• ortak kaynaklari, yani otlaklari (hava, denizler, nehirler, yeraltindaki su kaynaklari, ormanlar, toprak, radyo frekanslari, enerji kaynaklari, hayvanlar) kullananlarin, kendileri disindakilere verdikleri zararin maliyetini karsilamamalarindan dolayi ortaya cikmis bir negatif dissalliktir. bedavaciligin (otlakcilik) tesvik ettigi asiri kullanim kaynaklari tuketir veya kullanilmaz hale getirir. asiri avlanma sonucu balik turlerinin azalmasi, asiri agac kesimi nedeniyle ormanlarin hizla dejenere olmasi, asiri sulama sonucu su kaynaklarinin tukenmesi bu trajediye ornek olustururlar. asiri nufus artisini aciklamak icin de benzer nedenler ileri surulebilir.

    edit: bu olguyu (ve otlakcilik sorununu) aciklamak, ongormek icin kapitalist sistemi butunuyle varsaymak gerekmez. ortak mali kullanan kisilerin (veya tuzel kisiliklerin), toplumsal faydadan daha cok kendi bireysel cikarlarini gozettikleri, karar verirken az cok kendi rasyonel fayda/maliyet analizlerini yaptiklari gibi basit bir varsayim yeterlidir. ayni varsayim, modern kapitalist sistemin olumsuz bazi yonlerini, negatif dissalliklardan kaynaklanan piyasa basarisizliklarini* da aciklamaya yardimci olur. (tabii bu varsayimla da sorunu olanlar eminim vardir, benim yok.)

    kendi ozel mulkiyetlerindeki tasitlarini kullanan suruculer de bir cesit otlakcilik yaparlar [1]. tasitlarinin saldiklari artik gazlarla havayi kirletirler, kamuya ait yollari tikarlar, kazalara sebep olurlar; ama bu otlakciligin toplumsal maliyetinin ne kadarini oderler? azini oderlerse bu onlari asiri araba kullanmaya, asiri benzin tuketmeye tesvik etmez mi, etmiyor mu?

    [1]: stephen j. dunber ve steven d. levitt, "not-so-free-ride," the new york times, 20 haziran 2008
    http://www.nytimes.com/…cs-t.html?_r=1&pagewanted=1
  • bir grup tarafindan paylasilan ortak bir kaynagin kisa surede tuketilecegini de belirtir. cunku her birey son raddesine kadar kullanmak istemekte, ancak bakimini ve korumasini yapmak istememektedir.
    (bkz: orta mali)
  • bir diger kapitalist ideoloji rovesatasina daha hos geldiniz.

    ortak mulkiyetteki kaynaklar, ozel mulkiyettekilere nazaran daha cabuk tukenir varsayimli, bizatihi kendisi trajik sonuclar yaratmis kavram.

    mevcut durumu aciklarken, kapitalist sistemi onvarsayan, ustune ustluk varsaydigi kapitalist sistemi ve bireyi normallestiren, tarihsizlestiren bir kavram.

    acikladigi surec yalnizca kapitalist uretim biciminin ve ozel mulkiyet kanunlarinin kaynaklar uzerinde yarattigi baskiyla ortaya cikar. ortak kullanimdaki mallar cabuk tukenir varsayimi, ancak bir cok failin digerleri mali goturmeden ben gotureyimci kapitalist kose donucu mantigi icersinde isler. yoksa ozel mulkiyet marifetiyle ellerindeki ortak kullanimdaki kaynaklar hacilanmadan evvel bir cok toplumsal grubun bu kaynaklari efendi efendi kullandigi antropoloji literaturunce sabittir. oyle trajik bir asiri tuketim sozkonusu degildir.

    su uc kagidi basariyla ceker bu ideoloji: hem yarattigi ozel mulkiyet sistemi icerisinde ortak kullanimdaki kaynakalara bir baski unsuru olusturur, hem de bu baskiyi normal ve dogal bir seymis gibi yansitip, bakin ortak mallar boyle trajik bir bicimde tukeniyor, bu kaynaklari ozellestirirsek insanlar bu mallarin karsiligini odemek zorunda olacagindan kaynaklar uzerindeki baski azalir der.

    ozellestirme marifetiyle kaynak kitligi yaratip bir de bu kitlaga deva olarak ozellestirmeyi sunar ozunde.

    bir de ben sorayim: yedik mi?*
  • garrett hardinin '68'de yazdigi, science dergisinde cikan makalesi.
  • antropolog-iktisatçı bir hocamın hakkında: "eğer akademi dünyasında onlarca yıl referans gösterilecek bir makale yazmak istiyorsanız ya dahi olmalısınız yada hardin'in yaptığı gibi salakça bir fikri kağıda dökmelisiniz" dediği makale.

    keşke sadece salakça olsa fikir. asıl zararlarını düşünmek lazım. yada yararlarını (kapitalist düşünce). herşey göreceli sonuçta.

    işin iyi tarafı bu makaleden yola çıkarak birçok insanın araştırmalarını ortak malların optimal kullanımı üzerine yoğunlaştırmış olması. en güzel ve yapıcı cevap ise gerçek hayattan geliyor. bunu anlamak için de bazı topluluk, kabile veya kooperatiflerin bu soruna nasıl doğal çözümler ürettiklerini gözlemlemek yeterli.

    kısacası bu makalede sözü edilen "trajedi" bir kader değildir. bazı sistem ve koşullarda ortaya çıkan, yanlış kaynak yönetiminin sonucudur ve yapıcı çözümleri bulunabilir. bulunmalıdır.
  • bu makale ve fikire en güzel cevaplardan:

    (bkz: elinor ostrom)
  • makaleye şu linkten ulaşılabilir:

    http://mojiry.khan.kr/…f@201852494d96b5c911342f.pdf
  • ortak kullanilan mallarin akibeti genelde pek hayirli olmaz. umumi tuvaletler her daim pistir, parklar bahceler keza fena halde surunur dururlar. hadi onlari gectim ogrenci evinde bunu her gun bilfiil yasarsin be kardesim. bulasiklar yikanmaz evin temizligi yapilmaz 3 kisiyle papaz olursun. hadi diyelim ki onlari bir sisteme oturttun, memleketten gelen guzel yemekler cikolatalar vesaire geldigi gun esek cennetini boylar. bu meseleden bihaber oldugum bir zamanda benim nutellanin alisverisin ilk gunu tukenmesi diye bir teorim vardi, megersem tragedy of the commons imis.
  • söz konusu teori garret hardin'e değil, teoriyi 1833 yılında yazdığı bir makaleleyle ortaya atan william forster lloyd isimli bir ekonomiste aittir. harden bu teoriyi hava, su vs. gibi ortaklıklar için genelleştirmiştir.

    neoliberalizmin türbanı gibidir bu namussuz. bütün ahlaksızlığı gizlemek için kullanılır.
hesabın var mı? giriş yap