trafik

• şeritlere bölünmüştür, ingiltere'de trafik sol şeritten akar, ne hoştur, aykırıdır...
• ekonomik kriz sebebiyle istanbul'da geçici olarak çıldırtıcı seviyede olmayan hede.
• yollarda seyreden motorlu ve motorsuz araçlar ile yayaların oluşturduğu bütün
  ulaşım için çabalayan araç ve insanların yarattığı kaos
• ülkemizde trafik olduğunu söylemek yanlış, trafik akan bir şeydir, (bkz: trafik/5) gidiş geliştir. ülkemizde olsa olsa trafik sıkışıklığı vardır.
• reklam ajanslarında, müşteri ilişkileri ile yaratıcı grup arasında iş akışını sağlayan departmana verilen ad
• (bkz: trafik canavari)
• dünyanın her yerinde kuralların çoğu aynı olan bir tür toplumsal düzen. duruma göre araçlar sağdan ya da soldan giderler. istanbulda bölge bölge bu düzen belirli bir düzensizlik içinde devam etmektedir. bazı bölgelerdeyse insanlar trafik yerine başka bişi icad etmişlerdir ve onu kullanmaktadırlar. örneğin ferahevlerde yol ortasına burun buruna park etmiş 2 otomobil ve bunlara ters parketmiş bir üçüncü görebilirsiniz bu sırada yayalar her yerdedir öyle takılırlar ve kesinlikle arabanın gelmediği yöne bakarlar.
• hitnet'te bir alandaki mesaj yogunlugunu nitelemek icin kullanilan kelime. cumle icinde kullanalim:
  "ht.amiga'nin mesaj trafigi bu ay cok artti, bit pazarina nur yagdi."
• müzikteki anlamı "parçanın akış sırası"dır. önce intro girer genelde... hangi bölümün kaç ölçü süreceği, nakaratın kaç kere tekrarlanacağı, parça içindeki duruşlar (break), solo bölümünün olpu olmayacağı gibi konular, parçanın trafiğini oluşturur. "parçanın bir yerine köprü (bridge) konulup konulmayacağı" da "müziğin trafiğini belirleme"ye iyi bir örnek olabilir.
• kentsel kurallı akış. düzenlemeye bağlı olarak kakafoni veya şaheser nitelemesini ^* hak eden sesleri oluşturabilen ve hatta yönetebilen geçiş üstünlüğü zinciri düzenlemesi.