• feminist ideolojiyi zenginleştiren, antropolog margaret mead'e sorulan soruydu, "toplumda medeniyetin ilk işareti nedir?"

    ona göre tapınaklar, mağara resimleri ya da benzer şeyler değilmiş. cevabı basit: "kırılıp iyileştirilmiş uyluk kemiği.-femur-"

    "doğada hiçbir hayvan kırık kemiği iyileşene kadar hayatta kalamaz. iyileşmiş kemik demek, birisi o insanın bacağını sarmış, onu güvenli bir yere taşımış, iyileşene kadar da ona bakmış demektir. zor zamanında birisine yardım edilmesiyle başlar uygarlık"

    biz nasıl medeni olacağız, kırarak mı yoksa iyileştirerek mi?
    zıt kutuplara giderek mi, birbirimize doğru ılıman adımlar atarak mi?
  • hükümetimiz tarafından tam gaz devam ettirilen hadisedir. her konuda toplumu ikiye bölen polemikler atılıyor halkın önüne. biz de bunlarla oyalanırken arkada neler olup bitiyor araştırmaya, okumaya vaktimiz kalmıyor. gündem o kadar yoğun ki insanın başı dönüyor. bazı haberleri izleyince kusası geliyor insanın. iyice kutuplaştı türkiye. hep ezildik yeaaa biz diyenler ezmek için fırsat kolluyor.

    insanların zihnine öyle bi girmiş ki siz, biz kavramı artık durdurulması güç gibi görünüyor.

    bugün bir internet kafeye gidiyim de bir iki çıktı alayım dedim sabah. kapının önünde 18-20 yaşlarında 2 tane genç duruyordu. orayı işletip işletmedikleri bile belli değil. yanlarından geçip içeriye girdim. çıktımı alıp çıkacaktım. içeri girdim boş bi masa arıyordum. teki mırıldandı bişeyler ben içeri girdikten sonra döndüm. yanındaki dönüp selamunaleyküm mü dedi. diye söylendi. ben de dönüp "ne?" diye sordum anlamadığım için mevzuyu "selamunaleykum dedin mi?" dedi demedim dedim demem mi lazımdı dedim. "selamunaleykum de de tikkan'ın bereketi kaçmasın" dedi. kapıya doğru yöneldim yanlarına gelip "şimdi de gidiyorum, bak yine selamunaleykum demiyorum" diyip çıkıp gittim.

    sabah sabah insanın yumruğu çakası geliyor. birinci serseri gibi durmuşsun kapı önünde orada çalıştığın bile belli değil. ikincisi sana selamunaleykem demek zorunda değilim. müslüman olmayabilirim.

    insanlar iyice hödükleşiyor mu yoksa ben mi alınganlaşıyorum. son olaylar beni de mi etkiledi bilmiyorum. insanlar birilerine bişeyleri dayatmak için can atıyor ben sadece onu görüyorum. tepedekiler ne yaparsa halkta onu yapar sanırım. balık baştan kokuyor evet. üç çocuk yapın diye direten bir yönetimin bu üç çocuğu nasıl yetiştirmek istediği ortada sanırım. yoruma daha fazla gerek bırakmıyor.
  • aslında 1980'lerin başına denk gelen dönemdir. bugünün çocukları çok değil, bir otuz yıllık yakın geçmişi okuyup araştırırsa, kutuplaşmanın yeni bir şey olmadığını anlayacaktır. rte ve akp bu kutuplaşmanın son zamanlarda en görünen yan ürünüdür. uğur mumcu falan vardır hani, gerçek araştırmacı gazeteci? ondan bir şeyler okuyun örneğin.
  • her boku kendi tarafına yontmaya çalışan ahmaklar:
    sadece bir tarafın tamamen haklı, diğer tarafın tamamen haksız olduğu bir kutuplaşma olamaz.
    kendinizi kutuplardan birine yakın görüyorsanız, oturup önce kendinizi bi eleştirsin,
    ya da olay çıkarmadan dağılın.
  • başlarda çok kınadım, ettim ama şimdi memnunum. eş dost akraba arasında ne kadar sapşal şavalak varsa iyot gibi açığa çıktı.

    taşıma suyla dönen değirmenin kaçınılmaz sonu yaklaştıkça herkesin gözü japon çizgifilm kahramanları gibi açılmaya başladı. bir anda münakaşaların harareti dindi.

    ama öyle yağma yok. madem o kutup ayısının altına yattın, y.rağını yemeden kalkmak yok. hadi bakalım allah versin başka kapıya.
  • recep tayyip erdoğan denilen şahsın eseridir. şehirli, eğitimli, nispeten yüksek gelir sahibi beyaz türk olarak adledilen kesim ve eğitimsiz, dar gelirli ve din odaklı kesim 80'lerin solcu ve sağcı grupları gibi ayrılmış, birbirlerinden nefret eder seviyeye getirilmiştir.
  • birilerinin gayet düşündükleri gibi giden stratejileridir.bir bütünken güçlü olan türk milleti kendi içinde bölünerek, etinden sütünden faydalanmak isteyen art niyetliler için savunmasız ve kuşatılması kolay hale getirilmektedir.ben asıl bu strateji nihai sona ulaştığında çok merak ediyorum o türbanı neremize takacağımızı, atatürk portrelerini neremize asacağımızı, ne mutlu türküm diyene yerine ne diyeceğimizi, kürdüm deyip 1000 yıllık düşmanımız gibi, aynı toprakta yaşadığımız kardeşimizi vuruken artık kimi hedef alacağımızı...
    gerçekten çok merak ediyorum kurtuluş savaşından bu yana ne değişti de futbol takımları yüzünden bile birbirimizi bıçaklayacak duruma gelebildik?...
  • etnik, dinsel ve yaşam tarzı farklılıkları dikkate alınırsa, aslında birbirinden pek hazzetmeyen ama mecburen aynı topraklarda yaşayan en az üç türkiye'den söz edilebilir: muhafazakarlar, sekülerler ve kürtler (ki kürtler de kendi içinde muhafazakar ve seküler olarak ikiye ayrılmış durumda).
  • kutup mutup yok kardeşim. yediğiniz her bokun sorumluluğunu herkese yüklemeye kalkışmayın.

    bir yanda rant uğruna ruhunu satan kadın hakları çevrecilik çağdaş eğitim laiklik modern hayat tarzı çoğulcu demokrasi diyince tüyleri diken diken olan ortaçağ tayfası var, diğer yanda da iyiliği ahlakı ve özgürlüğü savunanlar.

    ay tüyküye hiç bişeyde biyleşemiyo kutupyaştık :( diye ılık götlülük yapmanın alemi yok.
hesabın var mı? giriş yap