• ingilizce'de öncü anlamına gelir. önden gidip yol açan...
  • yanılmıyorsam o yıllarda, şimdi kimin verdiğini hatırlamadığım "en iyi davulcu" ödülünü almıştı bu albüm. tabi drum machine kullanılan bir albümün en iyi davulcu ödülü alması epey bir infial yaratmıştı camiada. hey gidi günler...
  • her zaman bu albümün günümüz teknolojisi ile tekrardan kaydedilmesini istemişimdir. zamanın yokluklarıyla malesef rezalet bir kayda sahip. lakin kanatimce türk metal gruplarından çıkan en güzel eserlerinden biridir.
  • albümle aynı adı taşıyan şarkıda tarkan gözübüyük'ün yaptığı steve vai vari tappingler* kadar underrated bas solosu görmedim arkadaş. ulan adam orda uzay hızına çıkmış, ama yıllardır toplasan üç etmez bunula ilgili duyduğum yorumlar.
  • metal müzik adına türkiye'den çıkabilmiş en iyi albümlerden birisidir.

    fakat ciddi manada kötü prodüksiyonu ve (bana göre) organik olmadığı çok belli olan programlanmış davulları sebebiyle her dinleyişimde bana bir "ah!" ettirir.

    hazır 30. yıl geyikleri dönüyorken, demir demirkan ve ogün sanlısoy da grupla beraber takılıyorken, bu albümü yeniden kaydedip piyasaya sürseler müthiş bir hayır işi yapmış olurlar.

    buradan yetkililere sesleniyorum: halk 2139211213. kez çalınıp baymış gündüz gece'ye klip değil, trail blazer'a düzgün bir kayıt istiyor!
  • rock, caz ve pop türlerini dikkate alırsak; türkiye'de yapılıp da dünyada kendi türünün seçkin örnekleri arasında sırıtmayacak yegane albümdür trail blazer.

    kimi dönemler o çağın çok iyi müzisyenleri tesadüfen bir araya gelirler ve ortaya efsane müzik grupları çıkar. kaderdir bir anlamda bu. pek çok büyük grubun hikayesinde bu biraraya gelmelerin etkisi vardır. çok büyük müzisyenler, eşsiz bir sinerji ile kendi toplamlarından daha büyük bir iş doğururlar. the beatles böyledir mesela. pink floyd, led zeppelin ve daha pek çok grup için bu söylenebilir.

    türkiye standartlarında o birleşme pentagram'da vuku bulmuştur bu albümle. ilk albümden sonra vokale ogün sanlısoy geçmiştir. lead gitarı demir demirkan devralmıştır. ortaya çıkan sonucu yaklaşık 30 yıl sonra bugün değerlendirirsek; hakan utangaç, tarkan gözübüyük ve cenk ünnü ile tamamlanan bu kadro türk metalinin şampiyonlar ligi'dir.

    türk metal müziği hiç bu albümdeki kadar yaratıcı olmamıştır. türün hiçbir albümü bu kadar iyi çalınmamıştır. hiçbir albümde trail blazer'daki kadar iyi kompozisyonlar yoktur.

    albümde, türkiye'de o dönem stüdyolarda davul kaydının yeterince kaliteli alınmasına imkan sağlayacak donanım olmamasından ötürü, bu enstrümanın kayıtları "drum machine" ile yapılmıştır. fakat bu da albüme kült bir hava katmıştır. nasıl ki bass sesi kısılmış olan ...and justice for all'un bugün bass kayıtları eklenmiş remasterlarında orjinal albümün o eski kaydının tadını alamıyorsak, eminim trail blazer'ın canlı davulla kaydedilmiş hali de aynı tadı vermezdi. bu haliyle nefis bir sound yakalanmıştır.

    üstelik sadece bir albüm değildir trail blazer. ülke sosyolojisinin de kapsamlı bir tezahürüdür. adeta bir türkiye özetidir. ne yoktur ki bu albümün hikayesinde; zamanı kaçırma, imkansızlıklar, beyin göçü, yeteneğin para etmeyişinin doğurduğu arayışlar...

    örneğin 5 yıl önce yayınlansa bu albüm, pentagram ülke sınırlarını aşıp bir dünya metal devi olabilirdi. yazık ki bu albümün çıktığı 1992 yılında dünya metal sahnesi bu türü bırakmıştır. illa bir yıl vereceksek 86 yılının thrash/speed'idir trail blazer. doomsday for the deceiver ekolünden ilerleyen, yer yer master of puppets'a göz kırpan bir soundu vardır. 92'de metallica black albüm ile, iron maiden ise fear of the dark ile dikte etmektedir piyasaya. bu anlamda trail blazer türün çok nitelikli ama zamanını ıskalamış bir örneğidir. pentagram'ı yurt dışında şöhrete taşımak için bir 5 sene kadar geç çıkmıştır.

    albümün bu anlamda hak ettiği ticari başarıyı sağlamaması, bu şampiyonlar ligi kadrosunun birarada kalmasını da imkansız kılmıştır. bu albümde ülke metal tarihinin en iyi vokalini yapan ogün sanlısoy kendi ticari solo çalışmaları için gruptan ayrılmıştır. keza ülke metal tarihinin en iyi sololarını bu albümde atan demir demirkan abd'ye gitmek için ayrılmıştır.

    ülkede o gün bir metal sektörü olsa ve bu kadro peşi sıra birkaç albüm daha çıkarsa neler olabileceğini hayal etmek bile güç. zaten bunun gibi kaçırılmış kim bilir kaç fırsatın ülkesi burası.

    bu albümün ülkenin belki genel değil ama dönemsel sosyolojisine ilişkin bir diğer göstergesi de kendini "no one wins the fight" adlı şarkıda gösterir. grup stüdyoda şarkıyı mehter marşı'nı çalarak bitirir. albüm çıktıktan sonra mehter marşı'nın yobazların ve milliyetçilerin bir simgesi olması nedeniyle grup tepki alır. nitekim konserlerde artık farklı marşları kullanmaya başlarlar şarkının sonunda. ülkenin bugünkü siyasi atmosferini düşünüce, nereden nereye...

    neyse işte.. 1992'den sonra ne pentagram bu albümdeki gibi bir grup olabildi, ne de ülkede metal müzik bir daha bu albümdeki seviyeye ulaşabildi.
  • tekrar kaydedilmesini ya da yapılabiliyorsa re-mastering yapılarak tekrar piyasaya sürülmesini istediğim müthiş pentagram albümü.
  • artik zor bulunmayan pentagram albumu. (en azindan istanbul'da)
    bana gore anatolia'dan parlak olmayan, (onda cekici bir $eyler var) gayet siradan bir metal albumu.
    (nevermind, 06.11.2000 19:04)

    demişim, bok yemişim. albümü adam gibi dinlemiş -ve 2 yıl yaşlanmış- halim diyor ki:
    %60 rust in peace, %40 master of puppets olarak nitelendirilebilecek bir albüm. taklit deyip pas geçmek pekala mümkün fakat ben bu karışımı oldukça beğendim. nefis besteler, nefis sololar (ah demir demirkan ah) içeren gayet başarılı bir thrash albümü. bir de kayıt bu kadar kalitesiz olmasaymış.. (nuclear blast logosunu gördük bir şey sandık.)
  • şahsımın müzik anlayışına göre türkiyede yapılmış en iyi metal albümü.. tüm albümler içinde ise mutlaka en yukarılarda yer almaktadır.
  • kronik'in endless waruyla birlikte thrash metal'in türkiye'deki zirvesini temsil ettiğini düşündüğüm albüm. '92 sonbaharında çıkmıştır.
hesabın var mı? giriş yap