• 9 (yazıyla dokuz) aydır ankara trafiğinde motosiklet süren bir vatandaş olarak gözlemlerim şunu söylüyor: 4 çekerli koca koca jeepler. .... bunların üzerinize sürme hakkının kuvveti hiç bir araçta yok. dolmuşta bile yok, o derece yani... ha bir de bu araçların türkiye'de satılanlarına üretici firmalar boş yere sinyal takıp zarar ediyorlar. takmasalar bayağı kâra geçerler. bir de bunları sürenlerin şerit takip etmek gibi bir zorunlulukları yok. apartman gibi araba kullandıklarından olacak sanırım, şeritler bu araçları süren arkadaşlara görünmez oluyor.

    jeeplerden sonra gelen güruh ise doblo vb. panelvan araçlar. bunlar da yukarıda saydığım haklara sahipler ama şerit takip etmede bazı zorunlulukları var.

    bunlardan sonra en çok hak edenden en az hak edene göre şöyle sıralanırlarbeyaz yakalıya verilen şirket aracı > taksi >dolmuş = halk otobüsü > hafriyat kamyonları > kamuya ait makam otosu> özel otomobil> resmi belediye otobüsü
  • aslında entry giren arkadaş çok doğru söylüyor. bir belediye başkanı, vali, hakim, savcı herhangi biri size vursa, çarpsa, başına bir iş gelir mi? mahkemeye gitseniz bir sonuç alabilir misiniz?

    bu soruların hepsinin yanıtının "hayır" olduğunu hepimiz biliyoruz. bu ülkede "güçlülerin adaleti" var.

    güçsüzseniz mümkünse adalete işiniz düşmesin.
  • burası türkiye. mevki, makam ve para işin içine girdiğinde adalet madalet ortadan kalkıyor. neyin adaletinden söz ediyorsunuz?
    (bkz: hukuk değil guguk)
  • akli dengesi bozuklar tarafından kontrol edilen araçlardır.

    geçen gün il milli eğitim müdürüne ceza kesen polisin yaptığını hatırlatırım. bunun neden peşine düşmeyesin ki? hukukçusun. güvenlikler şahidin. güvenlik görevlileri olduğuna göre kamera da vardır. toplum için birşeyleri düzelteceğine inanıyorsan peşini bırakma.
  • traktörlerdir.çarpsan kendisi zarar görmez her tarafı çelik kaplamadır.
  • bu ülkenin vatandaşının çok çok büyük bölümü yasaların uygulanmasına karşıdır.

    devlet trafikte ceza kestiğinde, bunu hırsızlık falan olarak algılıyor. ekşinin çok büyük bir bölümüde aynı oranda böyledir.

    dolayısı ile, millet böyleyken geri kalanından çok birşey beklememek gerekir.
  • hocam eğer mahkeme ile bir işiniz yoksa kavgayı daha da büyütün. küfür-hakaret-aşağılama olmadan sert salvolar savurun. hakim-savcı grubunun en korktuğu şey sicillerinin kirlenmesi. en eski kural “çoktan çok gider.” ilk saldırıyı da kendi yaptığı için de siz hata yapmadıkça bir süre sonra geri adım atacak. isteyen geçmişime baksın. kaç yer gezmişim. 4-5 savcı-hakim harcamışlığım var
  • ankara icin ilk sira dolmuslar 2. sirada ozelliksiz passatlar (markayi haric tutarak soyluyorum ankara trafigini bilen anlar) 3. olarak kus serisi araclar. protokol araclari ve konvoylari ciddi ciddi bunlarin yaninda melek kaliyor , en azindan onunden cekilmeniz icin elerlinden geleni yapiyorlar.
  • türkiyede herkes eşittir ancak bazıları eşitler içinde eşit, bazılar eşitler içinde elit, bazısı da eşitler içinde birincidir.

    kısacası kurallar eşitlere göre esnetilebilir, çok da hal aramayın, esnek olun.
  • teorik olarak;
    herkesin herkesin üstüne araç sürme hakkı vardır,
    çünkü suç ve ceza tanımlanmış ve kitaplara yazılmıştır.
    cezası tanımlanmış suç-lar her vatandaşa haktır.

    gelelim retoriğine;
    suç kişisel, ceza ise toplumsaldır,
    ceza caydırıcıdır bik bik bik'tir.

    not:
    hakim'in savcı'nın saygın olduğu yerde fark eder,
    ama bir süredir o yerde değiliz.

    edit: ifade
hesabın var mı? giriş yap