*

  • dünyada çocuklara bayram armağan eden tek ülkede çocuk olmanın gururu, ayrıcalığı ve lüksüne sahip olmak demektir...
  • 1 yas alti olum oraninin 1000 cocukta 20, 5 yas alti olum oraninin 1000 cocukta 32 kisi oldugu,

    ilkokula baslama oranini %88 oldugu, yetiskin kizlarin sadece %81’inin okuma yazma bildigi ve sadece %67’sinin orta okula devam edebildigi, en kucuk evlilik yasinin ortalama 17 oldugu,

    dogumlarin %16’sinin dusuk kilo ile gerceklestigi, kirsal kesimde 100 cocuktan 38’inin hastane yerine ev ortaminda dogdugu, yenidoganlarin sadece %41’inin tetenoz asisi olabildigi,

    son 10 yilda butcesinin ortalama %3’unu sagliga, %10’unu egitime, %8’ini savunmaya ayiran bir ulkede yuzbinlerce minik icin cocuklugunu yasayamamaktir turkiye’de cocuk olmak…

    son on yilda onemli bir mesafe de alinsa da gerek hepimizin sokaklarda gorduklerimizin gerekse rakamlarin ifade ettigi gibi hala zordur kisacasi turkiye’de cocuk olmak…

    kaynak: http://www.unicef.org/…6/pdfs/sowc06_fullreport.pdf

    (veriler 2004 yili itibari ile verilmistir.)

    (bkz: uluslararasi cocuk haklari sozlesmesi)
  • zordur hem de vicdan azabından kurtulmak için her 23 nisanlarda holdinglerin düzenlediği sosyal sorumluluk projeleriyle düzeltilemeyecek kadar zordur. zorunlu bir insan hakkı olan eğitim hakkı lanet olasıca serbest piyasanın kölesi haline getirildikçe, parasız eğitim hakkı yoksulların elinden alındıkça bu zorluk devam edecektir.

    türkiye’de halkı esir alan kapitalizmle birlikte çocuk işgücü her geçen gün artmakta, eğitim çağındaki milyonlarca çocuk okumak yerine, çalışmaya zorlanmaktadır.14 yaşın altında ve ilköğretimi tamamlamamış çocukların çalışması kanunen yasak olduğu türkiye'de çalışan yaklaşık 3 milyon 850 bin çocuk bulunurken, bunların 511 bini 6-14 yaş, 469 bini 12-14 yaş grubuna aittir. kentlerdeki çocuk işçilerin yüzde 55.6'sı kırsaldan göç eden ailelerin çocuklarından oluşmakta, 6-17 yaş grubundaki çocukların ise yaklaşık yüzde 58'i tarımda, yüzde 22'si sanayide, yüzde 10'u ticarette, yüzde 10'u da hizmet sektöründe çalışmaktadır. okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde 5 milyonun üzerinde çocuk, çağ nüfusu içinde olmasına rağmen eğitim hakkından yoksundur.

    veriler çocukların çalıştırılmasına karşı çalışma programından alınmıştır.
  • baska bir ulkede cocuk olmak nasilsa, turkiye'de de oyledir. cocuk bu, cocuklugunu yasar. gerekirse gider camurda oynar. yasadigi yerin acilarini veya fukaraligini umursamaz, cunku cocuktur bu...

    aslina bakilirsa, turkiye'de cocuk olmak; cocukluk gunleri gectikten sonra, donup baktiginda neler yaptigini ve neler yasadigini gordugunde icerlemektir bazi seylere...
  • doğrusunun "türkiye nin bilmem şurasında çocuk olmak" başlığında işlenilmesi gereken bir konu.
    zira türkiye nin tunceli sinde, bayburt unda, hakkari sinde, erzincan ında çocuk olmakla, istanbul un bağdat caddesindeki apartmanında, ataköydeki sitesinde, beykoz daki villasında yetişen çocuk maalesef aynı coğrafyada yetişen birbirinden milyonlarca kilometre uzaklıkta yaşamaya devam eden çocuklardır.
    bırakalım türkiye nin çocukları kategorisini artık istanbul un ilçelerindeki farklı semtlerinde bile yaşayan çocuklar, birbirleriyle aynı coğrafyayı, aynı havayı soluyamayacak kadar uzaktalar.
    işte memleketimden çocuk manzaraları:

    a) uykunun en tatlı yerinde uyandırılıp, o gerzek nazi kampında işçiymiş gibi servislerine bindirilip, ellerine mis içim sütler tutuşturularak eğitim kurumlarına kargoyla posyaya verilenler.. ergen çocukluk döneminde bale derslerine, daha sonra da piyano derslerine göndertilip, sürü halinde "eveeeeeeeeeeeeeet!" demekten başka hiç bir lisan geliştiremeyen öğretmenim canım benimlere eşlik edenler.
    bu eşlik edenlere de, süs bitkisi gibi çocuklarını akşamdan akşama yatarken gören, ve muhtemelen yoga dan ya da fitness salonundan, yook yok botoks yaptırmakten yeni gelen ve ismine "anne" dedikleri şiş suratlı robotlar ve çalışmaktan, metres ayarlamaktan boynunun yularını çözmeye üşenen "baba" ismini verdikleri kodamanlar eşlik etmektedir.
    bir replik ablası:
    - aneaaa yarın bana barbie evimi almaya unutma gelirkeen..

    b) uykunun yine en tatlı yerinde uyandırılıp, çöp arabasını sırtına yükleyip, zengin mahallelerde çöp toplayanlar, selpak satanlar, hatta sahipsizlikten bankamatiklerde konaklayıp, tiner çekenler.. babalarını, annelerini kaybedenler, babaları alkolik olup, ailesini bırakıp kaçanlar..
    kaybedecek çok az şeyi olanlar. düşecekleri sokakla, evleri arasında zerre fark olmayanlar. yalın ayak sokaklarda siyah kocaman gözlerini dikip, yaşlarından büyük ağdalı bir rol yaparak, insanlar görsün, şaşırsın, üzülsün diye kendilerini acındıran çingene çocuklar..
    bir replik daha ablası. üstü kalsın:
    -selpak veriyim mi abla, n'olur alsan abla?
  • - cocuklarin sevildigi bir ülkede dogmanin sevincini yasamak

    - bayramlarda bol bol el öpmek

    - yetiskinlerin izledigi tv programlarini izlemek

    - trt'nin gece yarisi yayinladigi "susam sokagi"ni uykuda oldugu icin izleyememek

    - büyüklerin karsisinda el pence divan durmak

    - okulda ezbercilik yetenegini gelistirmek

    - kendi dilinde yazilmis dogru dürüst cocuk kitabina hasret kalmak

    - birey olamamanin eksikligini duymak

    - dayagin neden cenetten ciktigini bir türlü kavrayamamak

    - anne-babayla ayni göz hizasinda konusamamk

    - hep yukaridan bakilmak

    - "besik kertmesi", "söz kesmesi" gibi abukluklara tanik olmak

    - ve benzerleri...
  • bazen can yakar, iç burkar ama çoğu zaman eğlencelidir.
  • şanslı olmaktır. öldürülmediyse tabiî.
  • sokakta yururken, arabayla caddelerden gecerken, binalarin icinde dolanirken etrafta guzel ve olumlu seyler aramaktir: guzel bir park, guzel bir resim, biraraya gelmis guzel renkler, renkli kiyafetli insanlar..ne olursa..
    zor bulundugundan olsa gerek, insan yapimi kucuk guzelliklerin karsinda buyulenmis gibi bakakalmaktir ikide bir..
    (bkz: ankara da cocuk olmak)
hesabın var mı? giriş yap