• bu şarkı yüzünden bir nesil evde kaldı lan.
  • yasal uyarı: olumsuz davranış ve hüzün içerir. 18 yaş ve üzeri mutsuzlar için uygundur.

    öncesinde dinlenebilecek creep kadar hüzünlü bir şarkı. bu kategoride ilk 5'e oynar. 40 yıllık radyokafa olarak zaten creep'ten sonra bir tamamlayıcı olduğunu söylemem de mümkün. hiç çekinmem. true love waits sonrası için de (evlerden uzak olsun tabii) videotape uygun. üçlüye bak: creep - true love waits - videotape. adamın götünden kan alır kan.

    2006 turnesinde sarmışlardı buna; peşine eiirp'i yapıştırıp bitiriyorlardı olayı. sonraki nesle aşmış kayıtlar bıraktılar sağ olsunlar. umuyorum ki in rainbows'tan sonraki radiohead albümünde (bari bonus disc'inde) yeni büyülü düzenlemesiyle en az last flowers kalibresinde sıkacak bu parça da kafamıza.

    parça kompleks radiohead parçalarından biri. hüznün notasını basıp dağıtıyor ama thom yorke'tan başkasının derinine inmeden anlaması zor yine. kafamızdaki gibi bir ayrılıktan ziyade, "ölüm ayrılığı"nın işlendiğini söylemek münkün. ilk olarak paranoid android'de gördüğümüz çift sözlü şarkılardan biri bu da. inancının yıkılması, ölünce ayakların şişmesi, tavan arası da bunların işareti. biz "bildiğin terk ediliş" diyelim yine de, tatlı buruk olanını seçelim kederli acı yerine.

    önceden belirtmek lazım, şarkıdaki "lolipop ve cipste yaşama" hadisesinin esprisi oldukça farklı. tom gazetede bir haber görüyor. haberde 8 yaşındaki bir çocuğun evde 1 hafta tek başına bırakıldığı, bu süre zarfında da lolipop ve cipslerle beslenerek hayatta kaldığı yazıyor. tom etkileniyor tabii sentimental adam.

    "inançlarımın hepsini boğacağım, artık tek inancım seninle huzurlu olmak çünkü. yeğenin gibi giyineceğim, ailenden küçük bir kız çocuğu gibi eteğinin dibinden ayrılmayacağım. benden kaçarken şişen ayaklarını yıkayıp sana bir şekilde dokunacağım ben yine. gitme o yüzden, gitme kal. başka bir şey yapma, sadece gitme. hem gitsen de, gerçek aşk perili tavan aralarında bekler, lolipopların ve cipslerin üstünde yaşar. boşuna gitme o yüzden, sen kal yeter. yaşamıyorum ki ben? minik ellerin ve hınzır tebessümünle vakit öldürüyorum. sen bilirsin ama gitmesen daha iyi gibi. gitmemeni tercih ederim. bence gitme. gitmesen olmaz mı? lütfen gitme. gitme. kalır mısın? kalsana."
  • (bkz: tom waits)
  • bir zamanlar tanistigim orta yasin uzerindeki bir amcanin masal kivaminda anlattigi, esiyle olan iliskisini hatirlatan soz. buna gore bu amcayla su anki esi ilk tanistiklarinda yirmili yaslara gelmemislermis henuz, ama birbirlerini de cok sevmisler. amca da pek capkinmis o donem, bundan da vazgecmek istemiyormus, bana birkac yil izin ver ben capkinliktan hevesimi alayim, sonra seninle evleneyim demis. inanilmaz ama kabul edilmis ve bugunlere gelmisler. benim kafamda cevabini bulamadigim birkac soru ise kadinin mi saf oldugu, adamin mi o donem dayanilamayacak kadar yakisikli oldugu yoksa eskiden islerin mi boyle yurudugudur...
  • doğru ve tam olarak sözleri şöyledir:

    i'll drown my beliefs
    to have your babies
    i'll dress like your niece
    to wash your swollen feet

    just don't leave, don't leave

    i'm not living
    i'm just killing time
    your tiny hands
    your crazy kitten smile

    just don't leave, don't leave

    and true love waits
    in haunted attics
    and true love wins
    on lollipops and crisps

    just don't leave, don't leave
    just don't leave, don't leave
  • insanları gereksiz yere boş vaatlerle kandırdığı için tez elden yasaklanması gereken şarkı. bekleye bekleye ağaç olmuş insancıkların yüzü suyu hürmetine be..
  • konserde dinlerken ergenlik, yeni yetmelik ve gençlikte hayatıma giren çıkan bütün hatunları düşündüğüm, hepsine oradan selam ettiğim hepsini de şu an çocuğum gibi sevdiğimi anladığım bir sekans yaşatmıştır bana. çoğu binlerce kilometre ötede, bir ikisi evlenmiş, hatta çocuğu olmuş. çok uzaktalar hepsi, kimi beni aldatmış, kimi sıkılmış bitmiş, kiminden ben sıkılmışım, kimine aşkımdan dokunamamışım, kimiyle yataktan çıkmamışım, kimi ara sıra görüştüğüm arkadaşım olmuş, kimi işlerin kötü gittiği zamanlarda rakı masasına hüzünlü meze. hepsinin ortak yanı aşkın aranıp bulunan ve yegane bir mefhum olmadığını, arayışın kendisi olduğunu bana öğretmiş olmalarıdır. hepsi yol arkadaşlarıdır, bu yolculuk nerde biter bilmiyorum, aslında aşk bitmesi imkansız bir yolculuğun fiziki ve ruhi şartlar dahilinde en uygun yerde zoraki sona ermesi galiba. bir sonraki durakta lütfen tribi bir nevi. işte orada bizim yolumuzdan devam etmeleri için çocuklarımıza yol verip buna da aile kurmak diyoruz. yaşanmamış ve yaşanamayacaklara hüzünlü bir bakış fırlatıyoruz, özgürlükle güven arasındaki kendimize göre en hassas noktadan. bütün ihtirasın, kavganın, şehvetin, anlayamamaların, planların, sözlerin ve korkunun ardından geride kalan sadece bir yolculuk anısı benzeri bir his ve buruk bir sevgi oluyor. kimsenin sizi izlemediğini, müziğe ve thom yorkea odaklandığını hissettiğiniz bir anda bir kaç damla gözyaşı süzülüyor ve şarkıya eşlik ediyorsunuz.

    true love waits
    in haunted attics
    and true love wins
    on lollipops and crisps
  • radiohead'in melankolik bi sarkisi (digerleri gibi.. farki, oldurucu nitelikte olmasi, dinledikten sonra intihar edilmesini gerektirmesi)
  • o kadar güzel bir şarkıdır ki, dinlerken masallar yazılır yaşanmak istenen, kahramanlar yaratılır olunmak istenen...
  • thom yorke'un yaralı bir anında yazdığı içli bir radiohead nesnesi. canlı kayıtlardan oluşan albüm-live recordings*-de kapanışı yapan; gerçek aşka olan inancı savunan ama beklemek gerektiğine dikkat çeken bir çalışmadır* [kütüphaneye tez çalışması yapmak üzere gidilip, tüm kitaplar ve materyaller önünüze yığılı halde çalışmaya başlamışken kulağınızda bu şarkı varsa hiç iyi olmuyor - dalıp dalıp gidebiliyor insanoğlu; tez de sarktıkça sarkabiliyor!*]
hesabın var mı? giriş yap