• dün gece eve giderken minibüste rastladığım, gecenin 1’inde kurduğu 4 cümleyle minibüsteki 10-15 kişinin tebessüm etmesini sağlayan insanlardan biridir.

    minibüse bindiğinde şoföre para uzatırken söylediği:

    - kısa mesafe efendim.

    para üstünü aldıktan sonra söylediği:

    - teşekkür ederim efendim.

    inmeye yakın söylediği:

    - müsait yerde inebilir miyim efendim.

    inerken söylediği:

    - iyi akşamlar efendim.
  • arkadaşımla baraj yolunda gezerken, durağın hemen yanında tablasını koymuş müzik dinleyen bir tanesine rastladığım afrikalılardır. arkadaşım, tabladaki tüm saatleri kurcalayıp ve bir çoğunu da deneyip beğenmediğini gösterircesine '' neyse ya, kolay gelsin '' dedi. satıcı da güler yüzle '' güle güle dostum ( kırık bir aksanla ) '' demesi üzerine arkadaşımın '' şu içi turuncu olanı alayım '' şeklinde dönmesine neden olmuştu.

    bizde iki tane şeyi deneyip de almamak, esnafa küfür gibi gelir.
  • bir tanesini ücra bir mahallede kahve kenarında görmüştüm. ahaliyle konuşması, yarım yamalak türkçesi, pazarlık sünnettir felsefesi beni benden aldı ve dayanamayıp ingilizce "kütük nere bilader?" soruma sivas zara cevabıyla beni yarmıştı.

    o zaman anladım ki çok acayip bir milletiz, illa herkes bize benzesin istiyoruz. sapık mıyız neyiz!!
  • acilen milyonlarcasi afrikadan getirilip doğuya yerlestirilmesi , toprak verilmesi gereken guzel insanlar.

    adamlar zaten 3 bacak , pkk ile bir de boyle mucadele edelim belki işe yarar. .

    zenci yarraaa yemiş hewaller belki de uslanır.
  • sahip oldukları altyapı ile türkiye'deki çoğu insana fark atarlar. bunlardan bir tanesiyle çorlu dönüşü otobüs beklerken karşılaştım ben. çorlu'da otobüs beklerken telefonunun şarjı bitmiş rica etti telefonumu verdim. sonra bankta, otobüs beklerken sonrasında da otobüste ve serviste muhabbet ettik anlattıklarından adama acıdım resmen. benden ne saat almamı istedi ne de bir yardım bekledi. hatta saatlerden birini hediye etmek istedi kabul etmedim.

    adam 31 yaşında. nijerya'lı. eşi ve 3 çocuğu var nijerya'da. ülkesinde ekonomik olarak zor şartlar altında çalıştığı ve maddi açıdan zor durumda olduğu için ailesine bakabilmek adına buraya gelmiş burdan kazandığı parayı ailesine gönderiyormuş. çalışma izni yok. anadili seviyesinde fransızca ve ingilizce biliyor çat pat da türkçesi var. türkçe öğrenmeye çalıştığında buna hep küfür öğretiyormuş işportacılar o da güvenmediğinden fazla türkçe konuşmuyor pek. aksaray yusufpaşa da genelde istanbul'a gelen inşaat işçilerinin kaldığı günlüğüne 7 lira verdiği bir odada 4 kişiyle birlikte kalıyormuş. sadece yatmaya gittiğini söyledi genelde hep çalışıyormuş. adama dedim sen niye istanbul'da satmıyorsun bunları çorlu'ya geliyorsun diye. adam sattırmıyorlar dedi. diğer işportacılar bunları dövüp kovuyormuş sürekli. faşistler şimdi toplanmasın ama kürt midyeciler ve korsan sigaracılar bunların tezgahına çöküyorlarmış bildiğin adamı dövüp tezgahını alıyorlarmış kaçak çalışmasının yanı sıra işportacılık da yaptığından şikayet edemiyormuş kimseye zaten bir kere bunu bacağından bıcaklamışlar polise gitmiş ingilizce derdini anlatmaya çalışmış polis bunu kovmuş ilgilenmemişler bununla. sonrasında istanbul'da pek kimsenin olmadığı ilçelerde çalışmış hep sürekli zabıta, polis gelip para istiyormuş bundan parası olmazsa ya da veremezse üçer beşer beğendikleri saatleri alıp gidiyorlarmış. para verdiği zamandan sonra da başka polisler zabıtalar gelip para istiyormuş. sultanahmet tarafında falan imkansız diyor bir şey satmak hemen gelip birileri çöküyormuş bunun tezgahına. istanbul'daki işlek caddeler metrobüs durakları falan hep sahipliymiş kafana göre gidip tezgah açamıyormuşsun. mafyası varmış bildiğin.

    çorlu'yu aksaray'da birlikte çalıştığı yine nijeryalı bir arkadaşı var o söylemiş bu bir kaç günlük malı alıp gidiyormuş oraya satmaya çalışıyormuş. düşünün istanbul gibi bir yerde iş yapamadığınız için çorlu'ya gidiyorsunuz. herifler istanbul'da iş yaptırmamış bunlara. istanbul'da belli yerlerde adamlara para verip açabiliyormuş tezgahını ama o zamanda karı çok düşüyormuş. bu da arada çorlu'ya gidip 2-3 gün kalıp elindeki malı satıyormuş. çorlu'da polis de zabıta da pek karışmıyor diyor. rahatça istediği yerde satabiliyormuş bir kere zabıtanın biri yasak olduğunu söylemiş saat hediye etmiş bir tane zabıta önce istemese de sonra almış saati teşekkür falan etmiş ama dikkat etmesini yasak olduğunu söylemiş gitmiş. o yüzden en rahat burası diyor adam. burda elimdeki malı satmak için daha fazla vakit harcıyorum ama daha fazla kazanıyorum diyor. çorlu'da durduğu mekanı söylemeyeceğim burdan okuyan zabıta polis varsa çökmesin adama diye. adam gayet düzgün efendi bir adam. bayağı bir konuştuk adamda servisteyken aksaray civarında telefonumu tekrar istedi arkadaşıyla konuştu sonra teşekkür ederek indi gitti servisten.

    şimdi kısacası bu adama baktığında adam çat pat türkçe anadili seviyesinde fransızca ve ingilizce biliyor. üniversite okumamış ama kitap okuyan araştıran bir adam. bu adam elbet çalışma izni olsa çalışacak maaşlı bir iş bulabilir. sabah filitre kahvesi ve kepekli poğaçasıyla ofise gelip 12'ye kadar yatan akşam 5 olunca da beş dakikada bir saatine bakan selinsu'dan daha çok çalışır daha fazla yarar sağlar kuruma. suriyelilere sığınmacı diye ücretsiz sağlık ve çalışma izni veren devlet bu adamlara hiç bir hak vermiyor. adam sözde buraya para biriktirmeye diye gelmiş ama kazandığının yüzde 75'ini ailesine gönderdiğinden ve sürekli buna çöktüklerinden zarara girdiği çok olmuş. ben yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorduğumda bile teşekkür etti saat hediye etti istemediğimi parasını kabul ederse alabileceğimi söylememe rağmen almadı parayı ben de saati almadım. sonrasında kendisine iş konusunda yardımcı olmak amacıyla söylediği yerlere bir kaç kez gittim ordaki satıcılara sordum bulamadım kendisini. aradığı numarayı buldum kayıtlardan numara tamamen kapanmış. çorlu'ya taşındı belki komple kimbilir.

    bu adamlardan kimseye zarar gelmez. bu adamları gördüğünüzde ötekileştirmeyin örselemeyin yardımcı olmaya çalışın zaten üç beş liraya satıyorlar bir saati kullanmasanız da alın bir saat. bu adamlar dilenci değil alın teri ile para kazanmaya çalışan insanlar. o yüzden hiç bir şey yapmadan oturduğu yerden dilenen adamlara vereceğiniz 3-5 lirayı saat satan bu insanlara verin. emin olun daha fazla hayrı olacaktır.
  • giderek asimile olan insanlardır. bizim burada bi' tanesi var; " nerelisin? " diye sorunca erzincan'lıyım diyor. adamsın yerli nigga.
  • normal türk satıcılarından kat kat daha iyi olan satıcılar.

    oturuyorduk arkadaşlarla geziniyor bir bakayım saatlerine dedim neyse beğendim bir tane üzerinde ki yazılardan bir kısmı silikti bu ne dedim "olucak abi o kadar, her gün burdayım beğenmezsen geri alırım dedi" dedi nese zaten 10 lira dedim içimden ve aldım saati, bir kaç gün sonra gittiğimde aynı yere hakkaten ordaydı ve geldi masamıza ciddi ciddi saati sordu, bende iyi dedim o kadar şaşırmıştım ki. iyi akşamlar deyip gitti.

    kısaca iyi insanlar güvenebilirsiniz. cidden.
  • su ulkede kacirilan verginin haddi hesabi olmazken, millet milyon liralarla vergi kacirirken, kacak elektrik kullanimi had safhadayken, uyusturucu kacakcilari ortada fink atarken; kazandiklari (gercek anlamda) uc kurusun vergisini odemedikleri icin topa tutulan insan grubu.

    gozunuze dizinize dursun. bu adamlar kendi ulkelerindeki karilarini cocuklarini doyurmak icin turkiyede surunuyolar. bi belgeselde izledigimde sok olmustum. kasimpasada ahirdan beter evlerde, ayni odada 15-20 kisi yasiyolar. sicak su yok, isinma yok. kazandiklari butun parayi ulkelerine gonderiyolar. aslinda turkiyeden memnun degiller (eh bu sartlar altinda kim olabilir ki zaten) ama yapacak baska hic biseyleri yok.

    yasam sartlarinin zorluklarindan tutunda, oturduklari semtlerin yerlileri tarafinda hor gorulmelerine, sokakta irkciliga magruz kalmalarina kadar zaten bi suru problemle bas etmeye calisiyolar. ha tabi en zoru da gurbette olmalari. gurbette yasamanin zorlugunu da ancak yasayan bilir.

    bu ulkede en ust kadame meslek gruplarindan dahi insanlar deli gibi vergi kaciriyo
    cocuk tecavuzculerine devlet ceza vermiyo
    adam yakmak bedava
    hayvanlara iskence haberleri hergun gazetelerde
    kadina siddet artik hayatimizin bir parcasi.

    bu sartlar altinda namuslariyla para kazanan insanlara (evet benim gozumde calmadan, cirpmadan, alin teriyle kazanilan para namusla kazanilmis paradir) denecek hic birsey yoktur. zaten su ulke anayasasinda yazdigi gibi sosyal bir devlet olsaydi, gunluk (veya aylik) kazanci bu siyahi insanlarin kazanci kadar olan insandan vergi filan almazdi.

    yanlis anlasilmasin. vergi kacirmanin mazur gorulecek bir yani yok. annem de devlet memuru. hatta anneannem ve dedem de devlet memuruydu, o yuzden bizim ailede vergi kacirma soz konusu bile olamaz.
    ben de cocuklugumdan beri neredeyse her alisveriste fisimi alirim. sirf aldigim malin vergilendirilmesi icin.
    bugune kadar ne ben, ne de ailemden biri devletten bir kurus vergi kacirmamistir. teknik imkansizliklar bir yana, o kadar alcalmadik (veya o kadar ac kalmadik).

    ama ulan bu insanlarin kazanclarindan gelicek vergiye mi kaldiniz? yoksa baskalari icin konusursaniz pasa pasa mahkemeye cagrilacaginizi bildiginiz icin gucunuzun yettigine mi sovuyosunuz?
  • türk ve suriye'lilere bakarsak daha karakterli ve onurlu insanlardır. türkler ve suriyeliler para bulmak için öncelikli çalışmayı değil, dilenmeyi tercih etmektedir. ama zencilere bakarsak gayet her türlü zorluğa rağmen saat, süs eşyası gibi şeyler satarak hayatlarını kazanmaktadırlar. benim gözümde büyük bir saygıyı hakeden ve onurları ile yaşamayı tercih eden insanlardır. helal olsundur.
  • suriyelilerle kıyas edilmesi gerçekten ağır izansızlık gerektirir.
hesabın var mı? giriş yap