz bebek bakımında yetersiz kaynaklardan yola çıkarak, öğrendiklerini annelere aktarıyor.

    eli öpülesi kadın.

    http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/….html
  • gündemde bomba etkisi yaratan son derece bilgilendirici yazının sahibi güzel kişi. bebek yapım bakım onarım blogda yazmıştır. yazı her gün en az 500 ml anne sütü aldatmacası ile ilgilidir.

    http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/….html
  • muhtesem kisilik.en zor günlerimin kurtarıcısı.iyi ki var.iyi ki var. iyi ki var..
  • okulların kapanmaması gerektiğini savunan kadındır. ınstagram biosunda bilim insanı yazıyor ama söyledikleri mahalle teyzelerinden farksız.devletin aldığı nadir önlemlere de insanlar böyleleri yüzünden karşı çıkıyor. takmış arkasına cahil bir kitleyi.yazık gercekten.
  • bugün açık radyo'da dinledim kendisini. bazı veriler açıklayıp okul öncesi ve ilkokulların açılması gerektiğini söylüyordu.
    birkaç noktayı gözden kaçırdığını düşünüyorum:
    * avrupa'daki okullar üzerine yapılmış araştırmalarla türkiye'ye dair çıkarımlar yapmak yanlış sonuçlara götürür bizi. (koşullar arasında uçurum var ne de olsa.) turkiye'de yapılmış araştırmalarla argümanlarını desteklerse, daha inandırıcı olacak. küçük bir ayrıntı var yalnız: veri paylaşımı ülkemizde açık ve şeffaf bir süreçle yürütülmüyor ve araştırma yapmak isteyenler engelleniyor! bir şekilde ulaşmaya çalışır belki tomris hanım.
    * okulların kapatılma nedeni toplumsal hareketliliği azaltmak. (avm'leri kapatacak değiller ya!!) okulların açılmasıyla oluşacak hareketliliğin salgına etkisi de hesaplanıyor mu "okullarda bulaşı oranı son derece düşük" denilirken?
    * covid-19 sonrası okul öncesi eğitim kurumlarına kaydı yaptırılan çocuk sayısında çok ciddi bir düşüş var. kaydı yapılan çocukların da büyük bölümü okula gönderilmedi. normalde 25 öğrenciyle ders yapılan sınıflarda 2, 5, 7, maksimum 10 öğrenci oldu örneğin. bu sayılardan yola çıkarak "aaa, pek de bulaştırmıyormuş çocuklar birbirine" demek ne kadar doğru?!
    (şunu da belirteyim bu arada: öğretmenler çocukların maske, mesafe, hijyen kurallarına uymaları için insanüstü bir gayret gösterdiler ve az sayıda çocukla büyük ölçüde başarılı oldular. bu durum covid-19 açısından yarar sağlamıştır mutlaka, ama psikolojik açıdan etkilerinin olumlu olduğunu sanmıyorum)
    * çocuklarda hastalığa bağlı ciddi sorunlar olmadığını söylerken mis-c'den hiç bahsetmedi elbette. sayının gittikçe arttığı basina yansıyor ama demek ki "çook küçük bir oran"!
    tomris hanım'ın öğretmenleri önemsemediği açık ama, programda kendince çok düşük olan cocuklardaki ölüm oranlarını açıklarken kullandığı ses tonu çok rahatsız etti beni: "100 binde ...." dediği sadece bir sayı değil, birilerinin evladı, biricik yavrusu.
    iyi bir insandır elbet, toplum ve çocuk yararını düşünüyordur; fakat şu an "okullar açılsın" dan ziyade turkiye'nin her yerinde okulların koşulları duzeltilsin talebini yükseltmek gerekiyor ve elbette okullarin bir an önce açılabilmesi için, aciliyet arz etmeyen her şeyin durdurulmasını... işleyişi durdurulan yerlerin de ekonomik olarak desteklenmesini... talep edilmesi gereken budur. yoksa, başka ülkelerin istatistikleri ve turkiye'nin yarım yamalak paylaşılan verileriyle şu mevcut düzende "okullar açılsın" gibi içi boş bir kabuktan ibaret söylemle yola düşmek değil!
  • twitter’da yanlış bilgi veren kişi.

    verdiği yanlış bilginin doğrusu kendisine aktarıldığı halde herhangi bir düzenleme ya da ilgili tweetleri silme girişiminde bulunmamıştır. çünkü bilginin doğru olması değil takipçi getirmesi daha önemlidir.

    kendisine ünlü olma yolunda başarılar. ayrıca adının önünde her dr yazanın doğru söylediğine emin takipçilerine de hayatta kolaylıklar diliyorum. zira ihtiyaçları olacak.
  • emzirme, annelik gibi konularda konuşsun ama diğer konularda lütfen sussun.
  • hacettepe mezunu bir ‘hekim, araştırmacı ve anne’. hem tıp hem bilim doktoru. 18 yıldır türkiye ve avrupa'da halk sağlığı, sağlık sistemleri ve politikaları, sağlıkta yenilikler, küresel sağlık, toplum sağlığı genombilim ve kişiye özel tıp alanında çalışıyor. hacettepe teknokent’teki genar toplum sağlığı ve genombilim araştırmaları enstitüsü’nün ar-ge koordinatörlüğünü yapmış. orada yaptıkları uluslararası projeleri tübitak etkinliklerinde başarı hikayesi olarak sunmuş. [(bkz: serdar savas)dr. serdar savaş] ile geliştirdikleri gentest kişiye özel tıp modeli, 2008’de avrupa toplum sağlığı genombilim network’ü tarafından en iyi uygulama modeli olarak belirlenmiş. 2010’da avrupa birliği'nin tecrübeli araştırmacılar için sağladığı prestijli bir fonu olan marie curie fellowship ile türkiye'den maastricht üniversitesine gitmiş. şu anda amsterdam vu üniversitesinde akademisyen olarak çalışıyor. ancak türkiye’den hiç kopmamış.

    bu yıllar içinde eren yılmaz ve [(bkz: aysuda kolemen)aysuda kölemen] ile kurdukları beşer yapım bakım onarım bloğu, sitesi ve facebook grubu ile on binlerce yeni anneye başta emzirme konusunda, daha sonra çocuk sağlığı ve gelişimi konularında doğrudan yardımcı olmuş dr. tomris. insanların çocuklarını sağlıklı ve mutlu bir şekilde yetiştirebilmesi için sosyal medyada üzerinden bilgi havuzları ve çarpan etkisi yaratan destek sistemleri oluşturmuşlar. yaptıkları çalışmalardan beş kuruş kazanmadan türkiye’de ebeveynlerin çocuklarını bilinçli yetiştirmeleri için uğraşmışlar. dr. tomris’in yüz binlerce bebeğin (şimdi çocuğun) üzerinde hakkı olduğu söyleniyor.

    mama firmalarının blogger anneler üzerinden ınstagram’da reklam yaptığını ve dünya sağlık örgütü adına yalan bilgi yaydığını görüp harekete geçmiş. mama firmaları ile mücadeleye girmiş. (https://yesilgazete.org/…acasi-dr-tomris-cesuroglu/) başarılı da olmuşa benziyor, mama firmaları ‘influencer’ blogger anneler üzerinden artık pek reklam yapamıyor.

    dr. tomris cesuroğlu bu aralar aysuda kölemen ile yeni bir mücadeleye girmişe benziyor. okulların, özellikle okul öncesi dönem ve ilkokulların kapalı kalmasının bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve çocuk hakları ihlali olduğunu iddia ediyorlar. özetle şöyle diyorlar: türkiye’de bilinmese de dünyada çocukların hasta olma ihtimali ve bulaştırıcılığının yaşla birlikte azaldığı ortaya kondu. öğretmenler çocuklarla bir arada olmaktan dolayı ek risk altında değiller. ilkokulların kapanması salgın kontrolüne yardımcı olmuyor, açılması vakaları artırmıyor. kaynak soran bir hocaya şöyle bir literatür yüklemesi yaptı (https://twitter.com/…rum/status/1338820681786601472) . bu yaş grubunda uzaktan eğitim olamayacağını, çocukların evde kalmasının onların zeka, sosyal ve fiziksel gelişimine ve fiziksel ve ruhsal sağlığına çok daha büyük zarar verdiğini, bunun bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylüyorlar. ekim ayında bu konuda kapsamlı bir yazı yayınlamışlardı (https://artigercek.com/…llari-neden-ve-nasil-acalim). şimdi sosyal medyada aktifler.
  • ben bu doktor hanımla taaaaa yeni anne olduğumda bir tartışmıştım. bebek yapım bakım onarım mıydı neydi öyle bir bloğu vardı işte o bloğun facebook grubunda çaaaat çatttt çatttt söylemiştim düşündüklerimi. dokuz on sene öncesinden bahsediyorum. süt veremeyen, psikolojisi emzirmeye yetmeyen bir anneyi öyle bir linçletti ki kadını savunma gereği duydum. sonunda hem beni hem o kadını gruptan attılar.

    sayın cumhurbaşkanımızın dediği gibi, ben tıp mensubu değilim benim alanım ekonomi:)))) ama bu demek değildir ki, hekim bile olsan, ülkeler arası bir mesafeden, tam olarak ne yaşadığını ne hissettiğini bilemeyeceğimiz bir anneye çemkirme hakkı verilsin sana... böyle bir şey mi ya doktorluk? ben bunun eğitimini aldım, seni, içinde bulunduğun duruma bakmaksızın emzirmemen üzerinden yargılarım, yaftalarım ve resmen müritlerimin önüne atarım mı doktorluk? evet, mürit dedim zira kadının takipçileri bu kadına ve panpasına bir kanaat önderi muamelesi yapıyorlar ki panpası da doktor değil. o dönem konu ağırlıklı olarak anne sütü idi ki iki buçuk seneden biraz fazla emzirmiş kadınım, walla bana deseler ki on çocuk doğuracaksın ama emzirmeyeceksin hiç düşünmeden atlarım bu teklife. hamilelik, doğum, bebek ve hatta çocuk bence şahane süreçler ama emzirmek hiç de öyle anne bebek dergilerinin kapaklarındaki fotoğraflarda tasvir edildiği üzere dimdik otururken sırıtan bir anne, göğsünde de emen ve mışıl mışıl uyuyan bir bebek değil. fizyolojik olarak süt vermeye en uygun göğüs bile çocuk büyüdükçe daha güçlü emdiği, dişi çıktıkça ısırdığı için parçalanıyor, kanıyor, deli gibi acıyor, ağrıyor. yapamıyor işte bazı kadınlar bunu, kimin haddine süt veremediği belki de bazen isteyerek vermediği için bir kadını “ kötü anne “ belletmek!

    şimdi aynı tuhaf tavrı, covid 19 salgını yüzünden bu ülkede kapatılan okullar üzerinden sergiliyor doktor tomris hanım ve arkadaşı aysuda hanım. elbette, ülkemdeki eşitsizliğin şu pandemide arşa çıktığı ve iyice görünür olduğu bir dönem yaşıyoruz. ankara nın ilçelerinde bile çocuklar internet erişimleri olmadığı için belediye başkanı mansur yavaş a mesajlar yollarlarken, kürt çocukların, karadenizin dağlarındaki, iç anadolunun bozkırlarındaki çocukların normal şartlarda bile eğitime zar zor ulaştıkları gerçeği varken, online eğitimle bir yere varılamayacağı zaten bırak eğitimi online olma statülerinin ya da online olabilmek için gerekli ekipmanlarının bile olmadığı aşikarken, bunu görmemek, bunu dile getirmemek gerizekalılık olur ki değilim. ama avrupa dan, almanya ve hollanda da yaşayıp özellikle bu iki ülkeden örnekler verip, ısrarla türkiye de okullar açılsın demekte de kimse kusura bakmasın ne mantıklı bir sebep görebiliyorum ne de o sebebe varabilmek için bir sonuç.

    bu ülke bir sosyal devlet değil, akp den önce de eğitim politikaları yoz ve değişken, sınıfsal, paran varsa satın alabileceğin bir mekanizma doğrultusunda planlanıyordu. şimdi de öyle. ama görmezden gelinemeyecek bir nokta var ki, belki de ülke tarihinin hiç bir döneminde eğitime aktarılması gereken bütçenin, başka başka yerlere, kişilere aktarılmasının handikapları bu kadar gün yüzüne çıkmamıştır. topluca debeleniyor, karşımızdakini aşağılıyor ve gün geçtikçe uzaklaşıyoruz birbirimizden. ülke coğrafi şekli aynı, şehirlerin sınırları değişmedi ama artık mesafeler kilometrelerce ölçülebilecek seviyede değil, ışık hızı cinsi ile belki...

    bu garip durumun içinde biraz daha eğitimsiz kalacak olursak neler olabileceğini öngörmek zor değil. ama şu da bir gerçek, nüfusunun 40% sinden fazlasının sadece asgari ücret ile çalıştığı göz önüne alındığında o ülke insanının ne kadarının hijyen koşullarına, hijyen için gerekli suya, sabuna, dezenfektana, maskeye sahip olabileceği sanılıyor? bu ülke insanının ne kadarı bağışıklık sistemini güçlü kılabilmek için günlük alması gereken asgari besinlere proteini, karbonhidratı, vitamini, yağı, minerali ile beraber ulaşabiliyor? bu insanların ne kadarı çocuklarını özel servislere yazdırabiliyorlar çocuklar toplu taşımalarda ziyan olmasın diye?

    altı doldurulmamış abuk mesajlarla okulları açın yaygarası koparmak çok komik. evet okulları açsınlar, ama nasıl biliyor musunuz? önce eğitim şartlarını eşitleyerek, okulların her birini özel okul, devlet okulu ayırmadan aynı koşullara getirerek, sabununa, suyuna ulaşılmasını, sınıf mevcudunun yirmi kişiyi aşmamasını, o sınıfların en doğru şekilde havalandırılmasını ve elbette ısıtılmasını da sağlayarak... tıpkı avrupa daki gibi çocukları okuyan ailelere maddi destek sağlayarak, okula teşvik ederek, okutmaya yönlendirerek... çocukların en temel ihtiyaçlarının amasız fakatsız karşılandığını bilerek...

    kısacası, tomris hanımcım, buraları okuyorsanız, biz sizi anlıyoruz ama siz bizim eğitimi otu boku bırakıp yaşama savaşı içinde olduğumuzu anlayamıyorsunuz hollanda dan...

    bir kısmımızın savaşı, kavgası, dövüşü sadece yaşamaya çalışmakla da bitmiyor üstelik, ne sadece bugünkü iktidar ne de yaklaşık on aydır hayatımızda olan covid 19 ile de sınırlanmıyor.
    bizim kavgamız sistem ile... sizin cılız bağırışlarınız gibi de değil üstelik. altı dolu argümanlarla, yüksek de bir sesle bağırıyoruz biz; pandemide daha da belirginleştiği üzere her şey gibi eğitim de sınıfsaldır ve buyrun gelin önce sınıfları yıkalım... instagramda güya ev temizliğine giden isimsiz kadınların neredeyse tüm gramer kurallarına uyulmuş imzasız mesajlarını post edeceğinize, buyrun gelin o kadının neden sigortasız, güvencesiz çalışmak zorunda olduğunu, çocuklarının neden o temizliğe gittiği evlerin çocukları ile aynı koşullarda yaşamadığını anlatın önce. bugün ülkede tüm okullar açılsa da ağrı nın bilmem ne köyündeki çocuğun, artvin in bilmem ne beldesindeki kızın, çorum un bilmem ne kasabasındaki oğlanın neden istanbul da xyz kolejindeki bir çocukla aynı öğrenimi göremeyeceğini anlatın mesela. bakın açık yüreklilikle bir kolej velisi olarak söylüyorum bunu size... ben, utanıyorum halkımdan, oğluma eğitim satın alabildiğim için ayrı, almak zorunda kaldığım için ayrı... ama neden mücadele ediyorum biliyor musunuz ya da ne zamana dek edeceğim? tüm çocuklar oğlumla aynı eğitimi alabilsin diye ve tüm çocuklar aynı eğitimi alana dek!

    var mısınız tomris hanımcım? bakın istediğim zaman aynı müritleriniz gibi seslenebiliyorum size. bu arada bir hekimin, eni konu bilim ile uğraşan birinin bu denli mürit sever olduğunu görmek de ayrıca çok can yakıcı... bu tuhaf popülist, '' ben yazdım siz alkışlayın, daha çok alkışlayın '' tavrınızdan, linçci ve üstten üstten bakışınızdan, '' ben böyle diyorum, karşı argüman üretemezsiniz '' görüşünüzden kurtulabilirseniz dediğim gibi buyrun önce bu ülkeyi sosyal bir devlet yapalım, sınıfları kaldıralım, bireyleri eşitleyip, tüm politikaları eşitlik üstüne inşa edelim.

    sonra isterse covid milyon 19 çıksın, onlarca kez daha salgın olsun. biz büyükleri evde tutar, çocukları okula yollamayı başarabiliriz o zaman...

    aksi durumda, siz kendi kendinize daha doğrusu '' ben sana hayran sen cama tırman '' müritlerinizle takılır durursunuz şimdi yaptığınız gibi...
  • ben fanatizm denen seyi bu tomris hanimi savunanlarda görüyorum. futbol fanatizmi falan solda sifir kalir. antipatik buluyorum hem kendisini hem de kraldan çok kralcılarını.

    tanim : surekli muhalif gorusler ortaya atan, istisnasiz her seye tepki olarak dogmus kisi.
hesabın var mı? giriş yap