• gören de zanneder ki sinema olayında çağ atlamışız, muhteşem filmler yapıp yabancı film oscarlarının gediklisi olmuşuz, bir fransa, italya gibi tarz sinema tarzı oluşturmuşuz da bilimkurgu sineması eksik kalmış.
    ya arkadaş, kaç tane dünya çapında filmimiz var sayabilir mi birileri? çoğu alanda olduğumuz gibi sinemada da doğan görünümlü şahin bir ülkeyiz. ne ortadoğu, ne avrupa, ne asya, hiç bir özelliğimiz yok. asıl bilimkurgu sineması gelişse şaşardım.
    ki olaya bilimkurgu-fantezi özelinde bakacak olursak, arkadaş koskoca ankara'da doğru düzgün bir çizgiroman-figür dükkanı yok, hala bilimkurgu severlere çocuk gözüyle bakılıyor. belli ki bu halk bilimkurgu sevmiyor, nasıl gelişsin bilimkurgu sineması?
  • maddiyatla alakalı olmayan durumdur, eksik olan her şeyden önce hayal gücü.
    (bkz: http://www.imdb.com/title/tt0123755/)
  • adam gibi senarist çıkmamasındandır. teknik imkan -bir hollywood kadar olmasa da- var. ayrıca bilimkurgu dünyanın geri kalanında olduğu gibi ülkemizde de üvey evlat olarak görülüyor.

    özetle:
    1- senarist yok
    2- sponsor yok, dolayısıyla para yok
  • parayla pulla ilgisi ollayan hadise. türkiye'de sinema sanat güdüsüyle değil, para kazanma dürtüsüyle yapılır. film yapımcılarının yarısı aynı zamanda müteahhittir. bu hadiseler, özgür düşüncenin günah olduğu ortadoğu toplumu karakteristiği ile birleşince yapabildiğimiz sinema, kameralı tiyatrodan ibaret kalır.
  • adam gibi senarist çıkmamasından deniliyor ancak temel sorun sanatın böyle bir iki adam tarafından bir anda peydahlanacak bir şey gibi algılanmasından kaynaklanıyor bence. sanat dediğimiz mesele bir toplumun yaşayışından, siyasi hareketlenmelerinden, toplumsal belleğinden beslenir. tabi ki bunlardan beslendiği kadar bir senarist ise edebiyat, tiyatro, bilim, felsefe ve sosyolojiden (temel olarak bilimkurgu ihtiyaçları bunlardır yoksa başka disiplinlerden de beslenebilir) beslenir. şimdi bilimkurgu senaristi yok derken geçen hafta ekşi sözlükte sosyolojinin gereksizliğinin tartışıldığını unutmayalım. herhangi bir düşünce ortamı yaratmadan birilerinin çıkıp iyi bilimkurgu yazmasını beklemek saçma olur.
    içeriğinde düşünce ve teoriyi çokça barındıran bir daldır bilimkurgu ve düşünün ki sosyal bilimleri ve felsefesi eksik ve edebiyatında da hiç doğru düzgün bilim kurgu olmayan bir ülkeden yola çıktığı zaman hem düşünce sistemini oturtması, hem toplumun hafızasına yönelik nokta atışları yapması, hem buraya ait olan bilimkurgu dilini oluşturması, hem sanat yönetmenine (makyajları vb. yapan kişiler) atıyorum bir uzaylının neye benzemesi gerektiğini göstermesi (görselimiz de yok bu konu da elbet, resimsiz bir toplumuz), hem de ilginç olması ve klişelere çokta düşmemesi gerekiyor. insanın ömrü yetmez.
    kısacası; sanatta kendi başına peydahlanan kahramanlar yoktur, olamaz ve bu kafamızdaki sanatçı tektir, doğuştan yeteneklidir fikrini yok etmemiz lazımdır. sanatçı bir toplumla yaşar, hatta sanatçı da toplumun eseridir, onun yetenekli elidir.

    edit : çokça bilimkurgu yazmaya kalkışmış ve yavaş yavaşta olsa projelerini ilerletmeye çalışan genç bir senaristin notlarıdır.
  • ülkedeki 3d ve vfxci eksikliği ve bu işi yapanlara para verilmek istenmemesindir. o parayı necati şaşmaza veya ünlü bir mankene verirler. izleyici nasıl çekildigine değil yakışıklı ya da taş bi hatun var mı yok mu onun derdindedir. yok senaryo yokmuş, yok felsefe yokmuş. anasını satayım sanki amerikan bilimkurgu filmleri süper senaryolara ve felsefeye sahip. aksine bilimkurgu olayında belirli bi sınırın yok. bana kalırsa bi roman yazmaktan daha zor değildir.

    bakıyosun aslında ülkede sağlam animasyoncular vfxciler çıkmış ama hepsi başka ülkelere kaçmış. e sen burda bilgisayardan çıkma işlere tepeden bakıp para vermek yerine kıçı kırık mankene o paraları ödersen olacağı budur. aynı sorun coloristler için de geçerli. o kadar az var ki. olanlar da en yakın zamanda ülkeden kaçma peşindedir.

    edit: tabi bu eğitimle bağlantılıdır. bilgi üniversitesi dışında bu işin eğitimini veren yer yok neredeyse.
  • halkın hazır olmamasındandır. cem yılmaz'ı bile sinemaya küstürdüler (öyle çok marjinal olmayan, bizden olan filmlerden dolayı hem de), bilim kurgu yazarına, senaristine, yönetmenine neler yaparlar. halk bu sektörde ne yazık ki caydırıcı bir güç.
  • bilim kurgu için büyük üretim* süreçlerine ve ciddi meblağlara ihtiyaç var diyenlere the man from earth filmini hatırlatırım. bazen bir bilim kurgu için 10 tane amatör oyuncu ve 1 el kamerası bile yeterlidir.

    fakat bilim kurgu'nun ciddi bir kurgusal alt yapı gerektirdiğini düşünmekteyim. "kalabalık bir meydanda bomba patlatan teröristlerin peşine düşmüş bir polisin hikayesi" veya "ahmet'in aslı'dan ayrıldıktan sonraki bunalımları" gibi bilindik bir senaryoyu yazmak ve çekmek farklı, "dünyalılar uzaylılar ile birlikte yaşamaya başlarsa yaşanacak türcülük ve ırkçılık nasıl olur" demek bambaşka.

    bu sebeple konu; bir bilim kurgusal veya fantastik kurgusal film üretmekten ziyade, bunun senaryosunu ve kurgusal altyapısını oluşturmak ve bu konuda görülen eksiklikler şeklinde biraz daha özelleştirilebilir.
  • william gibson'un şu sözü aklıma geldi başlığı okuyunca: "gelecek zaten burada, sadece eşit bir biçimde dağıtılmış değil." türkiye'de bu eşit pay alamayan ülkelerden birisi ne yazık ki. bilimkurgu özünde bilimin gelişmesini içeren bir şey, en azından ben böyle görüyorum. amerikan veya rus bilimkurgularının kökeninde de bu ülkelerin bilimi teknoloji ile beraber geliştirmeleri yatıyor. japonya'da da böyle ancak orada film yerine animelerde kendini buluyor bu eğilim. bilim ve teknoloji insanların, hegelci bir anlamda, zeitgeist'ına yerleşmediği sürece bu kurguyu nasıl yapabilirsiniz ki?

    sanırım sıkıntı da buradan kaynaklanıyor, bizim bilim ile olan, teknoloji ile olan ilişkimiz ne ki sorgulayarak, ve yine hegelci anlamda, yadsıyarak daha ötesi nasıl olabilir bakabilelim?
hesabın var mı? giriş yap