türkiye'nin batıdan en az 500 yıl geri olması

• son derece abartılan bir önerme. dünya tarihinde mutlaka yükselen, altın çağını yaşayan devletler olurken; batışa geçen ve ya orta seviyede olup yükselmek için çırpınmaya çalışan devletler de olacaktır, oluyordur. 500 yıl önce nasıl ki osmanlı teknolojide çığır açıp, özellikle fatih zamanında bilime ve sanata önem verip avrupalı devletler karşısında 500 yıl önde olduysa, bugün de türkiye bir o kadar geride. osmanlı ne zaman hurafelere önem verip, bağnaz ve yobaz, sözde din alimi diye geçinen insanların fetvalarını dinleyip, kendini bilime kapattı, işte o zaman çöküş başladı. cahillik aldı başını gitti. şu anki yeni türkiye'de de pek farklı durum yok. türkiye'de belki bir gün altın çağını yaşayacak, belki osmanlının yükselme devrindeki gibi yükselecek fakat çoooook uzun bir zaman sonra. belki de yüzyıllar sonra. şu an böyle bir şeyin yaşanması masaldan ibaret.
• avrupa'yı bilenler bilir, avrupa'da, yani batı avrupa'da, en ufak yerleşim yeri bile gerek karayolu gerekse demiryolu ağıyla donatılmış, ulaşım sorunu yüksek oranda çözülmüş, iletişim olanakları yüksek, her türlü sosyal imkanın kolayca bulunabileceği ve sosyal bir anlayışla yönetilen yerlerdir. bu da şehir ve kırsal arasındaki farkın artıp insanların sosyoekonomik sınırları yıkarak köyden kente göçüne öncülük etmemek adına yapılmıştır. yani, insanları imkanlara ulaşmanın kolaylığı yönünden şehirlere yönlendirmemek öncelikli hedeftir. bunu yine bu ülkelerin büyük şehirlerinin en büyüğünün bile istanbul'un 4'te 1'i kadar olmasından da anlayabilirsiniz.
  
  82 milyon nüfuslu, 357.000 km^2 yüzölçümlü almanya'nın en büyük şehri, berlin 3.5 milyon iken, 76 milyon nüfuslu, 783.000 km^2 yüzölçümlü türkiye'nin en büyük şehri, istanbul 14 milyon. daha fazla nüfuslu ve daha küçük alana sahip bir ülkenin en büyük şehri, iki katından daha fazla bir alana sahip bir ülkenin en büyük şehrinin 4'te biri! indirgenmiş sosyoekonomik etkisi ise 8 kattan daha fazla oluyor yani.
  
  gelişmişlik şehirlerle, şehirlerin yaşanabilirliğiyle ve ne kadar çok şehrin bu yaşanabilirliğe sahip oldğuyla ilgilidir dostlar. sosyoekonomik bariyerlerin olması gerektiği gibi üzerinden geçe geçe yükselmesi gereken insanlar bu bariyerleri yerle bir ederek gelince kültür şok yaşayıp geldikleri şehirleri de mahvediyorlar, kendilerini de bitiriyorlar. ancak bu mesele için bu insanları suçlamak yerine onların köyleri veya kentlerine yapılmayan ve sadece tek yönlü yapılan yatırım ve gelişme için atılan adımların eksikliğine neden olanları eleştirmek daha doğru. bu bağlamda bakarsak, doğruluğu su götürmeyecek bir gerçektir.
• rönesansı yaşamamış, sözde demokratik seçimlerde bile ideoloji değil lidere bakan, sürüye çoban arayan bu millet sittin sene avrupa ile asla aynı seviyeye gelemez.
• (bkz: aşağılık kompleksi)
  (bkz: bi bitmediniz)
• bir reforma bakar.
• ekonomi ve kentsel gelişim bazında biraz abartılı bir önerme olsada,zihniyet bazında en az 1000 yıl gerideyiz diyebiliriz.
• katılmadığım tespit. en az 7 ışık yılı geridedir.
  
  (bkz: ne hortumu kanalizasyon borusu)
• kendi beynimizi yok sayıp, oy vererek seçtiğimiz insanların fikirlerini körü körüne benimsemeye devam ettiğimiz sürece geçerli olacak durum.
• bu aşağılık kompleksine katılmıyorum. tarihin belli dönemlerinde doğu bazı dönemlerinde batı , teknik ekonomik vb. yönlerden ileride olmuş olabilir.
  batı uygarlığının , en azından ekonomik olarak refah içinde olmasının en önemli sebebi kolonizasyon. bir uygarlık ki , diğerinin kaynaklarını sömürerek uygarlık olsun.
• batı dünyası denilen yerle aramızda bir takım farklar var, bunların bir kısmını her kültüre has çeşitlemeler falan gibi görüp sevip korumak ve bağrımıza basmak mümkün, bir kısmı ise batı ile aramızda ölçülebilir, üretim gücü (bilimsel, maddi), askeri güç, refah ve hayat standardı farkı yaratıyor ve makas açıldığında hatta kapanmadığında, batıya vassal ülke ve pazar olmakla sonuçlanıp daha vahim sonuçlar doğuruyor.
  
  bu anlamda batılılaşmayı köle olmamak için güçlü ötekiye (düşmanına) dönüşmek olarak da yorumlayabilirsiniz.
  
  bu ikinci tip farklar sadece maddi dünya ile ilgili düzenlemelerle üstesinden gelinebilecek şeyler değil. mesela modern üretim araçlarını, teknolojiyi almak, çok görülen örneği ile batılılardan inşaat tekniği alıp yollar ve binalar yapmak yetmiyor. mesela bir önek babında konuşalım, en basitinden nüfusun içindeki zeki kadınları da, bilgi üretimi sistemine sokmak gerekiyor. bu durumda nüfusun yarısının içinden çıkacak potansiyeli çöpe atmak atıl bırakmak zorunda kalmamak için kadın evinin sultanıdır, çocuklara bakar yerin kocasının yanıdır gibi, aile reisi kavramını da reforme ettiren zincirleme sonuçları olacak şeklilde bazı kültürel farkları batılı normlara kayma yönünde törpülemek gerekiyor. nüfus artışı da durduğu için artık tüm iş kollarında niteliksiz iş kollarında da kadın iş gücü veya göçmen ithali seçeneğini konuşmak zorunda kalınacak. bu tek bir örnek. mesela kurumların, şirket veya devlet veya politik olsun, elindeki bilgi ve zihin gücünü yani kolektif aklı kullanıp, doğru karar almak için çoğulcu yapıda belirli iletişim kalıplarını yapılarını işletiyor olması lazım, bizdeki ataerkil itaat, saygı ve disiplin anlayışının da bunları işletmek için zararlı olduğu da artık şüphe götürmüyor. buna benzer tonla kültürel alanda da batılıların bizden 200 yıl önce yaşadığı değişimi yaşamak zorundayız.
  
  aslında bu tip değişimleri listeleyip veya bir bütünlük halinde tasvir edebiliyorsak öylece ele aldığımızda ve bugünkü batıdan çıkardığımızda elimizde "batı ve doğu" veya "batı ve dünyanın geriye kalanı" şeklinde bir ikili yapı kalmıyor. o batı dediğimizin de bunları çıkardığımızda, feodal tarım toplumu ve onunla ilgili değerler sistemi, iktisat ve siyasi yapıya sahip bildiğin doğu olduğunu görüyoruz bence. bunları adamlar bizden önce yaşadılar. bu farkın sebeplerini ele alıp o yönde bir irade sergilenirse fikir birliği sağlanırsa veya bilinçsiz şekilde tarihin o yönde akmasına tabi olunursa, yani bilinçli şekilde engel çıkarılmazsa kültürel ve zihinsel farkı 3 nesilde kapanır. maddi üretim ve altyapı ise tek nesillik iştir. zaten o açından pek de geri değiliz bence artık.