• jp. alıp da okumadığınız/okuyamadığınız kitapları yığıp biriktirme işi
  • türkçesi için bitaplık kelimesini öneriyorum.
  • son yıllarda yakalandığım hastalık. o kadar kitabı alıp alıp bitirememe durumunu da hep bu akıllı telefonlara bağlıyorum. onlarca uygulama, telefonda fazla vakit geçirme ve uzun süreli odaklanamama sorununu yaratıyor çünkü. şu kış günleri, biriktirilen kitapları okumak için bir fırsat ama dur bakalım.
  • nerden icap etmiş de söylemiş bilmiyorum ama karl lagerfeld demiş ya hani, satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız diye, işte zaman satın alabilecek kadar ne madden ne manen zengin olamayan insanın garip vaziyetidir. japonlar harika insanlar oldukları için içimizdeki bu kanayan yaraya özel bir isim vererek yok sayılmasını engelemişlerdir. evet, böyle bir sorun var. tsundoku mağduru insanlar var, hem de hiç de az değiller. şimdi artık sorun teşhis edilmiş ve tanımlanmış olduğuna göre çözüm üretme aşamasına geçebiliriz. içimizdeki doymak bilmez kitap kurdunun, manyak kapitalist alışveriş canavarıyla çiftleşmesi sonucu doğan bu sevimli ama tehlikeli yaratığa dur deme vakti geldi değerli tsundokudaşlar! belki bugün o gündür, belki bugün radikal kararları tedavüle sokma anı artık gelmiştir? kitapları basit birer tüketim malzemesine dönüştürmeyi reddedip, okuma eyleminin hakkını vermiş olarak elimizdeki kitabın kapağını kapamadan, başka kitaplar satın almayı reddetmeliyiz! istersek bunu başarabiliriz; muhtaç olduğumuz kudret, nöronlarımızdaki güçlü sinapslarda mevcut!
    (tabi yine keyfiniz bilir, isterseniz sermayeyi d&r, mephisto, idefix, kabalcı vs. ye yüklemeye devam edin. çok da karışmak gibi olmasın. ben motivasyon konuşmamı yaptım, gerisi beni değil sizin özgür iradenizi bağlar.)
  • japonya ne güzel ülke diyorum bu kelimeden sonra. türkçesi de derhal bulunmalı derken aklıma selfie yerine kullanılan geliyor fikrimi geri aldım gitti.
    bunu pek fazla yapmamalı yoksa geri dönüp okuması daha da zorlaşıyor. internetten yapılan siparişlerde maalesef korgoyu ücretsiz hale getirmek için kurulan sistemin kölesi olmaya mecbur bir durum halini aldı kitap satın alma hastalığı. sonra yapılan yeni listeler, özel günlerde ya da kendini motive etmek için yapılan ek alışverişler bunlar hep kapitalizmin birer oyunu. hayır, alarak iyi bir şey yaptığımızı hissettiriyorlar ya bir de. sonuçta kitap alıyorum diyebiliriz. ama birikmiş ve okunmamış kitap yığınları alıyoruz ve okumamızı daha da zorlaştırıyor bu durum. ama tsundoku güzel bir kelime. bunu resmileştirip bir de isim verdikten sonra tsundokuya hayır eylemi bile başlatılabilir.

    paramız yok orjinallerini alamıyoruz + alıyoruz ama okuyamıyoruz (tsundoku)*
  • japoncadan gelen artık yavaş yavaş dilimize de yerleşen bir terim.

    iki anlamı var.

    1) devamlı kitap satın alma ve bunları okumama eylemi. bu kitaplar evin içinde yığınlar halinde birikir.

    2) daha sonra okunmak üzere alınan kitapların oluşturduğu yığınlara verilen isim.
  • en çok sevdiğim eylem, hobilerimden birisi.

    her ay düzenli olarak bütçemden belli bir bölüm ayırıyorum ve kitap satın alıyorum. bu kitapları öncelikle bilinçli olarak hemen devamlı oturduğum bilgisayarımın olduğu masada klavyenin yanı başına bir tsundoku olarak yığıyorum.

    bu kitaplar bir kaç hafta boyunca burada duruyor. gün boyu sık sık gözüm üzerlerine gidiyor. kitapları seyrediyorum, özümsüyorum, içselleştiriyorum. değişik mutluluklar, hazlar yaşıyorum. zaman zaman kitapları alıp karıştırıyorum.

    bu kitaplar ve bu kitapları satın almak, bu kitapları seyretmek bana büyük bir mutluluk veriyor çünkü zaten öncelikle bu kitapların satın alınmak için seçilme hikayeleri var, değişik internet sitelerinde, defterlerimde, bilgisayarımda oluşturduğum çeşitli listelerden bu kitapların seçilmesi, alınması, eve gelmesi, paketin açılması törenleri var.

    diğer yandan kitaplar eve gelir gelmez tsundokunun bir fotoğrafını çekerek bu anı ölümsüzleştiriyorum. sonra bunun için facebook'ta oluşturduğum bir albüme yüklüyorum. daha sonrasında beni en iyi anlayacak olan kitap kulübünden arkadaşlarımın üye olduğu bir gruba bu fotoğrafı yükleyerek yeni kitapların havasını atıyorum, kitaplar üzerine konuşuyoruz.

    hali hazırda bilgisayarın bulunduğu çalışma masamın üzerinde 20 ve 30'ar kitaplık iki adet edebiyat kitaplarından oluşan tsundoku, yan taraftaki çalışma masamda üzerinde çalışmakta olduğum doktora tez konumla ilgili tarih kitaplarının oluşturduğu üç adet tsundoku, çalışma odamdaki kitaplıkların çeşitli raflarında 13-14 adet tsundoku, yatak odamda yatağın baş ucundaki komodinlerin üzerinde üç adet tsundoku ve yine kitaplık raflarında epey miktarda tsundoku bulunmakta. bu odalara sığmayan kitaplar ise salonda tsundoku yığınları oluşturmuş durumda.

    masamın üzerindeki tsundokulara gelince. öncelikle bu kitaplara törenle ismimi, kitabı satın alma tarihimi, o an içinde bulunduğum yeri yazıyorum. (ex libris- kitap damgası işini de düşünüyorum aslında. belki yaptıracağım kendime bir tane) isim yazıldıktan sonra bilgisayarımdaki özel dosyaya kayıt ediliyor. daha sonra bunların bazıları içerdeki kütüphanenin raflarına taşınıyor. diğerleri tsundoku olarak duruyor. sırası geldikçe yığın içinde çekiyor ve okuyorum.

    çok sevdiğim bu kelimeyi de yakın zamanda edebiyat bölümünde moderatörlük yapmak için çağırıldığım bir internet sitesinde kullanmıştım. sözlükte yeniden nik alma imkanım olsa bunu alırım ancak bu imkansız.

    (şuraya yazdıklarımı tekrar okudum da bu entry yi okuyacak bir çok insan için bildiğin manyakmışım ben. ama olsun ben bu halimden çok memnunum.)
  • bunun yüzlerce bilgisayar oyunu alıp oynamamak gibi versiyonu varsa oda benim hastalığımdır.
hesabın var mı? giriş yap