• şiiri küçük iskender, romanı elif şafak yazıyorsa normaldir. bitmeseydi şaşardık.
  • ülkede bitmeyen herhangi bir sanat dalı var mı ki?

    geri kalmış ülkeler her alanda geri kalır. sanat, spor, ahlak, siyaset vs her konuda.
  • roman ve hikaye bence devam ediyor. ancak şiir berbat bir halde. murathan mungan, küçük iskender, osman konuk, süreyya berfe gibi bir çok isim hala yazıyor, ama yeni kuşak gelmiyor.
  • daha "ki" ekini yazmayı bilmeyen herifler gelmiş edebiyat üstüne eleştiri parçalıyor da parçalıyor.
    gerçi bu da kendilerini doğrular nitelikte olmuyor mu?
    edebiyat bölümlerinde okuyan çoğu insanın, kitap okumaktan nefret etmeyi bir kenara koyun, daha düzgün yazı yazmayı bilmiyor olması cidden bu savı doğrular nitelikte.

    türk edebiyatının bitmesi, neye göredir, kime göredir. yani neyi okuduğunuza, kimin yazdığına veya ne olduğunuza, kim olduğunuza göredir.
    amacı türk milletini aşağılamak olana, içinde türk geçen her şey biter. amacı edebiyat olana, her zaman okuyacak kaliteli işler çıkar.
  • bitmedi de keşfetmeyi seven insanımız bitmek üzere.
    sadece gösterilenle yetinen bir toplum haline gelmemiz kıyıda köşede kalmış ,düşünceleri devrim niteliğinde olan kaliteli yazarlarımızın kıyıda köşede yitip gitmesine neden oluyor.

    biraz bencilce bir düşünce ama bilinmemesi hoşa gitmiyor değil.
    belki de sadece belli bir kesimin dikkatini çekmek istiyorlar. belki de popüleriteden uzak ,seslenilmesi gereken yerlere seslenebilmek onları tatmin ediyor.
    ben ‘bencil’ istiyorum oralarda kalsınlar,hakettiği değeri vermeyen insanlara kendilerini ifade etmeye çalışıp nefeslerini,ellerini,dillerini boş yere tüketmesinler.
    onlar bize lazım.
    keşfedilmeyi bekleyen güzel insanlar çabalıyorum hepinize olmasa da birçoğunuza ulaşmadan yitip gitmiycem.
  • ömer seyfettin baba bitti demeden bitmez...
  • eline kalem alan herkes kendini yazar ya da şair olarak görüp kitap çıkardığı için edebiyat katilleriyle tanışıyoruz ve edebiyatın bittiğini düşünüyoruz. ama öyle değil. hala çok kıymetli yazarlarımız var.
  • iğnenin kendimize çuvaldızın ise başkasına batırılması gereken yüzlerce olaylardan sadece biridir. evet türk edebiyatının henüz bitmiş olduğundan söz edemeyiz. ama bir edebiyat bütünlüğünden söz etmemiz de mümkün değil.

    adam eline kalemi almış ordan buradan faydalanarak otobiyografisini yazıyor. bir başkası mevlana’ydı, aşktı, tüydü, yündü derken üç-beş serilik allı pullu kitaplarını yazıyor; okuyan pardon elinde taşıyan kesim ise kafede, şezlongta, metroda ayın on dördü gibi parlıyor. yabancı klasiklerden karamazov kardeşler, suç ve ceza, savaş ve barışı gibi kitapları; yerli klasiklerden ise ince memed tarzı kitapları öneriyorum; “ya onlar çok kalın, nasıl okuyayım ki” diyor bir edebiyatçı. bunu diyen sözde stefan zweig, sait faik abasıyanık okuyor. bu zihniyete sahip olup türk edebiyatına bok atmayın. çünkü biz kendimiz kaşınıyoruz. o yaşar kemaller, necati cumalılar, sabahattin aliler (kürk mantolu madonna hariç), orhan kemal’ler, kemal tahirler günümüzün sözüm ona meşhur kitapları kadar okunmadığından türk edebiyatı bu halde.
    zamanında az biraz heyecanı olan kalemler de sırf geçim kaygısı güttüklerinden hepinizin peşinden koştuğu paçavraları karalıyorlar şu anda. hepimize müstehak!
  • aklıma nedense şu diyaloğu getiren başlıktır:

    pippin: böyle sona ereceğini hiç sanmazdım.
    gandalf: son mu? hayır bu yolculuğun sonu değil... ölüm, sadece başka bir yoldur; hepimizin aşması gereken... bu dünyanın gri yağmur perdesi kalkar ve her şey gümüş bir aynaya döner ve sonra görürsün...
    pippin: ne gandalf ? ne görürüm?
    gandalf: ak kıyıları ve ötesini... hızla doğan güneşin altındaki uzak yeşil ülkeyi
    pippin: şey... o kadar kötü değilmiş...
    gandalf: hayır... hayır hiç değil...
hesabın var mı? giriş yap