16325 entry daha
  • her şey normale dönünce gitmek için elimden geleni yapacağım artık siktir olup gidermiyim ne olurum bilmiyorum. neredeyse 30uma geldim türkiyedeki siyasal islam ve bırakacağı enkazla haytımı devam ettirmek istemiyorum.

    "olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum." fernando pessoa - huzursuzluğun kitabı
  • koşarak git. arkana bakmadan git.
  • gitmek mesele değil bence. gerçekten kafaya koyduktan sonra imkanlar kısıtlı olsa da mutlaka bir yolu bulunacaktır. ama ben olmaz ya olur da kafam atıp bir gün gitsem bile bu ülkenin benim yakamı bırakacağına inanmıyorum. her gün yaşanan bir sürü akıl dışı saçmalık ben gidince bu ülkede kaybolmayacak. her gün her şey daha da kötüye gidip belki artık dönecek bağımsız bir ülke kalmayınca her şeyi göz ardı edip yaşanabileceğine inanamıyorum ben.

    eskiden yaşadığım yerde tam merkezde çok eski bir lisede okudum ben mesela. 1945'ten beri aynı yerinde eğitim vermiş. birkaç sene önce yıkılacağı söylenmişti. ne kadar üzüldüğümü anlatamam. 10 yıl olmuş liseden mezun olalı. birkaç yıla kadar halen her önünden geçişimde acaba neler değişti diye bir dönüp bakardım. bekçiye el sallardım. sonrasında neyse ki yıkmayıp ortaokul olarak kullanılmasına karar verdiler.

    şuanda baştakilerin geçmişi olan tarihi olan kültürü olan her şeyi yok etmek gibi bir derdi var. insanların emeklerini, mallarını, anılarını, yıllar önce söke söke mücadele ederek aldıkları yasal haklarını umarsızca çöpe atıp üstüne bir avm dikebilirler.

    diyeceksiniz sanki bir saçmalığa, bir haksızlığa uğradığımızda karşı çıkabiliyoruz. çok pasif bir topluluğuz biz. geziden sonra hem hükümetin zora başvurmasının artması hem de muhalefetin oyuna gelmeyelim, ekmeklerine yağ sürmeyelim ne yaparlarsa yapsınlar oturup bekleyelim kendiliğinden gidecekler politikasıyla artık her gün bir kazanımımızı kaybetsek de tepki verecek güç de moral de bizde kalmadı. uzayıp giden ohalde khk'larla, sonrasında cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, artık ona bile gerek kalmadan zaman zaman sözlü beyanlarla yönetilip her şeye kafa sallayıp geçmeye çok alıştık. sokağa çıkıp hiçbir kamu malına zarar vermeden, polise taş atmadan insanca yürüyüş yapmak, sesimizi, derdimizi duyurmaya çalışmak bile mümkün olmuyor artık. işsizlik, parasızlık, biriken borçlarımız, her gün binbir türlü torpille uğradığımız bir sürü haksızlık yokmuş gibi pandemi de tamamen tüketti ülkenin gençliğini. bir 50 yıl sonra tarih kitaplarında bugünleri okuyan bir çocuk umarım lanet ediyor olsun bizim tepkisizliğimize. umarım bu atalet bir yerde kırılmış olsun.

    yani diyeceğim o tüm bunlar yaşanırken bu ülkede olmasam da ülkede yok edilenlerin, değiştirilenlerin, tüm politikaların yakamı bırakmayacağına eminim ben. bir 20 yıl sonra dönüp baktığımda,bu günlerde ülke batağa saplanırken uzaktan izleyip kahrolmaktansa , içinde olup batakta olan halimi daha çok severmişim gibi geliyor. enseyi de karartmayalım tabii. ben bu günlerin de geçeceğine bu zihniyetin de bir gün değişeceğine eminim.
  • bir iki ay içinde en yakın arkadaşımın ailecek gerçekleştireceği eylem olacak. ankara antlaşması ile ingiltere'ye son kabul edilenlerden kendisi.

    burada hayat karartmaya gerek yok, yolları ve şansları açık olsun.
  • ben siktirolup gittim. avrupanın en güzel şehirlerinden birine. dünyanın en büyük şirketlerinden birinde iyi bi pozisyonda.

    bilmezdim bu kadar zor olacağını, aile bağlarımın bu denli kuvvetli olduğunu göz ardı etmişim. mesela hayatımda ilk defa anneler gününü annemden ayrı geçirdim. benim için önemli bişey bu. tüm gün yürüdüm ve düşündüm. gözlerim dolup dolup durdu. bir kaç kez sinirden doldu.

    beni vatanımdan bu denli soğutan herkesi andım. şuan ana bacı uluorta sövülmeyi hakeden kimseleri andım.

    düşündüm dedim ya, benim için üniversite yıllarında avrupaya yaşamak bi hayal değildi. gidip gezmek hayaldi. fakat son bir iki yılda özellikle yaşadıklarımız avrupaya göç etme fikrini bende ilk sıraya koydurdu. o kadar dolmuşum ki ailemden ayrı kalacağımı göz ardı etmişim bu hesaplamada.

    allahınız sizi bildiği gibi yapsın, inanmadığınızdan emin olsam da.

    bunca hikayeyi yazma sebebim aile bağları kuvvetli olan arkadaşların bir kere daha düşünmeleri gerektiğini hatırlatmak.

    dön ulan o zaman dediğinizi duyuyorum daha ilk satırlardan beri. her ne kadar içinizden söyleseniz de.

    burada kalmak için çok sebep var, dönmek için tek bir sebep. dedim ya yürüyorum, düşünüyorum.

    dediğim gibi bu entri aile bağları kuvvetli olanlar için yazılmıştır. siz mutlusunuzdur, ne ala. ben de mutsuz değilim zira, istediğim her şeyi yapıyorum alım gücüm çok iyi. ama dediğim gibi bazen tek bir sebep şapkayı önüme koyduruyor.
6356 entry daha
hesabın var mı? giriş yap