• ülkede spor kültürü olmayışıyla doğru orantılıdır. bir de 3 büyükler manyaklığı var tabii.

    istanbul'a hayatında gitmemiş adamlar fb-gs diye birbirini yiyor. her yerde "memleket nere?" diye sorulduğunda ağzını doldura doldura ve gururla ismini söylediği memleketinin takımı isterse 36. kümede olsun umrunda değil.
  • burak yıldırım cinayeti sonrasında daha da gözümüze daha fazla sokulan gerçek.

    yahu insan ölmüş be insan... bakıyorsunuz hala cinayet üzerinden "ama bir maçta real madrid bayrağı açmış", "sanki ilk defa adam öldürüldü", "fener de böyle yaptı", "bjk de suçlu"...

    yahu arkadaşım şiddet olaylarını neden meşrulaştırmaya çalışıyorsun? neden bu mallık?
  • sempatizan, taraftar, holigan, troll ve terörist olarak ayıralım seyircileri.

    sempatizan diyebileceğimiz kitle azdır türk futbol seyircisinde. renk olur, doğduğu/yaşadığı semt olur, tarihi olur, bir şekilde ilgisini çeken kulübe yakınlık gösteren seyircilerdir. "hangi takımı tutuyorsun?" sorusuna "ben takım tutmuyorum" yerine "x spor" diyebilmek için biraz da yaklaşır bir gruba. belki o takımın kadrosunu bile bilmez, maçlarını izlemez ama kendisini ait hisseder o camiaya.

    taraftar; bunlar da sempatizandan daha farklı olarak stadyumda maçları izlemeyi sever, takımın kadrosunu, yönetimsel zaafları, güncel haberleri takip eder. stadyumda sloganını atar, takımını destekler, eğer ki takım maç kazanırsa kutlar, kaybederse de rakip takımı tebrik eder. bu gruba en bilinir örnek; gençlerbirliği taraftarı ve içindeki ihtiyarlar grubu. olgun insandır bir nevi. futbol romantikleri olarak da adlandırabiliriz.

    troller; genelde sosyal medyada bulunurlar, her transfer sezonu ve önemli -derbiler, kupa mücadeleleri vs.- maçlar öncesi ekşi sözlük, facebook, twitter gibi mecralarda zaman zaman eğlencesine zaman zaman da rakibi şaka yollu kızdırma amaçlı söylemlerde bulunurlar. gerçek hayatta pek rastlanmıyor, niye dahil ettim anlamadım, geçiyoruz.

    holigan; bilimimizden sosyal hayatımıza kadar sürekli devşirme sistemde yaşadığımızdan mütevellit britanya'daki sınıf, din veya italya'daki politik ayrımcılıklar türkiye'de olmadığı halde bir şekilde yamamaya çalışılmıştır. bu gruba giren taraftarların arasında karşılıklı olarak yaftalamalar yapılmakta ve kendilerini o yaftanın karşısında göstermeye dair çabalar mevcuttur. objektif yaklaşımda bulunamazlar. rakibinin başarısını alkışlamak yerine amiyane tabirle bok atarlar. bu kitle futbola nazaran çok daha temiz kalmış salon sporlarına da son yıllarda yapılan atılımlar sonucu tribünlerde yerlerini almış ve müsabakaları izlenmez hale getirmişlerdir.

    tribündeki teröristler; maç öncesi-sonrası karşı tarafla, kesmediyse kendi arasında, o da yetmezse güvenlik güçleriyle, onlar da kesmediyse sivil toplumun yaşam bölgelerine müdahaleleri ile bilinirler. deplasmana giderken otobüs bagajından barutlu silahların icadından önce bir meydan muharebesini kazanacak kadar yüklü mühimmat (satır, sallama, çeşitli bıçak ve yaralama silahları) çıkan spor tutkunları (!). müsabakada desteklediği takım mağlup olduğunda olay çıkartarak sonucu lehine çevirebileceğini düşünen insanlardan oluşur. yaşanmış olaylardan bir çok anekdot koyulabilir buraya ama üşendim şimdi, belki daha sonrasına.

    sahiplenmenin bu denli abartılmasının nedeni ise özelde şehir takımlarının genelde ise bir türlü britanya'daki yerleşik değişimleri oturtamamanın verdiği "derbi" adlandırılmasının arkasında mikro milliyetçilik yatmaktadır (istanbul takımı vs. anadolu'daki herhangi bir ilin takımı vb.).

    bir fenerbahçe taraftarı olarak isterdim ki 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı sonrasında saçma salak olayların çıkmasındansa galatasaray'a kupasının verilip alkışlarla tebrik uğurlanması şık olurdu düşüncesindeyim. fakat gel gör ki öküzlük her takımda ve her tribünde mevcut bu devirde.

    sonra da deniliyor ki "deplasmanıma dokunma". e kardeşim senin her deplasman maceranda muhakkak bir vukuat oluyorsa, karşı tarafta sen gibi düşünen kişilerle kavga ediyorsan, ha yiyin birbirinizi umrumda değil ama o maça bir hafta sonu etkinliği olarak görüp ailesiyle, sevgilisiyle vs. gelen insanlara zarar veriyorsan otur oturduğun yerde. ben demiyorum ki bağırıp çağırma, stadyumda sesin kısılıncaya kadar destekle takımını, üzül, sevin. olağan şeyler bunlar.

    ama şunu unutma ki fanatizm çukurunda debelenen arkadaş, o sadece bir spor müsabakası, düşman değil rakip karşıdaki. ve yine unutma ki kendini, hayatını bağladığın cemiyet için aslında sadece bir birimsin sen, ölümle sonuçlanacak, başkalarına zarar verecek kadar agresifleşecek durumda olman kimsenin umurunda değil.

    bir ergenlik hezeyanı olarak görürsek fanatizmi -ergenlik yaşta değil baştadır-, olgunlaşması gerekir anlayışların.

    yakın tarih olarak 1990'lı yılların başında yaşanan ölümlü taraftar kavgalarını okudukça biz yine de iyi devirde yaşıyoruz aslında diyorum.
  • harbiden öyle. yabancı taraftarlar da bunu çözmüş ve resmen testis geçiyor bu ergen sürüsüyle. adamlar etkileşim almak için 3 büyüklerden birine sövdü mü, bu mal taraftar sürüsü oltaya gelip hep bir ağızdan küfür edip, ölümle tehdit etmeye başlıyor bunları. bu rezil ve mal taraftar topluluğu yıllardır böyle ve hiç değişmiyor. eğer trollük üzerinden prim kasmak isteyen biri varsa kesinlikle bu mal taraftar sürüsüne sataşsın. bu gerizekalılar istediği herşeyi verir bunlara.
  • önce ölüm üzerinden kendi nefretini kusan tiplerin ortaya çıkması, ardından da "ama sizinkiler de şöyle yapmıştı" sidik yarışının başlamasıyla iyice gözler önüne çıkan durum. vefat eden kardeşimizin üzerindeki atkıyla ilgili yorumları da özellikle okumuyorum ki, kesin dingilin bir tanesi "hehehe haketmiş işte" yazmıştır diye, şu ortamdan daha fazla tiksinemem çünkü. bir insan öldürmeyi olağan bişeymiş gibi algıyan tipleri ortaya çıkarmıştır bu mallık. daha fazla ne kadar mallaştırılabilir insanlar bilemiyorum.
  • valla gerçek. son günlerde fenerbahçe - montella dedikodularıyla iyice ortaya çıktı bu gerçek. bazı spor kaynakları fenerbahçe'nin vincenzo montella'yla anlaştığını iddia etti. bizim saf taraftarlar da buna inanıp montella iyidir-kötüdür tartışmasına girdi günlerce. hatta birkaç gün önce montella ile ilgili bir entry debe'ye girdi.

    bugün fenerbahçe kulübü, montella ile anlaşma olmadığını açıkladı.

    bizim taraftar bu salak spor medyasına inanmaya devam ettiği sürece böyle mallıkları çok göreceğiz. bunu sadece fenerbahçe taraftarı için söylemiyorum, kendi tuttuğum takım olan galatasaray taraftarı da aynı mallıktan muzdarip.
  • en büyük kanıtı istisnasız her tribünde alkışlayın ulan ibneler dedikten sonra kendilerinin alkışla tempo tutmasıdır
hesabın var mı? giriş yap