• (bkz: bahşiş beklentisi)

    gelin evinden birileri kapıyı tutar, birileri damadın ayakkabısı saklar, yolda tinercisinden, esnafına millet arabanın önüne atlar, davulcu ayrı gelir zurnacı ayrı.

    nikah dairesinde ortada dolaşan adam bahşiş ister, anlaştığınız ve parasını ödediğiniz fotoğrafçı at birşeyler daha der.

    düğün salonunda garsonlar ya damadı ya damadın yakınını kenara çekmeye çalışır.

    kuaför ayrı, berber ayrı para ister.

    hepiniz beleşçisiniz lan.

    ulan sayınca yine memleketten soğudum.
  • çeyizdir amk. onca hazırlanıyor bi kere bile kullanılmıyor. bide akraba eş dostun eve gelip çeyizleri görmesi yok mu. ne boş beleş milletiz. çeyiz ziyareti nedir amk.
  • (bkz: kanlı çarşaf)

    bir de;
    bilmiyorum başka yörelerde var mı bilmiyorum ama,
    düğünün ertesi sabahı yani gerdeğin sabahı gelinin kayınvalide ve kayınbabanın elini öpmesi ve geline altın takılması.

    bu ne biçim adettir la. mantığı nedir yani?
    güreş müsabakası sonrası başarılı oldu diye madalya mı takıyonuz yani?
  • hepsi bir yana düğün konvoyu bir yanadır. hani diğerleri sadece evlenen çift ve yakınlarını ilgilendirirken düğün konvoyu trafikteki herkesi ilgilendirir.
  • kesinlikle ama kesinlikle kaynananın geline erotik iç çamaşırı almasıdır. bu gelenek nasıl oluştu hala aklım almıyor.
  • pastayı, yalandan kesip, birer kaşık birbirinin ağzına tepmek.

    yok yok, daha beteri, çeyiz sermek. görgüsüzlük düpedüz.
  • herkesin bahsis istemesi: cocuklar arabanin önüne atlar bahsis, gelinin önüne nedimeler dizilir bahsis, kameraman pilim bitti der gec kalir bahsis, damat trasi gelin saci kuaförde bahsis, dügün salonunda bicak kesmedi deklansör basmadi bahsis, garsonlara kahyalara bahsis, müzisyene bahsis, davul zurna ikide birde kulaginin dibinde bahsis...

    hayir takida takilanlar da 50 100 tl demetleri olmasa, onlarla da anca dügün salonunu ödeyebilecek olmasak tamam da bilader: iki gün ayak üstü geciriyoruz, nette elime gecen para, 16 saatlik mesaide elime gecenden daha az. daha neyin bahsisini istiyorsunuz ulan develer?

    edit: toplumun kanayan yarasini buldum sanirim. bakalim kalan parayi da kriptoya falan yatirayim, belki bu kadar hizli degerlenir.
  • (bkz: tuzlu kahve)

    sacmalik seruveni bu olayla basliyor, baldizin ceyiz sandigina oturmasiyla son buluyor.
  • bir düğün salonu sahibi çocuğu ve 25 yıldır her kültürden insanın düğününe, öncesine şahit olmuş biri olarak söylüyorum ki, evlilik kararının alınmasından itibaren her şey saçma ve mantıksızdır.

    örneğin dostlar, bu işin mantıksızlığın farkına evlilik teklifini yaptıktan sonra varan bir damat kardeşimizin hazin hikayesini anlatayım size. bu arkadaşa düğün öncesi yukarıda sayılan tüm adetler teker teker uygulanmış. takı merasiminden sonra ailelerde salon ücretini talep etmek üzere yanlarında bulunmaktayım. takılar çıkarılırken düğün salonuna gönderilen çiçeklerin durumu gündeme geldi. kız annesi çiçeklerin kendisine ait olduğunu ileri sürdü. erkek annesi durur mu? ne mümkün efendim! çiçekler bizin hakkımız dedi. tartışma bir anda alevlendi ve hakaretler başladı. gelin annesinin haklı olduğunu ileri sürerek tartışmaya dahil oldu. arka fonda ankara havası var. gelin çiçekler anneme verilecek diye tutturdu. tartışma iyice alevlendiğinde o zamana kadar her türlü abukluğa sesini çıkartmayan damat kardeşimiz, "çiçeğini de sikeyim, ananı da sikeyim" dedi. bu laf üzerine gelin kardeşimiz yan tarafında bulunan saksıyı damadın kafasına geçirdi. damat kendisine bir tokat patlattı. içeride her şeyden habersiz ankara havası oynamakta olan misafirlerin kulağına bir anda "damat kaynanasını dövdü"haberi yayıldı. o saatten sonra salonda bulanan 300 kişi çoluklu çocuklu birbirine girişmeye başladı. 25 polis ancak ayırabildi kalabalığı. olan salon ücretine doldu dostlar. neyse ki salon sigortalıydı da hasarı çıkarttık.
  • düğünde oynamamanın düğün sahibine ayıp olacağının düşünülmesi.
hesabın var mı? giriş yap