7598 entry daha
  • 1. bu ülke parçalanan, kuruluşundan beri dini kurallarla yönetilmiş bir imparatorluğun enkazından kurulmuştur.
    2. bu ülke kuruluşundan 1954 yılına kadar babasından kalan kumar borcunu ödemiştir. (eksik taksit 1984'te)
    3. bu ülkenin kuruluşunda toplumsal bir mutabakat yoktur. saltanat bile zor-la kaldırılmıştır.
    4. bu ülke insanları rönesans veya aydınlanma çağı yaşamamıştır. bu sebeple bilim ve dini yarıştırmakta ve çoğu zaman bilimi hor görmektedir. din bilimi ya da bilim dini doğrulamak mecburiyetinde değildir.
    5. bu ülke insanının belki %50'den biraz fazlası kurucu iradeye yani devletin eski sahiplerine küskündür. bulunduğumuz tarih itibariyle de sayın cumhurbaşkanı şahsında kendisini iktidarda görmektedir. o tek kişi olarak %51'in kendisi, annesi, dayısı, dedesi, halası, babası vb.dir. meydana gelen her olumsuz olayı kendisinin iktidarını sonlandırılmak amacıyla "tezgah"landığını düşünmektedir.
    6. bu tarafın monoblok halde olmasının en önemli nedeni ekonomiktir. şöyle ki bu durumun sebebi insanların maddi durumlarının çok iyi olması değil borçlanabilme imkanlarının eskiye göre sürekli ve stabil olmasıdır. rte'nin de faiz hassasiyetinin sebebi budur.
    7. bu ülkeye demokrasinin gelmeye başlaması 1808 senedi ittifak ile başlamış, 1950 seçimleriyle şeklen tamamlanmıştır. fakat tanzimat-ıslahat-meşrutiyet-2. meşrutiyet-cumhuriyet bir halk hareketiyle gelmemiştir. yani halk için halka rağmen bir şeyler yapılmıştır. yöntemler tartışılır. ama bunlar 1946 ve 1950'nin yolunu açmıştır.
    8. bu ülke vatandaşları arasında ülkü birliği yoktur. seçime giren partilerin bile buluşacakları ortak üç doğruları yoktur. bu yüzden her gelen kendine göre bir düzen yaratmaya çalışmış, koalisyon ortakları birbirleri aleyhine çalışmışlardır. bu yüzden de insanlar arasında koalisyon korkusu oluşmuştur. halbuki partilerin ve vatandaşların ülke idaresinde sadece ekonomik vb. konularda farklı düşünmesi gerekir. (bakma öyle. her iki üç kesimin de neler düşündüğünü az çok biliyoruz.)
    9. bu ülke insanı devlet kavramını benimsemiş fakat demokrasinin esasında çok başlılık olduğunu, demokrasinin aslında güven değil güvensizlik esasına dayandığını, yetki dağıtımı yapıldığını, bir kişinin herkesi kontrol etmesi demek değil, ülkenin her bir ferdinin devletin her bir organına hesap sorabildiği bir düzen olduğunu özümseyememiştir.
    10. sonuç olarak, avrupa'ya demokrasi derebeyliklerin yıkılması süreciyle başlayıp ikinci dünya savaşı sonunda gelmiş ve zamanla günümüz şartlarına ilerlemiştir. şu halde osmanlı'dan gelen demokrasi birikiminin başlangıcını 1808'den başlatırsak kabaca 2300 yılı civarında batı standardında bir demokrasiye kavuşacak ülkedir.

    edit: (bkz:türk seçmeni için yolsuzluğun önemli olmaması/ #59126560)
    eksileyince durum değişmiyor. imza: 2003-2015 yılları arasında cumhuriyet okuru olan sözlük yazarı.
  • amacım kimseyi kırmak sinirlendirmek değil ama son dönemde konuşulan konularla ilgili bir şeyler karalamak istiyorum.

    yurttaşlarının hakkında geleceğe yönelik öngörülerini -haklı olarak- dile getirdiği memleket. böyle bir yerde yaşayınca ya gelecekle ilgili sürekli düşünmek zorunda kalıyorsunuz ya da tümden boş veriyorsunuz.

    insanlar bugüne bakıp yarınla ilgili iç savaş ekonomik kriz başta olmak üzere türlü tahminde bulunuyor endişelerini dile getiriyorlar. bense son dönemdeki ciddi yarı ciddi batının ayrılması mevzusuna takıldım. işte akdeniz devleti yok ege türk devleti olmadı trakya republikası filan.

    bunu yazıp çizerken de en büyük argümanlardan birisi gönülde zihinde zaten toplumun ayrıştığı gerçeği. iyi de bu toplum hiç birlik olmadı ki. bu toplum zoraki birlikte tutulmaya çalışılan, bu uğurda "yav birlik olalım ama benim de şu farklılıklarım var görmezden gelmeseniz" diyenleri hain ilan edip yok sayan asimile edip tekrardan o zoraki yumağın içerisine sokuşturulduğu bir kalabalık. asansör veyahut metrobüs birlikteliği bizimkisi. ayrılalım gitsin veyahut daha da kenetlenelim gibi temelsiz slogan laflar etmeyeceğim, ciddi bir konu bu. hem ha deyince olacakmış gibi bahsetmek de çocukça biraz.

    durum böyleyken, bu duruma seküler/atatürkçü kesim yeni aydınlandı. daha doğrusu bu sıkışmışlık nefes almalarını engellemeye başlayınca, basit bir şeyi beceremeyen çocuğun anne babasını çağırıp kestirme bir çözüm bulması misali eyalet federasyon konuşmaya başladılar. bazıları hala kuyruğu dik tutsa da bu veya buna benzer bir tavır içerisinde. halbuki bu işlerin ne tür "sıkıntılar" yaratabileceğini ülkenin doğusuna bakarak görebilirler. gerçi onlar ince ince yükselen gericiliği de, on beş sene evveline kadar da gayet yok sayılan ezilen insanları da görmediler veyahut baktılar ama görmediler diyelim, zira o metrobüse/asansöre henüz binmemişlerdi, sıkışan çemberin duvarı onları da nefessiz bırakmamıştı.

    yani bugün yaşadıklarımız bir sürecin sonucuysa ki öyle, başkalarının atları alınıp üsküdar yönüne götürülürken ses etmeyip sıra kendi atına gelince "at gitti yeni at istiyom yha" demek de her ne kadar hak olsa da biraz şımarık biraz da geç kalınmış bir tavır. o atın peşinden koşacaksın aga mücadele edeceksin. bilgisayar oyunu değil bu son save'den devam edesin.

    saygılar sevgiler.
7306 entry daha
hesabın var mı? giriş yap