105 entry daha
  • çoğunluğunu "gecenin 3ünde üşenmeyip yatagından kalkıp acile gelen üstelik şikayeti "bilmem kaç aydır olan bilek agrısı, bacak agrısı,sivilcesini sıkmış kanamışı, hasta ziyaretine geldim bir de tansiyomu ölçtüreyim dedimi,gündüz gelemiyorum gece uğrayayım dedimi vb saçma sapan akla hayale gelmeyecek sebeplerle acile gelip de yaklaşık 30-36 saattir ayakta (arada bir iki saat uyumayı saymıyorum) olan ve hiçkimsenin çalışmadıgı kadar çok fazla çalışan (ortalama 10 nöbet tutuldugunu varsayarsak günde 16 saate haftada 112 saate denk gelir) doktordan azarı işitince ya da hakettiği tavrı görünce diyelim, memnun olmayarak sıcak yatagına geri dönen insanların oluşturdugu kitlenin hissettiği duygudur. zalimliktir anlayışsızlık görmemezlik cahilliktir.
    ha şu da var her meslekte oldugu gibi doktorların da bir kısmı gerçekten adi namussuz olabilir sapık da olabilir başka bok da olabilir. hangi meslekte yok ki lan bu, sokaktan 100 kişi rastgele topla çek bi köşeye sorgula; zaten 50si şuursuz 10u sapık 20 si şerefsiz 10u bilmemne kalan 10u da şuan her yorum yapan yazarın kendini koydugu adam gibi adam sınıfına aittir.(yok isviçreli bilimadamları değil kendi istatistiğim bu) bunları herkesin bariz olarak bilmesine ragmen kalkıp doktorların bu kadar genellenmesi acizliği ezikliği göstermekten başka hiçbir şeye yaramıyor kanımca..

    dipnot: sadece acil den örnek vermiş bulundum ama inanın poliklinikte serviste hastane çevresinde neredeyse heryerde zihniyet bu şekilde bir ara zamanım olursa yazacağım kitaptan alıntılar yaparım buraya da..*
  • bu kadar çok tıp fakültesi açıldığında alkışlayanların, sistemi sorgulamak yerine doktora çemkirme kolayına kaçmalarından kaynaklanır.
  • türk halkının, kendisi dışında kalan çoğu insandan nefret etmesi halinin bir yansımasıdır aslında. kimse kimseyi sevmek zorunda da değil zaten. sorun asgari müştereklerin ve ister mantıkla, ister kanunla, kişilerin hak ve sorumluluklarının yeterli tanımlanmaması ve tanımlanmış durumların da esnetilmeye ileri derecede müsait olmasında. tabi aslında bunlar biraz da zaman meselesi, yeterli toplum bilinci oluştuğunda bir kısmı çözülür umarım, tabi ki insanların da (doktorlar dahil) eğitimlerinin (öğretim demiyorum bak...) iyileştirilmesi de şart. buna ben de dahilim elbette.

    not: evet doktorum, ve inan bana nefret edilenlerden olmamak için çok çalışıyorum, en az jules kadar. (bkz: pulp fiction)
  • "doktora çemkirme kolayı" mı? oha! arkadaş evet o tıp fakültelerinin mantar gibi açılması yanlış da, oradan mezun olan adamın kendinden nefret ettirmesi de ne ola ki? adam o mantar gibi açılan tıp fakültelerinden birine gidiyor. sonra mezun olup tabip oluyor. vatandaşa "yarrakta çıkan sivilce" muamelesi yapınca sistem sorumlu oluyor he mi? yani daha az fakülte olsa adamları karakterlerine göre seçecekler, mevlana gönlüne sahip, yunus emre şiarıyla hareket eden doktorlar olacak çevrede? yanlış tespit dostum...

    tanım : gece sıcak yataklarından kalkıp basit bir ağrıdan dolayı doktoru rahatsız eden insanlar tarafından sahip olunduğu öne sürülen, ancak yanılınan nefret.
  • dün gece perişan eden nöbette sabaha karşı yetmiş yaşında bir teyzenin ona kalp grafisi çekmeye ve başını düzeltmeye çalıştığım sırada elimi tutup öpmesi ve söyledikleri ile hemşire hanımla beni gözgöze getirmiş, tüm yorgunluklara değer diye birbirimizi onaylamamıza sebep olmuş durumlar olduğu gibi..

    bundan bir ay öncede annesini doktora taşımaktan bunalmış ama bunu itiraf edemediği için öfkesini yansıtan, daha kapıdan girerken küfreden ve korkutursa daha iyi hizmet alacağına inanmış kurtköylü genç* gibileri de var..jandarma kayıtlarına geçtiği için yazmamda sakınca olmaz sanırım..
    -bağırarak kapıdan içeri giren hasta yakını : ben geliyorum kapıda olacaksınız ulan, doktor kim..doktor gelsin lan..
    -doktor : efendim benim buyrun
    -hasta yakını : ben senin doktorluğununda senin de a.... a..... s..... bu kadını bi iyi edemediniz lan..(bu kadını itekleyerek, küfürlere devam ederek)
    doktor : beyefendi sakin olun, hastayı içeri alalım, sizde sakinleşin
    hasta yakını : ne sakinleşmesi lan, sakinleşmezsem ne olur lannnnn..ağzına s....m..vs..vs..
    doktor : hanım teyze sen içeri geç, sizde bağırmayı kesip işlemleri yaptırın
    hasta yakını : bak önce ulan, yıkmayayım burayı..dağıtmayayım ulan..
    doktor : hastanın yanına gider, teyze ne şikayetin vardı,
    hasta kadın(utanmış, korkmuş): ateşim çıkıyor her yanım ağrıyor, siz ona bakmayın, deli..
    doktor : hastanın ateşini öğrenir, aciliyeti değerlendirir, muayeneye başlayacakken bir yandan içerden hala gelen küfürleri dinlemektedir. adam susmamaktadır..sessiz kalındığı için temizlik görevlisini ve hemşireyi tehdit etmektedir ( size bundan sonra hayat dar ulan, hepinizi s..., doktoru da s....., anasını da s.....)
    cinnet geçiren doktor : muayene alanından çıkar elinde enjektör, ne diyosun sen, sikilmedik tarafım kalmadı ulan, gel yap bakayım nasıl oluyormuş, alkollü değilsin, hasta değilsin, terbiyesizliğin de bir yere kadar diye kendisinin iki katı adamın üzerine yürür..dövecek misin döv bakim..
    hasta yakını : ne dövmesi, kadın hasta..kadına bakın siz, hayatta namustan önem bir şey var mı..var mı söyle
    doktor : var..sağlık..o daha önemli..
    :hasta yakını : benim için namustan önemlisi yok, sizi yaşatmayacağım..yine döneceğim..sen şimdi yanlış tedavi verirsin, gelsin o kadın gidiyoruz der ve anasını alıp gider..

    olay anında içerde başka hasta olmadığı gibi, bende giriş kapısının yanında oturduğum için girmeleri ile hastanın yanında bitmemiz arasında saniyeler vardı..namus ile ilgili kısım çok ciddi bir şekilde konuşuldu, kara mizah dedikleri böyle bir şey sanırım..ben diğer personel tehditlerden çok korktuğu için jandarma çağırdım..jandarma küfürlerle ilgili soruları utandığı için bana soramadı erkek personele sordu..

    sonuç : ne elimi öpsünler, ne gelmişimi geçmişimi siksinler..sevgi ile başım göğe mi erdi, yergi ile yerin dibini bulayım..insanca çalışma ve yaşama şartlarında, tıbbın imkanları ve yetkinliklerim içerisinde, etik değerlere bağlı davranarak hakettiğim parayı kazanmam sağlansın..ben görevimi yaparım..
  • gerçek dışı bir genelleme. hatta aslında gerçekte şöyle: eğer nefret edilesi bir doktor varsa -ki her meslek grubunda olabileceği gibi doktorlar içinde de olabilir- onun bu davranışın sebebi aslında halkı ona muhtaç kılan, doktoru ise halka, standart üstü bir insan halinde algılatan sistemin sonucudur bu doktor.

    yani, nefret eden değil, aksine saygı duyan bir türk halkı vardır ki bu kimi doktorları ne oldum delisi kılabiliyor. bunun en rahatsız edicisi, ben günde senin gibi kaç tanesini görüyorum tavrıyla burnu havada muayene edip teşhis koyan doktordur. şimdi ben doktordan oturup karşılıklı kahve içelim, bana arkadaşça davransın filan istemiyorum ama azarlamasın da mesela. ha beni azarlayamaz. çok şükür hakkımı savunurum, muayenemi olurum. doktorun bana baktığı yer de gururumu filan kırmaz. umursamam. ama herkes için aynı değil. çok yaşlı, çaresiz insanlar, derdini meramını ifade edemeyen biçareler.. her türlü insan var. iyilik yapayım derken göz çıkarmamalı doktor dediğin. damarlarını açarken kalbini kırmamalı insanın.

    odasında aynı anda on tane hasta gören, reçetelerini yenileyen, yarın sana anjiyo yapalım dediği anda, öbür tarafta yaşlı amca teyze mağdur olmasın diye, artık yaşlılıktan beceremedikleri en sekreterlik işleri bile kendi halleden, ellerine küçük notlar yazıp kaçıncı kata götüreceklerini bile not eden, bu arada da hastalarına gülümseyen hayran olunası doktoru da gördüm devlet hastanesinde gözümle. diğer yandan, hastası sekreteri tarafından içeri aldığı halde sanki gündelikçisini azarlar gibi, çık dışarı ne giriyorsun diye hastayı kovan doktoru da gördüm. (aslında gündelikçi de azarlanmaz ya, hastaya bunu yapan kendi işini para vererek yaptırdığına kimbilir ne yapar anlamında)

    dolayısıyla kişiden kişiye de değişir. burası türkiye. şartlar malum. iyileşmesini, doktorlarımızın öğretmenlerimizin kafasının rahatlamasını hangimiz istemeyiz. ama durum şimdilik bu. bir zahmet kaldıramayacak egolu insanlar doktor olmayıversin. ne denilebilir ki... türk halkı doktorları sever, çok sever. türkiye'deki en saygın meslektir kim ne derse desin. dolayısıyla, sorumlulukları, yoruculuğu, özveri gerektirmesi bir yana; doktorluk aynı zamanda mütevazi bir kişilik sahibi olmayı da gerektiriyor. kibire eğilimli kişiliklerde çok itici bir hal alabilir bu yüceltilmişlik karşısında
  • hiç nefret etmem ben. safra kesesi olmayan hastaya safra kesesi ameliyatı öneren bir doktorun mesela hep gidip boynuna atlamak istemişimdir. sezeryanla doğum yapmış anneyi doğum esnasında kalp krizi geçirdi yalanıyla sırf başından savsın ilgilenmesin diye 2 saat uzaklıktaki hastaneye zorla sevkettiren doktorun mesela gözlerinin içine manidar mandira bakıp en amerikanvari edamla "fak yu" demek istemişimdir çocukluğumdan beri. diplomayı kasaptan mı aldın lan gibi iğrenç bir espriyle sorgulamak istemişimdir doktor kimliklerini. ama nefret asla! karşıyız nefrete. kaç kişi karşıyız bilmiyorum şu anda ama daha etkili olsun diye çokmuşuz gibi yaptım.
  • türk halkının sevdiği politikacıyı, belediye başkanını, sanatçıyı, sporcuyu görünce doktorların çok da takmadığı bir nefrettir.

    aynı halk herşeyden önce kendisini sevmeyi, karşısındakini cinsiyetinden, ırkından, etiketinden bağımsız olarak değerlendirip saygı göstermeyi öğrenemediği sürece bu nefret de böyle sürüp gidecektir.

    meslek itibariyle her insanın defalarca yüzyüze gelmek durumunda kaldığı, sadece mesai saatleri içerisinde değil yaşamının her dakikasında dert dinleyerek sürekli negatif enerjiye maruz kalan, her daim anlayışın alasını bekleyenlerin yemesine, içmesine, gülmesine, tuvalete gitmesine, uyumasına anlayış göstermediği bir insanın ortalarda sevgi pıtırcığı gibi dolaşmasını da kimse beklemesin.

    bu kadar nahoş işlerle uğraşıp, insanlara belki kendileri belki de yakınları hakkında felaket tellallığı yapmak durumunda kalınmasının sempatik bir tarafı zaten olamaz. mesleğiniz toplumun genelinden sempati görsün istiyorsanız politikacı olun, futbolcu olun, sanatçı (!) olun efendim. daha çok sevilir, daha çok el üstünde tutulursunuz. üstüne bir de sistemin çarpıklıklarının sorumlusu, nefret odağı olmanın boy hedefi olmazsınız; bu da tadından yenmez.

    doktor iseniz birgün sizin de hasta olacağınızı, hasta iseniz birgün sizin de öpmeye kıyamadığınız çocuğunuzun doktor olup nefret odağı haline gelebileceğini* unutmayın yeter.

    peşin edit: evet ben de doktorum. yaşamımın her alanında nefret deryası içinde yüzünce, yüzüme gülüp yüzlerce dua eden insanların arkamı döndüğümde kustukları nefreti kanıksar oldum. bence asıl sorgulanması gereken nefreti kanıksar hale gelen insanımızdır. beni yargılayacaksanız eğer bu kanıksamadan başlayın, mesleki etiketimi bahane ederek işin kolayına kaçmayın.
158 entry daha
hesabın var mı? giriş yap