• felsefeci philippa foot ve judith jarvis’in ortaya attığı ikilemdir.

    bir tramvay yolunun yakınlarındasınız . derken uzaktan yaklaşan tramvayın sesini duyuyorsunuz. bir bakıyorsunuz ki tramvay yolunun üzerinde ellerinde aletler olan beş işçi. ama çok geç, işçiler toparlanıp kalkana kadar tramvay onları çoktan ezip geçmiş olacak. birden makası kontrol eden kolun tam yanınızda olduğunu görüyorsunuz. ikilem bu ya, diğer yolun üzerinde de biri olduğunu fark ediyorsunuz. ne yapardınız? kolu çekip beş kişinin hayatını kurtarmak için tramvayı o bir kişinin üzerine yönlendirir miydiniz?

    senaryoyu biraz değiştirelim. bu sefer tramvay yolunun üzerindeki üst geçittesiniz. tramvay yine beş kişinin üzerine doğru ilerliyor. yanınızda bu trajik duruma sizinle birlikte şahit olan cüsseli bir adam var. biliyorsunuz ki adamı köprüden iterseniz o iri cüssesiyle yolu tamamen tıkayacak ve beş kişinin hayatı kurtulacak. bu durumda kararınız ne olurdu?

    felsefeci philippa foot ve judith jarvis’in ortaya attığı “tramvay ikilemi” sonuçlar açısından aynı olsa da duygular işin içine girdiğinde insanoğlunun nasıl farklı karar verdiğini gösteren etkili bir örnek. bu sorulara muhatap olan birçok kişi birinci senaryonun sonundaki soruya olumlu yanıt verirken ikinci senaryodakine olumsuz cevap veriyor. hemen belirtelim, azınlıkta kalsalar da “beş kişinin hayatını kurtaracak şekilde davranır ve adamı köprüden iterdim” diyerek faydacı yaklaşımı elden bırakmayanlar her zaman oluyor. faydacılık, en fazla faydayı sağlayan seçeneği seçtiğimizde doğru hareket etmiş olacağımızı savunan felsefi bir akım. yine de birçoğumuz için ikinci durumda faydacı davranmak ahlaki değil. sonuçlar açısından her iki durum da aynı, ancak birçok felsefeciye göre iyi bir amaç için de olsa kötülük yapılamaz.

    tramvay ikilemindeki sorular yöneltildiğindeki beyin aktiviteleri ölçülen denekler birinci senaryoyu düşünürken dorsolateral prefrontal kortekslerinin ön bölgelerinde hareket görülüyor. duyguların daha çok dâhil olduğu ve faydacı yargılar veremediğimiz ikinci senaryoda ise cingulate korteksin ön bölgesinde etkinlik artıyor ki bu bölge beynimizin yanıt çatışması yaşadığımız durumlarla ilişkilendirilen bölgesi.
  • katil olmakla bir kazaya tanık olmak arasında kalınan ikilem
  • ne kadar çok yaşam kurtarırsam o kadar iyi iş yapmış olurum, mantıklı olan çok sayıda yaşam için az sayıda yaşamı feda edebilmektir şeklinde hatalı bir ön kabulle yola çıkmış ikilem.

    bilinçler birbirinden izole oluşlardır, bu yüzden toplanıp denkleme sokulamazlar. çeşitli maddi manevi çıkarı bulunmayan insanların iyiliğini isteyen, yaşam hakkını savunan, acısından acı duyan insanlar empati kuruyordur. fakat empati yeteneği emekleme döneminde olan bir kişi kendi ilkelerine uyan kişilerle (kurbanlar, sosyalize olmuş bireyler, idoller) kurduğu empatiyi uymayanlarla kuramayacaktır. (suçlular, düşmanlar) aynı şekilde kendi türünden birinin öldürülmesini canilik, blattodea türünden birinin öldürülmesini temizlik olarak görecektir.

    devamında da "on insanın acı çekmesindense bir insanın acı çekmesi yeğdir." "yüz insanın ölümü iyidir bir milyon insanın ölümünden." "bir mucit>10.000 sıradan insan" "bir katil<100.000 insan" gibi denklemler geliştirecektir.

    değer denen şey de dünyaya katılan mutluluk, dünyadan çalınan mutluluk gibi olgularla atandığından, çıkış noktasını yine yetersiz empatiden ve bilinçlerin toplanabileceği hatasından alır. sadece kendi çıkarını düşünmeyen bir pragmatist önceliklerini, neyin mantıklı olduğunu, neyin feda edilmesi gerektiğini yine empati ile belirler.

    bu tarz empatlar "bir bilince sıkışma" hissini yaşayamaz ve değeri ölçülecek kişinin gözlemini o kişinin içinden değil, dışarıdan yapar. tramvaydaki beş-bir olmak üzere altı kişinin zihnine tek tek girebilen ve o dehşeti kavrayan bir iç gözlemci öznel deneyimler olan acı, ölüm gibi olguların bir ya da beş zihinde yaşanmasının bir fark yaratmadığına kanaat getirecektir. bir dış gözlemci ise toplama çıkarma yoluna gidecek, değer atayacaktır.

    empatinin son raddesi şudur, üç milyar insanın ölümüyle bir arının ölümü arasında fark görememek.
  • şimdi kişi kendine şunu sormalıdır: "hiç tanımadığım 5 kişi için hayatımı verir miyim?" insanlar büyük olasılıkla kendilerini özel olarak görür. ve "hayır hiç tanımadığım 5 kişi için hayatımı vermem der". öyleyse her hayat özeldir ve ister 5 kişi olsun ister bilmem kaç kişi için olsun kimsenin canını alamazsın. bu suçtur.
  • ordular savaşta strateji gereği bi grup birliği ölüme gönderebilirler. hatta atatürkün de böyle bi strateji hikayesi var.

    sonuç itibariyle insanlık tarihi boyunca bakarsak bu ikilemin çözümü bellidir.

    ama ben böyle bi durumda tramvayı durdurmak için çabalardım. (imkansız olsa da) sonuçta general falan değilim zaten

    sonuçta şöyle bi soru da sorulabilir;
    5 yakın arkadaş ormana mangala gittiniz. sonra 3-4 kurt saldırdı ve kaçmaya başladınız ama kaçma ihtimaliniz kesinlikle yok. sıkışmış durumdasınız. elinde bıçak var. yandaki arkadaşına saplayıp onu geride bıraksan kurtlar onu yiyecek ve hepiniz kesin olarak kurtulacaksınız. ne yaparsın??
    ben kaçma imkanı yoksa kurtarı öldürmek ya da korkutmak için mücadele ederim.

    sikerim faydayı maliyeti, kimsenin ölümüne sebep olmam.
  • bana zamanında sorulmuş olan ikilemdir. ilk problemde bir kişinin ölümünü, ikinci problemde de köprüde duran adamı atmak suretiyle diğerlerinin yaşamasını seçmiştim. sanırım bunu seçen az kişiymiş, bana katilmisim gibi bakmıştı arkadaş. bana göre çoğunluğun ölmesindense bir kişinin feda edilmesinden ibaretti. economy.

    fakat küçük bir çocuk olayi çok daha farklı boyutlara taşımış.

    burdan buyrun
  • aslında buna benzer durumlar günümüzde sürekli karşımıza çıkıyor. teknoloji gündemini takip edenlerin biraz bilgisi vardır bu konuda: yapay zeka. peki o makas kolu yapay bir zeka tarafından yönetilseydi ne olurdu?
    tesla gibi yapay zekayla kendini kontrol eden araçlarla ilgili her gün yeni bir haber duyuyoruz. geçtiğimiz aylarda bir kaza olmuştu ve bu kaza sonucunda çeşitli soru işaretleri ortaya çıktı. otomobil otomatik moddayken ve seyir halindeyken aniden yola fırlayan 3 çocuğa karşı nasıl bir tutum sergileyeceği tartışmaları başladı. eğer kaza kaçınılmazsa otomobil bu 3 çocuğa çarparak onların mı hayatını tehlikeye atar yoksa direksiyonu kırıp suçsuz olan kendi sürücüsünün hayatını mı tehlikeye atar? yapay zeka buna nasıl ve ne şekilde karar verir henüz bilinmiyor.

    edit: imla
  • the dark knight filminde joker'in social experiment adı altında gerçekleştirdiği deneydir. buradan izleyebilirsiniz. hatta bu sahnenin tartışıldığı forumlarda the trolley problem şeklinde tramvay ikileminden ve a beautiful mind filminde anlatılan game theory, oyun teorisinden de bahsedilir. kaynak 1, kaynak 2.

    tramvay ikileminde tartışılan duruma benzer şekilde joker iki farklı geminin deposuna bomba yükler. bir gemide sivil yolcular, diğer gemide de mahkumlar (sanırım başka bir hapishaneye transfer ediliyorlardı, tam hatırlamıyorum) vardır. joker her iki gemiye de patlatıcı kumandayı verir ve ardından anons yapar: kumandalar karşı tarafı patlatmaktadır. yani sivillerin olduğu gemideki kumanda mahkumların gemisini, mahkumların olduğu gemideki kumanda ise sivillerin gemisini patlatmaktadır. ilk hamleyi yapıp karşı tarafı patlatan gemi joker tarafından serbest bırakılacaktır. eğer bir taraf diğer tarafın gemisini patlatmassa joker geceyarısı olduğunda iki gemiyi birden patlatacağını söyleyerek kaosu başlatır.

    karar vermek için çok kısıtlı bir zaman vardır çünkü geceyarısına yaklaşık 5-10 dakika kalmıştır. mahkumların olduğu gemide iri yarı bir mahkum kumandayı elinde tutan cezaevi müdürüne doğru yürüyerek şunları söyler "ölmek istemiyorsun ama öldürmenin nasıl bir his olduğunu da bilmiyorsun. kumandayı bana ver. vermessen seni şimdi burada öldürüp yine de almasını bilirim o kumandayı". sivillerin olduğu gemide ise stresten psikolojisi iyice gerilmiş bir şahıs da monolog başlatır "kimse elini pisliğe bulaştırmak istemiyor. öyle olsun madem, ben yaparım. (ayağa kalkarak kumandayı elinde tutan kişiye doğru yürümeye başlar) diğer gemidekiler kendi seçimlerini yaptılar. öldürmeyi ve çalmayı seçtiler. bu bizim de ölmemiz gerektiği anlamına gelmiyor". iki tarafın da psikolojisi incelenmeye ve analiz edilmeye değer.
  • iki durumda da olayı akışına bırakırım. vicdanım sızlar belki ama diğer türlü 1 kişinin sebebi direkt olarak ben olacağım. katil olacağım yani.
    5 işçinin dikkatsizliğini müdahale ederek başka bir kişiye ben çektirmiş olacağım.
    ben orda olsam da olmasam da o adamlar ölecek o yüzden bir ömür keşke o tek kişiyi öldürmeseydim demektense keşke 5 kişiyi kurtarabilseydim demeyi yeğlerim.
hesabın var mı? giriş yap