• turkiye'de bilim gelisir. universitelerin basina tarak kurek adamlarin yerine hakeden adamlari getirseler, biraz universitelerin odeneklerini arttirsalar yapilir.

    turkiye'de bilim gelismez diyenler $u linke bakip ibret alabilirler:

    https://archive.ics.uci.edu/… of handwritten digits

    turkiye'de 1998 yilinda machine learning arastirmalari yapilabiliyordu. hani bugun her yerde adini duydugunuz machine learning. benim bu calismadan a.i. dersinde hocanin proje icin dataset gostermesiyle haberim oldu. akp butun adam akilli universitelere yandas rektorlerini atayip yapisini degistirdikten sonra turkiye'deki universite profili "turkiye'de bilim gelismez"e indi ama bir zamanlar hayli hayli gelistiriliyordu.

    zamaninda liseye yeni baslamisken de yine bogazici'nden bir ogrencinin image processing yardimi ile ozel renkli bir eldiveni takip edebilen sisteminin demosunu gormustum. o zamanlar daha dogru duzgun dijital fotograf makinesi yoktu piyasada. adam kiytirik webcam ile yapmisti.

    yapan yapiyor anlayacaginiz.
  • zannımca önce insanlara sorgulamayı öğretmek gerekiyor. fakat ironik şekilde çocukluktan işleniyor çok sorgulamanın yanlış olduğu...

    din sorgulayamazsın günah
    ana babanı sorgulayamazsın ayıp
    aklının ermediği işi sorgulayamazsın delirirsin
    paran olmazsa sorgulama şükret
    gevur yapmış sorgulama kullan işte

    oysa ki bir insan evladı çıkıp da "sorgula arkadaş, neyin nasıl çalıştığını kendin araştır. tanrı var mı yok mu aklının erişebildiği kadar sorgula, araştır kendince doğru yolu bul. anan baban neden bu durumda sorgula. boş boş şükür edeceğine daha da azimli ol para kazanmanın yollarını ara. bak yabancılar ne yapıyor da sen yapamıyorsun? öğren daha iyisini yap" demiyor mesela.

    arabalar mı hoşuna gider. aç motoruna bak. nasıl çalıştığını sorgula. o pistonun neden aşağı yukarı hareket ettiğini sor mesela. sorgula ki bunun daha iyi nasıl olması gerektiğini hayal edebilesin. o tekerleğe güç veren sistemi anla. şansın yaver giderse belki daha iyi bir fikir bulabilirsin. bunu mesleğin yapabilirsin.

    oyun mu oynuyorsun. bi düşün abi o oyun nasıl yapılıyor. sesler nasıl kaydediliyor. üç boyutlu maskelemeler nasıl yapılıyor. cgi nedir yenilir mi. ai nasıl yapılır az bi araştır. belki ileride oyun yapıp paranın dibine vurabilirsin.

    tek hoşlandığın siyaset mi? git okulunu oku. tarihi tarafsız olarak araştır. sorgula neden böyle diye. belki memleketin beklediği siyasi çözümler sendedir.

    saçma sapan dizi, program izleyeceğine aç belgesel izle. doğayı öğren, evreni öğren. sorgulayan, merak eden bilim insanlarının tarzını farket. standartlardan kurtulup hayata nasıl farklı baktıklarını anla.

    cep telefonun elinden düşmüyor mu? bak hangi programları kullanıyorsun. programların çalışma mekaniklerini öğren. hangi dilde yazıldıklarını araştır. otur google, youtube de milyonlarca eğitim içeriği var.

    e ama eğitim videoları ingiliççe.

    ingiliççe tabi dingil! ingilizce global bir dil. türkçe bir kaynak 70 tane var dersen, ingilizce kaynak 7000 tane var. ingilizce öğren ki araştırdığın konuda çok daha detaylı ve doyurucu bilgi bulabilesin.

    okuduğunu anlayacak kadar ingilizce öğrenmek hakikatten çok kolay... aç translateyi mektuplar at kendine. aç yabancı chat odalarını konuş yabancılarla. lan benim rahmetli babanın 3 kelime ingilizcesi vardı. ama adam oturup kendisine ingilizce sözlük yapmıştı 90 lı yıllarda. böyle baya baya yüzlerce sayfadan olusan bir kitap işte. kim bilir onu yapması ne kadar sürdü adamın. şimdi tüm kaynaklar elinin altında. yeterki öğrenmek iste...

    tüketen toplumun bence ana sorunu neyin nasıl yapıldığı ile ilgili hiçbir fikri olmaması. merak etmemesi. araştırmaması ve bunları sorgulamaması.

    din ile çakıştığı için devlet bile evrimi yasaklıyor. sorgulamak yasak çünkü. sonra biyoloji ilk okul terk bilgilerle hastalıklara çare ara. ilaç bulmak için dua et. lan o cehennemde yanacak dediğiniz gevur adamlar evrim bilgilerini kullanarak ilaç yapıyor. diyor ki grip mikrobu bu sene böyle değişim geçirdi buna çözüm buldum. sen sırf din kısıtlaması yüzünden bunu es geçiyorsun. çünkü maalesef sorgulayamıyorsun.

    her şeyin kendi kendine ilahi bir güç ile olmasını bekliyoruz. sahip olduğun yeteneklerin de körelip gidiyor.

    gelecekte ne olur, nasıl teknolojiler olur bilmiyorum. ama şu anda bilgi erişimi konusunda en üst noktadayız. her şeyi öğrenebiliriz. ama yapmıyoruz. bilgi erişimini ya porno sitelere girerek ya da sosyal medyadan eski sevgilileri stalklayarak geçiriyoruz. çocuklar mobil ya da bilgisayar oyunlarına kafayı gömüp, saatler sonra kafayı kaldırdığında bildiğin gerizekalı modunda oluyor.

    eğitim sisteminde farklı açılardan bakmaya olanak vermeyen bir standart düzen. okulda en önemli olan sınıfı geçip geçmemen, aldığın bilgilerin sadece ezberden ibaret olması. müdürün gözünde para, öğretmenin gözünde sadece bir puansın.

    şimdi bu çocuk yetişkin olduğunda nasıl bilim yapsın? okul bittikten sonra tek derdi hayatta kalabilmek için çalışmak oluyor.

    bilim meraktan doğar. maalesef merak etmiyoruz. sadece tüketiyoruz. yapılanı kullanıyoruz. hiç sormuyoruz nasıl yapılmış diye. sorgulamıyoruz hiç bir şeyi...
  • özgürlük - ögzürlük - ögzürlük

    ama her alanda sınırsız özgürlük. öyle sadece savaş karşıtı bildiriye imza attı diye akademisyenleri bi sürü saçmalığa bulaştırmayacak özgürlük. o özgürlüğün anlamnı alayamayanlar yarın bunun acısını fazlasıyla çekecekler.
  • (bkz: istanbul erkek lisesi)'nde yedi senelik eğitim verildiği yıllarda uygulanan eğitim sistemini ülke sathına yaymak. almanlar tarafından hazır yapılmışı var zaten. altıncı sınıftan itibaren biyoloji laboratuarda mikroskop, model ve slaytlarla; fizik ise laboratuarda işlenir, üzerine de ayrıca haftada iki saat pratik fizik laboratuarında deneylerle desteklenirdi. sekizinci sınıfta bunlara kimya da eklenir ve laboratuarda deneylerle işlenirdi. tüm bu eğitim lise sonda mezuniyete kadar sürerdi.

    eğitim sistemi ezberci değil, sorgulayıcı ve bütüncüldü. en alt düzeyden en üste kadar adım adım ve kıyaslamalı olarak anlatılır, bu sayede bilimsel bir bakış kazandırılırdı.

    bilimsel alanda üst düzeyde kariyer ve ün yapan sayısız kişinin bizim okuldan olması rastlantı değil. aynı sistem biraz bütçeyle herhangi bir okulda uygulanabilir. ama laboratuara yapılacak yatırımdan çok daha zor olan şey, bizdeki eğitim sisteminde yerleşik olan ortadoğu kolaycılığı, "dünyayı biz mi kurtaracağız, amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok, bu çocuklar atom fizikçisi mi olacak sanki" zihniyeti. bunu değiştirmeye hiçbir yatırım yetmez.
  • ortada bir yangın var, petrol yangını. buna köpükle müdahale etmek gerekir. ben olsam ne yaparım bakın ben size söyleyeyim. 10 tane kariyerli hocayı parası neyse verir, şakkanadak getirtirim. şaşırır millet.

    hani bunlar bilime önem vermiyordu, sadece inşaata, futbola para ayırıyorlardı... demek bilime de önem veriyormuş diyecekler. sonra bir 10 tane daha getirtirim, bir 10 daha... o koltuk sevdasında olanlar çil yavrusu gibi dağılırlar bakın ben size söyleyeyim.

    olayın bir de şu boyutu var; bu gelen hocaların beraber çalıştığı arkadaşları da paniğe kapılır. bu sefer onlar da gelmek isterler. hooop onları bu sefer daha düşük maaşlara toplarsınız olay biter bakın ben size söyleyeyim.

    şaka bir yana. yapılması gereken futbolcu yerine hoca transfer etmektir. tıpkı mustafa kemal atatürk’ün yaptığı gibi, tıpkı fatih sultan mehmet’in yaptığı gibi. alimlere teslim edilen eğitimden bilim adamları yetişir inancındayım.
  • osmanlıdan bu tarafa 600 sene gelişmemiş, geliştirmeye calısan 2. mahmut, atatürk gibi devrimci adamlara gavur padişah denilip küfürler döşenilmiş.

    bence gelişmez ne yaparsan yap gelişse zaten çoktan olurdu. bu ülke rant ülkesi yabancılar parayı getirince toplayan ağadır, paşadır...
  • (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek)

    evet, şöyle bi 50 milyon kadar kişi batı ve kuzey arasındaki 90 derecelik açı içerisinde istediği istikamette siktir olup gitse, bilim gelişir bence. ama toplu olarak bi yere gidilmesin lütfen. kimsenin düzenini bozmayalım şimdi durup dururken.

    gidenlerin arasında da olabilirim, kalanların arasında da. her türlü win&win olacak zira.
  • öncelikle bilimsel çalışmaları maddi olarak destekleyeceksin. en önemli şey "para". parasız bilimsel çalışma da olmaz. eğer o ülke ekonomik sıkıntılar içerisinde boğuşuyor ise orada kimsenin bilim filan düşünmesi söz konusu olamaz. bu en öncelikli kural.
    diğer konu da, bilimsel kurum ve kuruluşlara karışmayacaksın. müdahele etmeyeceksin. başka bir deyişle ideolojilerden ve siyasetten uzak tutacaksın. aslında bu bizim her alanda ilerlememiz için yegane kural. bizde her şey siyasete ve ideolojilere dayalı olduğundan her konuda başarısız oluyoruz ister istemez. suistimale açık olmayacaksın. bağımsız olacaksın. bir yerde özgürlük var ise, orada bilimsel çalışma da başarılı olur. tarafsız olacaksın. bilim adamı sıfatına haiz insanları ötekileştirmeyeceksin. siyasi görüşlerine değil, bilime olan katkılarına bakacaksın.
  • ilk aşama
    -
    1. diyaneti tüm dinleri kapsayacak, tüm din temsilcilerinin yer aldığı bir yapıda ve hepsine eşit mesafede duracak şekilde yapılandırmak.

    2. okullarda din derslerini kaldırmak, kültürel faaliyet adı altında yine her dini eşit mesafede ele alacak, bilimsel bir çerçevede sunmak.

    3. düşünme, öğrenme biçimleri, felsefe derslerini ilk öğretim boyunca sunmak,

    4. matematik ve yabancı dil eğitimlerinin ağırlıklı olduğu bilimsel bir müfredat oluşturmak,

    5. eğitmenlerin düzenli olarak değerlendirildiği, eğitimlerle sürekli kendilerini geliştirmelerini sağladıkları bir yapı oluşturmak

    6. ulusal ve uluslararası bilgi ve beceri yarışmalarına ağırlık vermek

    7. eğitim dallarını ulusal ve uluslararası ihtiyaçlara göre değerlendirmek (örneğin meslek okulları)

    8. bakkal açar gibi üniversite açılmasının önüne geçmek

    9. kalite ölçütleri çerçevesinde (öğrenci ve eğitmen) eğitim kurulmarını sürekli değerlendirme altında tutmak ve gerekli ihtiyaçları ivedilikle karşılamak.

    10. eğitimi köylerden şehirlere olacak şekilde organize etmek ve lokal ihtiyaçları karşılamak.
hesabın var mı? giriş yap