• camı siler, ayna gibi oldu der; aynayı siler, cam gibi oldu der.
  • geçen akşam otobüste ayakta gidiyorum. zaten cüsseliyim bir de elimde çanta var. otobüsün önünden "arkadaşlar sağlı sollu ilerleyelim" diye bağırıyorlar. çift sıra ikili koltukların olduğu koridora tek başıma zor sığıyorum, adam sağlı sollu diyor, bak sen. neyse, dedim, sabredelim biraz daha. sonra yaşlı bir teyzem başladı konuşmaya, "sanki otobüsun arka tarafı başka yere gidiyor. illa orta bölümde bekleyecekler". bize laf sokuyor aklınca, bunu duyan diğer yaşlı teyzeler de koroya katıldılar. "hiç... insanımız böyle işte... iki adım ilerleyip de herkes rahat etsin diye uğraşmazlar. cık cık cık.". diğer taraftan bir amca bağlandı, "yürünsenize evladım, bak yolcular binemiyor". elimdeki çantayı kaldırdım havaya, "amca nereye yürüyeyim, hani, göster de yürüyeyim, nereye yürüyeyim?" dedim. sonra, bir kaç yolcu daha katıldı isyanıma, "bitti işte daha yolcu almayın, akraba olacaz burda" falan... sonra teyzeler biraz yumuşar gibi oldu, "aslında buraya minibüs seferi de koymalılar, çok yoğun bir yer". "olur mu canım, bu kadar sıkışık trafiği daha da felç mi etsin?"...

    ah benim koyun insanım... otobüsün zar zor geçtiği daracık yollara, bu yetmezmiş gibi sürekli bir tarafı kazılıp tekrar yamanan asfalta, yetersiz otobüs seferlerine ve toplu taşıma seçeneklerine değil de birbirinize kızın. "sağlı sollu yürüyün" diye birbirinize bağırın böyle. yer dar diye birbirinize kızın, siz birbirinize kızasınız diye yeri dar tutanlara değil.
  • hakkında uzun uzun yazmak istemediğim insandır. türkçe olmasına rağmen türkler tarafından bilinmeyen üç adet cümle vardır. bu üç cümleyi bilmediği için içine düştüğü açmazdan çıkamazlar.

    1) teşekkür ederim.
    2) özür dilerim.
    3) bilmiyorum.

    türkiye'de yaşayan insanların %95'inin hayatında bir kere bile bu üç cümleden birini kurduğunu sanmıyorum.
  • anca kasiyer, çağrı merkezi operatörü ya da pizzacı çocuk görünce hakkını arar, isyan eder. coşar o durduramazsın, bütün o sindirilmişliğini onlara patlayarak amorti eder.
  • sayilan dokulen onca ozelligine ragmen bazen durup durup insana $amar gibi gelen $eyler yapan, sasirtan, sevindiren insandir:

    iki ornek ne demek istedigimi anlatir:

    bir yaz ikindi vakti, tatil donusu fethiye'den eskisehir'e ula$ma cabasi, nerede oldugunu hala bilmedigim muhtemelen denizli yakinlarinda bir kavsakta cepte nah kuru$ bir sekilde, ev arkadasim cenk* ile otostop cekiyoruz. sicaktan o kadar bunalmi$iz ki konu$maya u$enir haldeyiz. derken, uzaktan sirtina bir sopanin ucuna bagladigi cikini, ayaginda lastik cizmeleri ile koylu bir amca yana$ir.

    - gencler neediyonuz burda? [sicaktan mayi$mi$im $imdi ben nasil cekeyim bunun geyigini]
    - otostop mu ediyonuz, burda olmaz yienim kar$i tarafi* geciceniz burda almazlar..

    sagolsun amca diger yola gectik, hafiften muhabbet kuruldu - kimsiniz, nesiniz? ogrenci misiniz? seklinde. ama amcam ma$allah sanirsin bir hasan cihat orter, bir cene var, oyle boyle degil. ba$ladi anlatmaya; tamirhanesi varmi$, araba tamir ediyormu$, buralari avucunun ici gibi bilirmi$..vs... "amca artik git"de denemiyor, nasilsa cenk koymu$ muhabbeti, otostop cekerken zaman gecer diye dusunuyorum. (de bu adam yanimizdayken kimse durmuyor o da ayri konu) neyse, neden sonra burasinin bilmem nereye uzakligi gibi bir konu acildi, amca cat diye sektirmeden soyledi mesafeyi, sonra da ba$ladi anlatmaya:

    - gecen ugur dundarin adami geldi*, araba ile durdu yanimda bana yol soruyor. diyor "nerden gidivercem ben burya ?", bi guzel tarif ettim. aha dedim, $ordan $ordan gitcen sonrada aha burya doncen.. $imdi ben bunu anlattim adam bana inanmayo.. bi dene harita cikardi ordan bak dedi bana, burdan tarif et.. dedim, ya kaldir $unu, aha $oyle gidecen biliyom ben. emin misin dedi? eminim dedim.. adam inanmayo.. bah dedim, sen pi sayisinin 3 nokta 14 olduguna nasil eminsin? aha ben de buna eminim...

    bir an bir sessizlik oldu, muhtemelen ben de cenk de o sirada "lan anormal bir sey oldu ama ne oldu?" diye dusunuyoruz. amcam muhtemelen duvarindan einstein resmi olan, koy kahvesinde satranc oynanan, matematik olimpiyatlari duzenlenen bir koyden geliyordu bilemiyoruz velakin "hadi gencler kalin saalicakla, hade bakem" deyip gitmesini uzuun uzun seyrettik.

    diger ornek ise:

    her turk genci gibi universitede bizim de gitar calmis grup kurmuslugumuz var allaha sukur, yine bir gun eskisehir bademlik kampusu'nden cikmisiz yorgun argin, sirtta gitarlar... eskisehir'i bilenler bilir, bademlik'te koy evi tarzinda evler vardir, birinden ya$li en az yetmi$ yasinda teyze cikti ve bize aynen soyle dedi:

    - her biriniz bir asik veysel olun insallah, calin cocugum calin .. eyidir..
  • kötü şehirlerde yaşayıp kötü apartmanlarda ömür tüketen, kötü yemekler yiyip zevksiz sanatsız iyi-sekssiz hayat süren yaşam kalitesi düşük insana denir.
  • polisinden öğrencisine, zengininden hırsızına, bu topraklar üzerinde yaşayan herkese havasından mı suyundan mı kestirilemeyen bir kaynaktan bulaşmış, bazılarında yoğun olarak hissedilebilen, kimisinde keşfedilmeyi bekleyen bir karakteristiğe inanıyorsanız her yerde görüyorsunuzdur "türk insanı"nı.

    bir cuma eğlencesi sonrası geç saatlerde taksim'den eve dönmek üzere kadıköy dolmuşları yönünde ilerlenmek, mecburen o saatlerde girmeden önce iki defa düşündüğümüz taksim parkından geçmek durumunda kalınmıştır. muhabbet eden iki gencin karşısına aniden bıçağını t-shirt ünün içinden gösteren, yaşça biraz büyük, sakallı iki adam çıkıverir. "beyler 20 milyon çıkarın yoksa deleriz"

    koyu muhabbetten dünyaya dönen gençler kalakalır. ikisi de öğrencidir, hele ki cuma dönüşünde ceplerdeki toplam paranın 20 milyonu bulması zordur. birinin cebinden 3 buçuk milyon çıkar, diğerinden 9 milyon. şaşkınlık ve korkuyla hiçbirşey söyleyemezler en başta. sonrasında geçen diyaloglar ise türk insanının kendine has duygu patlamalarını ve u dönüşlerini anlatır bize..

    - abi birşey söyleyeceğim.. güzel güzel isteseydin de verirdik, nolacak insanlık öldü mü
    - ya istiyoruz vermiyorlar arkadaşım ya.. açız diyoruz, yapmayın diyoruz, vermiyorlar.. mecbur ediyorlar bizi..
    - sende doğru söylüyorsun abi.. ne olacak bu memleketin hali bilemiyorum. buyur yanlız bizden 20 çıkmadı..
    - sağlık olsun koçum, keşke sizden istemeseydik bak, size rast geldi.
    - önemli değil abi.. n'olacak.. yanlız bende dönüş parası yok abi son paramızı da sen aldın..
    - (gözleri açılır acıyarak) hadi ya?..
    - .....
    - o zaman siz alın şu kadarını (6 milyon verir)
    - abi çok sağol.
    - yeter mi dönüş için ?
    - yeter abi fazla bile.. al istersen bozukları tekrar..
    - kalsın gençler öğrencisiniz siz.

    selamlaşarak ayrılırlar. bıçaklı adamlar karanlığın içinde kaybolur. gençler de evlerine döner.
  • of be abi. adam televizyonda mermer kırıyor, "ben taş kırarken insan kalbi kırmıyorum, bana bunu öğretti. kalp kırmamayı öğretti." diyor sdlkfjsdlk. 41 yılda karateden bunu çıkarmış. bu romantizmden kurtulamadık gitti. hayır git evde eşine yap değil mi? yok. ona karate yapar mermere çiçekli duygular besler. zaten ya bu oluyor türk insanı, ya da author'un iki kelimeyi bir araya getiremeyen versiyonu. ortasını tutturamıyoruz sanırım. bunun sebebi de, muhtemelen türk insanının bir ortası olmamasıdır. sonuç bazlı tümdengelimci önyargılar ile sahillerde dolaşıyoruz. nehre giren yok.

    karateyle adam dövülür ağzı burnu kırılır ya, illa legalleştirecek bir şekilde. sevimli gösterecek mermer kırmayı. bunun için de romantizme başvuruyor. her derde deva romantizm. "kader mahkumu" diye bir şey bile var bu ülkede lan sdklfjklsdflk.
  • hiyerar$iyi bu kadar seven, hiyerar$iye bu kadar tapan, bu kadar sıralı olmaya bayilan; bu kadar "biri bana tepeden baksin, sesim çikmasin" ile "ben birine tepeden bakayim ve en çok benim sesim çiksin" bir insan grubu daha tanimiyorum.

    bu baglamda gözlemledigim bir diger $ey: alçakgönüllülük de aslinda takdir edilmiyor. takdir edilmi$ gibi yapiliyor ama yapmaciklik boyutunda. yoksa herkes istiyor hörül hörül birisi kendilerine haddini bildirsin; gözde büyütecek biri olsun. azicik safi insan oldugu için tepeden bakmamayi kendine destur edinmi$sen yandin bu cografyada; hemen tepeden bakan konumuna ko$mak istiyor hem kel hem fodul bir$ekilde.
  • ilber ortaylı muthis bir tespitte bulunmus. turk insani hakkinda bugune kadar duydugum en dogru tespit diyebilirim (ne ezmeli, ne de ovmeli):

    konu evlilikten acilinca:
    "
    *en onemli sey zaman, turk insani degerini bilmiyor bu nedenle evlenemem
    *mahremiyete (yani yalniz kalma zamani, bireysel zamana) kimse saygi gostermiyor , yalniz kalamayinca da insan kendini gelistiremiyor -yani evlilik turkiye'de kisisel gelisimi baltalayabiliyor-
    *turk insani birbirinin ustunde oturmayi, surekli goy goy yapmayi, dedikoduyu seviyor. yalniz kalma kulturu yok.
    "

    demistir. (ana fikir olarak yazdim, tamamini linkten dinleyebilir/ izleyebilirsiniz.)

    link yazip linki unutmusuz dalga gecer gibi; buyrunuz
hesabın var mı? giriş yap