• cyberunk denmiş boyuna, gerçekten de bu çizgi romanı okumanın en önemli motivasyonu cyberpunk sevgisi olabilir, biraz da beat. william burroughs'un ara bölge'sindeki gibi hikaye olmayan hikayelerden de tat almak gerekiyor. bir dağınıklık var zira.

    çizimleri bence harikulade. herşey kentle ilgili. türlü yerlerinden, rengarenk-bulaşık kent manzaraları ile dolu. blade runner'da olduğu gibi burada da en çok konuşan karakter şehrin kendisi. sayfa kurgularını da çok beğendim. bunu biraz anlatması zor, son zamanlarda fables okuyorum onun o lineer sayfa kurgusundan hiç hoşlanmıyorum. transmetropolitan'ın daha sinematografik olduğu su götürmez. çizer darick robertson, 5 yıl boyunca, nişanlanmış, evlenmiş annesini ve babasını kaybetmiş ve hiç durmadan bu çizgiromanı çizmiş, ben onun özenli çizimlerine kalıcı bir eser gözüyle baktım.

    warren ellis'in metnine gelince, güzel bir tad gerçekten. biraz daha o argo'nun müziğine aşina olsam daha çok zevk alırdım şüphesiz. hikaye yönünde eksiklikleri var bence. daha ziyade atmosfer ve uslup eseri olmuş bu, bazı konularda söylenecek daha dolu sözleri de aramadık değil. örneğin kötülüğün "domuz'un başı"nın amerikan başkanı olması. yani başkanlık sistemi doğru, demokrasi işliyor ama duyarsızlaştırılmış insanlar inançsız yöneticileri başa getiriyorlar. hikaye buna çıkıyor ister istemez. spider da bu kirliliğin bütün parçalarıyla mücadele ediyor lakin kötülüğün tarifi biraz eksik. yukardakilerin güç elde etmek adına sokakları yaşanmaz bir yere çevirdiği fikri bile yetersiz kalıyor. günümüzde batan bankaları enron'ları vs düşününce, spider neden başkan'la ve onun berbat cinsel alışkanlıkları ile uğraşıyor diye düşünüyor insan. sisteme dahil değil, ama sistemle öyle çok uğraşmıyor bence spider. bu da benim açımdan bir eksik oldu, amerika gezegeninde yaşamadığım için belki.

    genel olarak, transmetropolitan kült olmayı sonuna kadar hak ediyor, cyberpunk evrenine ait buluşlar kovalayan birileri varsa burada ganisini bulacak.
  • warren ellis tarafından yazılıp darick robertson tarafından çizilmiş çizgi roman.yayınlandığı zamanda çok az satmış olmasına rağmen dc vertigo tarafından inatla yayından kaldırılmamıştır ve toplamda 60 issue basılmıştır.yayınlandıktan ancak 2-3 yıl sonra değeri anlaşılmış ve kültleştirilmiştir.dünya çapında birçok fanı vardır (götümden uydurmuyorum bakınız: http://www.transmetropolitan.com/fans.html)

    okumaya başlamadan önce gonzo gazetecilik hakkında fikir sahibi olunmalı, gerekirse görsel destek olarak fear and loathing in las vegas'tan yardım alınmalıdır.zira kahramanımız spider jerusalem bir gonzo gazeteci olmakla beraber, metinde hunter s thompson'dan epeyce beslenilmiştir.

    çizgi roman 5 yıldır bir dağ evinde yaşayan saçı başı karışmış spider'a eski editöründen "hey 5 yıl önce bizimle kontrat yapmıştın..." türü bir telefon gelmesiyle başlar.spider'ın ağzından olay şöyle gelişir: "so that ignorant, thick-lipped, evil whorehopping editor phones me up and says..." bunun ardından spider şehre meburen geri dönecek ve tekrar gazeteciliğe başlayacaktır.çizgi romanda da zaten spider jerusalem'in şehire dönmesi ve akabinde şehirde yaşadıkları konu alınır.

    batmanmiş, x menmiş bilmemneymiş...bunlardan sıkılanlara şiddetle tavsiye edilir.tam anlamıyla bir başyapıttır.baştan sona dolu bir metindir.
  • bir haftada altmış sayısını okuduğum şaheser. yerine hiçbir şey koyamadığım için şu anda denyo gibi tavanı izliyorum.
  • gelecekte gecen ucuk bir gazeticinin basindan gecenleri anlatan cyberpunk cizgi roman. yazari warren ellis; cizeri darick robertsondir. dagda ya$ayan eski ve cok unlu bir gazeteciye yayin evinden bir telefon gelir ve olaylar gelisir..
  • gazetecilik meselesi üzerine tartışılacak pek çok malzeme veren çizgi roman serisi.

    gereğinden saf olanlarımız dışında pek çoğumuz gazeteleri hangi siyasi kamp hangi pozisyonun savunuculuğunu yapıyor, hangi grup verili meseleler üzerine ne düşünüyor sorularına cevap bulmak için okuyoruz. sunulan gerçekliğe olan inancımız o kadar az ve herhangi bir gerçekliğe inanmaya olan ihtiyacımız o kadar fazla ki manipülasyonun gerçeği ortaya koymanın tek biçimi olduğuna neredeyse tamamen iman eder hale geldik. "büyük bir tarihte küçük gerçekler, en büyük gerçekler ortaya çıksın diye değiştirilebilir" der umberto eco'nun baudolino karakteri. dezenformasyonun gerçekliğin apaçık ortaya çıkmasının tek koşulu olduğunu savunmak, "doğru haberin" önemini savunmaktan çok daha kolay artık. transmetropolitan'ın baş karakteri spider jerusalem ise geleneksel gazetecilik mitinin bir temsilcisi. gazeteciliği köşe yazarlığıyla bir tutan bizlerin bilmediği bir gazetecilik biçimi bu -ancak dediğim gibi, bu bir mit.

    warren ellis'in yarattığı evrene dair getirilebilecek bir eleştiri yazarın enformasyon çağı söylemine çok kapılmış olduğunu söylemek olurdu. ancak yapıtın 90ların sonlarında ortaya çıktığını eklemek gerekiyor. günümüz bilimkurgusunun yaşadığı bir sıkıntıyı gözlemliyoruz bu noktada. ellis'in distopik bir dille anlattığı gelecek, günümüz web 2.0 dünyasından çok daha fazlasıyla 'gerçek' olanla, yani "doğru haberle" ilgilenmekte, enformasyona çok daha fazla önem atfetmekte. yani gerçeklik kurgusal olanı eskiden olduğundan çok daha çabuk yakalamakta, onu arkaik kılmakta. ellis'in evreni yalnızca bedenle kurulan ilişkinin çeşitlenmesi noktasında bize yeni bir şey anlatabiliyor. ancak temel derdi olan enformasyon olgusuna dair yazarın tutumu günümüz bakış açısıyla saf ve/veya iyimser görünüyor. ancak elbette bu durum transmetropolitan'dan keyif almanız önünde bir engel değil.

    yukarıda sali'nin dile getirdiği eleştiri de oldukça yerinde. spider jerusalem'in bir gazeteci olarak kimleri hedef seçtiği tartışılır bir konu. sorunların temel kaynağına inmeyen, yüzeydeki yansımalarını konu edinen bir gazeteci görüntüsü sunuyor jerusalem. ancak bu bile tek başına onu bir 'kahraman' yapıyor. ellis'in yarattığı evren o derece kirli ki bir anti-kahraman olarak yaratıldığı belli olan jarusalem bir şekilde bu kategorinin dışına çıkıp bir kahramana dönüşüyor. tıpkı diğer kahramanlar gibi o da içten içe bir şeyleri değiştirmenin olasılığı üzerinden kendisini var ediyor, kirlenmiş bir dünyada bir takım ideallerin temsiliciliğini yapıyor.
  • 90'larda yazılmış olan bir distopya olarak bizim dünyadan daha yaşanılabilir bir dünyayı resmeder. bu dünyada medya son sayıda gerçeklere olan bağlılığını az da olsa korumuştur. eğer 2020lerde geçse smiler birini 10 tane kamera önünde öldürmesine rağmen medyayı yalanı gerçekten daha kolay söyleyen haysiyetsiz manyaklarla doldurur, bütün tartışma programlarını "ben uzmanım qumqi, montajdır o, gerçek değildir, analiz yaptım gerçek değil" diyen piçler de bir ayda ortamı soğutur insanların gazını almayı becerirdi.
  • eserle ilgili ilginç bir nokta, erken sayılardan birinde indira atatürk diye bir karakter bulunmasıdır.

    ismi bariz şekilde hint lider indira gandhi ve mustafa kemal'e gönderme yapan bu karakterin, porno filminin etrafa yayılmasına yol açtığı için spider jerusalem'i öldürmeye çalışan eski bir asistanı olması da ilginçtir elbette.
  • uzak bi gelecekte yaşayan köşe yazarı spider jerusalemin iki yüzlü politikacılara, "gerçek"ten habersiz hödük gibi yaşayanlara, en son trendi takip etmek için kendilerini uzaylılara çevirenlere karşı verdiği, gerçeği insanlara gösterme savaşını,mükemmel bi dille anlatan, başarılı bir eser.
    okunası gereklidir.
  • altmi$ sayidan olu$mu$tur. bir cyberpunk ornegi olmasinin yani sira cizgi roman piyasasinin en rahatsiz uclusunden biri sayilabilecek, oykunun yazari warren ellis (digerleri icin bakiniz: grant morrison ve alan moore), politik goru$unu ba$arili bir $ekilde olay orgusunun icine yedirmi$tir. okunurken gerek yazarin gerekse de oykunun kahramani spider jerusalem in medya ve medya paralelinde geli$en dunya duzenine kar$i duydugu ofkesini icinizde hissetmeniz olasidir. okurken, yaninizda duran sandalyenin bacagini kirip sinirlendiginiz ki$ilere giri$me durtusu hissettiginizde beyninizi rahatlikla televizyon izleyerek uyu$turabilir, rahatlayabilirsiniz.
  • warren ellis ve darrick robertson ikilisinin mükemmel bir kurgu ve dille hazırladıkları güzel cizgi roman. kahramanımız, "i hate you all" ve "i fuckin' hate it here!" şiarlarını benimsemiş alışılmadık gazeteci spider jerusalem'dır. okunmasu ısrarla tavsiye edilen bu dizideki bazı cümleleri vecize niyetine sağa sola asmak da oldukça sağlıklı ve makul bir davranıştır.
hesabın var mı? giriş yap