• an itibari ile ############tl olan borç

    (bkz: excel)
  • türkiye 2000 ve 2002 yıllarında ımf ile yaptığı stand-by anlaşmalarıyla 27,8 milyar dolarlık kredi üzerinde anlaşmış ve bu kredinin 23,6 milyar dolarlık kısmını kullanmıştı. cumhurbaşkanı erdoğan’ın iddia ettiği gibi türkiye, ımf’ye olan borcun son taksidini 2013’te ödeyerek borçlarını sıfırlamıştı.

    ancak ımf borçlarını sıfırlayan türkiye, bu dönemde yeni borç yükümlülüklerinin altına girdi. 2002’den bu yana türkiye’nin kamu borcu, toplam dış borç içinde oransal olarak azalma eğilimi gösterirken, özel sektörün bankalara ve reel sektöre olan brüt dış borç miktarı hızla arttı. gelinen aşamada toplam brüt dış borcun gsyh’ye oranı, 2001 krizi dönemindeki seviyelere yaklaştı. 2011’den bu yana düzenli olarak artan dış borç/gsyh oranı 2017 itibariyle %53,3 seviyesine yükseldi (kaynak: hazine müsteşarlığı).

    detay: http://dogrulukpayi.com/…digi-manifestoyu-inceledik
  • imf in varligi ideolojik olarak tartisilir, becerikliligi tartisilir ama zannimca su anda kendisine borclulugumuz gerekli bir kosuldur. turkiye ilk "buyuk" borcu imf'ten, 2000 de stabilizasyon programini uygulamaya basladiginda aldi. bu imf'in turkiye'nin programina inandigini ve yabanci yatirimcilarin da cekinmeden turkiye'ye yatirim yapmasina destek atan bir borctu. ha tabi sonra turkiye'ye yabanci fon akisi durulunca kriz koptu. *

    ikinci parti borc ta, krizin ciktigi sirada geldi. ve yine sartliydi. ozellestirmeler yapilacak, kamu maliyesinde gider azaltici-gelir artirici onlemler alinip faiz disi fazla hedefi tutturulacak, vs.

    imf'ten aldigimiz bu kredi dilimler halinde birakildigi icin surekli, hukumetimize dilimlerin odenmesi oncesinde sinav yapiliyor. odevini yapip yapmadigi soruluyor. ornek olarak, 16 ekim 2006 tarihinde, 2007 butcesine dair yorumda bulundu imf ve 2007 butcesindeki ytl 207 milyar olan harcamalarin cok yuksek oldugunu ve bunun azaltilmasi gerektigini eger giderler kisilamiyorsa gelir artirici onlemlerin alinmasi gerektigini soylemis.

    yani imf borcunun varligi bizim hukumetimizin disiplinli kamu maliyesi yonetimine yonelmesi icin kullaniliyor. ha ne kadar basarili oluyor, apayri bir konu tabi ki.
    hos akla bunlari turkiye'nin kendi kendine yapip yapmayacagi konusu geliyor. ne gerek var ki imf'e. basimizda, elit kisminin daha once uyesi oldugu partinin secim icin yapilan hazine yardimindan trilyon kaybeden, parki bahceyi bozup oraya baska yapilar yapmak isteyen, msn e falan reklamini veren bir parti mi var? ya da turkiye'de herhangi bir partinin populist egilimi mi var? turkiye'de mi kamu bankalari icin "gorev zarari" diye bir terim uyduruldu? gitsin imf bunlari yapan ulkelere disiplin ogretsin, bizim ihtiyacimiz yok.

    *tavsiye edilen okumalar

    orta yol bir makaledir:
    alper, e. (2001), “the turkish liquidity crisis of 2000: what went wrong?”, russian and east european finance and trade, 2001.

    imf 'in rolunun sorgulanmasi uzerine:
    onis, z. and e.alper (2002), "emerging market crises and the imf: rethinking the role of the imf in the light of the 2000-2001 financial crises in turkey", paper presented at the vi. metu conference on economics, september 11-15, ankara, 2002
hesabın var mı? giriş yap