• hala aklımdan bütün sahnelerini geçirebildiğim film. bu sıralar bir kaç kez bahsi geçince ben de bir şeyler yazayım dedim. izlediğim ilk zamanlar (muhtemelen bir ay boyunca günaşırı, tümünü olmasa da çoğunu izlemeyi alışkanlık haline getirmiştim) iskoç aksanıyla ingilizce konuşma merağım oluşmuştu. renton'nın diane ile tanıştığı sahnede çalan şarkı atomic'tir. bu şarkı enfes bir şey, kendimi hep iyi hissettirmiştir. blondie'ye de burdan bir selam çakalım bu vesileyle. iskoç gençliğinin durumudur kısaca anlatılan, sefalet, gerçek olmayan gerçek dünya, iskoçların sabah kahvaltılarında yediği kötü gıdalar, ilişkiler, spud'ın her hali adamı feci güldürür. begbie'nin ıstakasının çuhayı deldiği sahneyi her izleyişimde ben de cidden tırsarım, yeme şu cipsi kardeşim, yeme bak begbie kızacak şimdi. yılda bir kez izlemek lazım diye düşünüyorum. çok gülerim ama aynı zamanda da üzülürüm bu filmde, niyeyse her şeyde bir melankolik yan ararım, neden? belki de insan doğası böyle.
  • oturup izlenilesi, eğlencelik film. ayrica bu filmi onlarca kez izlememin baslica nedeni kesinlikle filmdeki aksandir.
  • danny boyle'un şahirane açılışlarından birine sahiptir, "opening scene" kavramını pekiştirmemi sağlamıştır.

    (bkz: http://youtu.be/naf_wieb9qs)

    bunun gibi bir çok efsanevi kısımlara sahiptir.
    öğrenimim boyunca "trainspotting gibi film yapsam daha ne isterim" dememe vesile olmuştur.
  • --- spoiler ---

    eger yanlis yorumlamadiysam meshur tuvalet sahnesi uyusturucu almis birinin ruh halini degil, bir bagimlinin uyusturucu alabilmek icin ne fedakarliklara katlandigini (gercek hayatta hirsizlik, vucudunu satma vb seklinde gerceklesen) tasvir eden bir sahne.

    cünkü yanlis hatirlamiyorsam tuvalete dalma sahnesi uyusturucu aldiktan sonra degil, uyusturucu almadan önceki hazirliklar sirasinda geciyor. elemanimiz saglam bir uyusturucu seansi öncesi yapilmasi gerekenleri siralarken (kapiyi acamayacak sekilde tahta kalaslarla civilemek, konserve yiyecek, soguk corba, soda vb icecek depolamak, isemek kusmak icin yatagin yaninda kovalar bulundurmak vs vs) .... derken bir de artik etkiyi arttirmak icin mi yoksa ayilabilmek icin midir nedir simdi ne oldugunu hatirlamadigim bir ilac gerekiyor diye sayiyor. o ilaci almak icin arkadasina gidiyor, ama arkadasinda hap olanindan degil, sadece fitil olanindan bulabiliyor. fitili kicina sokunca barsaklari fena oluyor ve tuvalet ararken bu tuvaleti buluyor. fitiller klozete düsünce de uyusturucu seansi icin mutlaka gerekli olan bu fitilleri ne pahasina olursa olsun bulabilmek icin o igrenc klozete daliyor. bulunca da dünyalar onun oluyor, sanki masmavi bir denize dalmis gibi...

    --- spoiler ---

    edit : yanlis yorumlamisim. chasingthedragon uyardi..
  • iskoç ingilizcesi konuşulduğundan apayrı bi tadı olan, izlenmesi kesinlikle önerilen bir şaheserdir. her sahnesi ayrı güzelliktedir. özellikle spud'un iş görüşmesi, renton'un klozete girmesi, begbie'nin bar kavgası; muhteşemdir.
  • --- spoiler ---

    kadın bardaklandı !

    --- spoiler ---
  • her seferinde geçmişi yad ettiren kült film. neydi o öyle be. bu filme yetişen kuşak bayağı bildiğin bir milada öncüllük etmiş. çünkü diğer yönetmenlere ilham kaynağı olacak şeyler üretmelerine vesile olmuştur ve onlarda kendilerine pay biçebilirler. bu ve bunun gibi filmler kilometre taşıdır. bir dönem gençliğinin ilk göz ağrısıdır. guy ritchie hemen arkasından devam ettirdi bu geleneği. lock stock and two smoking barrels, snatch gibi filmlerle sürdürdü bunu. kara film dedin mi akan sular durur ajan. hep başka bir yerdedir çünkü o. kayırırım onu, fanatiklik derecesinde. başımın üstünde yeri vardır. hep zengindir, her şeyi sunar. bir frank begbie gibi sayko bir adam kolay gelmiyor, ender rastlanır böyle adamlara. filmde de her şey spontan gelişiyor ya, açılış sahnesi olsun, spud gibi bir karakterin iş görüşmesindeki halleri olsun ve tabii ki begbie'nin fırlamakları. tüm bunlara bir müzik ve müthiş diyaloglar ekliyorsun. daha ne olsun.

    discmanler, sistem karşıtı duruş, efsane grupların bizim statlardaki konserleri, lombak'ın efsaneleştiği dönem. bunların hepsini bir potada eritebiliriz. şanslı bir nesil bunlara yetişen çünkü bunların yeni yeni filizlendiği bir dönemdi. bu yüzden şanslı adledebiliriz bu nesli. üstüne birde böyle başyapıtlar gelince al sana kaymaklı ekmek kadayıfı.
  • mükemmel repliklerin harika müziklerle birleştirilip üstüne ewan mcgregor'un muhtemeşem oyunculuğunun eklenmesiyle ortaya çıkarılmış efsane eser.

    ayrıca bu filmdeki güzel olan unsurlardan biri de uyuşturucunun aşırı yalın bir şekilde anlatılması, requiem for a dream gibi duygu sömürüsü unsuru içermemesi , gayet gerçekçi olmasıdır.

    aşağıdaki efsane replikle son bulur film.

    "now ı've justified this to myself in all sorts of ways. ıt wasn't a big deal, just a minor betrayal. or we'd outgrown each other, you know, that sort of thing. but let's face it, ı ripped them off - my so called mates. but begbie, ı couldn't give a shite about him. and sick boy, well, he'd have done the same to me, if he'd only thought of it first. and spud, well okay, ı felt sorry for spud - he never hurt anybody. so why did ı do it? ı could offer a million answers - all false. the truth is that ı'm a bad person. but, that's gonna change - ı'm going to change. this is the last of that sort of thing. now ı'm cleaning up and ı'm moving on, going straight and choosing life. ı'm looking forward to it already. ı'm gonna be just like you. the job, the family, the fucking big television. the washing machine, the car, the compact disc and electric tin opener, good health, low cholesterol, dental insurance, mortgage, starter home, leisure wear, luggage, three piece suite, dıy, game shows, junk food, children, walks in the park, nine to five, good at golf, washing the car, choice of sweaters, family christmas, indexed pension, tax exemption, clearing gutters, getting by, looking ahead, the day you die"
  • güzel kitap, başarılı çeviri..

    --- spoiler ---

    tanrım, beni bana yardım etmek isteyenlerden koru..

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap