• benim anladigim su;

    yetkili agbi diyor ki organik gübre kullanmayalim kimyasal gübre kullanalım. bizim rekolte azalacağına kanser oranı artsın.
  • ciddiye alınmaması gereken bir açıklamadır.

    bir rizeli olarak olayın detaylarını aktarayım ki bilgi kirliliği olmasın.

    -öncelikle belirtmek isterim ki yapılan bu açıklama bilimsel veriler dşında olup tamamen sallama tahminler içermektedir.

    -rize ilinde belli bölgelerde yapılan(hemşin civarı) organik çay üretimini devlet 2018 yılı itibariyle tüm bölgede uygulayacağını açıkladı.

    -tabi bunun üzerine bazı kişiler çayda büyük verim kaybı olacağını söyleyip bu duruma karşı çıkmaya başladılar. onların dayanağı ise hemşin bölgesinde uygulanan organik çay üretiminde hiçbir gübre kullanımı olmadığından verim yüzde 50 civarı aşağıya düşmüştür. onlarda buradan hareketle tüm bölgede uygulanırsa verim yüzde 50-60 civarı düşeceğini söyleyip duruyorlar.

    -ancak burada halka söylemedikleri çok önemli bir husus vardır. bölgede 3 yıldır çeşitli organik gübre çalışmaları yapılıp bazılarından kesin sonuç alınmıştır. mikrobiyal gübre yapılan bu çalışma organik gübrelerden biridir. devlet önümüzde ki yıldan itibaren halka toprağa verilmesi için 2-3 çeşit organik gübre seçeneği verecek. böylece hemşin bölgesinde var olan verim düşüklüğünün önüne geçilmiş olunacaktır. organik gübreye geçişte toprak kendini yenilemesi zarfında ilk iki yıl yüzde 20 civarında verim düşüklüğü beklense de sonra ki yıllar kimyasal gübre ile aynı verime ulaşılacaktır.

    -başkanın açıklamasında bu tip çalışmalardan bahsedilmemektedir.

    -ayrıca her şeyi geçtim bölge için kimyasal gübrenin ne denli sağlık sıkıntılarına yol açtığını herkes bilmektedir. ülkemizde troid, guatr ve boğaz kanserlerinin en sık görüldüğü bölge doğu karadeniz bölgesidir. çünkü toprağa atılan gübre yağmurla birlikte eriyip içme sularına karışmaktadır. halk uzun yıllardan beri bu suları tükettiğinden sağlık sorunları sürekli artmıştır.

    -kimyasal gübrenin diğer bir zararı ise toprağı zaman içinde çoraklaştırmaktadır. toprağın kimyasal yapısı bozulduğundan ekilen her türlü sebze ve meyve tam olarak yetişmemekte ya da tadı bozuk olarak yetişmektedir. toprağı eski haline getirmek için kimyasal gübre tamamen bırakılmalıdır. ama sağlığı göz ardı edip hala bunu savunanların olması ahlaksızlıktan başka bir şey değildir.

    -edit:
    ilk gelen mesajda "su veren itfaiyenin hortumunu bilmen ne edeyim diyen kişiyi ciddiye almadan peşinden ak partinin icraatlarını savunma bize yazan mesajı görünce toplu cevap olsun bir daha yazmasınlar diye editledim.

    -bakın insanlara körü körüne düşünmeden hemen etiketi basmak çok kolay oluyor anlaşılan. iktidar partisi ile düşüncelerim zıt olduğu halde bu konuda almış olduğu karara nasıl karşı çıkabilirim ki? karşıt düşünceyi savunsam bile burada yapılan değişiklik halkın yararına bir şey en basitinden yukarıda yazdım sağlık konusunda çok önemli bir mevzudur. ama düşünceler insanı o denli kör ediyor ki bunları yok sayıp körü körüne karşı mı çıkayım değişikliğe. kimyasal gübre çok iyi hiç bir tehlikesi yok mu diyeyim buradan.

    -sadece şunu söyleyeyim size türkiye'de guatr hastalıklarıyla ilgili tek araştırma hastanesi neden rize fındıklı'da kurulmuştur. bölge insanı yılarca boğaz kanserleriyle mücadele veriyor. benim kaç tane akrabam bununla uğraşıyor. bunlar neden oluyor çünkü uzun yıllardır toprağa atılan kimyasal zehir herkesi etkilemeye başladı. şimdi bunları göz ardı edip kimyasal gübreyi mi savunayım e akıl yoksunu şahıslar.

    -biraz insan gibi düşünün ve ona göre yorum yapın yukarıda kanser diyorum, toprak bitti diyorum ama milletin derdi o parti şu zihniyet bu düşünce hepsi gözünüze girsin onların biraz okuyup anlamanın ne olduğunu öğrenmeye çalışın yazık.
  • açılın üreticisi, bilirkişisi geldi.

    arkadaşlar çayda 25-5-10 denen beyaz kimyasal azot nitrat mı ne boksa öyle bir gübre kullanılır. yılda 1 kez verilir bu gübre, çayda başka hiç bir kimyasal böcek ilacı falan kullanılmaz zaten, böcekte olmaz çayda. şimdi bu gübreyi 30 yıldır, belki de daha fazladır kullanıyoruz. karadenizde meyve ağaçları vermeyi bıraktı, kiraz vişne gibi ağaçlar artık olmuyor. benim köyüm için konuşmam gerekirse köylerde kuş sesi duyamıyorum, meyve yok, böcek yok, kuş yok, arı yok doğal olarak çay harici hiçbirşey yok.

    bizim devletin bi tarım politikası olmadığı için bu 30 sene ve fazlasında kullanılan bu bok toprağın doğanın, suların anasını ağlattı. mesela gübre zamanı rize'de su içmek mümkün değildir. hazır su alıyor herkes mecburen, millet artık gördü kanser olmayı.

    şimdi geçen yıl organik gübreye geçiş diye bir şey çıkardılar ama çaykurun kendisi bile habersiz ne yaptığından bu sene apar topar organik gübreye geçiyoruz dediler, yahu nasıl olur millet gübreyi almış atmış, neyine geçiyorsun? çok tepki alınca gelecek sene geçeceğiz oldu organik gübreye.

    öncelikle çay üreticisi olarak, rizeli bir vatandaş olarak çayda organik gübreyi destekliyorum, toprağım çocuklarıma da torunlarıma da kalsın onlar güzel yaşasınlar istiyorum. fakat organik gübre konusunda devlet bunu kimden alacak, bu gübre nasıldır, nasıl atılacak. inek gübresi mi? tavuk mu? keçi mi yoksa solucan gübresi mi vereceğiz, ne yapacağız belli değil.

    kısaca çaykur sıçtı kağıda, verdi rahata kimsenin bir şeyden haberi yoktur. çay tarımında organik tarıma geçilirse toprak 3-4 yıl içinde kendini toparlayacak çay gene aynı üretim miktarıyla devam edecektir.
  • (bkz: evet mi rize)
  • 19. yüzyıl osmanlısına benzemeye başladık iyice.

    o zaman da el sanatları ile basit bir iki fabrika vardı. şimdi de donumuza kadar dışarıdan alacağız neredeyse.

    yine abdülhamit benzeri bir lider.

    yine aynı kısır döngü.

    geçmişten adam hisse kaparmış... ne masal şey!
    beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
    "tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar
    hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?

    mehmet âkif
  • konunun uzmanı değilim ama rizeli ve ömrü boyunca rize'de çay yetiştirmiş bir teyzeden duyduğum suni gübrenin zamanla toprağı verimsizleştirdiği idi. şimdi organik gübre kullanımı muhtemelen zamanla toprağın da iyileşmesini sağlayacaktır.

    tanım: rize ziraat odası başkanının tahminidir.
  • rize ziraat odası başkanı nevzat paliç beyani.

    "yaş çay üretiminde gelecek yıldan itibaren organik gübre kullanımına geçilmesiyle birlikte önlem alınmazsa türkiye yılda 100 bin ton kuru çay ithal edecek. üretecek yaş çay bulamayacak çaykur’un 6 fabrikası kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
    yaş çay üreticisi ile türkiye'yi bekleyen felaket gibi büyük tehlike kapıda.

    yaş çay üretiminde gelecek yıl hükümetin aldığı kararla zorunlu olarak organik gübre kullanımına geçilecek. organik gübre kullanımına geçilmesiyle birlikte yaş çay üretiminde % 30 ile % 60 arasında ürün kaybı olacağı öngörülüyor. devlet, çay üreticisini yeni çay alanları oluşturmak için desteklemez veya üreticiler yeni çay alanları oluşturmazsa, organik gübre kullanımından doğacak ürün kaybı telafi edilemeyecek ve türkiye, yılda 100 bin ton kuru çay ithal eder duruma gelecek. ayrıca üretecek yaş çay bulamayacak ve yaş çay alımı düşecek olan çaykur’un da günlük 350 ton yaş çay işleme kapasitesine sahip 6 fabrikası kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    2016 yılında 830 bin dekar alanda 212 bin üretici tarafından çay tarımı yapılırken, 1 milyon 299 bin ton yaş çay üretildi. üretilen bu çayın 653 bin tonunu çaykur, kalan kısmını ise özel sektör işletmeleri müstahsilden satın aldı. 2016 yılında alınan yaş çay ile 253 bin 300 ton kuru çay üretildi.

    gelecek yıl zorunlu organik gübre kullanımına geçilmesiyle birlikte yaş çay üretiminde % 30 ile % 60 arasında yaşanacak ürün kaybı nedeniyle önümüzdeki yıllarda yıllık yaş çay üretiminin 390 bin ile 780 bin ton arasında kayıp yaşayacağı ve yıllık üretilen yaş çayın 520 bin ile 910 bin ton arasında olacağı değerlendiriliyor. yaş çay üretinde yaşanacak düşüşe bağlı olarak kuru çay üretiminde de düşüş yaşanacağı ve türkiye'nin yıllık kuru çay üretiminin 100 bin ile 177 bin ton arasında olacağı tahmin ediliyor. yıllık kuru çay tüketimi 250 bin ton dolayında olan türkiye, kuru çay açığını kapatmak için 100 bin ton dolayında kuru çay ithal etmek zorunda kalacak.

    rize ziraat odası başkanı nevzat paliç'in yaş çay taban fiyatı ile ilgili düzenlediği basın toplantısında haber muhabirimizin konuyu gündeme taşıyıp, organik gübre kullanımıyla yaş çay üretiminde yaşanacak ürün kaybının 100 bin ton dolayında çay ithalatına ve çaykur’un bazı fabrikalarının kapanmasının söz konusu olabileceğinin altını çizerek, “çaykur’un ve rize ziraat odası’nın buna önlem alması yönünde bir çalışması var mı?” şeklindeki sorusuna ziraat odası başkanı paliç, muhabirimizin ifade ettiği bilgileri doğrulayarak, bu yüzden endişeli olduklarını ifade etti ve “ne yazık ki yaş çay üretiminde ciddi bir kayıp yaşanacak ve ülkemiz 100 bin ton kuru çay ithalatı yapmak zorunda kalacak. burada şunu sormak isterim. ithal edilecek bu 100 bin ton kuru çayı kim, nereden ithal edecek, kimler bundan nemalanacak?” dedi "

    (bkz: http://www.olay53.com/…-cay-ithal-edecek-571438.htm)
  • 3-5 sene ithal edip organik çay içeceksek bence olumlu
  • ziraat mühendisi değilim ama naçizane bildiklerimi paylaşayım. belki küfür etmekten vazgeçip faydalı bir şey yaparım diye düşünen çıkar. hatta elinden bir şey gelecek birilerine fikir olur. sonuçta halkı yobaz da olsa çomar da olsa bizim ülkemiz diye düşünüyorum.

    yukarıda bir arkadaşın da söylediği gibi suni gübre deyim yerindeyse toprağı öldürüyor. bu da kademeli olarak artan miktarlarda gübre kullanma zorunluluğu yaratıyor. en sonunda da karşımıza çıkmaz sokak çıkıyor.

    bir süre önce bodrum'dan ayrılıp köye yerleşen bir çift ile ilgili bir yayın vardı. kadın emekli, adam karadenizli ve orada dedesinden bir ev kalıyor. köye gidip köy hayatı yaşamaya başlıyorlar. bahçelerinde kendi tüketecekleri meyve, sebzeyi yetiştirmek istediklerinde toprak bitkileri yakıyor. çünkü çay yetiştirilirken aşırı gübre kullanılmış ve sonunda o alandan vazgeçilmiş. çekim yapıldığında 3.yıl ilk ürünlerimiz diye bahsediyorlardı. 3 yılda organik gübre ile toprak ancak kendine gelmeye başlamış öyle düşünün.

    organik gübre konusuna geleyim. ara ara basında solucan gübresi haberleri başarı hikayesi gibi anlatılır. çok karlı, 3 ayda bir solucan sayısı 2'ye katlanıyor sonunda zengin ediyor gibi haberler. bu haberler elinde besleyemeyeceği kadar solucanı biriken ve satacak müşteri arayan kişilerin ısmarlama haberleri olmakla birlikte gübrenin faydaları cidden müthiş. yalnız haberlerdeki gibi kilosu 4-5 lira bandı yok. tamamen hayal ürünü. üreten satacak yer bulamıyor. satan 0,75-1 tl aralığında satıyor ki bu da feasible değil. neyse bu ayrı konu.

    şimdi organik gübre kullanırsak zarar eder fabrikaları kapatırız olayı da yukarıda anlattığım ilk mevzudan kaynaklanıyor. benim anladığım toprak o kadar bitmiş ki organik gübre bile bu kadar kurtarabilecek denilmek istenmiş. yalnız şu var organik gübre kullanımında suni gübrenin aksine kademeli artış değil kademeli düşüş yapmak mümkün. ilk sene 100 kg organik gübre kullanılan tarlaya ikinci sene 75 kg kullanmanın yetmesi gibi. dahası solucan gübresi kullanımı tüketilen su miktarını da kayda değer bir biçimde düşürüyor. win-win değil win-win-win oluyor resmen.

    bu konunun yurtdışı ayağı da bildiğim kadarıyla bulgaristan'da kusursuz işleyen bir döngü halini almış. yani bu konuda örnek alacağımız ülke bulgaristan olmalı. sistem her köyün kendi solucanını besleyip kendi gübresini üreteceği ve bunu da devletten destek alarak yaptığı bir hal almış. sistemde köylülerden biri veya birkaçı gübre üreticiliği görevini üstleniyor. yazılı olmayan bir kanun gibi düşünebiliriz.

    daha çok şey yazarım bu konu hakkında da gerek yok.
hesabın var mı? giriş yap