• bazıları daha çip üretmeden helikopter ürettiğini falan zannediyor. ürettim dediğin helikopter agusta westland'ın patenti alınıp üretilen bir model. sen burada ancak montaj yaparsın. bana da mevcut parçaları getirsinler 10 günde 1 tank, 20 günde 1 helikopter montajı yaparım. dış kaportayı caf caflı boyayım model adını da türk yapayım diye o ürün türk üretimi olmuyor.
  • edit 2: unfuckingbelievable ekşi, başlığın en beğenilenleri arasında pardus’un yerli olmadığını iddia eden muhtemelen 2000 doğumlu bir yazarın buram buram cehalet kokan bir entrysi var. pardus, bill gates’in türkiye’yi ziyaret etmesinin ardından tübitak tarafından çöpe atılmadan önce hindistan’da dahi kullanıcısı olan tamamen özgün bir projeydi. pisilinux paket yöneticisini ve çomar görev yöneticisini kullanan solus, bugün pardus’un torunu, irlandalılar tarafından sahip çıkılmış halidir ve distrowatch’e bakarsanız fedora’nın önünde, en yaygın 7. sürümdür. pardus, bu ülkede geçmişini bilen herkesin “lan bunu nasıl çöpe atarsınız” dediği, gelecekte devrim arabaları gibi filmi çekilecek bir projeyken bu kadar cahil olabilmek için ne okuyorsunuz merak ediyorum.

    edit: çipe harcayacağınız parayı yapay zekaya harcama düşüncesi saçmalıktan ibarettir. zira en gelişmiş yapay zeka kütüphanelerinden olan tensorflow, google tarafından tensor processing unit denilen, tamamen o kütüphane için optimize edilmiş özel tasarım asic birimlerinde çalıştırılmaktadır. ayrıca dış kaynaklı işlemcilerde bulunan backdoor (tartışmalı bir örneği için (bkz: intel management engine)) vasıtası ile sizin emek harcadığınız, belki ar-ge için bütçe ayırıp tasarladığınız algoritmalarınız veri hırsızlığına karşı savunması hale gelir. tabi yapay zeka dediğiniz şu şekilde ise istediğiniz gibi devam edebilirsiniz:
    using ai;
    ai.dostuffthatisintelligent(mydata);*

    öncelikle bilkent üniversitesi ve aselsan'ın bu konuda ortak girişimi bulunmakta olup sadece işlemci değil haberleşme çipleri (modemler ve sair) konusunda da üretim yapılacaktır.

    üstteki kısa ve basit bir google araması ile bulunabilecek bilgiyi bulamayanlar için devam edersek, şu anda x86-64 mimarisinde çip üreten üç firma bulunmaktadır; intel, amd ve via. bunlardan intel tüm dizayn ve üretim sürecini kendisi yürütürken diğerleri dizayn yapıp üretimi tsmc firmasına yaptırmaktadır zira çip üretecek fabrikayı üretmek bile oldukça yüksek teknoloji ve yatırım gerektiren bir süreçtir. hatta intel'in bir türlü yeni bir shrink yapamamasının sebebi kendisinin üretim teknolojisinin yeterli verimlilik düzeyine erişememiş olmasıdır ki üretimi taşere eden firmalar bu açıdan daha şanslı zira şu anda 5 nmlik çip prototipleri üretilmiş, yaklaşık 10 yıldır da denenmekte ve 1 nm boyutuna kadar tekil transistor olarak da olsa inilmiş durumda. buraya kadar söylediklerimden anlatmak istediğim şu; intel gibi milyar dolarların üzerinde oturmuyorsanız tsmc'ye gidip "abi bizim tasarım bu, bir üretebilirsek" dersiniz.

    gelelim tasarım kısmına; x86 intel'in, x64 de amd'nin geliştirdiği ve çapraz olarak lisansladıkları ürünler olduğundan muhtemelen lisanslarını alamazsınız ki alsanız bile kârlı bir şekilde üretemezsiniz. ne yapacaksınız? apple'ın 10 yılda intel'in giriş seviyesi işlemcileri yakalayıp al aşağı ettiği yönetmi yapıp kendinize ait bir arm lisansı alıp, kendi özgün tasarımınızı yaparak ilerleyeceksiniz. ne olacak? ekşi sözlük'teki ergenler "ya bunun instruction set'i lisanslı, üretimi yurt dışında. bunun neresi yerli yea?" diyecek. onları umursamadan bunun vatandaşlarınızın veri güvenliği ve diğer ülkelerden olası istihbarat toplama şansı olarak görüp devam edip bir yandan da tekerleği yeniden icat etmemeye ayırdığınız kaynakla kuantum işlemci teknolojisinde ilerlemeye çalışacaksınız zira şimid en ileri firma olan ibm bile birkaç kubit seviyesindeyken hareket alanınız var, düzgün çalışan bir çip tasarlayabilirseniz dünya'yı domine edeceğiniz gibi bunu satışa çıkarmadan önce de şu anda kullandığımız ve çoğunlukla -en basit anlatımla- normal işlemcilerle hesaplanamayacak kadar büyük asal sayıların çarpımlarına güvenen şifreleme teknolojisinde şifre kırım süresini ilk sürenin kareköküne kadar düşürmüş olacaksınız.

    son olarak, yayınlanan makalelere bakarsanız mikroişlemci sektörü intel'in 15-20 yıl önünden gitmekte olup birkaç atomdan oluşan transistörler üretilmiş durumdadır. intel'in yaptığı bu teknolojileri seri üretime sokacak ar-ge'yi yapmaktır ki o konuda da intel dışındaki firmalar da gayet ilerlemiş durumdadır.
  • yine mallar doluşmuş.

    helikopter dediğimiz agusta'dan platformu alınan ama yazılımını bizim yaptığımız ve her türlü parçasında müdahale edebildiğimiz bir model. agusta'nın motoru bizimkinden küçük mesela. biz değiştirmişiz. istediğimiz zaman istediğimiz parçayı ihtiyacımıza göre değiştirebiliyoruz. istediğin silahı tak, istediğin gibi kullan.

    ikincisi işlemci üretmek çok büyük bir olay değil. büyük olay olan kime satacağın. bir şekilde başlar ve gerekli bütçeyi ayırırsan işlemci üretirsin. ama ürettiğin işlemciyi kimseye satamayacaksan bu işten zarar etmenin bir anlamı yok. hesap makinesi işlemcisi 0.5 dolar falan. milyar dolarlık yatırım yapıp ürettiğin şeyi 0.5 dolara satacaksan, hatta satacağın bile garanti değilse bunla uğraşmanın bir alemi yok.
  • intel firmasının tarihini ve yaptıklarını youtube üzerinden izledikten sonra "acaba şu an başlasak ne zaman hesap makinesi işlemcisi üretebiliriz?" diye kafaları kurcalayan sorudur.

    olasılık sıfır mıdır yoksa bir ümit var mı? geleceğe gidip 50 yıl sonra işlemci üretmeye başlamış mıyız diye bakmak isterdim.

    ibm belgeseli

    intel belgeseli
  • bu işlerin az çok içinde olan biri olarak yazayım istedim. hatam varsa affola.

    işlemci üretmek başka bir şey (bkz: tsmc) (bkz: intel)
    işlemci dizayn etmek başka bir şey (bkz: intel) (bkz: amd) (bkz: nvidia) (bkz: qualcomm) (bkz: apple)
    işlemci mimarisi üretmek ise çok başka bir şey (bkz: arm) (bkz: x86)
    hepsinin toplamında elinize gelen ürünün modern gereklilikleri karşılaması ise bambaşka bir şey (bkz: amd ryzen threadripper 3990x) (bkz: apple a13 bionic)
    hatta bunun piyasada kabul görmesi (bkz: google ekosistemi) (bkz: apple ekosistemi) ve firmaların bu işlemci ve mimarisine uygun programlar üretmesi ise çok ayrı bir şey. örneğin: raspberry pi 4 de bir bilgisayar ama netflix aplikasyonu yok. netflix browserda çalışmıyor. ya da düzgün bir android işletim sistemi yok raspberry pi için. neden yok? kullanıcısı da mevcut halbuki. çünkü yok. çünkü sözkonusu firma buna herhangi bir karşılık vermiyor veya gerek görmüyor. çok daha düşük performanslı bir ürün olan google chromecast içinse full optimize biçimde o aplikasyon gömülü geliyor.

    türkiye neden işlemci üretmiyor veya türkiye'de işlemci üretilebilir mi diye bir soru yanlış evvala, mantıksız. türkiye dediğin ne mesela? abd işlemci üretmiyor. abd'li şirketler işlemci üretiyor sonuçta. bir türk şirket işlemci üretebilir gayet normal. ama sorun da şirketleşmenin altında yatıyor (bkz: rantabl). bir şirket bir işe yatırdığı para karşılığında bir kar alabilirse o işi yapar. cengiz inşaat bugün 5 milyar dolar basıp işlemci üretmeye kalksa para kazanabilir mi? kazanamaz. o halde o işe girmez.

    aynı cengiz inşaat isterse ve kabul görürse birkaç başka şirketle konsorsiyum kurup şu an softbank'ın satılığa çıkardığı arm'yi almaya çalışabilir ama. gerçi 60 milyar dolarlar falan havada uçuşuyor :)

    gördüğünüz gibi teknoloji böyle bir şey değil. bu tip sorular soran kişilere nacizane bir kitap önerim var. (bkz: why nations fail) bu kitabı okuyun, sorularınızın cevabı burada. (bkz: mutlak üstünlük teorisi)
    (bkz: karşılaştırmalı üstünlük)
    bu teorilere göre türkiye'den hiçbir cacık olmaz. neden abd'li şirketler inovasyonlar yaparken türk şirketler yapamaz veya yapmaz bunun cevabını biraz okusanız zaten çok net ve kapsamlı biçimde bulacaksınız. 200 yıllık gerçekler bunlar.

    peki türkiye'den herhangi bir şirket yukarıda yazılan işlemci üretim süreci ile ilgili herhangi bir şeyin parçası olabilir mi?
    cevap: hayır.
    neden?
    küresel ekonomik atmosfer kısa vadede türkiye gibi "gelişmekte olan" ülkelere para akışını engeller nitelikte. haliyle yatırımlar kısıtlı olacağı için ve corona nedeniyle büyümeyi bırakın dünyada resesyon olduğu için an itibariyle bu mümkün değil.
    peki ne zaman mümkündü?
    2002 krizinden sonraki süreçte mümkündü. kemal derviş ile birlikte gelen kemer sıkma politikaları zamanı türkiye akp'nin iktidara geldiği dönemde istikrarlı bir ekonomik tablo çizdi. bu sırada küresel atmosfer bizim gibi ülkelere sıcak para girişi için de elverişliydi. mesela güney kore aynı dönemde devlet teşvikleri ile teknoloji alanında atılımlar yaptı. buna uygun eğitimli personel yetiştirdi, altyapısını bu yönde geliştirdi. böylece bugün koreli şirketler dünya üzerinde en büyük bellek ve mikroçip üreticileri arasına girdi (bkz: samsung) (bkz: sk hynix). bilişim alanında bir diğer güçlü oldukları alan da ekran paneli üretimiydi. lg ve samsung bugün dünyanın en büyük iki ekran üreticisi. bugün samsung bu gücünün de etkisiyle mobil cihazlar alanında da liderliğe oynuyor. uzun lafın kısası g. kore gelişmiş bir ülkeye dönüştü doğru adımlar atarak.
    biz ise bu 20 yılda tüm devlet teşviklerini inşaat şirketlerine verdik. yollar, köprüler, havaalanları inşa ettik. sandık ki yol yaparsak üstünden geçerler, havaalanı açarsak ziyaret ederler. ortaçağ mantığı bir nevi. ticaret yolları üstünde ya türkiye hıaaamına. internet çağında ticaret yolu ipek yolu falan türkiye'den geçmiyor maalesef.
  • işlemci deyince aklına x86'dan başka birşey gelmeyen cahilleri bir kenara bırakırsak, eğer gerekli imkanlar sağlanırsa, eskiye oranla son derece mümkündür.

    neden ?

    1) eskiden, instruction set architecture ( isa ) anlamında, sadece proprietary çözümler vardı.

    örneğin:
    intel-> x86 ve em64t
    amd -> x86_64
    arm -> arm cortex
    ibm -> power

    vs vs gibi.

    artık risc-v var. (bkz: risc-v) artık bir işlemci mimarisi ve karşılık gelen komut kümesi için milyarlarca dolar lisans ücreti ödemek gerekmiyor.

    2) işlemciyi tasarlamakla üretmek bambaşka şeyler. artık çoğu işlemci vendoru fabless ( fabrikasız )

    yani işlemci tasarımınızı gerçekleştirmek için bir fabrikaya sahip olmanıza gerek yok. sizin için o işlemciyi üretecek tonla fabrika var.

    bunlardan en bilinenleri
    (bkz: tsmc)
    (bkz: globalfoundries)
    (bkz: umc)

    3) işlemciyi ürettiniz. peki işletim sistemi desteği ? firmware desteği ? sdk desteği ? bsp desteği ?

    eskiden bunlar çok ciddi yatırım gerektiren işlerdi. büyük bir ekip ve satış sonrası destek vs gerekiyordu.

    artık linux var. linux risc-v mimarisini ilk destekleyen os.
    bsp, sdk, firmware... herşey hazır, hızla port etmek mümkün.
    (bkz: linux)

    (burada işi çok basite indirgedim, ama bir işlemci sağlayıcısı olabilmek için gereken şeyleri kısaca açıklayabilmek gerekiyordu. tabiki başka detaylar da var)

    peki diyeceksiniz ki, madem un var, su var, şeker var, neden helva yapamıyoruz ?

    sorun zihniyet.

    sen benim sosyal statümü herhangi bir lisans mezunuyla bir tutarsan, etnik kimliğim yüzünden hergün ırkçılığa maruz bırakırsan, emeğimi çabamı çok daha düşük eforlarla benden daha çok para kazanan asker, doktor, öğretmen, avukat, rizeli lise mezunu müteahhit seviyesinin altına getirirsen, ben de sana o işlemciyi tasarlamam.

    giderim eindhoven'da asml'de (bkz: asml) veya irlanda'da intel'de çalışırım. o firmalar işlemciyi üretir, sen de bilgisayar vs satın alırken 10 katı para ödersin.

    yani sorun bu ülkeyi yönetenlerde değil, bizzat sende.

    sen benim uzmanlık alanımın bu ülkeye katabileceklerini eğer etrafında gördüğün herhangi bir meslekle bir tutmaya devam ettiğin sürece, o işlemciye 10 katı ödemeye devam edeceksin.

    ve bilmeni isterim ki, bu süreç gitgide daha çok elektronik/bilgisayar bilimleri tarafına doğru kırılmaya devam edecek.

    bu ülkeye katkı açısından, tapu idaresi müdürüyle, ilkokul öğretmeniyle, pratisyen hekimle benim katkımı bir tutmaya devam edip etmemen senin kararın.

    sonra "niye işlemci üretemiyoruz" diye hiç ağlama olur mu güzel kardeşim ?

    "kibirli yazar" editi:
    1) eğer mesajım bir kibir ifadesi şeklinde algılandıysa özür dilerim. bu yanlış anlaşılmayı düzeltebimek için yazacağım, cevap amaçlı değildir.

    2) türkiye'de doğan son derece kaliteli mühendisler var, benden kat kat daha başarılı insanlar, ve oran olarak az da olsa, bu insanlar türkiye sınırlarında istihdam ediliyorlar.

    büyük bir kısmı ise bu topraklarda çalışmıyorlar, üstteki entry'de bahsettiğim tapu müdürü, ilkokul öğretmeni, aile hekimi veya rizeli müteahhit'in sahip olamayacağı bir özgürlüğe sahipler: kolayca yurtdışında iş bulabilmek.

    peki bir düşünün, o kadar zorlu şartlarda askerlik yapan, o kadar zorlu şartlarda inşaat yapan, o kadar zorlu koşullarda doktorluk yapan adamlar, türkiye'de bu kadar el üstünde tutulup, elektronik/yazılım mühendislerinden daha refah yaşarken, neden yurtdışında iş bulmak sözkonusu olduğunda, denklik belgesi sadece almanya'da geçerli olan doktorluk dışında, hiçbirisi yurtdışında bir işe bile başvuramıyor ?

    acaba elektronik/yazılım teknolojilerinin katma değeri, bu mesleklere göre çok çok daha fazla olabilir mi ?

    3) "sen de git oralarda çalış" gibi bir atak olmuş lmao :)

    tuvalete her oturuşunda o firmaların yıllık cirolarının toplamını bırakan bir firmada çalışmam, ve birkaç startup bilişim şirketine ortak olmam, asla bahsi geçen şirketlerde çalışan son derece değerli beyinleri ve yönetimleri küçümsediğim anlamına gelmez.

    tam aksine, bizim ülkemizde neden benim çalıştığım firmalar gibi çokuluslu bilişim firmalarının olmadığını sorgulamak daha faydalı olabilir.

    mesela neden bizde yüzbinlerce imam, yüzbinlerce gereksiz kamu çalışanı, milyonlarca emekliye her ay milyarlar harcanırken, ve üstelik bu saydığım kesimin ülkeye doviz getirme anlamında hiçbir katkısı yokken, neden bizim ülkemizden teknoloji devleri çıkamıyor, hiç düşündünüz mü ?

    istisnaları hariç tutarak yazıyorum, bu ülkenin mühendislerinde sorun yok.

    sorun sizin zihniyetinizde.

    kolayca, çabalamadan, ezberle, rahatlık içinde, zorlanmadan, dünyadaki benzerlerinizle mücadele etmeden bir yerlere gelen sizler var ya.

    20 yıla yakındır çalışıyorum ve certified expert olduğum iddia edilen konularda %1 bile bilmediğimi düşünüyorum.

    her gün, dünyada bu alanda çalışan yüzbinlerce meslektaşımın yaptığı işleri öğrenmek, takip etmek, ve onları geçmek zorundayım.

    hala eğitimler alıyor, sınavlara giriyor ve yeni şeyler denemeye bulmaya çalışıyorum.

    hiçbirşey ama hiçbirşey bilmediğime, ve öğrenecek çok şey olduğuna adım gibi eminim.

    eğer mahallemdeki sağlık ocağında görev yapan, hastalanınca kapısına randevuyla gidebildiğimiz göbekli pratisyen hekime haksızlık ettiysem özürler.

    öbür taraftan, cambridge'den stanford'dan davetiye alan, dünya tıp literatürüne büyük katkılar sağlayan değerli hocalarımıza saygılar sunarım.

    alt mesaj neydi: oran.

    saygılar.
  • yoktur. sebebini birinci ağızdan açıklayayım:

    aile dostumun yakın arkadaşı şu zıttırk en basit devre parçası olan direnç için üretim kararı alıyor. atlıyor çin e gidiyor, makina bakıyor kesiyor biçiyor tasarlıyor ve kağıt üzerinde üretim hattı tasarlayıp bir adet direnci 10 kuruş'a imal edeceği sonucuna varıyor. tamam diyip sipariş aşamasına geçiyor. peki elin çinlisi ne diyor bu işe:

    çinli: napacan sen bu makineleri?
    eleman: direnç üretecem
    ç: tamam hayırlı olsun peki sorması ayıp sana maliyeti ne olacak?
    e: 10 kuruş
    ç: tamam istediğiniz siparişi geçiyoruz. bu arada düşünürseniz kendiniz üretmek yerine 10 kuruşa bizden 100 tane alabilirsiniz.
    e: ......

    sonuçta bizim eleman edeceği kâra değilde lan şimdi bunun vergisi var, yer kirası var, elemanı var, vs. vs. yüzünden siparişini iptal edip yerine 100 tanesi 10 kuruştan mal alıp sattı.

    mevzu bahis demek istediğim ortalıkta üretimi teşvik edecek sebep yok.
  • bor madenini göklere çıkarıp sonra ondan sadece deterjan yapabildik. halbuki bor ve silisyum (deniz kumu) işlemcileri oluşturan transistörlerin ana bileşenleridir. üretim tesisleri, ham maddenin bulunduğu yerlere yakın olacak şekilde inşa edilir. eğer türkiye zamanında bu konu ile ilgili girişimlerini başlatmış olsaydı, şimdiye kadar epey yol katetmiş, yerli ve yabancı üreticelere ev sahipliği yapan bir ülke konumunda olabilirdi.
  • işlemci üretilir de ne kadar mikro olur onu bilemem dediğim durumdur.
  • önce tarım gibi temel ihtiyaçları halletmek lazım. buğday bile hibrit tohum, bu kadar basit bir şeyden bile yoksunuz. teknoloji sonra da halledilebilir.
hesabın var mı? giriş yap