• ''eğlenceli bir kadındı. kadındı.
    ne abarttı kadınlığını, ne de utandı ondan.
    lise birinci sınıftaki oğluma 'beni güzel buluyor musun? kadın olarak?' derken de kadındı;
    dokuz eylül üniversitesi'nin kellifelli bir öğretim üyesinin, masanın altından bacağına dokunduğunu fark edip haddini bildirdiğinde de.''

    ''içki olsaydı rakı olurdu mesela, ona hiç kuşku yok.
    ev olsaydı, sonradan görmelerin kondurdukları sütunlu mütunlu villalardan değil, bütün depremlere dayanacak, iki katlı, küçük, sağlam taş bir bina olurdu.
    çiçek olsaydı gül, karafil gibi herkesin bayıldığı bir çiçek değil, ancak çiçek zevki olanların arayıp bulacağı, bulunca da asla vazgeçemeyeceği bir çiçek; müge, incir çiçeği olurdu o.
    insan oldu o. tomris uyar oldu. iyi ki oldu.''

    ''kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve seven bir insandı tomris. siroz olduğunu öğrendiğinde,
    'en hakiki atatürkçü kimmiş, öğrensinler şimdi.' deyişini anımsadıkça gülerim hala.''

    feyza hepçilingirler, varlık dergisi, ağustos 2003
  • otuzların kadını adlı kitabında "acaba bizler, yara almadığımıza, güçlü olduğumuza bu kadar inanan çocuklarımızın bir gün biz yok olduğumuzda duyacakları boşluğu nasıl hafifletebiliriz? şimdiden başlamalı, ama nerden?" sorusunu soran hikayecimiz.

    ayrıca ferhan şensoy'un, içinden tomris uyar geçen bir şiiri de şöyledir:
    "adamlar var
    sanki yollar
    onlarınmış gibi yürüyorlar
    yolların ortalarından
    hiç yüz vermeden kaldırımlara
    indirimlere
    adamlar var
    adam değiller
    sanki adammış gibi duruyorlar köşebaşlarında
    adamlar yok
    adamlardan çok sıkılarak
    içeri girdi tomris uyar
    bir cin tonik söyledi öğlene çeyrek var
    otuzbir mayıs seksenüç park kafeterya"
    (bkz: gündeste)
  • tomris uyar'in oykuculugu uzerine doktora yapan bir uzmanin, arkadas ortaminda "öykü yazmak için yaratılmış bir kalem, kurgu manyağı" diye tarif ettigi yazar. ilerleyen aylarda daha da yakindan taniyacagim; yazdiklarini, hakkinda yazilanlari okumak icin sabirsizlandigim yazar.
  • evrensel kültür dergisi'nin 2011 nisan sayısında, doğumunun 70. yılı münasebetiyle "bitmeyen devingenlik" adlı yazıyla anılan yazar. yazının giriş cümlesi şöyle:

    “şeytan diyor ki, çek kapıyı ya da ne bileyim evdeki bütün patlıcanları kızart gitsin, düşünme.” diyerek umulmadık bir şey yapabilme hayalini, bir ev kadınının yalın bakışıyla en vurucu haliyle anlatabilen bir yazar: tomris uyar…
  • yaza yolculuk ve aramızdaki şey ile yazıma imzasını atan kadın. yürekte bukağı ve otuzların kadını ile yazı bitireceğim.
  • bazi gerzek kadinlar tomris uyar'i pembe dizi karakteri haline getiriyor. asklariymis, suymus, onu hic uzun bir yolda yururken gormemislermis. edebiyatci kisiligi yok sayiliyor. gerzek kadinlar, hepiniz bir tane tomris uyar etmezsiniz. bosuna cocuk gibi hayal kurmayin.

    not: gerzek kelimesinin mucidi aysen gruda' ya saygilar.
  • "1985 yılında yazarlar ve yazar olmaya heves edenler üstüne yazdığı enfes yazıda üç soru soruyor tomris uyar. her zaman düşünerek, gülerek ve yanıtlamaya çalışarak baktığım üç "masum" soru.

    1) bir konuda size bir yazı ısmarlanmadığını düşünün: yazabilir misiniz?

    2) iki ya da üç kişiyi birkaç sayfa boyunca konuşturmayı denediniz mi?

    3) noktalama işaretlerinin buyurganlığına bilinçle-daha doğrusu anlamlarını, işlevlerini bilerek-karşı koyan biri değilseniz, bu fikir yazısının vazgeçilmez "noktalı virgülünü" doğru dürüst kullanabiliyor musunuz?

    bu sorulardan sonra şunu ekliyor sayın uyar: "ama yazmak öğrenilebilir ve öğrenildiğinde, yazma hastalığı ile yazarlık arasındaki ayrım da açığa çıkar." tomris uyar, gündökümü'nün bu sayfasında yazar olmanın da kendine özgü bir adabı muaşereti vardır diyor sanki. onu birçok başka yazardan ayıran özellik de budur belki. günümüzde iyice kullanımdan kalkan bir inceliğin, bir görgünün de yazarı olması.

    güncesinin bir başka yerinde, 1986 temmuz'unda şu satırlar çıkıyor okurun karşısına:

    "yazmanın ve yaşamanın güçlüklerini bildiğinizi sandığınız bir anda bazen küçücük bir olay, bütün bildiklerinizi yeniden gözden geçirmenizi gerektirebiliyor."

    tomris uyar'ın yapıtına bu cümlenin merceğinden de yaklaşmak gerekir. bilgimizi ve hayatımızı küçük sanılan olayların sınavından yeniden ve yeniden geçirmemizi sağlayan bir yapıttır tomris uyar'ın yapıtı.

    iyisi mi siz gidin, ipek ve bakır'ı, ödeşmeler'i, dizboyu papatyalar'ı ya da yürekte bukağı'yı okuyun. yaz düşleri düş kışları'nı, gezegen kızlar'ı, sekizinci günah'ı, otuzların kadını'nı okuyun. john berger'den çevirdiği "g" adlı romanı ya da elliye yakın bir başka çevirisini de okuyabilirsiniz. sahici bir yazarla, zeki ve ince bir yazarla tanışmış olacaksınız."

    memet baydur / uccello'nun kuşları
  • tomris uyar ise sevin seydi gibi çok zeki bir kadın. benzer misyonları var en azından. ilham kaynağı denilebilir ama bencil olmasını arzuluyorum.

    ülkü tamer ile evlenmiş daha sonrasında cemal süreya ile bir aşk yaşamış birkaç yıl aynı evi paylaşmış, onunla da yapamamış, (ya da onlar) turgut uyar ile evlenmiş. edip cansever ile de dostluğu var. diğer ikinci yeni şairlerinin çoğuyla da muhabbeti var kısaca.

    1964 yılında arkadaşlıkları başlamış. cemal süreya, takım elbiseli kravatlı bir bürokrat, son derece düzenli bir hayatı var. evden işe, işten eve... içki yok denecek kadar az. sigara içmiyor. (henüz sigara ve içki içmiyor. sonradan başlıyor içkiye, sigara iki ayda günde iki pakete çıkıyor.)

    dünyanın en şefkatli adamı dediği, beni ilgi manyağı yaptı dediği tomris uyar, kısacası cemal süreya´dan sıkılıyor ama ölümünden sonra turgut uyar hakkında şunları da söylüyor: "başından beri çok fazla dostu yoktu. belki yaşamı boyunca en önemli dostu edip cansever olmuştur diyebilirim. rica minnet sokağa çıkardı; ancak işte edip rica edecek, araba tutacak, gelecek, zorlayacak falan? birtakım çok garip özellikleri var. umulmadık noktalarda içer, umulmadık noktalarda kızar. özür dilerdi, dilenecek şeyler yaptığı için? çok zor ama... vs."

    ülkü tamer, cemal süreya, turgut uyar arasında şairlik bakımından bir ayrım yapmak istemem. üçü de rüştünü ispatlamış.. belki bu gizemli, kendine düşkün hali tomris uyar´ın turgut uyar da karar kılmasına vesile olmuştur, bilemeyiz ama tomris uyar da ikinci yeni´nin bilir kişisi mübarek, keşfe çıkmadığı şair kalmadı. şairler de kadın sevmeyi bilmiyor, sevmeyi öğrenerek hayatları geçiyor dipnotunu da düşelim, tomris uyar hepsiyle anlaşamadı gibi bir durum tam anlamıyla söz konusu değildir diye düşünüyorum.
  • gündökümlerini, yani gündökümü 1 ve 2'yi okumadan anlaşılmayacak,
    öykülerinden izi sürülse de eksik kalacak;

    adına 17 kasım'da, mimar sinan üniversitesi'nde,
    ''70. yaş değiştirme törenine yetişen bir sempozyum'' düzenlenecek sevgili yazar.

    (bkz: tomris uyar için bir sempozyum)
hesabın var mı? giriş yap