• diyelim ki zekiler diğer dallara eşit dağıldı .ne değişecek! hepimizde eninde sonunda memur olma zihniyeti olduktan sonra.. .memur demek bürokratik çarkların arasında öğütülen insan demektir.bizden steve jobs veya bill gates çıkamaz .çünkü biz kolaycıyız kurulu düzene uymak daha konforlu geliyor.adamlar üniversiteyi bırakmış ,sonra çalışmalarıyla dünyayı değiştirmişler.burada üniversite diploması olmayana adam gözüyle bakılmıyor.
  • çok da zeki olmadıklarını gösterir. aldıkları en fazla 7-8 bin lira para ve 32 saat kesintisiz mesai yapan doktor var nöbet vs. bayramı yok tatili yok. her an çağrılabilirsin bir yerlere. bu işi seçmek için mal olmak gerekir.
  • beyler adam değişik birşeyler söylüyor bir dinleyelim dedigim tespit. vestel, beko gibi markalar artık avrupa'nın tenezzül etmediği işleri yapıyor. avrupalı için buzdolabı yapmak çamaşır makinesi yapmak ufak uğraş. bunun yanında bilim üretecek insan yok memlekette. fizik kimya biyolojo bölümü öğrencileri öğretmen olayim diye uğraşıyor. odtü gibi üniversitelerden mezun olan da zaten soluğu amerikanya da alıyor mezun olur olmaz.
  • her tarafta mantar gibi fakülte bitiyor. senede mezun olan doktor sayısı 10bine yaklaştı. bu sırada tıp eğitimi ise yerin dibine geçmek üzere. sınıfta yer olmadığı için derse giremeyenler var. sınıftaki koridorlar bile dolu insanlar yere oturuyorlar. içeri adım bile atılamıyor. tıpkı öğretmenlik gibi çalışana boğarak tıbbın sonu getirilecek. bakanlığın geçen seneki açıklamasına göre 5 sene içerisinde doktor açığı kalmayacak ve atamalar duracak ona rağmen hâlâ inanılmaz kontenjan artışı var. 5 sene sonra tıp okuyanlar açıkta kalmaya başlayınca bu sorun çözülür artık.

    okullarda öğrenciler sadece tıp seçmesi bu konuda yarışması için yönlendiriyorlar. okulların başarısı ne kadar tıp kazandırdığına göre belirlenir oldu.

    canan dağdeviren'i gördükçe nasıl bir yol çizmem gerektiğini daha iyi anladım. fakat çevrenin inanılmaz baskısı ve yönlendirmesi zorla tıbba itti. tıpta bir yenilik üretmek zor. çünkü tıp pahalı bir alan. sadece parası olan üretim yapar. biz ise yapılmış olanı bile kopyalayamıyoruz. bilimsel anlamda ilerlemek isteyen biri asla tıp seçmemeli.

    parası için seçenleri yadırgamıyorum herkes en garanti en güvenli en yüksek maaşlı işi ister ama buradan şunu hatırlatmak istiyorum tıp para kazandıran bir alan değil. çevrenizde isim yapmış uçlarda yaşayan insanlara göre düşünmeyin. ki o adamlar bile o seviyeye gelmek için 40lı 50li yaşları buluyorlar.

    bir memur haftada 40 ayda 160 saat çalışır 3bin maaş alır. bir pratisyen doktor 240 saat çalışır 4.5 bin kazanır. sanırım herkesin matematiği vardır ne kadar mantıklı bir iş olduğunu hesaplama yaparak bulabilir. bazı yerlerde görevlendirme filan alırsın maaşın artar ama artık doktor ihtiyacı terörün çok olduğu imkânların inanılmaz az olduğu yerler dışında yok. o yüzden görevlendirme de yok. uzman olan kişi 8bine yakın maaş alır muhteşem değil mi? ama o maaşa gelene kadar yaşınız 30 olur. aynı çalışmayı hangi sektörde verseniz bu maaşa yükselirsiniz zaten. aldığınız sorumluluğun haddi hesabı yok. kafanıza kaldırım taşı yemek bıçaklanmak normal bu işte. parası için seçen bunları duysun da bir daha yaklaşmasın. zaten 5 sene sonra çoğunuz açıkta kalacaksınız.

    edit: o kadar almıyorlar daha fazla diye inanılmaz sayıda mesaj alıyorum. 4.5 kendi aldığım maaştı. doktor maaşı dediğimiz şey stabil bir şey değil. çalıştığınız yere 657 veya sözleşme durumuna göre bakılan hasta ve yapılan işleme göre değişiyor. ben çevremde gördüğüm ve kendi aldığım rakamları söylüyorum. gidip istanbul'da inanılmaz yoğun bir hastanede 2 3 katına çıkan rakamlar alabilirsiniz. çalıştığınız yerde teksinizdir icap nöbeti sayınız fazladır hastanız çoktur şansınız vardır sözleşme yakalamışsınızdır artar. biz normal alan kişilerden bahsediyoruz. zaman geçtikçe zaten dediğim şartlar azalacak. tek olmayacaksınız çalıştığınız yerde sözleşme alamayacaksınız performans düşecek. uzman olup 5 bin lira alanda var mesela uzmanlar 5 bin aliyor demedim ama. çünkü bunun altı da var üstü de var bunlar ortalama
  • bu konu bir furyadir. zeki cocuklar daha az zeki çocuklara gore daha garantici oluyor.
    bu ulkede derin ekonomik kriz zamani ve de öğretmen açığı varken yani ogretmenlik garanti meslekken, ogretmenlikler muhendisliklerin onune bile gecmisti puan olarak.
    sonra bir donem bazi muhrndislikler on plana geçti mesela 98 sinavinda bilgisayar mühendisliği cok yuksekti. tip fakültelerinin hayli onunde idi. bugun baktiginda tıbbın fersah fersah gerisinde kalmışlar.
    diger bir yandan bugun de insanlar zeki cocuklar garantici olup hukuk ve tip seçiyor. hatta bir mesleği olan kişiler de yeniden hukuk okumaya çalışıyor. zira insanlar emekliliklerinde ya da yas beklerken gecer akce bir meslekleri olsun istiyor.
    ozetle memleketin durumuna gore degisen bir furyadir o donemin en zekilerinin seçtiği bolumler..
  • trajikomik bir durumdur.

    çocukların iğneden, hastane ortamlarından çok korkarken, sorulduğunda büyüyünce doktor olup hastane çalışıp, hastaları tedavi edeceğim demesi, çocukların muhteşem hayal güçleri ile kesinlikle ters orantılıdır.
  • aile baskısının göstergelerinden biri olan bir durumdur.

    anne babalar çocuğum fizik-kimya-biyoloji okuyor dediği zaman utanıyorlar çünkü.

    ama çocuğum haşgeryar mühendisi dese çok daha mutlu olurlar.

    ayrıca hasta bakan doktorlar kadar bilim peşinde ve yeni tedavi yöntemleri peşinde koşan doktorlar da var. haklarını yemeyelim.
  • alt metninde derin mana barındıran bir durum.

    ama öncelikle sınav bir zeka göstergesi değildir.

    sistemin çürümüşlüğüne bir örnek olarak, en zeki olarak addedilenlerin seçtiği tıp alanında bugün türkiye’de acayip gelişmeler filan olması gerekirdi değil mi? o da yok. yani herkes meslek garantisi ve aç kalmamak için çabalıyor bu ülkede. yerli ilaç firması neredeyse kalmamış. kalanların o bahsettiğiniz ar-ge’leri malum. yabancıların sağlık hizmeti almak için “akın ettiği” türkiye’de bugün bir dikiş ipi bile dışardan alınıyor. kan tüpleri bile bizim değil. eldivenimiz yok ya eldivenimiz.

    her dakika değişen sınav sistemleriyle kafayı yedirdiğiniz, sosyal hayatını elinden aldığınız, arada bir saçmasapan angaryalarla uğraştırdığınız bir evlat kendi içinde çarpıklıklarla dolu bir sistemde üst dilimde yer alıyor; doktor oluyor,

    sonra kafasına taş atıyorsunuz.

    söylenecek çok şey var. ama anlatacak kimse yok.
  • iş garantisi, sosyal statü ve ünvan fetişizmi.

    türkiye’deki özellikle yeni nesil gençlerin en önemli amacı memur olup devlete kapağı atmak. neden bu kadar çok atanamayan öğretmen türedi. sebeb çok açık en yatış memurluk olduğu için.

    en statülü ve garanti iş doktorluk olduğu için kafası çalışan çalışkan öğrenciler direk tıpa yönlendiriliyorlar.
  • tübitak ta bir mühensi 5 bin tl alırsa, "10 bin tl ye aile sağlık hekimi olurum" tercihidir.
hesabın var mı? giriş yap