• lenin zamanında rusya için "asya ve avrupa gericiliğinin kalesi" demişti. şimdi türkiye buna kat çıktı. avrupa'nın ırkçılığı, asya'nın diktatörlüğü, ortadoğu'nun dinciliğini bağrında birleştirerek bambaşka bir seviyeye taşıdı kendini.
  • coğrafyadan kazanıp, insandan kaybedenen, tarihi ve geçmişi ile nadide güzel ülke.
  • sadece hayatta kalmak için çabalanan yer.
  • tüm kutuplaşmaya, bitmeyen hır gürüne rağmen bu topraklardan hâlâ ümidi kesmemiş olmamın en büyük nedeni şu an tayyip erdoğan'ı destekleyenlerin birçoğunun motivasyonu (geçmişini bir kenara bırakıp ve affedip) onu yerli ve millî bulmalarıdır.
    ona muhalif olanların hatta nefret edenlerin birçoğunun motivasyonu ise onu yerli ve millî bulmamalarıdır. bu, çok büyük oranda bir kitlenin yerlilik ve millîlik kaygısı taşıdığını ve doğru bir niyet üzere olduklarını gösterir.
    bir medeniyet de ancak böyle bir kaygı üzerinde yükselir.
    niyeti halis olanlar er geç aynı amelde, aynı odakta birleşirler.
    ben -sürmekte olanlar dâhil- tüm hatalarından sonra tayyip bey'i bugün yerli, millî ve güvenilir bulan taraftayım. ama ondan nefret edenlerin çoğu (bilhassa ulusalcılar) bende endişe uyandırmıyor.
    dış mihraklardan medet ummayan herkes bugün tayyip erdoğan olmazsa yarın başka bir lider üzerinde anlaşabilir. anlaşmak zorunda. demokrasi filan hikâye. bir lidere inanmadan hiçbir şey değişmeyecek bu topraklarda. bir lidere, tanrı'ya inanır gibi olmasa bile, gerçek bir güven ve sadakatle bağlanmadan hiçbir güç ve varlık gösteremeyecek bu ülke. biz avrupa değiliz, demokrasimizin arkasında mekanik bir sistem yok. sermaye gücünü elde etmedikçe olamayacak da. eğer heves ettiğimiz buysa, demokrasiyse önce sermaye elde edilmeli. bunun için de güçlü bir lider lazım. eğitimde, tarımda, ekonomide, anayasadadevrim niteliğinde değişimler, atılımlar, sıçramalar yapacak. anadolu cumhuriyetini kurup fedaral sistemle kürt sorununu çözecek, insanları it gibi köpek gibi çalışacak, çalışmaktan dedikoduya fırsat bulamayacak, üretkenliği verimi iki katına üç katına on dört katına çıkacak...
    ülkesinin geleceğiyle ilgili hayaller kurduğu için, anayasayı, atatürkü eleştirdiği için hapis korkusu yaşamayacak. ceddini övdüğü için gerici olarak anılmayacak.
    olup biten her çirkinliğe rağmen iyimserliğini koruduğu için adı ahmağa çıkmayacak.
    budala/saf bir vatansever olarak elit aydınların estetik duygusunu zedelemeyecek...

    evet, benim de bir sürü hayalim var. ben de susamam.
  • türkü araplaştıramayınca türkiye'yi araplaştırarak intikam aldılar.

    mevcut durumuna çok üzüldüğüm bir ülke.
  • dünyanın,vatanın, doğanın, ağaçlarin, canlıların, nimetlerin değerini bilmeyen, terminatör toplum haline gelmiş insanların yaşadığı yarımada.
  • insanına umut vermeyen ülke. asık suratlı, geleceğinden emin olmayan, plansız ve öylece savrulan bir topluma sahiptir. ekonomik krizdedir ve bunu kabullenmemektedir. büyükşehirleri toplu yaşam adına herhangi bir çözüm üretememektedir, şehirleri gümbürtüyle genişlemektedir, idarecileri kulaklarını tıkamıştır. şehir içlerinde bile bir yerden bir yere gitmek faciadır. ülke ki en büyük şehirleri arasındaki ulaşımı bile çözememiştir. hastanelerinin niteliği her geçen gün azalmaktadır. gıdaları pahalılaşmasına rağmen kalitesizleşmektedir. marketteki abur cubur çeşitleri bile bir elin parmağı kadardır. neresinden tutsan elinde kalır. çözüm nal gibi ortadadır ama sahnede kırmızı pazartesi vardır.
  • bu ülkede kimse işini düzgün yapmıyor. bu ülke nasıl ayakta kalıyor anlamak mümkün değil.
  • tuğba doğan'ın, nefaset lokantası kitabında "dünyanın esenler otogarıyız biz, öyle şekilsiz, bunaltıcı." şeklinde betimlediği ülkemiz.
  • (bkz: #95442675)
hesabın var mı? giriş yap