• çoğu ürün büyük kapitalist firmalar tarafından özellikle hızla eskiyip yenisini aldırmaya teşvik edecek şekilde üretilmeye başlandı, haliyle birinci el alan eskiyene kadar kullandıktan sonra o ürün artık işlevsiz hale geliyor, ikinci el pazarına düşmüyor.
  • evde tv istememe rağmen ev arkadaşımın baskısı üzerine bilmem kaç ekran söyle güzel ablacım böyle iyi ablacım diye 100 tl’ye tv aldım ama o kutu gibi olanlardan 1 gecede görüntü gitti bozuldu. telefon açıyorum adam parasıda sizde kalsın yeterki alın şunu biz kız başımıza nasıl taşıyacağız çöpe, gözüm görmesin diyorum adam; ben bozuk mal satmam sen bozmuşsundur diye hikaye anlatıyor sahtekar. o dönemde kronik bi rahatsızlığım nedeniyle sancı çekiyorum, kıvrana kıvrana ilk gördüğüm mağazaya girip sıfır tv aldım o döküntüyüde zemin kattaki terzinin oğluna verdim oynasın diye. böyle bi sahtekar sinirden beni hastanelik etmiş dahada gidip ikinci el almam. o adam hala dükkan işletiyor hala batmadı
  • türk insanı adına konuşmam doğru olmaz da kendi adıma evet sevmem ve yapmam. üstelik sadece alışveriş değil bedava da olsa istemem.
    başkasının kullandığı bir eşya her ne olursa olsun beni tiksindirir.
    mantığım; ucuz olsun, yeni olsun.
  • yalnızca kıyafet bazında düşünülmemesi gereken bir tespit.

    bir süredir dikkatimi çekiyor. özellikle sağlam bir koltuğumuzu cuzi fiyata satmak ya da ihtiyacı olan birine vermek istediğimizde bir platform bulamadık. sahibinden, letgo, facebook demeyin. 100 ilandan 5si gerçekten ikinci el ürününü satarken, kalan 95i işletme hesapları. 'istanbulun her yerine üretim ve teslimat yapılır", "ikinci el nike ayakkabı, her numarası bulunur" gibi.

    mobilya, dekorasyon, beyaz eşya gibi ürünlerin de alışverişinin yapılabileceği alanlar yok. fiziki alanlar, web siteleri değil.

    avrupa’da kıtafet, mobilya, vb. her şeyi götürüp satabileceğiniz haftasonu, özellikle pazar günü kurulan pazarlar vardır. bazen cuzi miktarda tezgah parası ödersiniz. genelde parkta, kışları da büyük farklı mekanlarda yapılır. ve ebay kullanımı çok yaygındır. ne öğrenciler, ne yeni eve çıkan insanlar gördüm ebaydan 10 euroya çamaşır makinesi alan, ücretsiz yatak dolap alan. parktaki pazardan ekmek kızartma makinesi, yemek masası alan.

    inanılmaz bir döngü var. hem ekonomik hem de sürdürülebilir bir akım. üstelik bizim demode gördüğümüz eski mobilyaları o kadar güzel kullanıyorlar ki çağdaş evlerin içinde, hem özel bir hava katıyor mekana hem de manevi değeri olan eşyalar yaşamış oluyor.

    düşünün istanbul gibi büyük bir şehirde her gün birileri taşınıyor, ev değiştiriyor ve çöp konteynerlerinin yanı mobilyalarla doluyor. böyle pazarların olması hem bütçeye çok faydalı olur hem de kullanmaktan sıkıldığımız ürünlerin dolaşımında. üstelik insanları nasıl sosyalleştirir böyle bir pazar, bir düşünün. gerçi böyle bir satış yapmak için önce şehir parkı lazım. (bkz: şehir parkı)
  • çok değişken bir kavramdır bence yani açıkçası benim düşüncem farklı ikinci el bir kitapla ikinci el bir kıyafet bir tutulamaz mesela benim açımdan ikisi de kullanılmıştır ancak kıyafeti başkası giymiştir örneğin ve öyle titizlik şeyi olan birisi giymez onu yıkansa dahi ama kitap n'olursa olsun yine özüdür belirttiğim gibi değişken ve göreceli bir kavramdır bence..
  • kendi açımdan katıldığım bir durum bu,tabii ki yakınlarımın ya da sevdiğim arkadaşlarımın kullandıkları şeyleri tekrar kullanabilirim bunda sıkıntı yok,yalnız para vererek bir ürün,kıyafet, araba vs almam aynı paraya sıfırını gayet rahat bulabilirim çünkü kokuya önem veririm,ambalajını ben açmak isterim “yeni kokusu”olan şeyleri severim.
  • 1) 2. el satan adam fiyatı o kadar yüksek tutuyor ki sıfırı daha ucuza geliyor
    2) 2. el dediğin sey az kullanılmış esya olmalı bizde adam anasını sikmiş satmaya çalışıyor
    3) bir de piyasada mal benim fiyatı bu diyen dangalaklar yüzünden kimse sevmiyor.
  • lüks saat piyasasında geçerli olmayan önerme.
  • iç çamaşırlar hariç hiç geçerli olmayan önerme.
  • valla bulgaristan'da hemem hemen her yerde ikinci el eşya mağazası var.neredeyse avrupa'daki bir çok ikinci el eşya buraya geliyor. ilk bu mağazalara girdiğimde "ıykk iğrenç, pistir onlar "diyordum.yalnız öyle parçalar var ki almadan edemedim.
    türk parası ile 15 liraya bir kaşe mont aldım hem de aşırı tatlı ve tarz.etekler ve elbiseler falan aldım eşi yok muhtemelen.
    ara ara kilo ile de eşya satılıyor.deli gibi alışveriş yapardım üniversitedeyken bu sebepten.

    gelgelim türkiye'nin buna alışamamasının en sebebi ürünlerin çok pahalı olması ve hala temiz olduklarına inanmaları..
hesabın var mı? giriş yap