• tercih donemi bitti mi devam ediyor mu bilmiyorum.ama bittiyse de en azindan gelecek seneler icin referans olabilir yazacaklarim.

    30 senedir edirnede yer alan fakultemizdir oncelikle onu belirteyim.turkiyenin en fazla yatak kapasiteli hastanelerinden birine sahip.her anabilim dalinda yeterli sayida ogretim uyesi mevcut.zaten trakya gibi nufusu cok da fazla olmayan bir bolgede yer aldigindan hem doktor hem de yatak kapasitesi anlaminda genelde sikinti olmaz.tabii ki onkoloji servisleri haric .

    bunlar genel bilgilerdi.gelelim egitim ve sehir hakkindaki bilgilere.temel bilimlerde verilen egitim ne yazik ki cok yeterli degil.bunun nedenleriyse bazi hocalarin dersleri cok kotu anlatmasi ve ozellikle son iki senedir alinan ogrenci sayisinin 200'un uzerinde olmasi.biz en azindan 160 kisiydik ve sinavlarimiz 1.sinifta klasik oldugu icin daha fazla calisiyorduk.bu yuzden daha sansliydik.tabii sayi arttikca pratik egitimdeki gruplarda ogrenci sayisi artiyor ve dogal olarak pratiklerin faydali olma orani da azaliyor.bu yalnizca bizim fakultemizin degil su andaki butun fakultelerin sorunu.

    temel bilimlerde su anda sinavlar test ve kurul sistemi duzeninde isledigi icin sinif gecmek hic ama hic zor degil.oyle bakmayin donem 1 ogrencilerinin yarisinin butunlemeye kaldigina.120 kisi bir sinifta whatsapp'tan kopya cekmeye calisip bir de ustune yakalanirsaniz dogal olarak bute kalir ve sinifta kalabilirsiniz.sadece bildigim kadariyla bu sene 1.siniflara sene sonu da sinav uygulanacak.belki o biraz zorlayabilir.hocalar hakkinda da bir iki ders sonunda hangisinin dersine girmeniz hangisine girmemeniz gerektigini eminim anlarsiniz.

    temel bilimlerin aksine klinik ve cerrahi bilimlerde hemen her hoca alanina cok hakim ve tecrubeli.bu yuzden girilen her ders ogrenciye kesinlikle arti olarak donmekte.giciklik yapilan bir iki bolum haricinde stajlari ve kurullari gecmek zor degil.ilk sinifi saymazsak yaklasik 30 sinava girdim (sozluler haric) ve bir iki tanesi haric hepsine 3 gunden fazla calismadim.kopya cektigim sinav sayisi da uc ya da dorttur.su ana kadar da butunlemeye kalmadim.umarim bundan sonra da kalmam.aldigim en dusuk not 48 en yuksek de 86.oyle vasati olarak devam ediyoruz.yani burayi tercih edince sinif gecmek zor degil ve mutlaka bir seyler ogreniyorsunuz.

    gelelim edirneye.bir kere marmara bolgesinde yasiyor ve istanbuldaki tip fakulteleri ile uludaga girecek puaniniz yoksa ilk yazmaniz gereken sehir edirne.oyle kocaeli,sakarya gibi salak sacma sehirlerle ugrasmayin.ne dogru duzgun egitim alirsiniz ne de rahat bir ogrenciliginiz olur.edirnede istediginiz her zaman sokakta dolasabilirsiniz tek basiniza.yiyosa bunu gecenin ucunde sakaryada yapin.* edirnenin tek dezavantaji kucuk bir sehir olmasi. bu yuzden cok fazla etkinlik beklemeyin.bu eksisi disinda kesinlikle her imkani bulabilir ve bir ogrenci olarak cok rahat 6 sene gecirirsiniz.

    diyecegim o ki gonul rahatligiyla trakya tipi tercihleriniz arasina ekleyebilirsiniz.zaman zaman bunalsaniz da edirne bir sekilde sizi mutlu edecektir.

    not: nick de trakyan falan.zannetmeyin yillardir edirnede yasiyorum.trakyayla iliskim universite ile basladi.kocaeli gibi ne idugu belirsiz bir sehirden kurtuldugum icin gayet mutluyum.amacim memleket propagandasi falan degil yani.*
  • bir kez daha beni yanıltmadı ve bir halta derman olmadı. tıp fakültesiyim diyorsun ama vitrektomi ameliyatı yapamıyorsun. trakya'daki tek tıp fakültesi ve vitrektomi ya-pa-mı-yor! diyor ki basın gidin istanbul'a. gidelim de, bayram üstü cerrahpaşa'da sıra gelmez, beyoğlu göz desen ondan beter. kaldı mı dünya göz hastanesi! onlar zaten nefes alsan en az en az 300 tl istiyor. illa soyulacağız yani.

    pislik içinde, imkanları kısıtlı, dev bir sağlık ocağı. sağlık sisteminde devrim!

    trakya üniversitesi şu fakülteye dönüp baksa iyi olur. rektör de doktor ha. rektörün ilk icraatleri hakkında şurada bir haber var. kendisinin öncelikli derdi hastane değil alkoldü en son. sosyal tesislerde alkol yasaklanınca başımız göğe erdi, hastane aldı başını gitti.

    siyasetin tıbbı ne hale getirdiğinin, üniversite hastanelerine ayrılan ödeneğin ne halde olduğunun canlı kanıtı burası. cerrahpaşa batıyor falan diyorlar, alın burada batmışı var! her katta muhabbet aynı: hastanenin ödeneği yokmuş, o yüzden böyleymiş. e ben 2002'de geldiğimde de aynıydı burası, sene 2015! temizlikçi odaya giriyor, prensiplerinden taviz vermeden paspasla bir v çizerek odayı silmiş gibi yapıyor ve çıkıyor. zaten bazı katlar inşaat halinde şu an, boya badana varmış. önemli ameliyatlar yapılamıyor. ee ne kaldı bize? doktorlara yazık, hastalar "nasıl burada yapamazsınız ya" diye onlara çatıyor. insan garipsiyor haliyle, fakülte ya, daha üstü yok sanıyorsun. ben burada doktor olsam boynuma "burası dev bir sağlık ocağıdır" tabelası asarak gezerdim ki insanlar üstüme gelmesin.

    ölüm kalım meselesi olmadıkça kimsenin bu dev sağlık ocağına gitmemesini öneririm. bakın tekrarlıyorum, burası bir tıp fakültesi değil, olsa olsa dev bir sağlık ocağıdır. ölüm kalım meselesi değilse kapısının önünden geçilmemelidir. doktorları kusura bakmasın, evet çok iyi doktorlar var ama istedikleri kadar iyi doktor olsunlar o fakültedeki pislik ve "burada yapamıyoruz" cümlesi oldukça fikrim baki.

    yarın gidip kapısına sprey boya ile "edirne 001 nolu aile sağlığı merkezi" yazacağım.
  • babamın ölümüne sebep olan hastane bozuntusu. yukarıda sağlık ocağı yazılmış. az bile söylenmiş. üfleyerek püfleyerek iş yapan doktor ve hemşirelere sahiptir. hastanızın durumu kötü olduğunda çağırdığınız hemşire ve doktor güzellik uykusundan uyandırdığınız için size tek küfür etmedikleri kalır. hatta babamın vefat ettiği gece zahmet edip gelmediler bile durumunu görmeye. kendi çabam ile başka doktor buldum, yoğun bakımdan yer ayarladım ama maalesef çabalarım yetmedi. durumu kötüleşince çağrılan göğüs hastalıkları bölümü görevlileri de bir gün sonra teşrif etmişler bir de dalga geçer gibi bulamadık diye not bırakmışlar. sevdiklerinizi düşünüyorsanız ne olur bu hastaneden uzak durun.
  • kıyamet ya da korku filmi çekmek isteyen yönetmenler için müthiş mekan. birbirinden ıssız koridorlar, vfx kullanımını en aza indiren titrek ışıklar sayesinde oluşan efektler, cast ve makyaj ihtiyacına duyulmayacak genişlikte suratsız ve mutsuz hemşireler, dekor maliyetlerini en aza indirecek seviyede müthiş kirli ortamlar... hepsi sadece bu hastanede.

    koridorda adam kesseniz 3 günden aşağıya kimse bulamaz. yanlışlıkla başka kata inseniz geri dönüşünüz imkansız. 14 gündür kayıp bir hastaya rastladım koridorda.

    hastanelere çok girip çıktım, geceleri acilleri çok gördüm de ben ömrü hayatımda bu kadar pis, rezil, iğrenç, özensiz, kirli, suratsız personelle dolu bir hastane görmedim.
    bu hastaneyi yönetenlerin vicdanından şüphe duyuyorum. geceleri nasıl oluyor da kafalarını yastıklara rahat koyuyorlar.

    bu mu lan güçlü türkiye, yeni türkiye?
    güçlü türkiye'nin hastanesinde yürürken ayaklarınız yapışıyor yerlere. tuvaletler pislikten geçilmiyor her tarafından su akıyor, koku geliyor ve kapıları her daim açık üstelik hasta odalarının hemen karşısında.

    orada yatan insanlara ve ailelerine bunu reva gören, bu hastaneyi bu hale getiren ve hala değişmemesi için parmağını kıpırdatmayan, ses çıkarmayan ne kadar insan varsa hepsini allah ıslah etsin.
  • adını her duyduğumda ürperdiğim ama babam nedeniyle on senedir dönüp dolaşıp gittiğim yer. ne onunla ne onsuz...

    o kadar nefret ediyorum ki, nasıl anlatsam, bütün duvarlarından, çeşmelerinden, kapı kollarından, altındaki çarşıdan, kokusundan, giriş kapısından, fayanslarından, çatısındaki kiremitten, otomatik kapılarından, çatallarından, içindeki oksijenden, her bir bakterisinden, tuvaletlerindeki boklardan, her zerresinden tiksiniyorum. o girişi var ya hani, hastaneyi karşına alıyorsun, orada çürük dişlerle dolu ağzını açmış suratıma hohlayan "gel sikeyim belanı, gel sana hayatında görmediğin mikropları bulaştırayım, gel hastanı daha çok hasta edeyim" diyen dev bir canavar gibi geliyor.

    sadece kötü anılarımın olduğu bir yer. 2002'de buna sebep olan doktorların bir kısmı muhtemelen çoktan öldü, toprağa karıştı, ekosistemdeki görevini tamamladı ama benim kinim geçmedi. ne zaman bir doktor babam için "fakülteye gitmeniz lazım" dese küfür etmiş gibi geliyor.

    umarım bu defa kendileriyle olan güzel(?) anılarımıza bir yenisini eklemezler, mikrop kapmayız, tek parça döneriz.

    pislik yuvası.
  • hayatım boyunca gördüğüm en pis hastaneye sahip fakülte. buraya şifa aramaya geldiyseniz kesinlikle yanlış yerdesiniz. odaları, koridorları bildiğiniz lağım kokuyor. yapılan temizlik, yapılmıyor demesinler şeklinde sadece göstermelik. iyi olacağım derken tifo olup çıkmanız olası.
  • kingdom hospital.

    şu gezegende bir sağlık ocağını bile kendisinden daha güvenli bulduğum tek fakülte. iyi doktorlar vardır, iyi hemşireler vardır, ben görmedim ama mutlaka vardır. hepsi kötü diye genellemiyorum. sadece bana denk gelmemesi şanssızlık. ama nasıl şanssa bir kere mi denk gelmez? en azından hematoloji, kardiyoloji ve yoğun bakımda yoktu. zaten bir daha uğramadık zira babamda hastane fobisi oluştu sayelerinde. özel oda diye iteledikleri odalar o kadar temizdi ki kapmadığımız mikrop kalmamıştı.

    başka hiçbir fakültede, hiçbir hastanede ben buradaki gibi bir kasvet görmedim. geçenlerde edirne'ye gittim, baya değişmiş. bahçesine cafeler falan açılmış. ama benim gözümde hala kingdom hospital. insanın ölesi geliyor zaten girince. hasta bakıcıları ayrı bir sorun. yoğun bakım hastalarına kötü davrandıkları herkesçe bilinir ama kimse kılını kıpırdatmaz.

    babam 2003 gibi buradaki şahane doktorların yanlış tedavisi sonucu kalp krizi geçirmişti. hiç unutmuyorum yoğun bakım hastalarının yakınları sırayla gece alınan kanları tahlile götürüyorlardı. neden bu işi bir hastane görevlisi yapmıyordu bilmem. bir gece ben götüreyim dedim. odadaki herkes yaşlı teyzeler. zaten kanların gideceği yer bildiğimiz gotham city. gudubet koridorlar, garip insanlar. insan yarı yolda yaşama isteğini kaybediyor.

    aldım elime kanları. adı neyse artık o şeyin, üzerinde bir sürü tüp kan. hepsinde hastaların adları yazıyor. asansöre bindim, bir hasta bakıcı sedyeyle geldi, "abla iki dakika asansörü tutsana geliyorum" dedi. iyi dedim. ama sedyedeki adamın üstü tamamen örtülü. "ölü mü lan bu" diye kendi kendimi yiyorum asansörde. etrafta çıt çıkmıyor, saat sabaha karşı bilmem kaç. o sedyedeki çarşaf milim kıpırdasa ben mecaz değil gerçek anlamda altıma yapacağım. korkudan vücudum zangır zangır titriyor. bir yandan "aman canım ölüyse ölü, dirilecek hali yok ya" diyorum. sonra "ya dirilirse? ya öldü sanıyorlarsa ama aslında ölmediyse? neydi lan yılanın adı? hani adamı ısırıyordu da öldü sanıyorlardı ama ölmüyordu, hani hikayesi bile vardı?!"

    adamın ayakları asansörün dışında, kapı kapanmasın diye öyle bıraktı. ayaklarına bakıyorum, çorap var. ölü olsa çorap olmazdı her halde diyorum. çarşafa bakıyorum inip kalkmıyor, nefes almıyor. ya da alıyor mu? sanırım o 2-3 dakika hayatımın en uzun dakikalarındandı. sonra geldi hasta bakıcı.

    - sağol abla.
    - bu hasta??? -ölü mü dersem ve yaşıyorsa duyar diye korkudan el kol hareketleri yapıyorum salak salak. ne kadar düşünceliyim-
    - ne olmuş abla hastaya?
    - işte şey mi?
    - ney?
    - ....
    - haaa ölü değil abla o uyuyor. yaşlı o çok ağır işitir konuş konuş sen. servisi değişecek de ondan götürüyorum. gözüne ışık gelince homurdanıyor diye örttüm.
    - (iç ses) be pezevenk baştan söylesene! bu saatte servis mi değişir lan!!!
    - (dış ses) hııı ben de korktum
    - ölüden korkma diriden kork abla eki eki
  • trakya universitesinin belkide en $ansli bolumu diyebilirim .rektorler genelde bu fakulteden cikar okulun butun paralari bu bolume akar gider yalan olur diger butun bolumlerde sikintilar varken bu bolum onlara nazaran daha rahat ve huzur icinde ya$ar (kendi sikintilari da elbette olacaktir).tam bilemedigim bir ba$ka bilgide trakya universitesinde butunleme sinavi olan tek bolumdur .diger bolumlerde ne bir yaz okulu nede butunleme sinavi uygulamasi mevcuttur .yinede bir $ans onlar icin .
  • 1973 yılında cerrahpasa tıp fakültesi bünyesinde kurulmus olup,ilk mezunlarını 1979 yılında vermistir.daha sonraları 1982 lere gelindiginde edirne nin girisinde bulunan bugünkü yerine tasınmıstır.gel zaman git zaman git gide büyüyen hastanesi,dediklerine göre balkanların en büyük hastanesi olmus meyerse.neyse en sonunda da yani ta 1999 yılında geri kalan bölümleri de acılarak daha bir serpilmistir.

    egitim olarak bilinen klasik bir tıp fakültesi,fakat bu yıl yapılan egitim müfredatı degisiklikleri ile cok saglam bir programa gecicek olması gelecek yeni kusaklar icin büyükfırsat.nerden biliyorsun derseniz,valla ben de yapanların arasındaydım ordan biliyorum.tavsiye edebilirim artık gönül rahatlıgıyla.

    ha sehir konusunda pek birsey diyemeyecegim,söyleyince canınız sıkılır,üzülürsünüz,ama yine de seveni vardır,olurda düserseniz beliki seversiniz.
    (bkz: edirne)
  • bünyesinde gerçekten iblis diye tabir edilebilecek hocalar barındıran tıp fakültesidir.
hesabın var mı? giriş yap