• elbette ki ülkenin bulunduğu durumdan bende memnun değilim. ekonominin, eğitimin ve adaletin iyi olmasını bende isterim. ülkeden kaçmanın çözüm olmadığını düşünüyorum. bu tür başlıkları gördükten sonra aklıma şu söz gelir " kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. çalışmaların en yükseği budur. "
    (bkz: gazi mustafa kemal atatürk)
  • siktirolup gitmek isteyenler makedonyayı bir incelesin. türkceyi ozlemezsiniz en azından
  • amerika merkezli (bkz: the spectator index) tarafından zaman zaman ayda bir algısı kasılmakta.
    https://twitter.com/…tatus/1201871208783867905?s=19
  • ulan bir siktir olup gidemediniz yıllardır gelip burada ağlıyorsunuz.
  • bugün kendi adıma ve ülkem adına kötü haberler yağmuruna tutulduk. bir kadın cinayetinim mahkemesi sonuçlanacak, en azından canileri cezasını çekecek diye içimiz burkuk seviniyorduk. aynı gün bir başka kadın cinayetinin haberini alıyoruz. bu nasıl kaderdir anlamıyorum bu nasıl coğrafya nasıl bu kadar kalitesiz bir yaşam yaşayabiliyorum sırf vatandaşıyım diye..nasıl seveyim burayı nasıl kalmak isteyeyim? hemen vatan haini ilan ediliriz aynı zamanda... masumların canlarına kastedilmesin sürünsek de yaşarız en azından yeter yeter yeter...
  • benim için sebebi ne alım gücü ne de hükümettir, benim için sebebi türk toplumudur (bkz: #98698112)
  • ah keşke :( imkanım olsa 1sn durmam.olsa olsa bir 10 yıla anca olur. o zaman da ne anlamı kalıyor bilmiyorum. en güzel olması gereken yıllarım bu çöplükte geçti ve geçmeye devam ediyor. bunu düşündükçe ağlayacak gibi oluyorum sözlük...
  • çok istediğim şey adana’ya gitsem şimdi türkiye’yi bırakıp.
  • başarabilenlere aşırı özendiğim eylem.

    abd'ye falan değil avrupa'ya gitmek istiyorum. önceliğim italya. italya'da iş bağlantılarım da var ve çalışabilmek için italyanca da öğreniyorum. italyanca'yı akıcı bir şekilde konuşabildiğim zaman girişimlerimi hızlandıracağım.

    gelelim nedenlerime;

    * türkiye'yi ve türkiye'de yaşayan halkı artık sevmiyorum. sokaklarda gördüğüm insanlar, televizyonlarda gördüklerim hatta gazetelerde okuduklarım bile beni tiksindiriyor. neden? çünkü cehalet ve yobazlık akıyor paçalardan. pislik ve hadsizlik de cabası.

    * türkiye'de kendimi güvende hissetmiyorum. başıma bir şey gelirse arkamda güçlü biri olmadıkça haklarımın korunacağına inanmıyorum. tabii başıma bir şey gelmeyeceğine de inanmıyorum. şahane adalet sistemimiz sayesinde sokaklarda tehlikeli insanların dolaştığını biliyorum.

    * aptallığa tahammül edemiyorum. sırf allah, kitap, dinimiz amin dedikleri için bir zümrenin yaptıkları hırsızlıklara göz yumulmasına ve aptal insanların bunları görememesine dayanamıyorum. aptal yerine koyulduğum açıklama ve icraatler midemi bulandırıyor.

    * yaşam hakkına saygı duyulan bir yerde yaşamak istiyorum. insana ve doğaya değer verilen, evrensel insan ve hayvan hakları yasalarının uygulandığı bir yerlerde.

    * alınlarını en azından her cuma secdeye koydukları halde tartıda 10 gram dahi olsa çalan ikiyüzlü çakallarla aynı havayı teneffüs etmek istemiyorum.

    * tarihin ve doğanın katledildiği, betonarme yığınlarının içinde yaşamak istemiyorum.

    * namaz kılmayı öğreten seccade yerine bilimsel deneylerin ve buluşların ödüllendirildiği seküler bir yerde yaşamak istiyorum.

    * çocuklara tecavüz edildikten sonra bakanın "bir kereden bir şey olmaz" diyemeyeceği, öldürülen kadınların arkasından "o saatte orada ne işi varmış, hem de mini etek giymiş" denilemeyeceği bir yerlerde...

    daha da çok var da kendi kendimi depresyona sokmamak için yazmıyorum.
    dikkat ederseniz hiçbiri ekonomik değil nedenlerimin. türkiye'de standardın bir tık üzerinde bir hayatım var. aşırıya kaçmadan her istediğimi alabiliyor ve istediğimi de yapabiliyorum. ama gerçekten de bir avrupa şehrinde işime bisikletle gitmek, dokusu bozulmamış sokaklarda yürümek, gayet sıradan ve mütevazı bir hayat idame ettirmek, yılda belki sadece 1 ayakkabı alarak geçinmeyi tercih ederim.

    türkiye eskiden çok güzeldi ve gerçekten de başka bir yerde yaşayamazdım. insanların misafirperverlikleri, komşular, eş dost hısım akraba ilişkileri, ortamlar, beyoğlu, sahil şeridi, deniz, güneş, ormanlar...türkiye çok güzeldi, hakikatten de cennetti benim çocukluğumda. her dinden, her milletten insanlar dostça, kardeşçe yaşıyorlardı aynı mahallelerde. en büyük sapıklık teşhircilikti mesela. sonra? sonrası malum... dincilikle ahlaksızlığın paralel olarak yükselişe geçmesinden sonra karardı memleket.

    yapabildiğim an çekip gideceğim ve hiç de pişman olmayacağım. tek mahcubiyetim atam'a karşı olacak. çünkü o'nun bize emanet ettiği bu muhteşem ülkeyi koruyamadık. tek üzüntüm bu olacak, o kadar!
  • bu ülkede insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlamak zorunda kalıyor. adalet sistemi o kadar boktan ki. ve özellikle de bir kadın olarak korkuyorum bu durumdan. bireye değer verildiği, adaletin olduğu bir yerde yaşamak istiyorum artık. bu ülkenin bütün ayarlarını bozdular. hayvanlar, çocuklar, kadınlar... verilen zararın haddi hesabı yok ama kimsenin bir bedel ödediği de yok. yazık oldu bu ülkeye.
hesabın var mı? giriş yap