• televizyonda degil ama dun radyosportta galatasaray - erciyes maci uzatmalarda 1-1 giderken spiker israrla macin penaltilara kalacagini soyleyip durdu. uzatmalar bitince reklam girdi, sonra yayin yonetmeni galatasarayin elendigini bildirdi :)
    kanalin radyosport olusu ve tek isinin spor yayini yapmak oldugu dusunuldugunde enteresan bir tezat :)
  • bugün gördüğüm ve esasen unutmak istediğim, mesaj tv'in izleyicilerin paralı/pahalı tarifeli numaralara mesaj atarak katılmalarını talep eden ve onların sırtından para kazanmaya çalışan

    "kuzey ırak'ta başına çuval geçirilen askerlerin intikamı alınsın mı?"

    evet diyorsanız 3085 hayır ise 3087 *

    konulu anket altyazısı.
  • seneler önce bir furya vardı hani, "ünlülerin maç izleyişleri" diye, sanırsam zamane televolesi (ki o zamanlar spor ağırlıklıydı) önemli maçlarda ünlüleri evlerinde, cafelerde vs. maçı seyrederken çekip yayınlardı. böyle boş, böyle anlamsız bir konseptti.

    yine bu tür programlardan biri, kameraya alınan kişi ise bu sefer "müslüm gürses"... 3 büyüklerden biri avrupa takımının tekine karşı oynuyor, bir kahvehane dolusu insanla beraber maçı tüm dinginliğiyle müslüm gürses de izliyor.

    bizim takım bir noktada atağa kalkıyor, tüm kahvehane ahalisinde heyecan dorukta -müslüm baba sakinliğini koruyor-. atak devam ediyor, millet ayaklanıyor...ve en sonunda gol oluyor.
    ...herkes çığlık çığlığa, ayakta, birbirine sarılıyor, tezahuratlardı, haralasıydı, güreleseydi... lakin müslüm gürses hala oturuyor.?

    neden sonra, golden yaklaşık 1 dakika geçmişken, millet sakinleşip yerine oturmaya başlıyor, ve yüzünde hafif bir gülümsemeyle müslüm gürses o efsanevi repliğini sarfediyor:

    "evet, gol..."
  • 90ların başında, trt zamanlarında, sanırsam köyümüz köylümüz adlı programda "yeke yekeyi ezberlemiş olan çocuk!!!" diye çocuğun tekinin büyük anonslarla televizyona çıkarılması,

    akabinde ise çocuğun mikrofonu alıp "fiiiissunnumirai aaaaay, fikamberanunu aaaaah" diye oldukça bariz bir şekilde şarkıyı uydurarak söylemesi...
  • acun'un, geçimini fransa'da kapoera yaparak kazanan jamaikalı bir aileyle (baba yapıyor, çocuklarına da öğretiyor, vs) yaptığı röportaj esnasında, ailenin biraz kilolu olan ufak oğlunun göbeğiyle oynayıp dalga geçmesi... olayın sonunda çocuğun feci gıcık olup ağlamaya başlaması... ailenin babasının acun'a onu dövecek gibi bakması... acun'un ise "evet sevgili izleyiciler küçük kapoeracının sinirleri biraz bozuk ahea" diye olayı toplamaya çalışması...
  • henüz yeni sayılabilecek olsa da, petek dincoz'un cikip medyum oldugunu iddia etmesi, hatta bunun uzerine skecler yapilmasi da unutulmazdir.
  • daha dun d ye$ilcam'da denk geldigim guldur yuzumu isimli muslum gurses'li filmin bir sahnesinde, filiz ersurer'in canlandirdigi karakter arabasinda surucu koltuguna bagli bir sekilde durur. ardindan kazim kartal gelir yanina. kadin, muslum gurses'in kendisini bagladigini soyler. kazim kartal yemez tabi bu yalani, "ellerin bagliyken radyoyu nasil actin" diye sorar. sonra "kornaya niye basmadin, uyarmak icin" der ve filiz ersurer'in kafasi ile kornayi calar bir kac kez. hemen arabanin onunde durdugu villada bir adam [olacak o kadar'daki sisko kel] soyle der;

    "bu... bu filiz'in* arabasinin kornasi"

    bu gibi anlar unutulmamali, unutturulmamali.
  • geçtiğimiz pazar telegol programında adnan aybaba'nın fenerbahçe'nin beşikaş ile 6 galatasaray ile 7 puanlık farkına ithafen:"artık galatasaray yarıştan koptu sanırım gençleştirme operasyonuna gidecekler." şeklindeki yorumu.
  • show tv teletex'inin nasıl olduysa bir şekilde beko,arçelik ve bazı vestel modellerinin eeprom ayarlarını silerek televizyonları geçici olarak kilitlemesi unutulmaz bir andı benim için.

    p.s. : bu olaya benden başka şahit olan veya gazetelerden okuyan yok galiba.yalancı olduk valla.
hesabın var mı? giriş yap