• olasıdır. oldukça da yakınız. belki de tam bir araştırma yapılsa 1nci olacağız toplamda. en azından bir alanda liderliğimiz daha olacak. dünya'ya adımızı duyuracağız.

    şimdi vergi olayına gelince şöyle ki;

    pwc 2015 küresel taşıt vergi rehberi'ne göre norveç danimarka ve finlandıya dan sonra geliyoruz. kaynak

    vergi gelirinin yüzde 70’i dolaylı vergilerden oluşan türkiye, bu oranla 92 ülke içinde ilk sırada yer alıyor. türkiye’yi yüzde 50 payla meksika izliyor.

    en adaletsiz vergiler dolaylı vergilerdir. neden? çünkü gelir üzerinden alınmıyor. gelir üzerinden alınsa %10-20 hatta 50 bile alsan bir şekilde yine bir parası kalıyor vatandaşın ama dolaylı vergi gelir üzerinden alınmıyor. bu yüzden dolaylı deniyor. yani ben gelirimden fazla vergi bile ödeyebilirim bu dolaylı vergilerden dolayı.

    --- dolaylı vergi ---

    vergi mükellefi ve vergiyi ödeyen taraf farklıdır, bir vergi mükellefi tarafından direkt olarak ödenmeyen, mal ve hizmet kullanıcısına devredilen (aktarılan) vergiler dolaylı vergilerdir. örneğin, bir market alışverişi sonrasında tüketici tarafından ödenen kdv, market sahibi aracılığı ile devlete iletilir.
    --- dolaylı vergi ---
  • doğrusu; `türkiye'nin dünyada vergi adaletsizliğinde birinci olması` olan durum.

    basit bir analoji kuralım;

    a ülkesi ve b ülkesi olmak üzere iki ülkemiz var, bu iki ülke de 10 kişilik bir nüfusa sahip. vergi toplanacak;

    a ülkesi herkesten 2 lira toplasın, sonuç; 20 tl'lik bir vergi geliri. bu 20'tl'yi 10 kişinin refahı için harcıyor.

    b ülkesi ise bu 10 kişiden 2'si yandaş işadamı olduğu için onlardan hiç vergi toplamıyor. geri kalan 8 kişiden yakalayabildiği ya da seçim önce vergi affıyla affetmediği 3'ünden 5'er tl vergi topluyor, toplam 15 tl gelirin 5 lirasını işe yaramaz saçma sapan projelere harcayıp projelerin parasını cebinden veren mükelleflere "çalışkan hükümet" propagandası yapıyor. 5 lirasını kendisine ve yandaşlarına yolsuzlukla aktarıyor. kalan 5 lirayı da "sosyal yardım" adı altında kendisine daha fazla oy veren kesimlere ulufe olarak dağıtıyor ki oylarını korusun.

    sonuç? a ülkesindeki adam 2 lira vergi verirken ve devleti 20tl vergi gelirini sakin sakin elde ederken, b ülkesindeki vergi kaçırmayan "kolay balıklar" 5 lira ağır vergi veriyor ki hükümet, onun yandaşları ve oy verenleri beslenebilsin. b ülkesinin hükümeti sadece 15 tl vergi geliri elde edebiliyor, onu da haksız vergi afları, kaotik vergi sistemi ve adaletsiz "kim kimi kazıklarsa yanına kar kalır" mantalitesiyle yapıyor.

    ve sen de güzel kardeşim, haklı olarak, a ülkesindeki gelirdaşın 2 tl vergi verirken senin verdiğin 5 tl vergiden yakınıyorsun. sadece verdiğin vergilerle beslediğin kim bilir kaç insan var, onun için çalışmaya devam...
  • çok doğru bir başlık açılmış. türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük engel devletin büyüklüğü ve uyguladığı yüksek vergiler.

    bir ülkede bir bireyin ödediği verginin kümülatif matrahının hesabı çok güç. çünkü dolaylı vergiler yoluyla her bir alışverişinde, tam olarak ne kadar vergi ödediğinin takibini yapmak çok güç.

    kurumsal vergilerin ve gelir vergisinin hesabı daha kolay. üstelik ülkenin rekabet endeksi konusunda hatalı bir biçimde bu vergiler temel alınıyor. (türkiye'de bu vergiler neyse ki çok yüksek değil, bunlar da yüksek olsaydı, ekonomi toptan çökerdi)...

    kurumsal vergilerin yüksek fakat çok aşırı yüksek olmaması neticesinde türkiye görüntüde vergide dünya rekortmeni değil.

    türkiye'de iş iş gücü ucuz, kısmen eğitimli iş gücü mevcut... büyük bir firmaysanız, yüksek vergileri tolere edebilirsiniz.

    ama sokaktaki vatandaşın gerçeği çok başka. özellikle maaş üzerinden gelir elde eden vatandaşın.

    üstelik dolaylı vergiler üzerinden hazinesini doldurmaya alışan bir devlet, ağır bir bağımlı gibi bir kısır döngü içindedir. maaşlı vatandaşın gelir düzeyini arttırmayı başaramaz. mesela türkiye'de asgari ücret komşularına göre yüksek sayılır ve bu asgari ücret ekonomiye yük bindirir. fakat vatandaşın alım gücü artmaz.

    çünkü dolaylı vergiler birbiri üstüne eklenerek fiyatları aşırı yükseltir. tarlada 30 kuruş olan sebze, çalışana uygulanan vergiden, nakliye vergisinden, mazot üzerindeki vergiden, yollarda kesilen vergiden, sebze halindeki vergiden, pazardaki vergiden, hepsinden ayrı ayrı ve aşırı ölçülerde etkilenerek vatandaşın önüne yirmi misli fiyatla gelir.

    bu kısır döngünün kırılmasının tek yolu devleti küçültmek, devletin dolaylı vergi yoluyla elde ettiği geliri azaltmak.

    ama ne yazık ki siyasiler kendi sebep oldukları ekonomik durgunluğun teşhisini görmeye muktedir değiller. veya işlerine gelmiyor.
  • direkt ve dolaylı vergileri ele aldığımızda doğruluğundan şüphe duymadığım gerçek.

    türkiye'de şirketim vardı 6 sene boyunca teknoloji alanında katma değer üretecek projelere yurtdışından outsource destek verdim. şirketi açmadan önce kafadan hesap kitap yapıyordum. ikinci vergi dilimine girersem şu kadar, en üst vergi dilimine girersem de bu kadar vergi öderim. kalan para beni tatmin eder diyordum. kazın ayağı öyle değilmiş. muhasebeci her ay farklı farklı vergiler için para isteyince acaba muhasebeci beni kandırıyor mu diye düşünmedim değil. zira bu kadar çok farklı kalemde vergi olması akla mantığa aykırı olmalıydı. fakat değil, muhasebecinin günahını almışım*

    yaşadığım ülkede ister akademisyen ol ister simit sat ister devlet memuru ol, en üst vergi dilimine girersen %40 gelir vergisi ödüyorsun başka da bir şey ödemiyorsun. bunu da sene sonunda yapıyorsun. ola ki devletin kabul ettiği giderlerin varsa devlet sana geri ödüyor. her şey çok net. devlet dolaylı vergilerle seni soymuyor.

    türkiye'de geçen yıl enerji sekötüründe hizmet veren bir şirket kurdum. aylık ciroya bakınca çok yüksek bir rakam gibi geliyor. ama devlet 3 ayda bir önce senden %15 gibi geçici vergi alıyor, arada damga, pul gibi envai çeşit vergi alıyor. sene sonu hop gel bakalım %40 vergini de ver diyor.

    sözün özü, devletin her alanda dolaylı vergiyi kaldırması gerekir. örneği kademeli vergi sistemi uyguluyorum diyecek (ki şu anda öyle bir sistem var ve bence adil olan da bu. çünkü çok kazananın daha çok vergi ödemesi gerekir) her kademe için alacağım vergi oranı da şu kadar. bunun dışında da kdv oranı da her üründe sabit ya da en fazla %18 olacak. özel tüketim vergisi gibi saçmalıklara girmeyecek.

    hiçbir iş koluyla alakası olmayan adam, maaşlı adam ya da kendi işini kurmuş adam tek bir vergiyle muhatap olmalı. ben yukarıdaki örneği şirket için verdim ki küçük şirketlerin sayısının artması, katma değer oluşturmaları ekonomiye direkt katkı sağlar.
  • bu sistemi getiren akp olmadı, ama akp de sonuna kadar hatta abartarak sürdürdü. bu adaletsizliği kaldırmak isteyen hükümet, faturasını ilk seçimde öder.

    bu topraklar ilkesel olarak vergiye karşı, mesafeli. ülkenin gelişmesi için orta gelirli kesimin (lafta değil, gerçekten tasarruf yapabilen, tatillerini yapan, normal yaşayan kesimin) nüfusa oranının artması, küçük işletmelerin yaygınalşması, sermayenin daha tabana yayılması lazım derdim. ama bu oldukça vergi tahsilatı artmıyor.

    bunun yerine merkezi, büyük yapıların (kamu veya özel sektörde) artması da, başka eşitsizlikleri beraberinde getiriyor. konu sistem politika falan da değil aslında, vergi bir ahlak sorunu, bir namus sorunu...
  • bir ara dünyanın en pahalı internet ve benzinini kullandığımıza dair haberler okuyorduk. o günden beri artmaya da devam etti, hala öyledir herhalde ya da ilk üçteyizdir. onun dışında başka hangi vergilerde lideriz acaba?
  • tam olarak vergi sayılmasa da, genel sağlık sigortası garabetini, bu tablonun bi' köşesine ekleyebiliriz.

    sanıyorum ki, genel sağlık sigortası yerine işsiz evlat vergisi bunun için daha açıklayıcı bi' tamlama.
hesabın var mı? giriş yap