9835 entry daha
  • ben başka bir hikaye anlatacağım. siktirerek gitmedim ben. şartlar öyle gerektirdi. sike sike gittim yani.

    son tatile gelişimde iki üç hafta geçirdim. mükemmel bir şey aile arkadaş akraba buluşmaları, yemekler anılar vs. bu kadar güzel tatil olamaz.

    ve fakat tatilin sonuna doğru siktirip gittim. özledim lan. kendimi tatil dışında türkiye' de yaşarken düşünemiyorum. çok enteresan bir şey somut bir şey yok ama üzerime çöken çok büyük bir sıkıntı var türkiyede.

    sonra pub' ımı özledim, cafemi özledim, kütüphanemi özledim, parkımı özledim, güler yüzlü kibar insanları özledim, dünyanın her yerinden toplanmış arkadaş grubumu özledim. dönüş uçağında koltuğuma oturduğum anda huzur doldum amk. dönüyorum!!

    işteki herkes türkiye seyahati moral vermiş yüzün gülüyor falan diyordu ama ben türkiyeye gittiğim için değil döndüğüm için mutluydum. tatil sonrası yaşanan o post tatil depresyonu olmadı. atın üstüme tüm projeleri ben yaparım diye gaza geldim.

    edit: mesajlar alıyorum. böyle hisseden bir tek ben değilmişim. burada hep vatan hasretinden bahsediliyor ama yurtdışı hasreti gibi henüz adı konmamış bir duygu varmış demek ki. bu arada aklınızda olsun o projeler sonra çok feci patladı elimde. gaza gelmeyin sakin olun.
  • muhtemelen hayatta her şeyden çok istesem de yapamayacağım eylem. o çakmak çakmak umut dolu mavi gözlere baktığımda kendimden utanıp, karanlığa bir mum da ben yakmak istiyorum.
  • her fırsatta nerede ne kadar özgür yaşadığınızı ne kadar kaliteli insanlarla ne kadar büyük şirketlerde çalıştığınızı ne kadar mutlu olduğunuzu bu ülkeden kurtularak ne kadar güzel bir iş yaptığınızı burada belirtme gereği duyuyorsanız buradan gidememişsiniz arkadaşlar. bir işe başlamışsınız sonunu da getirin, değişin!

    gitmenin gitmek için her zaman yeterli olmadığını gösteren başlık.
  • gitmeyeceğim. bugün pek parlak değil ve yarında parlak olmayacak belki de ama tarihi sizce de mükemmel değil mi?
  • turkiye’nin en iyi konservatuarlarindan birinden iki kadin derece yapip berlin filarmoni orkestrasinda burslu staja basladik yirmi gun once.

    gecen carsamba ogle yemeginde ben, arkadasim ve onun burada sevgili oldugu macar kemanist bi donerciye gittik. cok ovulmese donerciye falan gitmezdik ama adini cok duyduk diye gittik (mustafa gemüse). aldik donerleri geldik filarmoniye. rehearsal odasi dedikleri yerde bi cocuk tuba caliyodu, biz de oturduk yemeklerimizi yiyoruz, cocugu dinliyoruz bi yandan. benle turk arkadasim piyanonun onune oturduk. macar cocuk da yere oturup yiyo yemegini.

    orkestranin ikinci muduru geldi, piyano onunde ayran doner yedigimizi gorunce sinirlendi. kadinin resmen icinden hitler cikti, almanca bagirdi manyak gibi, almancamiz da yok. topladik yemekleri, piyanoyu bezle sildik, ozur diledik. iste bu piyano kac yuzbin euro bilmem ne falan diye biseyler dedi ingilizce anladigim kadariyla. naptiysak piyanosuna sanki. sonra macar cocuk kalkti almanca biseyler soyledi bu kadina, on dakka hararetli konustular. sonra kadin gitti, guvenlik gorevlisiyle geldi, beni cikartti binadan. bi tek beni, diger arkadasi degil. resmen bizimkini macar kurtardi yani anlayacaginiz. ben de geleyim falan diyo bana yarim agizla da, kalsin dedim gerek yok. bunlari da havaalanindan yaziyorum, turkiye’ye siktir olup giderken.. bi daha da asla gelmem buralara..
  • çoğu arkadaşımın yaptığı, beni burada yalnızlığımla baş başa bıraktıkları olay. üniversitede bizim bölümden mezun olanlar arasında türkiye’de kalanlar olarak azınlıktayız şuan resmen.
  • ülkede insanların geldiği durum, uzun zamandır hepimizin malumu oldu. ancak şu an yaptığım iş dolayısıyla sürekli olarak ülkeden her türlü farklı kesimden insanla muhatab olmam gerekiyor. işte bu sayede resmen aydınlanma yaşıyorum.

    ülke boka sardı, herkes kafayı yedi geyiği var ya, unutun siz onu ciddi anlamda her gün her an aranızda dolaşan, metrobüste yanınıza oturan, markette kasa sırasında önünüzde bekleyen, yolda yürürken istemsizce göz göze geldiğiniz... vs. insanların yüzde kaçının en saçma, olmadık ve bilinçsizce yaptığınız basit, son derece sıradan bir jestten dolayı delirip size saldırabileceğini tahmin dahi edemezsiniz. türkiye'de her gün şansa hayatta kalıyoruz deniyor ya inanın zerre mübalağa etme durumu yok. bok yoluna ölmek, en basiti yaralanmak inanılmaz kolay. huxley'nin ballard'ın distopyalarında bile olmayan bir ortamda yaşıyorsunuz orada.

    yıllar önce siktir olup gitmiş ve bu durumdan gayet memnun olan bir insan olarak, işim sayesinde öğrendiklerimle memnuniyetim ciddi olarak 7 / 24 şükür etme mertebesine yükseldi. bir anda, yatıp kalkıp dua eden bir insana döndüm.

    ülkede, ortalık şansa aktive olmamış seri katil kaynıyormuş resmen...
  • şu başlığı canlandırıp durmayın, siktir olup gidesim geliyor.
  • nispet yapma başlığı. ne bir tavsiye, ne bir öneri. sadece nispet.

    hayır nispet yaptığınız yer ekşisözlük. ben yurtdışına gitsem bir daha sözlüğe gireni siksinler.

    burada da ottunuz gittiniz yine otsunuz amına koyim ya. bu ilkeye de faydanız yoktu gittiniz ve gittiğiniz ülkeyede bir sik faydanız yok. zararsınız amk.
  • son zamanlarda montenegro'da 7000€ ya şirket kurup oturma ve çalışma izni alınabiliyormuş. formalite işlerini halleden bir aracı kurumdan mail aldım. sizin adınıza şirketi kurup çalışma ve oturma izinlerini alıyormuş. ama ne kadar güvenilir bilemem.
12839 entry daha
hesabın var mı? giriş yap