• olmuşsa da olmuştur kardeşim. ortalığı bu kadar velveleye vermeye ne gerek var?
    her suç işleyen suçlu gibi bunu yapanları da bulun ve cezasını hukuk çerçevesinde verin.

    istanbul'un merkezinde böyle birşey yaşanacak ve suçluları siz hala bulamıyor olacaksınız. inandırıcı geliyor mu size? e hadi inandık, gerçekten de oldu diyelim.
    bana ne kardeşim bunu yapandan, ben mi yapmışım amk. ben gittim eylemimi yaptım, yapmaya da devam edeceğim. mızır mızır ağlanmaya gerek yok, delikanlı olun delikanlı..
  • gerçek yüzü!
    perde arkası!
    bilinmeyenler! gibi vol.'ler ile gereksiz uzatılan konu.

    çıkış yeri, sadece kendi okur kitlesinin inanabileceği haberleri servis etmesi ile meşhur paçavralardan biri olmasına rağmen, diyelim ki bu haber doğru. iki haftadır sosyal medyada alay konusu olan haberler yaparak bir tanesini bile tutturamayan bu kağıt ziyanları, diyelim ki bu sefer tutturdular.

    olay nedir?
    iki farklı görüş karşı karşıya gelmiş, biri birine saygısızlık yapmış, söz dalaşı ve arbede var, biri de tokat yemiş.

    bir gazetede çalışsanız ve bunu "haber" diye götürseniz, anında basın kartınızı alırlar elinizden. o gazetenin kapısının önünü dahi süpüremezsiniz bir daha.

    "sayın seyirciler, sırada yine kahreden bir haber var: kabataş'ta iki kişi arasında çıkan tartışma, tokat ile sonuçlandı."

    gazetecilik eğitimi alırken ilk olarak duyacağınız kült cümle nedir?
    "köpeğin bir insanı ısırması haber değildir, insanın köpeği ısırmasıdır haber."

    peki bunun haber olma sebebi ne olabilir?

    a) tokat yiyen kişinin türbanlı olması.

    olay bahsedildiği gibi, hatta tüm kurgusal detaylarıyla gerçekleşmiş olsa ama darp edilen kadın türbanlı olmasa, 2 satırlık yer ayırır mısınız bunu duyurmak için?

    b) tokat yiyen kişinin bir belediye başkanının gelini olması.

    bu çok önemli! konunun öznesinin bir belediye başkasının gelini olması çok önemli! sır gibi saklanıyor ismi, sınırlar aşılıyor psikolojisinin düzelmesi için. gözlerine uyku girmiyor kadıncağızın, kusuyor da kusuyor. her yerde karabasanlar... hal böyle olunca bu kadının başına gelen "vahşet" olurken, 2 haftadır sokaklarda sebepsiz dövülen, kemikleri kırılan, sakat bırakılan, öldürülen insanlar "istatistik" oluyor. yok ya!

    c) tokat yiyen kişiye "sonunuz geldi nihaha, asacağız hepinizi, dini kapattık" denmesi.

    işte konu zaten bu, haberin servis edilmesinin sebebi bu. türban ara sıcak, bu konu ana yemek. cahil kesimin galeyana gelmesi gereken kısım burası. anlaşılamamışsa diye altını çizmek istedim. kabataş'ta büyük devrim olmuş!

    d) tokat yiyen kişinin üzerine işendiği sanrısı.

    olayın manşeti neydi? "türbanlı kadının üzerine işediler!!1"
    kadın ne diyor? ".... kendime geldiğimde üzerimde sanki idrar kokusu vardı."

    böyle bir saçmalık olabilir mi? böyle bir sanrı yüzünden, "türbanlı kadının üzerine işediler!!1" diye ortalık ayaklandırılır mı?
    ben bir sabah uyansam ve sanki at gibi koktuğumu hissetsem, evde at mı arayacağım bütün gün?

    tekrar yazayım, tek kelimesine dahi inanmadığım bu kurguyu, son derece gerçekmiş gibi düşünüyorum.
    bir insan her terlediğinde, üzerine işenmiş gibi hissedebilir mi? yıllardır, durmadan üzerimize işeyenler kim?!

    e) tokat yiyen kişinin "yanında bebeği ile beraber" yerlerde sürüklenmesi.

    toplum içerisinde bunun olabileceğine ihtimal verilmesi, bir insanlık ve nefret suçudur. açıklamaya gerek dahi yok.
    nasıl canlı canlı insan yakmaya teşebbüs etmek bir insanlık suçuysa, bunun da olabileceğini düşünmek dahi kabul edilemez bir insanlık suçudur.

    günlerdir parkta herkese insanlık dersi veren gençler karşısında eliniz ayağınıza dolaştı. paranın geçmediği, ünlünün ünsüze, zenginin fakire karıştığı ütopik bir dünya kuruldu orada. gazdan daha çok etkilendiği için, kendi gaz maskesini çıkarıp, yanındakine uzatan insanlar nefesinizi kestiler. ölebilme ihtimalini bile düşünüp, bu ihtimal dahilinde bir başka hayatı kurtarmaya çalışan insanları anlayamadınız, anlayamadığınız gibi bir de karalamaya çalışıyorsunuz.

    sizin yaşamak istediğiniz dünyada bunlara yer yok çünkü ama o çocuklar sizin yaşadığınız dünyayı da güzelleştirmeye çalışıyorlar.

    müsaade ederseniz.
  • star gazetesinde yer alan hali değildir.
    sırf "ve yargıya intikal etmeyen ‘tayyip’i asacağız bu ülkeyi size bırakmayacağız’ diyerek dövülen, küfredilen onlarca başörtülü kadın. şimdi kalkıp bir kez daha gezi parkı eylemleri masum, burada başörtülü, başörtüsüz, dinlisi dinsizi her görüşten, inançtan insanlar buraya toplanıyor bizim bir tek amacımız özgürlüklerimiz desenize."
    ibaresi bile star gazetesinde yer alan halinin ne kadar maksatlı ve gerçekten uzak olduğunu gösterir.
    bu konuyla ilgili neredeyse tek gerçek şey o gece kabataş'ta kimin tahrik ettiği/başlattığı belirsiz olan bir arbede yaşandığıdır.büyük ihtimalle mobese kayıtları da o arbedeyi gösterecektir.çok şükür işemeli sıçmalı ayinden arbedeye gelebildik.
  • ortada akp'nin polisi tarafından işlenen cinayetler, yapılan işkenceler, nişan alınarak atılan gaz bombaları neticesinde gözünü kaybeden onlarca insan varken, bu akp'liler yine ne ara mağdur olmayı başardı ben anlamadım lan!

    bu konudan az önce haberim oldu. bakındım, okudum, araştırdım ama "vahşet" adını verdikleri olayla ilgili ne bir foto, ne bir görüntü kaydı yok. gözaltı da yok. işin ilginç tarafı bütün mobeseler incelenmiş ama hiçbirinde en ufak bir görüntü yok.

    zaten haberi yayınlayan gazetelere baktığınız zaman midenizde hafif bir bulantı meydana geliyor.

    tüm devlet imkanları elinin altında olan bu zevatın malum olayla ilgili tek bir kanıt ortaya koyamıyor oluşu, bu olayın kocaman bir yalan olduğunun bizzahiti göstergesidir.

    ortaya çıkan direniş hareketini karalamak için kirli eller tarafından yazılmış bir senaryodan ibarettir!

    eğer vahşet arıyorlarsa ben kendilerine yol göstereyim; (bkz: direnişçilere uygulanan azgın polis terörü)
  • ortada akp'nin doğrudan emriyle katledilen 4 canımız var. yüzlerce insan yaralandı ki bunların bir kısmı polislerin gaz kapsüllerini doğrudan kafaya nişan alması yüzünden beyin sarsıntısı geçirdi, gözünü kaybetti veya kafa tası çatladı! olayların başladığı 31 mayıs gecesinden bu yana kapalı alanlara, revirlere, hastanelere, eylemcilerin sığındığı otellere, dükkanlara gaz sıktılar.

    insanlar öldü, eylemciler organize olmasaydı (barikatlara bir kez giden anlar demek istediğimi) çok daha fazla ölü çıkacağı şüphesiz!

    şimdi bu alçaklığın altında, bu katilliğin, bu halk düşmanlığının altında imzası olan iktidar ortaya bir yalan atmış ve cümle alem bunu tartışıyor. günlerdir eylemcilere atmadığı yalan kalmayan iktidar bu... iktidar ama elinde mobese kaydı yok. iktidar ama mobese kayıtlarını cuma günü çıkaracağını söylüyorlar pazartesinden... hayrola film çekimleri mi var?

    "cami'de içtiler" dediler, yalan çıktı.
    "cami'de toplu seks" dediler, yalan çıktı...

    yıllar önce eminönü'nde kadıköy iskelesi önünde bildiri dağıtıyorum. bildiride "akp'yi istemiyoruz" yazıyor. bir türbanlı zat-ı terbiyesiz önce eline aldı bildirimizi, havaya kaldırıp yırtmaya başladı, sonra da buruşturup önümüze attı. umursamadık, bir kemalist teyze "terbiyesizlik yapma, okumak istemiyorsan alma" dedi, "hıh" diyip gitti kız. neyse bu yalanı da dinleyince ilk aklıma gelen bugün redhack'in yaptığı açıklama oldu. makuldür...

    ayrıca o gün orada ne yaşanmışsa bile bunu ispatlamak akp'nin görevidir. ama bunu ispatlamadan, direnişçilere kara çalmak, adeta iç savaş çıkarmak "din elden gidiyor" namussuzluğuna sarılmak da onların görevi... görevi, yanlış yazmadım. halkı kin ve düşmanlığa tahrikten sabıkalı bir başbakan'dan bahsediyoruz. her zaman bize bir şeyler dayatan, okulumuzu imam hatipe çevirip itiraz ettiğimizde "dinimiz bu" diyen sefil bir iktidar bu... elbette kuş beyinli cemaatini bize saldırtacak, yalansız iktidarda duramazlar.

    bunlar mühim değil. bazı kuş beyinliler de bizim saflarımızda. olmalarını hiç istemezdim. 4 canımız hakkında tek kelime etmeden kabataş düzmecesi hakkında "nasıl olur, hemen cezalandırılmaları lazım" bu akp'nin attığı her boka cevap vermek zorunda değiliz.

    bu sefil iktidar alaşağı edilmeli, sesimiz gür çıkmalı. yoksa biz kem küm ederken daha bunların iftiralarıyla boğuşurken buluruz kendimizi.
  • an itibariyle bazi satilik kalemler tarafindan cnn turkte irdelenen haber. yok idrar kokusuymus yok kucaktaki bebekmis vs vs. daha elde hicbir kanit yokken boyle iskembeden sallamak ne guzel. oysa elde polis siddetine maruz kalmis yaralanmis veya hayatini kaybetmis insanlara dair yuzlerce delil varken bu suclular hala aramizda dolasiyor. bu ucuz magdur edebiyatlarini artik kimse yemiyor. her televizyonu actigimda akp yandasi birinin magdur edebiyati veya dezenformasyonu ile karsilasmaktan midem bulandi. sadece bu sebepten bile cikip geziye gidilir. oradaki durust ve yurekli insanlarin arasinda kendimi cok daha iyi hissediyorum.
  • vurdular vurdular... kısmını gördüğüm yazının yalan olduğunu söyleyebilirim. açık ve net.
  • halen gerçek yüzü aydınlatılamamış olaydır. fiziksel olarak, olmayan bir şeyin ispatı olmaz zaten, ancak birşey var ise varlığı ispatlanabilir. bu yüzden biraz daha sabırlı olmak lazım.
  • dört vatandaşımınız yaşamını yitirdiği bir ülkede pişkin iktidarın hiçbir hesap verme zahmetine bile girmeden "benim filanca arkadaşımın kızını dövdüler" diye ortaya attığı yalan. mobese kaydı da sanırsın zanzibar'dan geliyor. ulan kabataş'ta 1 haziran'da olmuş olan 12 gündür kaydı nerede allahın yalancıları.

    "senin bacına yapsalar hoşuna gider mi?" argümanına bittim yalnız.

    senin çocuğunu alnından kurşunlayıp, hiç hesap vermeyen yalancıları görsen ne hissedersin mesela?
  • olayın gerçek yüzü başbakanın tam bir yalancı olmasıdır:

    "bahçeliveler belediye başkanı osman develioğlu, bilgisine başvuran gazetecilere "böyle bir şey olmadığını" söyledi. belediye yetkilileri de bu konudaki soruları “yok öyle bir şey olmadı” diye yanıtladı. ancak gazeteler gerçeği yazmaktan çekindi ve bu açıklamayı gizledi."

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap