• ne kadar çok kişiye ulaşırsa o kadar iyi olacak dediğim kanal, arada yazmak lazım buraya..

    geçen gün film izledim, filmden önce film önü diye bir program yapmışlar, birazdan oynayacak filmle alakalı detayları sunuyorlar izleyiciye.

    sonra film başlıyor, reklam arası yok, film arası var, 5 dakika... kahve, tuvalet işareti çıkıyor ve 5 dakika sonunda film kaldığı yerden devam ediyor. tabii ki altyazılı...

    film bitince hemen ardından film arkası programı başlıyor, bu sefer filmle alakalı kritikler yapılıyor, irdelenen konu, verilen mesajlar irdeleniyor...

    tüm bunların bir türk kanalında olmasına o kadar şaşırıyorum ki bazen.
  • geçen akşam tv de zap yaparken trt2 denk geldi, bir de baktım ki o da ne trt2 de tarkovsky'nin solyaris filmi hem de orijinal dili ile türkçe altyazı, ee tabi haliyle ben şok, devam eden günlerde merak ettim yine akşamları bir açıp bakayım dedim, sırasıyla önce bir akşam kefernahum filmi, sonra ki akşam da yine tarkovsky'nin stalker filmi oynadı, tamamının dilleri orijinal ve türkçe altyazı seçeneği ile, her akşam mutlaka bir klasik görüyorsunuz ekranda, ayrıca gün içinde bilim sanat alanında harika programlar da mevcut, mfö grubunun fuat güner'i müthiş bir program yapıyor, bunun yanı sıra tarih, heykel, opera, tiyatro, sinema, müzik gibi bir çok alanda tüm gün harika programlar ve yayınlar yapıyorlar, ilk zamanlar gözlerime inanamıyordum ama artık her gün trt2 yi açtığımda içim ülke adına resmen umutla doluyor, sanırım yavaş yavaş ele geçirmeye başladık :)
  • bu kanalı sevmem boşa değilmiş.. bugün kahvaltı ederken trt 2 'de bir enstrüman tanıtımının yapıldığı bir programa denk geldim. tanıtımı yapan kişinin ad ve soyadını okuyunca çok şaşırdım; zira çok nadir olduğunu düşündüğüm bu soyisim, yıllardır çeşitli platformlarda aradığım ilkokul 1. sınıf öğretmeniminkiyle aynı. öğretmenim annemden sonra en sevdiğim ikinci kadındır. derinden etkilenmiştim ondan; öyle ki giydiği kıyafetleri, öğretmenler gününde ona alınan hediyeleri, derste yaşadığımız kimi durumlara karşı yorumlarını, kızını okula getirdiği günü, kısacası onun özne olduğu birçok anı dün gibi hatırlıyorum. o dönem allah'ı ve öğretmenimi o kadar çok düşünür ve severdim ki rüyalarımda hep ikisini ayna anda görürdüm.*

    hemen tanıtımı yapan kişinin adını soyadını google'da aradım. twitter hesabını buldum. mesaj alımı kapalıydı. herhangi bir gönderisinin altına öğretmenimin ismini yazıp tanıyıp tanımadığını sordum. ince bir mesajla cevap vererek yengesi olduğunu söylemiş. akabinde sağlığını sıhhatini sordum öğretmenimin . daha sonra ise iletişime geçme şansımın olup olmadığını. öğretmenimi arayıp bilgi vermiş, öğretmenim de telefon numarasını verebileceğini söylemiş. böylece yıllar yıllar sonra yana yakıla aradığım öğretmenimi arayarak konuştum. mutluluktan , sevinçten ve heyecandan kalbim olağan hâlinden daha hızlı atmaya başladı inanın. beni hatırladı canım öğretmenim.

    trt 2 vesilesiyle çok çok sevdiğim canım öğretmenime kavuştum.
  • 31 aralık 2021 günü saat 19.30'da berlin filarmoni orkestrası'nın yeni yıl gala konserini, 1 ocak 2022 günü saat 13.15'te ise viyana filarmoni orkestrası'nın yeni yıl konserini canlı yayınlayacak kanaldır.

    trt'de böyle bir kanal olması, hatta daha da abartayım türkiye'de böyle bir kanal olması, beni her seferinde şaşırtıyor.

    emeklerine sağlık...
  • bu akşam saat 19.25’den itibaren berlin filarmoni orkestrasının yeni yıl konserini canlı ve muhtemelen reklamsız olarak ekrana getirecek olan kanal. programın tekrarı ise gece 1’de. iyi ki böyle bir kanal var da bizi sadece acun’un varoşluklarına bırakmıyor. programın başlangıç saati bile rakiplerine ayar verircesine 25 geçe. yani buçuk değil. bu kadar da dakiktirler.
  • mayıs ayı film listesi.

    her akşam 21.30'da yerli ve yabancı olmak üzere 31 film ekrana gelecek.

    1 mayıs cuma: "amiral (admiral)"
    2 mayıs cumartesi: "çavdar tarlasındaki asi (rebel ın the rye)"
    3 mayıs pazar: "üç yol"
    4 mayıs pazartesi: "paulo coelho'nun en güzel öyküsü (the pilgrim paulo coelho’s best story)"
    5 mayıs salı: "400 darbe (the 400 blows)"
    6 mayıs çarşamba: "mavi bisiklet"
    7 mayıs perşembe: "aşk şarkım (my own love song)"
    8 mayıs cuma: "kare (the square)"
    9 mayıs cumartesi: "milyoner (slumdog millionaire)"
    10 mayıs pazar: "annem (mia madre)"
    11 mayıs pazartesi: "dağ kadını (woman at war)"
    12 mayıs salı: "bugün aslında dündü (groundhog day)"
    13 mayıs çarşamba: "borç"
    14 mayıs perşembe: "93 yazı (summer 1993)"
    15 mayıs cuma: "maudie"
    16 mayıs cumartesi: "kral lear (king lear)"
    17 mayıs pazar: "kraliçe lear"
    18 mayıs pazartesi: "uyanışlar (awakenings)"
    19 mayıs salı: "arakçılar (shoplifters)"
    20 mayıs çarşamba: "kesişen hayatlar (heal the living)"
    21 mayıs perşembe: "sarı sıcak"
    22 mayıs cuma: "turuncu günler (orange days)"
    23 mayıs cumartesi: "satıcı (the salesman)"
    24 mayıs pazar: "dilsiz"
    25 mayıs pazartesi: "aga"
    26 mayıs salı: "düğün davetiyesi (the wedding ınvitation)"
    27 mayıs çarşamba: "aydede"
    28 mayıs perşembe: "rus hazine sandığı (russian ark)"
    29 mayıs cuma: "osmanlı subayı (the ottoman lieutenant)"
    30 mayıs cumartesi: "boş ev (3-ıron)"
    31 mayıs pazar: "beyaz bant (the white ribbon)"
  • yaklaşık bir saattir harika bir pazar konseri izlememizi sağlayan kültür sanat kanalı.
    bugün istanbul’da hava serin ama benim salon bu saatlerde güneş alıyor. bir kedi miskinliğiyle camın önündeki koltuğa uzandım, güneşin tatlı ısısı müziğin güzelliğine eşlik ederken yıllar öncesine gittim.
    ben çocukken her pazar evde pazar konseri dinlenirdi, kahvaltıdan sonra babam eline cumhuriyet gazetesini alır köşesine geçer, annem bulmacasını çözmeye uğraşır bilemediği şeyleri yüksek sesle okurdu. o an babam başını gazetesinden kaldırır kısa bir sessizlikten sonra bir yanıt verirdi. bazen yanlış olurdu, annem babamla dalga geçer, ben gülerdim. kulağımdaki konser sesiyle onları izlerdim. adına ne denirdi o duygunun bilmiyorum ama bir çocuğun çok sonraları bile dönüp sarıldığı bir anmış. iyi ki yaşanmış.
    hem o zaman hem de bugün eşlik eden pazar konserlerinin tüm üyelerine teşekkürler.
    ayrıca trt 2 sen ne harika bir kanalsın.
  • 6 ekim 1986'da yayın hayatına başlamış. bu kanalın yayın yaptığını öğrenince bizim evdeki itt schaub lorenz marka televizyonunuzun kanal ayarı yapılan yapılan bölmesini açıyorum. annem mutfakta. ince ayar çubuğunu sokup başlıyorum milim milim aramaya. televizyonda karıncalı görüntü eşliğinde harrşşş diye ses geliyor. sonra cazırtı cuzurtu anında karıncalı görüntü renkleniyor. çubuğu ağır ağır döndürüyorum. ve ses anlaşılıyor. orhan boran'ın sesi. ulan bi yanlışlık olmasın diye trt1'e basıyorum. başka bir yayın. allaaaah. nasıl bir mutluluk anlatamam. görüntünün olmadığı ama sesin anlaşıldığı kanalı bu şekil bırakıp 3.kanal düğmesine basıp başlıyorum tekrar aramaya. neden böyle yapıyorum. ya 2. kanalı kaybeder de bulamazsam. daha 11 yaşındayım. ne kadar uğraşırsam uğraşayım görüntü gelmiyor. ama o gün 2. kanal kapatılmıyor evde. sonra babam geliyor. birkaç gün sonra anten ayarlamaya çalışıyor. en sonunda trt2 (o zamanki adıyla tv2) daha net haliyle evimizi şenlendiriyor.
  • daha iki hafta önce vincent van gogh'un hayatının son günlerini, bizzat vincent van gogh' un tablolarından ilham alarak, hatta bazı sahnelerinde direk adamın tablolarını canlandırarak anlatan loving vincent filmindeki tablo gibi sahneleri sansürleyen, sigara göstermemek için akla karayı seçen kanal bu.

    bir de bir resim bir hikaye diye bir program var bu kanalda. dünyaca ünlü tabloları, sanatçıları ve tabloların yaratılış hikayelerini anlatıyorlar bu programda. sonra kalkıp, utanıp sıkılmadan van gogh tabloları esintili filmi sansürlüyorlar. green book rezaleti üstüne geliyor. ülkenin en önde gelen sinema eleştirmenlerinden mehmet açar ile alin taşçıyan da hiçbir şey yokmuş gibi çıkıp dakikalarca film önü / film arkası konuşuyorlar. neymiş, loving vincent'ın dili fransızca değilmiş de ingilizce'ymiş, orijinallik baltalanmış, olmazmış. e siz çok sevdiğiniz sinema sanatına ait bir filmin iki sahnesinden biri sansürlenirken hiçbir bok diyemiyorsunuz ya? muktedirin kanalında baş köşeyi kapmış olmanın keyfiyle sansür rezaletine tek kelam değinemeden fransa'dan yayın yapan bir kanaldaymış gibi geniş geniş atıp tutuyorsunuz ya?

    kültür ve sanatta gerektiği zamanlarda sansür yapılabileceğini, bunun şartlar gereği kabul edilebilir bir şey olduğunu beyinlere zerk eden bu rezil kanal daha hala müdafaa ediliyor. neymiş, ülkede başka kültür sanat kanalı mı varmış? neymiş rtük'ün dayattığı sansürleri kurumlar kendi inisiyatifiyle yaparsa o zaman eleştirirmişiz. bir de sinemacı adam söylüyor bunu, sansüre anlayış bekliyor. neymiş, bu kanal sayesinde bir sürü insan iran sinemasını, büyük yönetmenleri tanımış falan.

    canım, iran sinemasını kültür-sanat hizmeti sunmak için yayınlamıyor bu kanal. sansürlenmeye gerek olmayacak muhafazakar ortadoğu/arap zihniyetine sahip filmlere sahip olduğu için yayınlıyor. zaten onlarda "ahlaksız (!)" içerikler yok. tam siyasal islamcı yobaz trt'nin yayın politikasına cuk diye uyan hareketler olduğu için yayınlıyorlar. green book'lar, loving vincent'lar, bilmem nelerin hepsi gözünün yaşına bakmadan sansürleniyor. bizlerin de bu kanal sayesinde beyinlere zerk edilen "gerekirse sanat sansürlenebilir" zihniyetini kabul edip, normalleştirmemiz bekleniyor. 20 yıldır aklı başına gelemeyen sol/liberal tayfa da bu kanala ayılıp bayılıyor. akp döneminde trt'den nasıl böyle bir kanal açılabildi diye hayretler ediyor. neymiş, bu şartlarda ancak bu kadarı oluyormuş. bu ulu kanalı eleştirmemiz değil bağrımıza basmamız lazımmış.

    kültür-sanatı bile 'sansürlü' haliyle kabul ettirecek şekilde toplum mühendisliği yapan bu kanal değil süper olmak, trt'nin kanalları içindeki belki de en sinsi, en mide bulandırıcı olan kanal. zira rtük dediğiniz o kuruma hakim olan zihniyet ile bu kanalı kurup yayın politikasını gönüllü olarak güden kişilerinki aynı zihniyet. hepsi kanka. "rtük olmasa aslında çok iyi bir kanal olacak da olamıyor işte, iyi niyetlere yazık oluyor" diye kendinizi kandırıp durmayın. bak ne güzel yola getiriyorlar hepinizi.
  • lisedeyken inci küpeli kız, can dostum (good will hunting), ölü ozanlar derneği gibi fimleri ilk kez burada izlemiştim. gece 12'de pop saatini beklerdim n'sync, backstreet boys kliplerini izlemek için.

    hala güzel, hala kaliteli.

    filmler, harika seslendirmeleri, trt ve ankara…
hesabın var mı? giriş yap