• misal senin evin var, benim arabam. sen bana evi ben sana arabayı verince ne oluyor? hayır enayilik olmuyor trampa oluyor

    (bkz: business law)
  • paranın araç olarak kullanılmadığı bir alış veriş türü... bir nevi değiş tokuş...
  • malın malla değişimini amaçlayan tipik sözleşme. malın, mal + para ile değişimini amaçlayan sözleşme ise atipik bir sözleşmedir.
  • yıllar önce naylonculardan evdeki ceket karşılığında leğen alınması bunun güzel bir örneğidir ve takas ile aynı manaya gelmemektedir.
  • bir hak veya malın başka bir hak veya malla değiştirilmesidir.
  • takasla karistirilan ama aslinda takas olmayan bi sozlesme türü, malin malla degisimi..
    (bkz: permutatio)
  • satım sözleşmesine benzemekle birlikte, ondan farklı olarak satıcının temin ettiği bir mal ya da hak karşılığında alıcının para yerine başka bir malın mülkiyetinin ya da hakkın geçişini üstlenmesidir.

    trampa sözleşmesiyle taraflar edimleri karşılıklı olarak değiştirdiklerinden tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme çeşitlerinden biridir ve satım sözleşmesine olan benzerliği nedeniyle borçlar kanununda trampaya da satış sözleşmesine uygulanan hükümlerinin kullanılacağı düzenlenmiştir.

    trampada kural olarak, karşılıklı değiştirilen malların birbirleriyle eşit değerde olmaları gerekir; ancak bir tarafın karşı tarafa vermeyi üstlendiği malın değerinin alacağı maldan daha düşük olduğu hallerde aradaki değer farkı para ile ödenebilir ve bu durumda ortada trampa yönü ağır basan bir karma sözleşme çıkar. bu takdirde tarafların asıl amacının bir mal ile başka bir malı değiştirmek olması gerekir. asıl amacın, mal karşılığı para ödenmesi ve bunun yanında ek olarak bir malın karşı tarafa verilmesi olması halinde satım yönü ağır basan bir sözleşmeden söz edilecektir.
  • "türkiye'de iken bizim klüp sigarasının italya'da arandığı söylendiğinden yanımıza aldığımız birkaç sigara paketiyle trampa ederek bazı ucuz hatıra eşyası aldık."
    (bkz: trampa etmek)
    (orhan okay, bir başka paris)
  • takasın farklı cins mallar üzerinden olanı.
  • günlerden bir gün bir başka kötü niyetli arkadaşıyla birlikte kaşlı ahmet bir kadın kaldırmışlar*, almış elmalı'ya götürmüşler, kadın satacaklar. kadını alacak bir adam bulmuşlar. önceden müşteri ayarlanıyor mu bilmiyorum. adamdan biraz para ve bir çift öküzü alarak kadını devrediyorlar. alıcı adam uyanık, kadın ise biraz saralı veya şapşal biriymiş. adam satıcılar aykırlamazdan önce kadını denemek istemiş, 'şuna bir sofra kurdurun,' demiş. tamam, ona da tamam: 'kur kız bir sofra,' diye kadını işe sürüyorlar. kadın tam işi bitirirken birden sara nöbetine tutulmuş, titremiş, düşmüş. iş boka saracak, uyanık adam tam uyanacak, trampayı bozacak. kaşlı ahmet hemen devreye girmiş, 'şeviklikten, şeviklikten!' diye açıklayıvermiş. zaten sara nöbeti kısa süren bir şey, ağzı köpürdü mü köpürmedi mi bellisiz. şeviklik dediği ise heyecan ile çeviklik karışımı bir davranış özelliği. 'sevinçle aceleden kendini kaybetti, düştü,' gibi açıklamış oluyor. neyse, adam dalgaya uyanmamış, onlar öküzü almış çıkmışlar. sonra öküzceğizi de seki'de birine satıp tamamen likide dönmüşler. (bkz: kaşlı/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 3.10.2015)

    (bkz: tüyü boz trampayı boz)
    (bkz: tramp/@ibisile)
    (bkz: trok)
    (bkz: denişek), takas, değiştokuş, berdel, becayiş, barter
hesabın var mı? giriş yap