• efes'de rastlanilan ve artik beyni gune$ altinda $apkasiz dolanmaktan lop yumurta kivamina gelmi$ bingildak ila idare eden bir rehberin sozleri a$agidaki gibi olmaktadir*:

    you see this stone? this is old. this is very old. let me say 1000 years, let you say 2000 years. it is that old.

    (bkz: seni rabbime havale ediyorum)
  • 24 saat mesai halinde olan, yeri geldiginde birkaç günlük çalisma sonunda beyaz esya,araba,..vs sahibi olabilecek tek meslek grubu. disardan "aman ne güzel egleniyorlar, üstüne de para aliyorlar" gibi görünmektedir. lakin kimse düsünmemektedir ki bu insanlar gerektiginde gecenin 03:00'ünde patlayan bir apandistin ardindan hastanelerde turist pesinde kosup ertesi gün gruba meryemana anlatmakta; bin kere "çantalariniza dikkat edin" uyarilarina ragmen çantasi çalinan turistle karakola gidip saatlerce dert anlatirken, grubun diger üyelerini oyalamak için program disinda yönlendirmeler yapmak zorunda; etrafta gördügü otu boku soran(bu ne otu? bokotu) turistlerine cevap verebilmek durumundadir. "neden kürtlerin devletini geri vermiyorsunuz?" taaruzlarina maruz kaldiginda sakince açiklamasini yapabilmeli; tüm yollari ince ayrintisina kadar bilmeli; kaza aninda yaralilara ilk yardim yaparak hayatlarini kurtarabilmeli; ölen oldugunda teshis için morga gittiginde sinirlerinin turun geri kalanina da yetmesi için kendini bir an önce toparlayabilmelidir . mitoloji, tarih, din, cografya, botanik, ilk yardim, ülkenin durumu, yönetimi, geçmisi, gelenekleri, sosyal durumu, insanlarinin özellikleri, yollar,camiler..gibi konular iyi bir turist rehberinin bilmesi gerekenlerin %40'idir. geri kalan %60'i ise turistin herhangi bir zamanda aklina gelebilecek herhangi bir soruya cevap verebilecek bilgi dagarcigini olusturur. en ufak deprem, terör, komsu ülkelerdeki sikintilar, hatta amerika'daki terör direkt türk turizmini yani birinci elden rehberi etkiler. kazanilan para miktari çok gibi görünse de, bu miktarin 12 aya yayilacagi gözardi edilmemelidir. eskiden 6-7 senede bir açilan rehberlik kurslarinin üniversite sinavi gibi neredeyse her sene açilir olmasi rehber kalitesini düsürdüyse ve piyasada olmamasi gereken adamlari meslege soktuysa da sevildiginde birakmasi zor, tüm sancilarina ragmen vazgeçilemeyecek bir meslektir.
  • yazın sıcağında,kışın ayazında evinden uzakta,otobüs tepesinde,bakımsız bir antik şehirde,havalimanında,bir restoranda yalnız otururken görebileceğiniz;cep telefonu hayatı olduğu için beynindeki bir rahatsızlıktan veya bir trafik kazasında öleceği kesin olan;bu ülkeye biçilen paha yüzünden,dünyanın -neredeyse- en seviyesiz turistleriyle içli dışlı olmak zorunda olan;en aptalca soruları cevaplamak zorunda kalan;turistleri alışveriş merkezi niteliğindeki halıcılara,onyx merkezlerine,tekstil fabrikalarına götürdüğü için şehir esnafı,satış olmuyor diye o merkezlerdeki kişiler tarafından sürekli olarak dövülmek istenen;kız/erkek arkadaşı tarafından sürekli bir yabancıyla birlikte olmakla suçlanan;yer bilmez yurt bilmez huzur bilmez insan topluluğu.iyi kazanırlar denir ancak günümüz kosullarında bu da değişmektedir.türkiye'de henüz bir meslek gurubu olarak tanınmamışlardır kanunlar tarafından.bu ülkenin her noktasını sevenler ve yabancıların önyargılarını yok etmek isteyenler tarafından sürekli olarak yapılabilecek bir mesleğin icraatçılarıdırlar.hanut alırlar,bunu da hakederler.10 günlük tatili 500 dolara kapattırmazlar adama.
  • yaşlı teyze ve amcalardan çok muzdarip olduklarını düşündüğüm meslek erbabları. ben turist rehberi olsaydım ve kafilede annem gibi 4 tane daha kadın olsaydı atardım şemsiyeyi siktirin gidin müzeye mi nereye istiyorsanız der bırakırdım işi.
  • az önce pudding shop ve babamın ordaki maceraları hakkında entry girende, aklıma geldi ki ben bu turist rehberleri hakkında örnek, tanım ne gerekiyorsa verebilirim. veririm evet, babam rehber benim. pek tanım olmadı gerçi bu, cümle içinde kullandım sayın siz. ben de, rehberliğin inceliklerini anlatmaya başlıyayım şöyle.

    evveliyatla turist rehberi olmak, peygamber sabrı ister. turist eğlenmeye, dinlenmeye ve öğrnemeye gelir. talepleri bitmek bilmeyen varlıktır gezi esnasında. tur otobüsünde klima çalışmadıysa, turistler odalarını beyenmediyse, halıcıda pazarlıkta sorun çıktıysa, grupla gidilen lokantada yemekten kıl çıktıysa bunları çözmek, bizzat rehberin görevidir.

    sonrasında muhabbet şinas olmak lazım gelir rehber olabilmek için. öyle boş, öyle geyik değil elbet. ülkeni, kültürünü, ülkende yaşamış olan diğer medeniyetleri , tarihleri, mimariyi, mitolojiyi çok iyi bileceksin. bilmek de yetmiyor, unutuyor insan. koskoca anadoluda her yer ören yeri, her yer medeniyet bilader. sürekli okuyacaksın, sürekli bilgini tazeliyeceksin. bir de sürekli bunun muhabbetini yapabilmek için, çok seveceksin işini. insanlarla muhabbet etmeyi, ülkeni tanıtmayı, güler yüzlü olmayı seveceksin.

    turist rehberi dediğin yürür. yılın altı ayı yürür bu millet. çat olymposa çık, çat sümela manastırından in, orda höyük, burda antik tiyatro derken, ayağına üşenmemesi gerekir rehber olacak insanın. ha yürürken de, 20 kişilik gurubunu, dagda kırda bırakmamaya, kapalıçarşıda kemeraltında kaybetmeye dikkat edeceksin. kemeraltı değince bakın hemen bi anım geldi aklıma. anlatayım müsade buyurun.

    ben 11 yaşında olmalıyım. babam, çeşme sakız adası ndan turları alıyor, günübirlik, izmir, kadifekale, kemeraltı gezdirip, akşamına yine sakıza yolluyor. bir gün dedi ki, "kızım sen de gel, ingilizcene de pratik olur hem". anadolu liseliyiz ya, havamızdan geçilmiyor. "peki" dedim. aldık turu izmire gidiyoruz. yolda babam tur otobüsünün önüne konuşlanıp, eline mikrofonu alıp anlatıyor. işte kadifekalede çantanıza filan dikkat edin, illaki tuvalete gircekseniz, bizim tuvaletler sizinkilere benzemeyebilir, bir yere dokumayın, deliği tutturun, falan da filan. ben de heyecan içinde dinliyorum. pür neşe. akabinde kadifekaleden sonra, kemeraltına gittik grupla, eli hep havada, elinde de kırmızı bir dosya tutan babam, grubu dolaştırıken o kalabalıkta tekini kaybetmiyor ya, ben artık, babamın süpermen olduğuna kanaat ediyorum. "vay be!" diyorum içimden. sonra babam tuttu beni, o sırada kızlarağası hanının oralarda işportacılar ve hacıyağı satıcılarının arasında cami avlusu gibi bir yerdeyiz. "kızım" dedi, "sen şöyle gölgede otur soluklan, ben grubu halıcıya bırakıcam, sonra gelir seni alırım beraber döner yemeğe gideriz". bu arada kemeraltının döneri de pek meşhurdur, giden bi tatsın, herneyse. "peki" dedim, oturdum. babayı bekliyorum ben. on dakka, yirmi dakka, yarım saat, bi saat. babam yok. hafiften ağlamaklı oldum tabi. işportacı amcalar gerçi çok iyi davranıyor, "su ister misin?" diye soran oluyor ama, küçükten yabancılarla konuşmamak üzerine bir eğitilişimiz var. yiğitliğe de bok sürdürüp, babamı kaybettim diye ağlaşamıyorum. neyse, bir saat geçtikten sonra kalktım. az dolandım. hiç unutmam, kızlarağası hanının avlusunda, babam, halıcı, gümüşçü esnafla kurulmuş, türk kahvesini içiyor. "aa yanılgı, sen burda mıydın?" diye sormaz mı bi de!!? elin ecnebi turistinin bi tanesini unutmayan, kaybetmeyen babam, kendi öz kızını unutmuş, gitmiş dönerini de yemiş. oh mis. bi kere de boluda otlede unuttu annemle bizi. böyle bu adam işte. neyse.

    dediğim gibi dostlar, canlar. rehberlik zor iştir. nezaket ister, bilgi ister, ilgi ister, güleryüz ve çaba ister. ister oğlu ister yani. kebaptan turist kızları götürmek değildir turist rehberliği yapmak. ayrıca babam yapmaz öyle şey. yaptıysada vebali boynuna artık. bu yaştan sonra boğazına mı yapışayım adamın?
  • yaklaşık 7 yıldır yaptığım meslek, harika bir deneyim insanın her türlüsüyle karşılaşıyorsunuz.
    avrupalı ve amerikalısından nezaket, saygı, takdir görürken en zorlarından biri olan türkler den eleştiri, tatminsizlik ve her daim laf sokma salvolarını maruz kalırsınız ama ben artık piştim sözlük bakıyorum türk grubuna aradaki sivri tip kimse tatmin olamayan kimse cem yılmaz gibi ona sarıyorum ozaman hem ben eğleniyorum hem grup.
  • bu rehberlerin kazanç kapılarını kafayı takan arkadaşları hiç anlayamıyorum.

    bir ürün var, bunu çinde üretiyorlar. bu ürünü gidip çinden alabilirsiniz. bireysel olarak alır, perakende fiyatını ödersiniz. ürünle ilgili bütün sorumluluk sizindir.

    ürünü çin ile ticaret yapan bir bayiden/distribütörden de alabilirsiniz. bu sefer o ticarethanenin belirlediği fiyattan almış olursunuz, ürün ile alakalı olarak sorumluluk o ticarethanenindir. aracıdır. karını koyar ve satışı gerçekleştirir.

    yer altında türk gecesi, vltava'da tekne turu alabilirsiniz. bunu turu düzenleyen şirketten direkt olarak talep eder, onun belirttiği fiyattan edinirsiniz. o ürünü ilk elden satan/düzenleyen ile iletişim için gerekli yolları siz bulursunuz. götünüzü yaydığınız yerden "ben gidiyom eğlenmeye" demeyle bitmez işte o zaman.bütün bu işlemler ile bizzat siz ilgilenir, turun/hizmetin başlangıç noktasına kendi imkanlarınız ile varır, tur/hizmet bittikten sonra kendi imkanlarınızı kullanarak olmak istediğiniz yere varırsınız. ya da bu iş için aracı olan birisine bütün sorumluluğu bırakır, aracının para kazanmasına göz yumarsınız. o bütün gerekli ayarlamaları sizin için gerçekleştirir.

    siz istiyorsunuz ki hem aracı her şey ile ilgilensin -ki unutmadan belirtelim aracının aracı olduğu şey ekstra bir hizmettir, programınızda ekstra olarak belirtilmiştir- hem de aracı yokmuş fiyatına olsun. uyanın diye söylüyorum yok öyle bir dünya. aracı istediği kar marjını koyar, verdiği hizmetin parasını çıkarır. ticaret bunu gerektirir. üç kuruş para ödeyip köle almışçasına hareket etmek huyu malesef turist denilen güruhun ruhunda var. biz alıştık.

    ha efendim rehberin sizi düdüklediğini mi düşünüyorsunuz? o zaman bütün tatil/tur programınızı kendiniz oluşturunuz. oteller ile anlaşmaları siz yapınız. 40 tl'ye aldığı otel odasını size gecelik 120 tl'ye satan acente iyi mi yapıyor sizce. akıllı olun, düşünün.

    rehber dediğiniz adam/kadın da para ile geçiniyor ve bu doğrultuda çalışıyor, sen daha ucuza tatil kapat diye değil.
  • öğrencilik yıllarında güzel kızlar, bol seyahat beş yıldızlı oteller reklamına kanıp bir yıllık eğitim sonucu turist rehberliği kokardı almış ancak çoğunlukla üç yıldız kalitesinde yaşlı müşteri ve konaklama tesisleriyle idare eden, acenteler tarafından satış odaklı turlar yapmaya zorlanan, her turda sil baştan kendini ve işini anlatmaya mecbur görgüsüz turistin kölesi sandığı meslek sahibi kişidir.
    dünya geneline göre değerlendirirsek türkiye'deki turist rehberlerinin eğitim, bilgi ve görgüleri standartların çok üstündedir.
    özellikle genel kültür, tarih, coğrafya, arkeoloji, sanat tarihinde hemen hepsi çok bilgilidir.

    --- spoiler ---

    arada çatlaklar ve sızıntılar her zaman olur. bunun en önemli sebebi acentalardır. fiyatları düşürmek için programların için boşaltıp rehberi satışa zorlarlar; rehberin yevmiyesi kırpılır ya da yevmiyesiz satıştan komisyon vererek çalıştırırlar.
    bu satılacak ürün her şey olabilir : öğle yemeği, akşam yemeği, ekstra tur - ki aslında öngörülmüş -fiyata dahil - hiç rehberli gezi/tur programda yoktur- vb...
    özellikle yerli gruplarda tur programını satarken rehber varmış gibi anlatıp çoğunlukla tur lideri/asistanı koyarlar grubun başına. bu tur liderleri de genelde harçlık kazanmak ya da bedava tatil derdindeki lise ve üniversite öğrencilerden çıkar. bilgileri, tecrübeleri, yoktur. acentede yüzeysel bir eğitim almışlardır en fazla.
    bu bağlamda müşteri memnuniyetsizliğinin sebebi temelde maliyeti düşürmeye çalışmaktan kaynaklanmaktadır.
    tabi aynı şey acente çalışanları için de geçerlidir. (düşük ücret/vasıfsız eleman)
    ama bir de acenteler/rehberler/oteller bizim sırtımızdan para kazanıyor diyen kitle var ki hepsine müstahak diyeceğim geliyor.
    --- spoiler ---
  • hayatı boyunca tarih, mitoloji, arkeoloji ve politika gibi konularda aldığı derslerin sonu gelmeyen, ders veren kanlı canlı, vokal gezi rehberi.
  • amatör olarak denedigim ve çok zevk aldıgım lakin hiç de göründüğü gibi kolay olmadıgını kavrayınca takdir ettigim meslek grubu
hesabın var mı? giriş yap