• türban yasağını meşru bulan avrupa insan hakları mahkemesi, bu konuda verdiği kararlarda 'dinsel ve politik bir sembol' olarak nitelediği türbanı, 'başka inanca mensup kişilerin üzerinde potansiyel bir müdahale' olarak nitelemektedir.

    türban kararlarından bazıları şunlar:

    • dahlab-isviçre: isviçreli ilkokul öğretmeni lucia dahlab 1991'de bir cezayirli ile evlendikten sonra müslüman oldu ve türban takmaya başladı. 1996'da dahlab'a türbanla derslere giremeyeceği bildirildi. aihm'ye başvuran dahlab, dinini açığa vurma özgürlüğünün engellendiğini, 4 yıl boyunca türbanla ders verdiğini, ama hiç huzursuzluk yaratmadığını savundu.
    aihm gerekçeli kararı: aihm’nin davayı görme kararı üzerine isviçre hükümeti verdiği savunmasında; “1990'da haç takılmasını da yasakladığını belirterek, kamu görevlilerinin özgürlüklerinin sınırlandırılabileceğini anımsattı”. aihm, bu savunma doğrultusunda, dahlab'ın başvurusu için "kabul edilemez" kararı verdi. kararda, "herkesin inancına saygı duyulmasının sağlanabilmesi için inancı dışa vurma özgürlüğü sınırlandırılabilir. türban, okuldaki öğrencilerin ve ebeveynlerinin dinsel inancına potansiyel bir müdahaledir. çocuklar yönünden 'dini değiştirme telkini' etkisi yaratabilme gücü vardır" denildi.

    • şahin-türkiye: şahin'in üniversiteye türbanla alınmaması nedeniyle açtığı dava aihm tarafından reddedilmiştir.
    aihm gerekçeli kararı: aihm; gerekçeli kararında şu ifadeleri kullandı:
    "bu dinsel sembol, türkiye'de son yıllarda siyasal bir anlam kazanmış bulunduğundan, sınırlamalar getirilmesinin zorlayıcı sosyal bir ihtiyacı karşıladığı düşünülebilir. türkiye'de dinsel sembollerini bütün olarak topluma dayatmaya çalışan uç siyasal hareketin bulunduğu gözden kaçırılmamalıdır. ülkeler tarihi tecrübelerine dayalı olarak bu tür hareketlere tavır alabilir.
    bu arka plan göz önüne alındığında yasağın temelinde yatan fevkalade önemli mülahaza laiklik ilkesidir. ilgili sınırlamalar, bu meşru amaca dayalı, üniversitede çoğulculuğu korumayı hedeflemektedir. nüfusun büyük çoğunluğunun belli bir dine mensup bulunduğu türkiye gibi bir ülkede, bu dini uygulamayan yahut başka bir dine mensup olan öğrenciler üzerinde bazı köktendinci hareketler tarafından baskı yapılmasını önlemek amacıyla önlem alınabilir. “

    • karaduman-türkiye: eczacılık fakültesi'ni 1993'te bitiren şenay karaduman türbanlı fotoğrafı nedeniyle mezuniyet belgesi verilmediği için aihm'ye başvurdu. başvuru aihm tarafından reddedilmiştir.
    aihm gerekçeli kararı: aihm, "laik bir üniversitede okuyan öğrenci, konulan kurallara uymayı kabul etmiştir. dinin sembollerinin açığa vurulması, diğer öğrenciler üzerinde baskı yaratabilir, çatışmaya neden olabilir" gerekçesiyle başvuruyu reddetti.

    • bulut-türkiye: akp kahramanmaraş milletvekili mehmet ali bulut'un eşi lamia bulut'un 1988'de "üniversiteye türbanlı fotoğrafla kaydının yapılmaması" nedeniyle açtığı dava aynı gerekçe ile reddedildi.
    aihm gerekçeli kararı: aihm, gerekçeli kararını karaduman davasının red gerekçesi ile aynı gerekçeye dayandırmıştır.

    • araç-türkiye: 2002'de ise emine araç'ın "üniversiteye türbanlı fotoğrafla kaydının yapılmaması" nedeniyle açtığı dava da aihm tarafından reddedildi.
    aihm gerekçeli kararı: aihm, gerekçeli kararını karaduman davasının ve araç davasının red gerekçesi ile aynı gerekçeye dayandırmıştır.

    • refah partisi-türkiye: refah partisi'nin kapatılması nedeniyle türkiye aleyhine açılan dava da aihm tarafından reddedildi.
    aihm gerekçeli kararı: kararda refah partisinin türban yasağının kaldırılmasına yönelik eylemleri sıralandı ve "laiklik ilkesine farklı içerik getirerek, dini inanç ayrımına dayalı çok hukuklu bir sistem kurmak, avrupa insan hakları sözleşmesi korumasından yararlandırılamaz" ifadeleri kullanıldı.

    türkiye de ise esas alınması gereken nokta, islam dininin tebliği olan “örtününüz” şartını uygulamak isteyen kadınların bireysel haklarını bir üniversite öğrencisinin giyim ve fikir serbestisinin sağlanması gerekliliğine olan inancım sebebiyle destekliyorum.
    örtünmek küpe, kolye, şapka gibi takı unsuru niteliğinin dışında bir tarz olması sebebiyle bu anlamda diğerleri gibi aksesuar olarak algılanmamalıdır.
    bunun yanı sıra kamu görevi yapan insanların eşitlikçi yaklaşımlarının karşısında bu hizmeti almak için bulunan vatandaşının üzerinde de aynı eşitlikçi etkiyi görsel olarak da sağlaması gerekliliğine olan inancım sebebiyle de türban/başörtüsü/haç/kippa gibi dinsel sembollerin kamu alanında kullanılmasının kesinlikle yasak olması ve cezai şarta bağlı bulunması zorunluluğudur.

    burada göze çarpan etnik ve dinsel köken itibari ile mikro milliyetçilik derecesinde bir ayrıştırma çabasının toplumumuza dayatılmasıdır.

    abd, uzun yıllar boyunca çok değişik milletlerden oluşmuş bir halkı bir arada tutabilmenin ortak bir korkunun paylaşılmasıyla sağlanacağı inancıyla kendisine komünizmi düşman seçmiş ve bir çok vatandaşını fişleme hatta işkenceden geçirme ayıbını hala üzerinde taşımaktadır. hem iç de hem de dışta komünizm e karşı insanların kendilerini dine sarılarak koruyabileceği propagandasını sürekli olarak gütme çabasında oluşu sebebiyle bir yandan da islamiyetin yozlaştırılarak koyu bir dinsel katılık mantığı içerisine sıkıştırılma sürecini de başlatmıştır.

    soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte boşluğa düşen abd vatandaşlarının birlik duygusunu canlı tutma ihtiyacı sebebi ile bu seferde yedekte bekleyen islamın terörizmin kaynağı olarak damgalanması ve bu sayede bazı müslüman halklara sahip devletlerin ılımlı islam adıyla anılabilmek için kendilerine yakın durmasını sağlamayı başaran abd yönetimi, islamı; radikal ve ılımlı olarak ikiye ayıran lügatları ile de müslüman inanışa sahip toplumlar üzerinde zamana yayılı bir ayrımcılık zihniyetinin tohumlarını da ekmiştir.

    şimdi ise islamın tehdit olarak görünmesi sürecinin bir gün bieteceği mantığında olan abd yönetiminin buna alternatif olarak yavaş yavaş kaşıdığı çin tehlikesi propagandası dünya kamuoyunda yer almaktadır. abd bu sayede de zor ele geçirdiği tek kutuplu dünya düzeninin yavaş yavaş ihtiyaç duyulan çift kutuplu yapıya doğru kaymasını engellemeye başaramasa da yavaşlatmaya uğraştığını görmekteyiz.

    bu süreçlerin en ilginç yanı ise abd nin büyüttüğü ve yeşerttiği bu sarmaşıkların zaman içinde yine dönüp abd nin ayaklarına dolanmasının aslında abd nin “korku stratejisi” nin gereği olduğunun dünya kamuoyu ve kendi halkı tarafından bir türlü anlaşılamamasıdır.
  • 21. yüzyılda hala mustafa kemalin yöntemiyle inkilap yapmak isteyenlerin getirdiği yasaktır. tamam atatürkün yolundan gidin de biraz da dönemin şartlarını göz önünde bulundurun.
  • insanlık tarihinde uygulanmış, uygulanan ve korkarım bir süre daha uygulanacak olan en saçma yasak
  • çok antidemokratik bir uygulama,

    inanca özgürlük , düşünceye saygı, halklara hürriyet

    demiş ahmet kaya abe.
  • kafam biraz karışık aslında bu konuda. türbana ideolôji olarak karşıyım. özünde temsil ettiği fikri hem politik*, hem de sosyâl* olarak reddediyorum. ama herkes benim gibi düşünmek ve hissetmek zorunda değil elbette ve istediği fikri, düşünceyi benimsemekte ve demokratik haklar çerçevesinde yaşamakta özgür. bu bağlamda kamuda* her istediğini giyemeyen, üniforma, traş, belli bir giyim kuşam koduna uymak zorunda olan yurdum insanının devlet dairesinde türban da takamaması gerekiyor, evet. demokrasiden bahsediyorsan önce onun altını doldurmayı bilecek, sana hitap etmeyen bir şeyi sırf bu yüzden anti-demokratik îlân etmeyeceksin. aynısı ilköğretim ve lise için de geçerli.

    ama üniversiteye gelince işler biraz değişiyor. üniversiteye insan istediği gibi gelebiliyor. sokaktaki giyim kuşamın her türlüsünü, hattâ kimi zaman daha radikâlini üniversitede de görmek olası. üniversite insanın her türlü ideolôjik, sosyâl, cinsel, etnik vb. duruşunu rahatça ifâde edebileceği yer olmalı. bu yüzden kişisel olarak karşı olsam bile üniversitede türban yasağının doğru olmadığını sanırım kabûl etmek gerekiyor.

    bir başka çelişki de "özgürlük" kavramına kökten karşı bir görüşün simgesi olan türbanın "özgürlük" istemiyle tâlep ediliyor olması. hak, adâlet, gerçek anlamıyla demokrasi ve modern yaşam yanlısı bir türk vatandaşı olarak ülkemin gidişâtı beni rahatsız ediyor ve özgür yaşama dâir her türlü öğenin elimden alınacak olması olasılığı beni ürkütüyor. bu noktada türban serbestisi nerede duruyor, tâlep ettiği şeyi aynı zamanda tehdit ediyor mu bu noktada ise yanıtlarım hâlâ yok.
  • - bir ülkede, her türban takan kadın-kız, %90 baba-abi-amca-koca-nişanlı zoruyla bunu yaptığı halde, "kendi isteğimle örtündüm" diyorsa,
    - bir ülkede, birileri (sanki engelmiş gibi) "anamızı-bacımızı-karımızı zikmesinler" diye sarıp, sarmalamadan sokağa çıkmasına izin vermiyor ve bazıları buna "fikir ve düşünce özgürlüğü" diyebiliyorsa,
    - bir ülkede, 70' li yıllar öncesi türban diye birşey (günümüzdeki haliyle) olmadığı halde, sokağa çıksan 10 insandan 9'u bunu örf-adet-gelenek-atalarımızın mirası sanıyorsa,
    - bir ülkede, kadına şiddet, tecavüz, taciz, psikolojik baskı tavan yapmışken, hala özgürlükçü kadın dernekleri&grupları&örgütleri yoksa,
    - bir ülkede, türbanı kafasına geçiren (sanki türbanla beraber standart donanımla geliyormuşçasına) atatürk' e, kadını haremden çıkarıp tüm dünyadan önce, haklarla donatıp, erkeklerin yanında hayata sokan kişiye(!), saydırmaya başlıyorsa,
    - bir ülkede, insanlar, türbanlı hanımların neden sporcu, oyuncu, dağcı, yatırımcı, ekonomist, büyük şirketlerde idareci olamadığını değil de, türbanla neden okula gidemediklerini sorguluyorsa,
    - bir ülkede, iki tane mert psikolog&sosyolog çıkıp ""öz, şekli - şekil de özü değiştirir" dolayısıyla türban sadece bir giyim, kuşam aracı değil aynı zamanda statü, duruş, fikri ve vicdani limitleri belirleyen bir unsurdur" diyemiyorsa,
    - bir ülkede, insanlar, türbanı doğuran zihniyetin, kısa süre içinde burka talebinde bulunacağını hala anlayamamışsa,

    ben erkeğim arkadaşım...
    bana ne amk! sen sınırsız özgürlüklerini(!) kullanıp türbanla girebildin diye, dokuz eylül üniversitesi de kapanmayacak...
    eee?
    ne bana, ne de kapı gibi türkiye cumhuriyeti kurumlarına giren çıkan birşey yok...
    o halde hala anlayamayanlara gelsin;

    (bkz: çünkü eşşeğin zikinden dolayı)

    .........................................................

    edit: gelen mesajlardan anladığım kadarı ile, bu entry' nin bir "hırsla" yazıldığını sanan türbansever arkadaşlar olmuş. aksine, yazdı da belirttiğim üzere "sikimden aşağı kasımpaşa" havasına yazıldı. anlatmak istediğim sadece şimdiye değin türbanı yasaklayanlar veya yasaklamaya çalışanlar; (sizin hiçbir zaman anlayamayacağınız üzere) bunu sikinin keyfinden yada görsel tatmin gayretkeşliği için yapmıyordu. koca koca kurumlar&üniversiteler size birşey anlatmaya çalışıyorlardı!.. bunu bilmenizi istedim. dedim ya, ister hostesleri türbana dolayın, ister türbanlı hakim, savcının önünü açın, isterseniz 6 yaşında kızları direkt kara çarşafa dolama özgürlüğünüzü(!) kullanın, hatta devran bu devran; filenin sultanlarını tam kadro türbanlılardan bile oluşturabilirsiniz (güzel fikir)... tekrar edeyim; bana giren-çıkan yok.

    öyleyse hazır diyeceğimi demişken; siz dünya haritasında, kadınlarının çoğunun türbanlı olduğu, gelişmiş, dünya siyasetinde söz sahibi, ekonomisi güçlü, demokratik, kadın-erkek eşitliğinde aşmış, güllük gülistanlık ülke ararken... ben kaçayım.
  • her gün yeni bir şey yasaklanırken sesini çıkarmayan özgürlükçüleri ortaya dökmüş bu yasak yine.
  • bir süredir 'bitti artık, düşecek sonunda dillerden' diye düşündüğüm ve başlığın konusuyla paralel olarak yeniden dirilmesinden korktuğum türkiye olgusu.demokrasiyle türban yasağını doğrudan ilişkilendiren gerizekalıların dilinden düşmeyen meret.varlığı demokrasinin sikinde bile olmayan uygulama.kaldırılmasıyla beraber sokaktaki başı açık kadın sayısının diplere vurduğu yasak.

    demokrasi yasakları yasaklama rejimidir demiş bir facebook-fırlaması yazar, bir hukukçu olarak bilmediğin konular hakkında konuşma diyesim geldi.her kanun her khk her tüzük hatta her yönetmelik bir yasaktır aslında.bir şeyin nasıl yapılacağını ve aslında nasıl yapılamayacağını anlatır dikte eder.dolayısıyla hukuk aslında bir yasaklar bütünüdür ve demokrasinin şartlarının başında gelir.

    ilkokul çocuklarının bile 4+... ile türbanlanmasını makul görecek bir sistemin içinde üniversitedeki türban yasağı gerçekten konuşulmaya değer mi yine yeniden bilemiyorum.dokuz eylülün yaptığı troll'ü beslemekten başka bir bok olmamış.

    edit: imla
  • kendini laik sananların koyduğu, ama ne yazık ki dindar insanlardaki nefreti körükleyen, ve kötü niyetli partilere oy vermelerini sağlayan, başka da bir boka yaramayan çağdışılık.
hesabın var mı? giriş yap