türkiye'de üniversite eğitimi
-
tek fotoğraf ile özetleyecek olursak, pek çok kaliteli lisenin eğitiminden daha dandiktir.
http://imgur.com/f4mtnif
dört sene üniversite okur lisansı bitirirsin ama ancak okuduğun bir kitabın özetini çıkarabilecek kadar felsefe eğitimi almışsındır. sonra gider üniversite mezunuyum, işsizim diye ağlarsın. -
bu konuyla ilgili o kadar, ama o kadar cok sey soyleyebilirim ki!
burayi daha sonra duzenleyecegim; ama birkac sey soylemeyi cok istedim su an. tezimi birakip da geldim. soylemem gerek.
her universite icin konusamasam da turkiye'deki iyi universitelerden mezun olmak -bunlara bazi vakif universiteleri de dahil- inanilmaz zor. ders gecmek icin saatlerce calismak, yiginla bilgi ogrenmek, bir suru odev hazirlamak, zibilyon tane makale okumak, bir donemde 2-3 ara sinava ve hatta bircok quize girmek ve bir de dersin finalini almak gerekiyor. ogrenciler yiginla kuramsal bilgi ogreniyor ve bazen yalnizca gecebilmek icin cilgincasina ders calismalari gerekiyor. ogrenilen bilgilerin uygulanmasina ve arastirmaya iliskin hicbir girisim yok.
ben doktora icin japonya'ya geldigimde derslerin azligi ve iceriklerin yuzeyselligine sasirip kalmistim. odtu'de zibilyon tane ders alip humanistic psychology alaninin kurucularindan sayilan carl rogers'in danisanlarini dinlerken one dogru egilerek oturdugu ve bu durusun karsidakine daha fazla guven verdigi gibi bir bilgiyi bile ogrenmisken ve herkes onlerden yer kapabilmek icin 1 saat oncesinde sinifin kapisinda kuyruk olusturmusken burada lisans ogrencilerinin bir kismi derslerde hocanin gozunun icine baka baka uyuyor. evet, lisans boyunca bilgi yuklenmiyorlar; ama arastirma yapmayi ogreniyorlar; cunku "konuyu en iyi ogrenme bicimi onunla ilgili arastirma yapmaktir." anlayisinda olduklarindan tum ogrenciler mezuniyet tezi yazmak, dolayisiyla da bir konu secip onunla ilgili arastirma yapmak zorundalar. bir psikoloji lisans ogrencisi carl rogers'in danisanlarini nasil dinledigini bilmiyor belki ama, bastan sonra bir arastirmanin nasil yapilacagini bilerek mezun oluyor. uygulama acisindan japonya gercekten cok iyi. gerci simdi odtu'nun de hakkini yemeyeyim. zibilyon tane arastirma onerisi yazdirmislar ve bir tane de mini arastirma yaptirip onun makalesini de yazdirmislardi. her dersin 2-3 ara sinavinin olmasi, hatta bir dersin 5 ara sinavinin olmasi, uzerine bir suru odev yapilmasi, yetmiyormus gibi quiz yapilmasi, bolum sonu canavari olarak da finallere girilmesi... bolumden bagimsiz olarak kendimin ve japonya'nin cok cesitli yerlerinde lisansustu egitimini surduren insanlarin deneyimlerine -iyi universitelerden geliyorlar- dayanarak soyleyebilirim ki okurken canimizi cikarmislar da anlamamisiz. ben aslinda ne kadar cok sey ogrenmis, ne kadar cok calismisim lisanstayken. en azindan buradaki ogrencilere kiyasla durum bu.
ozetle, japonya'da verilen dersler icerik bakimindan daha yuzeysel oldugu gibi ogrenciden beklenenler de cok daha az. turkiye'de
insanlarin yuksek lisans/doktora duzeyine gelip ogrendikleri bilgileri daha lisanstayken ogretmenin gerekli olmadigini dusunuyorum acikcasi. ogretmek demeyelim de zorlamak diyelim hadi. turkiye'de uygulamaya daha agirlik verilmesi gerekiyor kesinlikle.
su tez bittiginde hem turkiye'nin hem de japonya'nin akademik sistemine ve kulturune iliskin ayri ayri rapor verebilecegim resmen. cok heyecanli! psikolojinin zibilyon alaninin kesisiminden kulturler arasi bir arastirma cikacak eger altindan kalabilirsem. buradan turk ve japon yetkililere sesleniyorum: beni degerlendirin. cok cilgin seyler yapabiliriz birlikte. -
reklamcılık okuyan ve bu konuda tez yazmaya hazırlanan bir arkadaşım var. tez konusu olarak eşcinseller ve reklamlar arasındaki ilişkiyi inceleyecekti. türkiye'de daha önce yazılmamış bir konu imiş. dolayısıyla türkiye'de konuyla ilgili kaynak da yok. yurtdışından kitaplar getirtti. temel hazırlıkları yaptı.
sonra bölüm başkanı ile tanıştı. tez konusunu öğrenen bölüm başkanının tepkisi:
"milletin apış arası ile uğraşma"
bir başka arkadaşım. ceza hukukunda yüksek lisans yapıyor. konu olarak lgbt bireylere hukuk düzeninin yaklaşımını inceleyecekti. onun da söylediğine göre türkiye'de daha önce incelenmemiş bir konu.
ve o da hocası tarafından bu konudan caydırıldı.
sonuç olarak türkiye'de üniversite eğitiminin sığ, korkak, düzenin yılmaz kölesi, vizyonu dar insanlar tarafından verilen bir eğitim olduğunu söyleyebilirim. -
içler acısı maaş düzeyiyle çalışan geçim derdindeki akademisyenlerle ancak bu kadar olan ve de olacak eğitimdir. bir internet sitesinde akademisyenlerle diğer memurlar arasındaki gelir adaletsizliğini çok net anlatan bir yazı gördüm ve aynen aktarıyorum:
"arkadaşlar, bu kadar çileli bir işe bu kadar düşük bir maaş.. nasıl katlanıyoruz, niçin katlanıyoruz?? artık kendimi bile anlayamaz noktaya geldim. çok iyi bir fen lisesinde okudum ardından öys sınavında türkiye 1023.sü olarak en iyi üniversitelerden birinin bilgisayar mühendisliğini bitirdim. 3 sene master 4 sene doktora yaptım. ama onların eğitimi çok uzun tam 10 sene okuyorlar o yüzden 10-15 bin ytl maaşları hak ediyorlar denilen doktorlardan daha fazla okudum (11 sene) sci indekslerine giren dergilerde yayınlar yapmak icin gecemi gündüzüme kattım. les, üds, master dersleri, master tez sınavı, doktora dersleri, doktora yeterlik sınavı, doktora tez izleme sınavları, tez savunma sınavı gibi onlarca sınav geçtim. 3 yıllık yardımcı doçentim aldığım maaş 1706,23 tl.
işe yeni başlayan 2 yıllık mezunu bir polis memuru: 1846 tl
astsubay başçavuş: 2050 tl
pratisyen doktor: 1785maaş+yaklaşık1000döner = 2785 tl
lise mezunu hemşire: 1351maaş+yaklaşık500döner = 1851 tl
mühendis: 2371 tl (ben yüksek mühendisim artı doktoram var!!!)
avukat: 2258 tl
asistanlık dönemimden beri hep bu adaletsizliği mutlaka birileri görecek mutlaka düzelecek diye bekledim tam 10 yıl oldu. hiçbirsey düzelmedi. artık umudum kalmadı, bir kaç ay içinde bu işi bırakacağım... yazık, çok yazık..
"
bu mesajı yazan insan aynen yazdığı gibi bir süre sonra akademisyenliği bıraktı ve şu an yaklaşık 6500tl maaşla özel sektörde çalışıyor.
bu durumda kaybeden kim?
akademisyenlerin iş koşulları geliştirilmezse, araştırma yapmaları ve yayınlamaları için uygun ortam sağlanmazsa nasıl bilim üretilir?
ha, ne diyoduk? 41 yeni üniversite dimi!
edit: kroc uyardı, ve "işe yeni başlayan pratisyen hekim maaşı(bekar-çocuksuz) 1383 tl. başlangıçtaki ortalama döner sermaye payı da 500 tlyi geçmiyor" dedi. kendisi de doktor galiba. o yüzden bir doktor bunu diyorsa doğrudur diyip bilginize sunuyorum. -
okul çevresindeki fotokopicilerin fotokopi makineleri ekseninde döner, serpilir gelişir. ha ne kadar gelişir, tonerın yettiği kadar.
-
hocalarinin final doneminde verdigi notlara gore degerlendirme yapanlari saymazsak aslinda rezalet durumda olan egitimdir. hatta "turkiye'de universite var mi?" sorusu bile sorulabilir.
-
gidin paranız varsa norveç'e. norveç'te üniversite eğitimi yabancıya bile beleş. teknik üniversitelerinin kalitesi kuzey avrupa ülkelerinde yüksek, atarsınız kapağı norveç'e, dil kolay, deli gibi de programcı açığı var buralarda. öküz değilseniz de yaparsınız arkadaş çevresi, dışlanmazsınız toplumdan. hayat pahalı orası doğru, ama girersiniz yarı zamanlı bir yere, az buçuk paranız olur babanızın gönderdiklerinin yanında. üniversite eğitimi öyle türkiye'deki gibi değil sabahtan akşama ders çartcurt yok. zorunlu dersler, essay, sunum, proje. hayata da zaman kalır. şakirtseniz gelmeyin buralara.
-
yükseköğretime ayrılan bütçeden, akademisyen maaşlarından, üniversitelerimizin muadilleri kadar köklü ve kurumsallaşmış müesseseler olmamasından, birçok üniversitelerimizin sanata, kültürel faaliyetlere ve bilimsel araştırmaya yeteri kadar eğilmemesinden mütevellit model aldığımız avrupa ve abd’ye göre ne yazık ki biraz güdük kaldığımız bir eğitim şeklidir.
yükseköğretime yeni adım atmış, büyük hayallerle, liseden çıkıp da bambaşka bir atmosfere girmenin koltukaltlarımıza uyguladığı kaldırma kuvvetiyle, hazırlık sınıfında bir amerikalı hocaya sormuştuk nasıl buluyorsun üniversitemizi, beğendin mi diye, vatandaş amerika’dakilerle kıyaslarsak burası lise gibi demişti. az buçuk ingilizcemizle yettiği kadar kendimizi savunmuştuk, yok efenim olur mu öyle şey, amerikada eğitim sistemi düzgün müymüş sanki, siz kanadayı güney komşusu sanan bir milletin evlatlarısınız gibisinden de, adam tutturmuştu lise gibi diye de o kadar tepkiye karşı geri adım atmamıştı. gerçi bu bey okulda amerikan milliyetçisi diye namı almış yürümüş, içine kitaplarını koyduğu bir alet çantasıyla tesisatçı gibi dolaşan çok nevi şahsına münhasır bir hoca olduğundan fazla önemsememiştik lakin havamı almam ve hikayemizin kahramanı amerikan milliyetçisi portlandlının sözlerinin manidarlığına vakıf olmam harvardın yıllık bütçesini öğrenmem ve türk üniversiteleriyle karşılaştırmama rastlar. zira öğrenmiştim ki harvardın bütçesiyle memleketin tüm üniversiteleri satın alınabilir, tüm tersanelerine girilebilir hatta tüm orduları dağıtılabilir ve tüm sülalemiz satın alınabilirdi.( harvard amerikanın en büyük bütçeli eğitim kurumu olarak biraz abartılı bir örnek olabilir)
şaka bir yana, üniversitelerin artık endüstriyel yatırımlar haline gelmesi, uluslararası rankingler dikkate alındığında vakıf üniversitelerinin dünyada artık 1000 yıllık devlet üniversitelerini geride bırakmasıyla eğitimde sosyal devlet ilkesinin iflas ettiği gerçeğinin açık ve seçik önümüzde durması bir yana biz daha eğitimde sosyal devlet ilkesini bile hakkıyla oturtamamış bir garip ülkeyiz ne yazık ki. bu teee en başta saydığım, akademisyene reva görülen ücret, araştırma ödeneklerinin kısıtlılığı ve üniversite yöneticilerindeki gelişime kapalılık, sanata ve bilime sırt çevirmenin bir kombinasyonu olabilir veyahut bizzat eğitimde sosyal devletin çöküşünün türkiyede dünyadaki örneklerinden daha önce tezahür etmesi olabilir. sadede gel seslerini duyar gibiyim, binaenaleyh, niteliksiz adamda diyordu ya kız:
biz aslında korkunç eylemsizleriz. -
üniversite eğitimi değil üniversite öğretimidir. zira üniversitelerde eğitim yapılmaz öğretim yapılır.
-
bomboş binalar.
bomboş öğrenciler.
bomboş akademisyenler.
bomboş slaytlar.
ekseriyetle böyledir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap