• deyimler, bir dil ve kültüre ilişkin faydalı kaynaklardır. farklı dillerdeki adların birbirine benzeyip benzemediği çok fazla dikkat çekmez iken, özel anlam taşıyan kelime gruplarının benzerliği dikkat çekicidir. türkçe ve japonca’da bu türde deyimler var mıdır acaba?

    hem türkçe, hem de japonca deyimler açısından çok zengindir. tamamen birbirinin aynı deyimler var olduğu gibi, benzeşen deyimler ve kelimeleri benzer olup anlamı farklı olan deyimler de mevcuttur. türkçe ve japonca’nın birbirine benzer deyimleri, tamamen aynı deyimlerinden sayıca hayli fazladır. her iki dilde de aynı durumlara yönelik deyimlerin kullanılagelmesi de oldukça ilginçtir. şimdi konularına göre gruplandırılmış benzer deyim örneklerine bir göz atalım:

    insan ve insan vücudu
    “eli uzun” deyimi, türkçe’de de, japonca’da da hırsızlık eğilimi olan kişileri tarif ederken kullanılır. “el” ile ilgili bir diğer deyim “el birliği yapmak” olup, hem türkçe’de, hem japonca’da aynı anlamda kullanılmaktadır. “bakacak yüzü olmamak” diyerek, hem türkler, hem japonlar, çok utanılan bir durumu ifade etmektedir. bir japon’un “kulağı ödünç vermek” dediğini duyarsanız, “kulak vermek” deyimini anlayın. “göze göz, dişe diş”, türkiye’de ve japonya’da aynı anlamda kullanılmaktadır; bu deyimin kökeninin hammurabi kanunları olması muhtemeldir. “kol altı”, japonlar tarafından rüşvet anlamında kullanılmaktadır. türkçe’de ise “el altı”, gizlilik sözkonusu olduğunda kullanılmakla birlikte, rüşvetle ilgili olarak kullanılabilmesi de mümkündür. insanların asla değişmediğini anlatmak için türkçe’de “7’sinde ne ise 70’inde de o” denirken, japonca’da “3 yaşındaki huy 100 yaşına kadar” denmektedir. japonca’da “ayakların dibine (tabanına) bakmak”, bir kimsenin zayıf yönünü kullanmak anlamındadır. oysa türkçe’de “dost başa, düşman ayağa bakar” denir. “ayak”, her iki deyimde de kişinin zayıf yönü anlamında ise de, türkçe deyimde sadece bu zayıflığı görmek, fark etmek anlamı varken, japonca deyimde bunu kullanmak sözkonusudur. “burnu yüksekte” deyimi, hem türkçe’de hem de japonca’da neredeyse aynı anlama gelse de, bakış açıları birbirine terstir. türkçe’de bu deyim kişinin kendisi için asla kullanılmaz, yalnızca başka insanları tarif ederken kullanılır ve oldukça olumsuz anlam yüklüdür. japonca’da ise kişi kendi duygularını ifade ederken de bu deyimi kullanabilir ve bu deyim iyi anlam içerir.

    hayvanlar
    “bir taşla iki kuş vurmak” deyimi, japonca’da da türkçe’de de aynıdır. “uyuyan yılanı uyandırma!” sözü japonca’da nasıl söylenir dersiniz? “çalıdaki yılanı dışarı çıkartma!” türkiye’de en bol bulunan hayvanların kedi-köpek olması sebebiyle sanıyorum, japonlar’ın “köpekle maymunun arası” olarak ifade ettiği deyim, türkler tarafından “kedi-köpek gibi” şeklinde kullanılır. japonca’da “kediye para” şeklinde söylenen deyim, türkçe’de “eşek hoşaftan ne anlar” olarak yine hayvan imgeleriyle aynı anlamı vermektedir. “kitap kurdu”, türkçe’de ve ingilizce’de sık kullanılan bir deyimdir. japonca’da ise bu kişilere “kitap böceği” denir. neredeyse aynı değil mi? türkçe’deki “balık istifi”, japonca’da “sushi gibi dizilmiş”tir. görüldüğü üzere bu da hemen hemen aynıdır.

    doğa
    türkiye’de çok sık kullanılan ve küçük birikimlerin büyük şeylere dönüştüğü anlamını taşıyan “damlaya damlaya göl olur” sözü, japonya’da “biriken tozlardan dağ olur” şeklinde söylenmektedir. türkiye’de en yaygın meyve elma olduğu için, birbirine benzeyen insanlar “bir elmanın iki yarısı gibi”dir; japonya’da ise benzeyen kişiler “iki kavun”dur. japonca’daki “suda akıtmak” deyimi anlamca, “köprünün altından çok sular akması”na benzer.

    nesneler
    türkçe’de sessiz kalmayı övmek için kullanılan “(söz gümüşse) sükut altındır” sözü japonlar tarafından da aynı şekilde kullanılmaktadır. japonlar’ın “su köpüğü” olarak ifade ettiği deyim, türkler tarafından “sabun köpüğü” olarak kullanılmaktadır ve geçici, etkisi kısa süren anlamındadır.

    diğer
    “arası iyi olmak” dendiğinde, hem japonlar, hem türkler kastedileni gayet iyi anlar. insanların kendi uzmanlık konularını bireysel işleri söz konusu olduğunda kullanamadığını ifade ederken türkçe’de “terzi kendi söküğünü dikemez” denirken, japonca’da “doktor kendi hastalığını iyi edemez” denmektedir. japonlar’ın “deniz fenerinin dibi karanlıktır” deyimi, türkler’in “mum dibine ışık vermez” deyimi ile aynı anlamdadır. sırlar sözkonusu olduğunda japonlar, “duvarların kulağı, kapıların gözü vardır” derken, türkler “yerin kulağı vardır” der. türkçe’de “pişmiş aşa soğuk su katmak” ile kastedilen anlam, japonca’da “sıcak suya soğuk su katmak” olarak ifade edilir. “gemiyi kaçırmak” şeklinde japonca’da söylenen deyimde “gemi” ifadesinin kullanılması, sanırım japonya’nın bir ada ülkesi olmasından ileri geliyor; türkçe’de aynı anlama gelen deyim, “trenin kaçması”dır. utanç halinde, türkler “yer yarılsa da içine girsem” derken, japonlar da “bir çukur olsa da girsem” demektedir.

    yukarıda belirtilen deyimler, sadece seçilmiş örneklerdir. araştırıldığı takdirde, çok sayıda benzerlik bulunacaktır. diller arası benzerlikler, dil öğrenimini kolay ve ilginç hale getirmektedir.
  • (bkz: zıt tokai)
  • saru mo ki kara ochiru; maymunlar bile ağaçtan düşer. (hatasız kul olmaz)

    me wa kokoro no kagami; gözler kalbin aynasıdır
hesabın var mı? giriş yap