• supper pearl jam $arkisi. vitalogy albumunden.
  • winded is the sailor drifting by the storm
    wounded is the organ he left all bloodied on the shore
    gorgeous was his savior sees her drowning in his wake
    a daily taste the salt of her tears but a chance blamed fate

    little secrets tremors turned to quake
    the smallest oceans still get big big waves

    ransom paid the devil he whispers pleasing words
    triumphant are the angels if they can get there first

    little secrets tremors turned to quake
    the smallest oceans still get big big waves

    i'll decide take the dive take my time not my life
    wait for signs believe in lies to get by it's divine
    oh you know what it's like

    turns the bow back towards him drops the line
    puts his faith and love in tremor christ
  • pearl jam ruhunu en iyi yansıtan parça.dinlerken ne hissettiğinize karar veremediginiz parca.artık pearl jam sarkı yapamıyor dedirten parca.
  • bir adamın duyguları bu kadar mı güzel anlatılır? dedirten bir şarkı bu. hem güçlü hem hüzünlü.
  • bir pearl jam tokadı. yiyen biter, değişir; aynı adam olamaz.
  • tremor christ yavas yavas baslar, ufak ufak cekic darbeleri vurur insanin kafasina. cok agir agir sarki yukselirken sarkidaki isyan duygusu da yavasca insanin icine isler. "i'll decide..." diye baslayan kisim pearl jam'in en olduren darbeleri bridge'lerde vurdugunun en guzel kanitlarindan biridir, tabiri caizse siker atar adami. sonra tekrar yumusar sarki, yavasca biraktigi yerden sizi nothingman alir ki, "keske almasaydi" dersiniz.*
  • okuma klavuzu: "eddie'nin kendi el yazisilya kucuk ve buyuk harfler karisik bir sekilde, noktalama israretlerine sagdik kalarak yazdigi haline benzemesi icin kucuk harflerle yazilan yerler tarafimdan boyle yazilmistir."

    zor da olsa ofkeyle karar vermeme; dinsel, ruhsal, duygusal boyutta yanlisa dusmeme, seytana uymama, acilari alip tanriya siginma sarkisidir benim icin. ask yuzunden ya da degil, bir kazayla baslar... kana yaptigi vurgu nedeniyle de kalp olmasi yuksekle muhtemel organini geride birakani anlatir eddie. yuzunu cizmek size kalmistir o denizcinin, ama cizmenize gerek kalmayan kisim buyuk hayal kirikliklarindan sonra kalbi cikarip atma istegine, duygusuzlasma egilimine yapilan gondermedir. ayrica mukemmel otesi bir tesaduf olarak pirates of the caribbean dead man's chest'deki davy jones'un hikayesi ve kalbini kumsaldaki sandiktan cikarilmasi sahnesi, o kadar renk, kargasa ve saklabanlik arasinda bana bu sarkiyi hatirlatmis ve gulumsetmistir. ilk kita sana geliyor davy...

    winded is the sailor
    drifting by the storm
    wounded is the organ
    he left all...
    bloodied on the shore..

    ve arada asil derdin ne oldugu citlatilmaya baslar. ufak sirlarin, sallantilarin depreme donustugu anlar. zaten yasanan buyuk sarsintinin etkisi surerken bir de ufacik bir nedenden ya da ufak nedenlerin birikmesinden buralara gelinmesi durumu daha da can sikici yapar. "little secrets tremors turned to quake" = "the smallest oceans still get big big waves" yapabiliriz hatta belki. cunku, farkli yerlerden bakilan ayni cumlelerdir bana gore. bu kisim su seklide yazilmistir...

    little secrets,
    tremors...
    turned to quake...
    the smallest oceans
    still get...
    big, big waves

    sonra eddie vedder mukemelligiyle birden fazla anlamda kullanilan saviour kelimesi ilk inanc egilimlerinin basladigi yerdir ve bana gore ikinci paragrafin kalbidir. #2161627 saviour kelimesi burda bariz bir seklide firtinada bogulmak olarak sembollestirilen "insani herhangi bir kotu durumdan kurtaran" olarak yazilabilcek ilk sozluk anlamina sahip olsa da, ayni zamanda dinsel boyutta direkt ve yorumsuz olarak isa anlamina gelecek kadar da guclu bir ikinci anlama sahiptir. sarkinin christ yani isa iceren basligi ve saviour=christ es anlamliligini rastlanti olarak gecistirmek en kibar tabiriyle bay vedder'e haksizlik olur. yeri gelmisken burada derdimiz hristiyanlik, isa falan degil genel gecer bir inanc duygusudur.

    gorgeous was his savior
    sees her... drowning
    in his wake....
    a daily taste the salt
    of her tears, but...
    a chance blamed fate...

    sonunda ic hesaplasmanin basladigi ana gelinir. seytan kirilan kalbi nedeniyle inanca karsi gardi duseni farkeder ve kendi yanina cekmek icin fisildamaya baslar. bu sapmaya engel olmak icin melekler ve seytan arasinda bir mucadele baslar ve bizi okyanus, firtina ve kazadan alip bir an icin bunlari yasayanin beynine goturur. inanc, din temalari seytan ve melekle artik apacik ortaya cikmis ve okyanustaki kurtarici * seklinde kelime oyunlarina gerek kalmamistir.

    ransom paid the devil...
    he whispers pleasing words...
    triumphant are the angels
    if they can...
    get there first...

    ve sonra karar ani gelir... cogu insanin sarkinin ve hatta albumun en guzel yeri oldugu konusanda birlestigi sozler dokulmeye baslar. ne kadar zor olsa, sabretmek gerekse, bile bile yalanlara inanmak gerekse de okyanusa geri dalmayi secer kisi. kazanin oldugu yere doner... tekrar umut etmeye, isaretleri beklemeye baslar... beklerken kendini kandirdigini bilerke hem de. peki neden diye soracagimizi da bilir ve cevabi da verir:" it's divine". bu kisimda, bir baska ince nokta "you know what it's like?" cumlesinin soru isaretiyle bitiyor olusudur.

    i'll decide
    take the dive
    take my time
    not my life
    wait for signs
    believe in lies
    to get by ...
    it's divine!
    ohhhhh ho!!
    you know what
    it's like?

    son kisim cok hafif kalmaktadir yukaridaki sozlere oranla. and they lived happily ever after formantinda, bir paragraflik bir noktadir. geminin guvertesinde gunes batisina dogru ilerleyip, huzurla gulumseyen esas oglan.

    turns the bow back
    towards him drops the line...
    puts his faith in love!...
    tremor christ
  • pearl jam in çok sağlam şarkılarından biri. ne tamamen metne bağlı ne de metinden uzak bir çevirisi:

    fırtına saptırıyor yolundan,
    soluksuz kalmış denizciyi.
    ve yaralı uzvuydu
    tüm bıraktığı
    o kanlı sahilde.

    ve kurtarıcısı muhteşemdi;
    kendi uyanışında boğulan kadını görürken
    her zaman ki tuzlu tadıydı işte akan yaşların,
    tek farkı;
    artık kaderi suçlama şansı vardı.

    küçük sırlar, titreyişler
    büyüyüp
    depremler oldular.
    en tehlikesiz okyanuslar bile
    büyük dalgalarla
    kıyılara vurdular.

    fidyeyi ödedi şeytan
    dudaklarında memnun fısıltılar.
    tek ihtimal, erken davranması meleklerin
    zaferi kazanmaları için.

    küçük sırlar, titreyişler
    büyüyüp
    depremler oldular.
    en tehlikesiz okyanuslar bile
    büyük dalgalarla
    kıyılara vurdular.

    kararım bu- bu dalışı yapmalıyım
    çal zamanımı hadi- hayatım yerine
    işaretler bekleyip- yalanlara inanmaya
    sona ulaşmak için- kutsal olan bu!

    sen de biliyorsun nasıl bir şey olduğunu!

    yelkenini geri çevirip
    adama doğru, yola koyuldu.
    titreyen isa nın her şeyiydi
    aşka olan inancı.
  • bazı parfümler olur ya; ilk sıktığında bu neymiş ki dersin, azıcık tenine yerleşince de kendini öpesin gelir. heh, başlangıcı ve devamıyla böyle bir şarkı bu.
  • ne talihsiz.
    "smallest ocean still gets big big waves"

    nasıl da kabul eder tremor christ,
    bir suda boğulacağının hikayesini.
hesabın var mı? giriş yap