• irtifa, performans ve uçuş güvenliği yönlerinden uçak üzerinde önemli etkiye sahip olan düzensiz hava akımlarıdır...

    türbülans yoğunluğu, light(hafif), moderate(orta), severe(şiddetli) ve extreme(çok şiddetli) olmak üzere dört ketegoride ifade edilir... bu kategorileri uçağın, personelin ve kabindeki sabit olmayan objelerin reaksiyonu belirler...türbülansın şiddeti ne olursa olsun önemli olan uçağın buna verdiği tepkidir... türbülans uçak tipine doğrudan bağlıdır...büyük uçaklarda hafif yada orta derecede hissedilen bir türbülans, daha küçük uçaklar için şiddetli olarak hissedilebilir... şiddetli türbülans rapor edilen bölgelerde uçaklarda ani irtifa farkları oluşabileceğinden kontrolörler standart ayırmayı artırmalıdır...

    türbülansın bulunduğu bölgeyi, hangi seviyeleri etkilediğini belirleyebilen bir cihaz bulunmadığı için bu bölgelerin tespitinde pilot raporları esastır... pilotlar tarafından verilen türbülans raporları o bölgeden daha sonra geçecek diğer uçaklara, türbülansın yaşandığı seviyeler, rapor saati ve uçak tipi mutlaka iletilmelidir...

    türbülansların yolcu konforu ve uçuş güvenliği açısından büyük önemi bulunmaktadır...

    türbülans şiddetinin tespiti ise :

    light chop :irtifa ve rotada çok farkedilmeyen, hızlı ve biraz ritmik engebelerin hissedilmesine sebep olur

    light türbülans : irtifa ve rotada kısa süreli hafif ve istikrarsız sapmalara sebep olur, yolcular emniyet kemeri kullanır ancak uçak içindeki eşyalar hareketsizdir

    moderate chop : light chopun biraz daha şiddetlisidir. uçağın rotasında ve irtifasında değişikliğe sebep olmaz ancak hızlı engebeler ve sarsıntılar meydana gelir

    moderate türbülans : light türbülanstan biraz daha şiddetlidir. irtifa ve rota değişikliklerine sebep olur. uçak kontrol altındadır. gösterge süratinde değişiklikler olur. uçak içerisinde yürümek zorlaşır, serbest eşyalar devrilir...

    severge türbülans : irtifa ve rotada geniş çaplı beklenmedik değişikliklere sebep olur. uçak kısa süreli kontrol dışı kalabilir. yolcular mutlaka emniyet kemerlerini bağlar, serbest objeler yer değiştirerek yuvarlanır...

    extreme türbülans : çok ender görülür uçakta büyük çarpma ve fırlatma hissedilir. uçağı kontrol etmek imkansızdır. uçak üzerinde yapısal hasarlara neden olabilir...

    ilgili olarak :

    (bkz: clear air turbulance)
    (bkz: wake turbulance)
    (bkz: wind shear)
    (bkz: mıcroburst)
  • şimdi bu türbülans dediğimiz olay asfalt yolda cook cook hızlı giden arabanın altında bir anda asfaltın bitmesi gibi bir şey. ne olduğunu anlayamadan bize newton'un kıyağı olan yer çekimi sayesinde uçak bi hayli hızlı şekilde alçalıyor türbülansa girdiğinde.

    o esnada kemeriniz bağlı ise ciddi bir heyecan ile atlatabiliyorsunuz olayı.. yok yolculuk esnasında ben kemer takmam modunda iseniz türbülans esnasında kafanızın ışıklandırmanın bulunduğu üst konsol ve oturduğunuz koltuk arasında pinpon topu misali gezinmesi muhtemeldir.

    ben bizzat yaşadım bu türbülans olayını, kemer bağlı olmasına karşın hiç keyifli olmuyor tavsiye etmem sevgili sözlük ahalisine.. gidin lunaparkta roller coster'a binin arkadasım ne türbülansı...

    halen kulaklarımdadır "allahım sana geliyorum hemde saatte 800 kilometre hızla" nidası..
  • modern sivil jetlerde weather radar denilen hava radarı ile pilotlar tarafından devamlı takip edilen hava olayıdır.lakin bazı türbulanslar vardır ki,bu radarda görünmezler,işte yolcuları tırstıran hoplatan zıplatan bu radarda görünmeyenlerdir.yoksa zaten pilotlar havada devamlı bulutları monitor ederler,eğer ki çok ağır hava şartları varsa önlerinde,direk içine girmez,etrafından dolaşırlar.korkmaya lüzüm hiç yoktur,henüz türbulansın hiç bir zararı olmamıştır,o bindiğiniz uçakların kanatları yukarı ve aşağı 7 metre esneyebilmektedir.korkmayınız efem,korkanlara anlatınız efem.

    ekleme : türbulansdan uçak düşmemiştir lakin türbulanstan kabin içinde hayatını kaybedenler olmuştur şiddetli çarpmalar sonucu.siz siz olun uçakta her an tuvalete gideceğiniz zamanlar hariç kemerinizi takılı tutunuz.
  • at101-ateizme giris dersinin final sinavidir.
  • bugün ilk defa uçağa binişim şerefine, bindiğim uçağın girdiği bi şey. ulan hepi topu izmir'den istanbul'a gidiyoruz, havada kaldığımız süre 45 dakika, ne gerek var böyle atraksiyonlara di mi ama? zaten korkuyorum, allah allah türbülans ne ola ki dediğim anda tanışmaya geldi sağolsun. bir süre sarsıldıktan sonra boşluk hissi geldi, tamam dedim her şey buraya kadar, bütün negatifliğim beni burada da yakaladı, ilk defa bindiğim uçağı düşürüyorum şu anda! o pilotların aldığı maaşa laf söylüyor ya bazı kişiler, bu adamlara ne kadar ödesen az lan, düşünsene her gün kaç kere giriyor o türbülansa, ben bi kere girdim şimdi sırf uçağa binip izmir'e dönmemek için istanbul' a yerleşmeyi düşünüyorum.
  • uçaktan korkan biri için kabustur turbulansa girmek. ışıklar yanıp sönerken, kemerlerinizi takın ışığı yanarken, uçak çılgınca sallanırken ve sürekli uyarı sesleri gelirken kişi kalp krizi geçirmemeyi başardıysa bile uçaktan indiğinde her yeri kaskatı kesilmiştir, başı döner ve bu bir aktarma uçuşuysa sonraki uçağa binmek işkenceye dönüşür. her uçağa binişimde "ne olur turbulansa girmesin" diye dualar ederken air france'ın bir uçuşunda gayet uçak düşmanı bir kişi olan beni de buldu bu turbulans. yanımda "yaşasınn heyecannn" diye sallanmaktan haz duyan rwn, önümde uçak düşmek üzere de olsa laptopundan vazgeçemeyen inanılmaz meşgul bir adam, öbür yanımda kıkır kıkır gülen japonlarla birlikte turbulansta geçirdiğim o dakikalar yüzünden uçak artık iyice geriyor beni.
    kısacası turbulans çirkin bir şeydir, zaten çirkin olan uçak yolculuğunu daha da çirkinleştirir.
  • uzun süredir havacılık hakkında yazmıyordum. bugün dublin'e inerken, alçalmada türbülansa girip kafamı hud'a * vurunca aklıma geldi yazmadığım. ne yazmam gerektiği hakkımda fikir verdiği için öndeki aer lingus'a teşekkür edeyim buradan başlamadan önce.

    türbülansı şöyle açıklamak en iyisi sanırım. uçağı bir denizaltı gibi düşünün. sağından solundan, altından üstünden su yerine hava akıyor. havanın da sudan bu anlamda bir farkı yok. tek farkı çok daha az yoğun ve daha hareketli bir yapıda olması. peki neden sudaki bir hareketten daha şiddetli hissettiriyor? bu da hava ve suyun yoğunluk farkından kaynaklı. su havadan çok daha yoğun olduğu için bir denizaltı, bir uçak kadar kolay savrulmuyor. çünkü su bir taraftan vursa bile, denizaltının diğer tarafında o şiddeti sönümleyecek bir su kütlesi bulunuyor her zaman. ama havada böyle yoğun bir kütle olmadığı için bir taraftan vuran hava uçağı kolayca diğer tarafa itebiliyor.

    türbülansın oluşma sebebine gelirsek. bunun bir çok sebebi var. havada karşılaştığımız türbülansı bir kaç farklı başlık altında toparlayabiliriz. ilki, bulut içinde yaşadığımız türbülans. bunun sebebi gayet açık. bulut dediğimiz şey, ısınıp yükselen su moleküllerinin tırmanarak soğuması sonucunda yeterince yükseldiğinde artık belli bir doyum noktasına ulaşıp su partikülü halini alması ve su moleküllerinin birleşmeye başlaması sonucu gözle görülebilir hale gelmesidir en basit haliyle. ısınıp yükselen havanın nem taşıma kapasitesi, hava sıcaklığı ve işba sıcaklığı (yani su moleküllerinin doyum noktasına ulaşıp bulut/sis oluşturmaya başladığı sıcaklık diyelim kısaca) arasındaki farkla doğru orantılıdır. yani hava sıcaklığı ile işba sıcaklığı arasındaki fark ne kadar yüksek ise havanın taşıyabileceği nem miktarı da o kadar fazla olur. havanın taşıdığı nem de ne kadar fazlaysa, bu nemli hava uçağa çarptığında o kadar şiddetli hissedilir. bulutumuz ne kadar koyu renkli ise, içinde taşıdığı su molekülleri o kadar fazladır, haliyle çarpma şiddeti de daha fazladır. bulut içinde yaşanan türbülans bu sebepledir. bunun önüne geçebiliriz. uçaklarda bulunan weather radar denen sistem sayesinde, uçağın önündeki belli bir mesafe içinde bulunan su moleküllerini ve bunların yoğunluğunu görmek mümkündür. pilotlar da bu sistem sayesinde önlerindeki havanın içeriğini görüp ona göre kaçınma yaparak bu tip bulutların içine girmeden uçuşlarına devam ederler. ama bazen bu havalardan kaçınmak makul olmayabilir. mesela, iniş hattında bulunan bir bulut, şiddetli bir türbülans yaratmayacağı öngörüldüğünde, göz ardı edilip, biraz sallama ihtimali hesaba katılarak kat edilebilir. bu pilota kalmış bir şey. eğer pilot bu bulutun sıkıntı yaratacağını düşünüyorsa temiz bir yerde beklemeye girip bulutun iniş hattından çekilmesini bekler ve öyle devam eder inişe.

    başka bir türbülans çeşidi de wake turbulence denen türbülanstır. bunun oluşma sebebi, öndeki uçağın kanat ucundan akıp geçen havanın, arkasında bıraktığı vortex'tir. öndeki uçağın büyüklüğüne göre, türbülansın şiddeti de artar. otoyolda tırın yanından geçtikten sonra arabanın sallanması buna oturan bir örnektir. araç ne kadar büyükse, o kadar şiddetli sallanırsınız. bu yüzden havadaki uçaklar arasında bir mesafe ayrımı yapılır ve yeterli mesafe korunarak bu türbülanstan uçağın etkilenmesi önlenilir. kalkış ve iniş esnasında da öndeki uçağın büyüklüğüne göre mesafe ayrımı artırılarak uçuşun bu kritik safhalarında bir sürpriz yaşamamızın önüne geçilir.

    diğer bir türbülans çeşidi de cat dediğimiz clear air turbulence'tır. bunun sebebi, yavaş hareket eden hava akımlarının çok daha süratli hareket eden hava akımlarıyla çarpışmasıdır. bu genelde jet stream dediğimiz, yüksek irtifada oluşan, sıcak ve soğuk hava akımlarının aynı bölgede denk gelmesiyle oluşan hava akımlarına yakın bölgelerde olur. bu çarpışma neticesinde hava akımı düzensizleşir ve içinden geçmeye çalışan nesneler düzensiz hava akımının yüzeylerine çarptığını hisseder. çarpışan hava akımları arasındaki sürat farkı ne kadar fazlaysa, düzensizlik ve haliyle şiddet de aynı oranda fazla olur. uçuşlardaki en tehlikeli türbülans türlerinden biri budur. çünkü jet stream'lerin oluşum yerleri aşağı yukarı bilinse de tam yeri nokta atışı bilinemediği için bu bölgelere yakın herhangi bir yerde türbülans yaşanması olasıdır. weather radar'da görünmeyen bu türbülansı bilebilmenin tek yolu, sizden önce o bölgeden geçip bu türbülansı yaşamış uçakların pilotlarının raporlarıdır. bu türbülans, seyir irtifasındaki her uçağın yakalanabileceği bir tür olduğu için, emniyet kemer ikaz ışıkları kapalı olsa bile oturduğunuz sürece kemerinizin takılı olması, sizi bu türbülansın beklenmedik etkilerinden korur. tabi böyle diyince, içinizde sürekli bir korkuyla "ay ne zaman vuracak" diye korkmanıza gerek yok. bu sıklıkla olan bir şey değildir, olduğunda ise nadiren şiddetli olur. genelde hafif ya da orta şiddette olur ve uçak içinde amuda kalkar şekilde seyahat etmediğiniz sürece bir sıkıntı yaşamazsınız. ama yine de arabada emniyet kemeri takmak gibi, yerimizden kalkmadığımız sürece kemerlerin takılı olmasında fayda var. zaten bu yüzden uçak içi anonslarda emniyet kemeri hatırlatması sürekli yapılır.

    diğer bir türbülans ise windshear denen hava akımına girme neticesinde yaşanan türbülanstır. adından da anlaşılacağı gibi, bıçak gibi keskin bir hava olayıdır ve oluşum bölgeleri yeryüzüne yakın, 2500-3000 feet civarı bölgelerdir. bunun oluşum sebebi de, normalde yükseldikçe soğuması gereken havanın temperature inversion denen hava olayı sebebiyle tam teri ısınması, olağan hava akımının bozulması ve rüzgarın dengesiz bir şekilde, kısa mesafeler içinde şiddetli bir şekilde yön ve sürat değiştirmesidir. işte bu windshear türbülansı, yere çok yakın yakalandığınızda, şiddetine göre uçak düşürme kapasitesine sahiptir. ama içiniz rahat olsun, modern jetler predictive ve reactive windshear system denen uyarı sistemleriyle donatılmıştır. uçak, önündeki havayı tarayarak rüzgardaki şiddetli yön ve sürat değişimlerini fark ederek pilotları uyarır. pilotlar da bu bölgelere girmeyerek ya da kalkış esnasında ise kalkışı erteleyerek bu tehlikeden kaçınır. windshear, oluştuğu küçük bölgede genelde 15 dakikadan fazla sürmediği için ufak bir rötarla ya da başka bir istikamete bakan bir pistten kalkış gerçekleştirilebilir.

    bunun dışında mountain wave denen bir türbülans çeşidi daha vardır. bunlar genelde şiddetli türbülanslardır. bir dağa çarpıp ivmelenerek yükselen hava akımı, yükselirken başka hava akımlarıyla karşılaşıp düzensizleşir ve dağın öte tarafına geçtiğinde, dağın eğimiyle kazandığı ivmesini birden kaybeder. dağın öte tarafından bulunan hava kütlesiyle çarpıştığında ise spiral bir şekil alıp vortexvari bir hava olayı yaratır. tehlikelidir ve alçak irtifada uçan küçük uçaklar için tehdit yaratır. antalya, izmir gibi dağların denize yakın olduğu bölgelerde, tırmanış ya da alçalış safhasında alçak irtifalarda sarsıldığınızı hissederseniz, sebebi büyük ihtimalle mountain wave'dir.

    sonuç olarak, türbülans %99.99 oranla uçak düşürmez ama türbülansa girmiş uçağın içinde emniyet kemersiz geziyorsanız, sağanak yağmura şemsiyesiz yakalanmış gibisinizdir. bu yüzden, bir sebepten ayağa kalkmanız gerekmiyorsa, emniyet kemerinizi çözmeden seyahat etmeniz, sizi sakatlanmaktan korur. emniyetli uçuşlar.
  • nepal'e ailemle gitmiştim, daha lisedeydim. gezimiz hindistan - nepal turuydu, bu yüzden hindistan'dan yerel bir hava yolu (ya nepal ya da hindistan hava yolları) ile ındira gandhi hava limanından, katmandu ya uçtuk. kalabalık bir aile grubuyduk ama insanları bir arada oturtmayı başaramamışlardı. thy'nin gözünü seviyim. rahat koltuklar, güzel yemekler, pistte mal mal saatlerce geri geri gitmeyen uçaklar..

    bir söz vardır ya : "düşen bir uçakta ateist bulamazsınız" diye, ne kadar doğru bilmiyorum ama ben o yolculukta kendimi tanrıya daha yakın hissetmiştim. zaten uçak kalkmadan önce bütün pisti geri geri gidip daha sonra aynı yolu sürat ile alarak havalanmıştı sanki çekince fırlayan oyuncak arabalar gibi (aynı duruma bir kere de "jaro" adında romanya merkezli hava yolu ile uçarken şahit olmuştum). bir terslik olacağını anlamam gerekirdi.

    uçak havalandıktan sonra yemekler servis edildi. yanımda ki aşırı sosyal amca hapur hupur kendi yemeğini yedi ve dönüp "pardon o keki yiyecek misin?"; "pardon şekeri kullanacak mısın?"; "ben ilk defa uçuyorum, hep böyle yemek veriyorlar mı?"(ilk defa uçuyosan hindistan'a nasıl geldin türkiye'den?! - sormadım);"aaa salatanı yememişsin! gençler sebze yemiyor vah vah.. ben alabilir miyim salatanı?".. gibi ardı arkası kesilmeyen sorular sorarken, uçak hafiften taşlı yolda giden olimpos minibüsü tadında sallanmaya başladı.
    pilot "hemen sağınızda everest tepesini görebilirsiniz” diye anons yapıp bir kaç fun fact söyledi, ben de bu söylenenleri yanımda oturan girişkenliği ve rahatlığı iticilik boyutlarına varmaya başlayan amcaya çevirdim. daha sonra bir anons geldi "lütfen gölgelikleri aşağıya indirin, koltuklarınızı dik pozisyona getirin, tepsilerinizi kapatın ve kemerleriniz bağlayın; kötü hava nedeniyle hafif türbülans olacak". ben de döndüm ve mevzuyu amcaya anlatmaya başladım. daha bitiremeden ikinci anons geldi. pilot, hiç güven vermeyen bir sesle kemerlerimizi bağlamamızı ve sıkı tutunmamızı çünkü bıdı bıdı basınç ve zart zurt rüzgardan dolayı ağır türbülansa gireceğimizi söyledi, ve daha sonrasında yaşananların türbülansla falan alakası yoktu ve hayatımda ilk defa "galiba uçak kazasında öleceğim.. allah kahretsin evereste çakılıp öleceğiz.. annemle babamla öleydim bari ya da kuzenimle! bu mal amca el bileğimden tutarken ölmek istemiyorum!!" gibi düşüncelerle desteklenen gerçek bir ölüm korkusu yaşadım.
    önce, ilk anonstan beri arka fonda olan zaman zaman şiddetlenen sallantı kesildi, pürüzsüz bir 5-10 saniye uçtuk. daha sonra buna acayip korkunç ve giderek yükselen bir ses ve düşme hissi eklendi. üzerinde yemekler olduğu için kapatamadığımız masalarda ki tepsiler sanki sihirli uçan bir halıymış gibi havalandı. ben "noluyo lan" diye etrafa bakmak için kafamı çevirdiğim sırada bütün o anlamsızca havalanan tepsiler önce uçağın sol tarafına, sonra tavana, sonra bizim bulunduğumuz sağ tarafa, çarptığında can yakan bir hızla savruldu, açılan kabin dolaplarından düşen valizler patlayan çantalar... arkadan yengemin çığlık seslerini duyuyordum. direk annemle babam aklıma geldi onlara döndüm baktım. hepsi koltuğuna mıhlanmış oturuyorlardı, yalnızca babam rahat duruyordu ama o poker face olduğu için içine sıçıp dışarı renk vermedi herhalde. uçağın içi sallanan marakas gibiydi. o noktada korkarak “noluyo lan düşüyormuyuz yoksa” diye gölgeliği kaldırdım. uçakların kanat çırparak uçmadıklarını bildiğim için gördüklerim, ve hemen akabinde açılan maskeler “allah hepinize rahmet eylesin gençler”diye fısıldadı kulağıma. bi yandan yandaki amca bıraksın diye kolumu sallıyorum bi yandan bayılmamaya çalışıyorum (halbuki yanlış. bayıl, temiz temiz çakıl).
    bu kadar şiddetlisini hayatımda hiç yaşamamıştım, daha sonra da yaşamadım, umarım gelecekte de yaşamam. artık uçaklara mümkün mertebe alkollü ve yorgun biniyorum hemen sızmak için.
  • sayesinde monotonluğunu kesinlikle yitiren uçak yolculuğunda yeniden imana gelip allah'a insanlık için türlü yardım vaatlerinde bulunmama sebep olmuş, kesinlikle şenlik ve eğlenceyle bir akrabalığı bulunmayan hava olayı.
  • seul'dan dallas'a giden american airlines ucaginin devasa bir turune yakalandigi, yolcularin cektigi videoyu izlemenin bile aglamama yol actigi hava olayi. buyrun izleyin.

    http://www.smh.com.au/…bulence-20141218-12a73c.html

    yaralananlar yuzunden ucak acil inis yapmis. pilotlarin onceden fark edemeecegi clear air turbulence diye bir turmus bu cigliklara sebep olan. videoyu ceken adam dua okumaya basliyor, cigliklar, aglayanlar...
hesabın var mı? giriş yap