• evvel zaman içinde kalbur saman içinde.. otuz sene önce elektriği olmayan bir köyümüz hatta koyumuz diyelim, milenyumla birlikte ''sosyete'' diye adlandırılan bir avuç garip görünüşlü insan evladı tarafından istila edilmiş.. fakat bu grup orada tam bir hakimiyet kuramamışlar çünkü senenin sadece ''yaz'' diye adlandırdığımız iki üç aycığını burada geçirmektelermiş.. bu sebeple de yerli halk hiçbir zaman öz benliklerini kaybetmemiş, hatta bu istilacıları bol bol köy incik boncuğu, köy havlusu, yok köy cartı curtu diyerek kazıklamak suretiyle kendilerinden en güzel bir şekilde faydalanmışlardır.. çok da iyi etmişlerdir çünkü zaten o grubun da istediği budur, misal; bir incik boncuk dükkanına giren sosyete kızımızın ''burda en pahalıya ne vaaağğr??'' diye sorduğu bizzat tarafımca tecrübe edilmiştir.. e hal böyle iken, bu köy zamanla alan memnun satan memnun köyü haline gelmiştir..
    buradan tek zararlı çıkan ise,, hem oranın yerlisi olmayıp, hem de çocukluğunda yazlarını orada geçirip yengeçlerle oynayan, ergenliğinde arkadaşlarıyla ücra köşelerini keşfetmekten zevk alan, yeni gençliğinde ise ucuza taze balık meze yiyip güneş batışında muhabbet etmekten hoşlanan orta halli aile insanı olmuştur.. değişim, bu bünyelere çok ağır ve acı gelmiştir..
  • 1990'ların sonunda burası sahiden ufacık bir köydü. maça kızı'nda otururken ayağında terlikle kumsaldan geçip (yani mekanın içinden geçip) köye doğru devam edenler olurdu.
    keza bardan alınmış içkinizle sahilde duran kimsenin de kaldırmadığı şezlonglardan birine uzanabilirdiniz, yanınıza da bakkaldan fıçı efes pilsen almış biri oturabilirdi. bu esnada kazlar beslenebilir, köylülerden biri! çakırkeyif kayığına atlayıp trompet çalabilirdi.

    böyle bir değişik, sahiden imkansızlıklarla dolu (maça kızı hariç) son derece kendine özgü bir yerdi burası. sabah akşam televole'lerde magazin programlarında dönüp duran yer topu topu 200-300 metrelik bir sahildi bildiğin.

    şimdi ne olmuştur kimbilir diyeceğim de, sosyete uzun süredir başka yerlerle ilgili sanırım, o yüzden belki çok bozulmadan kalmıştır.

    ha bir de, eski adı rumbükü'dür (elbette). fethiye gibi, o bölgedeki pek çok yer gibi balkan savaşı'ndan sonraki isim türkçeleştirme dalgasına kurban gitmiştir.
  • 2004'den beri türkbükünde oturan birisi olarak , kesinlikle abartılmış bir balondur.
    ulan sahilin 20 metre , abartmıyorum 20 metre gerisinde köylüler inek otlatıyor, yoğun tezek kokuları vs varken havanız kime !
    maça kızı bilmem ne de 500 lira kişi başı hesap öderken, hemen 50 metre ileride efendi gibi yiyip içseniz 100 lirayı zor geçersiniz.
    millet mi salak ben mi anlamadım.
    hepi topu 300 metrelik bir sahil, köprünün sol tarafı sosyete, sağ tarafı ise halk...
    yatların bok ettiği bir sahil.
  • hamburgerin 22 tl ye satıldığı "köy"...
  • sınıfları ortaya koyan bir köprü ile ortasından ikiye ayrılan köy koyudur. köprünün bir tarafında şık hanım ve beyler minderlerde güneşlenip, caz dinlerken ve deniz kumlarının bitiminde var olan vakko'dan alışveriş yaparken köprünün diğer yanında geri kalan daha halkvari alanda gözleme yiyerek denize giren yurdum insanı yer almaktadır. denizin bile sınıfı oluyormuş, paparazzili ve sıradan olarak burada..
  • ihtilal den önce adı türkcükü olan köy*
  • cok yakın bir zamana kadar kucuk bir koyken, son yıllarda sosyetenin akınına ugrayan ve kontrolden cıkmıs bir sekilde buyuyen bodrum'a baglı bir belde
  • son bir sene içinde kırmızı türklerin, artık burası moda değil diyerek ugramadığı bu nedenle kültürü ve güzelliği artan yer. eylul sonu ve ekim aylarında sakinliği ve güzelliği ile tadından yenmeyecek mekan.

    1990 lere kadar bu bükün karadan yolu yoktu, büke ulaşmanın tek yolu deniz yolu idi. çarpık yapılaşmanın kıyasıya yasandığı köy evlerinin arasında geceliği 250 dolar olan abuk subuk otellerin doldurmuş oldugu bir yerdir turkbuku.

    önemli istek: türkbükü'ne gidenlerden ricam, köyün berbat bir binadan ibaret ilk okulunu görsünler (içinde hayvan bağlasan durmaz), bütün bu gecesi 250 dolarlık otellerin ceplerinden 5 kurus verip su okulu neden adam ettirmediklerini sorsunlar kendilerine...
  • bok kokan yer. hiç güzel değil. kıskandığımdan falan değil cidden. isteyen araştırsın o çok güzel müthiş denilen sahile resmen kanalizasyon akıyor. hem de hiç saklama gereği duymadan vermişler kanalizasyonu. dibinde bir umumi tuvalet var. işediğin gibi kanalizasyon yatağına akıyor ordan da bi 30 metre sonra denize. o çok güzel müthiş denilen denize.
  • sanırım ramazan da gittiğim için, anlatıldığı kadar kalabalık değildi. sakince tatil yapabildiğim bir yer oldu benim için, öyle abartı bir sosyete durumu da yoktu. yemek olayı çok iyi, hemen her yerde yedim bir yer hariç hep memnun kaldım, hele bir dondurmacı vardı akşam önünde kuyruk oluyordu ama çok lezzetliydi dondurmaları. ayrıca fiyatları istanbuldan uygun bir tek çay pahalı geldi. yalnız ağaçları, yeşilliği, havası iyi hoş da, denizi için hiç iyi şeyler söyleyemeyeceğim, hele saroz'dan sonra burası bana pek temiz gelmedi hatta bodrumun geneli için denizinin kirlendiğini söylemek mümkün artık.
hesabın var mı? giriş yap