• hastanelere, adliyelere, devlet okullarına, toplu taşımaya, trafiğe baktığınızda kolaylıkla görebileceğiniz gerçektir.
  • nüfus fazla filan değil, nüfus mal hocam bu işin adını doğru koyalım...
  • 15 sene önce "inşaat ya resulallah" demek yerine "üretim ar-ge ür-ge ya resulallah" deseydik şuan değil 80 milyon 180 milyon insanı bile doyuracak güçte olabilirdik.
  • istanbul'a mevcut nüfusunun fazla geldiği gerçeği ile başlığın değiştirilmesi gerekir. türkiye de nüfus homojen dağılmamış ki anadolu bomboş topraklarla dolu.81 il var fakat toplam nüfusun 1/4 ü istanbul'da yaşıyor.
  • türkiye için sorun olan nüfusun fazla olmadı değil belli başlı şehirlere yığılmasıdır.

    1-) kırsal yerleşme teşvik edilmeli. kamu arazileri tarıma açılarak vatandaşları kiralanmalı ve insanların kırsal alana yerleşerek çiftçilik yapması sağlanmalı. böylece yeniden tarım ülkesi oluruz.

    2-) inşaat artık doyum noktasına ulaştı. üstelik doların yükseltmesi ile kar marjı da düştü. şimdi dönem katma değer üreterek ihraç etme dönemi. ekonomimizi buna göre dizayn etmeli, sanayi kollarına da nüfusumuzu yönlendirmeliyiz.

    3-) sanayi ve hizmet sektörlerinin de anadolu'ya dağılmasını sağlamalıyız. kocaman bir ülkeyiz. belli başlı yerlere yığılmaya gerek yok. elbette bunun için ulaşımın gelişmesi gerekli. esasen duble yollar bu iş için cidden iyi fakat henüz yeterli düzeyde değil.

    4-) üniversite sayısını azaltmalı, eğitim kalitesini arttırmalıyız. hatta genel olarak eğitim kalitesini arttırmalıyız.

    ...

    türkiye coğrafi olarak pek çok avrupa ülkesinden büyük.
    zengin tarım arazileri, su kaynakları var.
    pek çok yeraltı zenginliğine sahip
    .3 kıtanın tam ortasında.
    turizm potansiyeli yüksek.
    enerji kaynaklarına çok yakın hatta enerji güzergahlarının tam üstünde.
    vs vs.

    yani bizim ülkemiz nüfusumuzu besleyecek durumda. devletimiz doğru politikalar uygularsa nüfusumuz bizim için dinamizm sağlar.
  • bayramlardaki istanbul'un tenhalığını göz önünde bulundurursak, doğru bir önermedir.

    kalan zamanlar için; (bkz: kaos içinde düzen)
  • büyük şehirlerde yoğunlaşmanın sebebi fukaralıktır. özetle düşük iş yaratma maliyeti ihtiyacıdır. anadolu'nun ortasında organize sanayi kurmak (alan değil, işleyen, gerçek organize) maliyeti çok yüksektir. büyük şehirlerde ise zaten mevcuttur. yedek parça sorun olmaz vs.

    özet geçmek gerekirse: bu ülkenin nüfusu her sene yaklaşık 1 milyon artmaktadır. bu kadar iş yaratılmalıdır. (bkz: başka sözüm yok hakim bey)

    son olarak, sanayileşen "küffar" bu meseleyi nasıl çözmüştür?
    (bkz: birinci dünya savaşı), yetmez, (bkz: ikinci dünya savaşı), bir de küsüratlar...
  • daha dur, boğaza beton döküp üstüne bilmem ne konutları yapılacak sonra kanal istanbul yapılıp onun da üstüne beton dökülüp 1+0 daireleri 500 bin tl den başlayan fiyatlara 48 ay vadeyle kredi çekip alacak millet, trafik gece 1 ile 5 arasında akabilecek ancak.
    evet istanbulun nüfusu bi 25 milyon olmalı, hepsi imam hatip mezunu büyük oyunu görüp bozan tipler olmalı.
    evet.
    eyyy nüfus kimsin sen ya...
  • nüfus artışıyla devletin yurttaşa verdiği olanakların doğru orantılı olmaması buradaki asıl sorunu oluşturuyor. örneğin türkiye tüm ekonomik varlığını değerlendirse, çalışan, üreten, eğiten bir ülke olsa, teknolojisini, savunmasını, bilimsel çalışmasını yapan, yapabilen bir ülke olsa nüfus artışı kendi başına büyük bir sorun olmayabilirdi. hiç değilse bir noktaya dek.

    biz hem ülke nüfusunun üçte birinden çoğunu 81 ilin 3 (üç) tanesine yerleştiriyoruz; hem büyükşehirlerimiz dışında üretim, eğitim, teknoloji, savunma odaklı şehirler kurmuyoruz, toprağımızı iyi değerlendirmiyoruz, toprağımızın altındakini iyi değerlendirmiyoruz, toprağımızın üstündekini -ister ağaç ister hayvan ister insan olsun- iyi değerlendirmiyoruz.

    bu durumda sanıyorum şu anki nüfusun bize fazla gelmesini bir yana koyalım, biz ülke olarak bütün varlığımızı satıp savıp gizilgücümüzü çürüttükçe, nüfus artmayıp azalsa bile gitgide ülkeye daha da fazla gelecek.
  • kesinlikle doğrudur.
    ama insanlara her önüne gelen çocuk yapmasın kardeşim deyince hemen duygusala bağlıyorlar. yok en doğal haklarıymış da bilmemne. iyi ! deliler gibi üremeye devam edip, bu topraklar üstünde, pahalılıktan, fakirlikten kalabalıktan, sentetik gıdalar yiyip kanser ola ola ölelim hep birlikte. yeter ki kimsenin üreme hakkına laf edilmesin. peh
    sırf benim kendi küçük çevremde her 10 yaşıtımdan 9'unun şu an 2 çocuğu var. bu sayı eğitim ve gelir seviyesi düştükçe 3, 4, alıp başını gidiyor. bunun bir noktada, katı kurallarla durdurulması gerek. ebeveynlik duygusunu tatma hakkı, bilmemne zart zurt gibi şeylere, duygulara yer yok bu mevzuda. bu gemi hepimizi taşımaz, taşıyamıyor görüyoruz, yaşıyoruz.

    -fakirler çocuk yapmamalı (günümüzde, ayda 10-12.000tl'den az geliri olan bir çift net fakirdir. o paranın alım gücü yerlerde zira)
    -geliri iyi olanlar da 1'de kalmalı
    -bu kanunlaştırılmalı
hesabın var mı? giriş yap