• bir çok kişinin pençesine düştüğü amansız hastalıktır..bu hastalığı kapmış olanlar, istanbulu başlı başına bir ülke gibi görme eğilimindedirler..

    *
  • istanbulluların sık sık içine düştüğü bir yanılgıdır.
    6 senedir istanbulda yaşayan birisi olarak söyleyebilirim ki
    istanbul'da yaşamadığım zamanlarda
    anahaberlerde 3.sayfa haberleri verilirken sağ üst köşede yazan kadıköy yazısı bana hiç bi bok ifade etmiyordu
    izmirin karşıyakasının veya x semtinin şu an halen bana bi bok ifade etmediği gibi.

    dolayısıyla isyanlara sürüklenir ben istanbulun semtlerini bilmek zorunda mıyım falan derdim.laflarında istanbulun belirli olmazsa olmazlarını açıklamadan kullananlara şiddetle kıl kapardım.

    gel zaman git zaman...
    istanbul a gelip ilk iş çamlıca tepesine çıkıp "ulan istanbul sen mi benim olacaksın ben mi senin!" dememin üzerinden 6 sene geçti.
    zamanında "o ne kidir" dediğim kadıköyü şimdi nerdeyse sokak sokak biliyorum,hatta belediye başkanının seçiminde oy bile kullandım*

    şimdi bakıyorum ki aynı denyoluğu ben de yapıyorum.
    ve acıdır ki bu artık bana denyoluk olarak gelmiyor.
    televizyonda istanbul'daki kar yağışının gündemin birinci maddesi olmasını çok normal görüyorum çünkü o haber beni ilgilendiriyo-
    yaşasın artık ben de büyükşehirde yaşayan egoistin tekiyim!

    ulan istanbul demek ki ben senin olmuşum.
  • özellikle merkezleri istanbul'da bulunan medya kuruluşlarının yaptığı densizlik. en güzel örneği de kar yağışının sadece istanbul da yağdığında haber olmasıdır.
  • artık medyanın iyice bayan, ama kimsenin de höt diyemediği parolasıdır, iki yüzlülüğüdür. haber başlıklarında "yurdun x e teslim olması" durumu ancak ve ancak istanbulun bu duruma dahil olmasıyla olanaklıdır. türkiyenin bi yerinde deprem olabilir, ama bu deprem istanbulda hissedildiyse haber niteliği taşır.

    bu durum eminim doğal afetleri düzenli olarak yaşayan ama "istanbul etkilenmedi" diye ilgi çekemeyen 'yurdum' insanının kanına dokunuyordur, dokunmalıdır da.

    (bkz: 22 ocak tarihinde yurdumuz kara teslim oldu)

    şimdi benim hatırladığım son bir kaç haftadır doğu kara teslim oldu, hatta bir kaç gün oncesinden beri anadolunun pek bi kesimine kar yağıyor. bu olayları medyanın yazmasını bırakın, haber yapılan şey istanbul'un kara teslim olacağına yonelik ve bu durum "yurdumuz kara teslim oldu" diye yansıtılıyor. sanki erzurum, muş, bingol ve onlarca il, ilce haftalardır kar altında değilmiş gibi.

    bu paralelde yaşanan diğer durum ise geçen ay içerisinde istanbula kar yağacak diye bir hafta boyunca haber yapılması ve sonunda yağmaması idi. eminim türkiye'nin bir çok kesimi zaten karlar altındaydı.

    (bkz: türkiye de depremler)

    <12 lik punto> yalovada 2.3 şiddetinde deprem. </12 lik punto>halk sokaklara çıktı, panikte. şimdi 4 saatlik istanbul ve deprem adlı programa geçiyoruz.

    adana, hakkari, gümüşhane vs.. de 5 şiddetinde deprem oldu. can kaybı yok. şok haber sibel can kameralarımıza yakalandı!

    arada bariz bir ayrımcılık hiç mi gozunuze çarpmıyor?

    "yuh almagest, istanbulda 15 milyon kişi yaşıyor abartma sen de" diyenler için;

    istanbulun medyanın en çok takip edildiği şehir olduğu doğrudur. ama neden istanbula yağan iki santim kar 10 kaplan gücündedir, taşan dereler bi anda amazon olur? neden 2.3 şiddetinde deprem ulusal kanalların tüm yayın akışını temelden sarsar? anadoluda eminim bazı yerler 6 ay kar altında, eminim her ay dereleri taşıyor? hatta oralarda biz istanbulluların canını sıktığından daha cok can sıkıyor, belki de can acıtıyor.

    tüm bunlar bir kenara esas merak ettiğim, neden bu iki yüzlülük çifte standart kimseye batmıyor?
  • istanbulu gözünde fazla büyüten bazı istanbulluların düşüncesi.
    köyünden hiç çıkmamış, dünyayı köyünden ibaret sanan köylünün düşüncesiyle eşdeğerdir.
  • haberlerin, hava durumlarının vs. içeriği genelde bu şekildedir

    -türkiye nihayet yaza merhaba dedi sayın seyirciler.. istanbulluları güneşli bir haftasonu bekliyor.. bu haftasonu istanbul'da hava sıcaklığı 5 derece artacak.. yurdun geri kalanında ise yağışlı hava devam edecek.
  • esasen bu anadolu'yu tamamen köyden ibaret sanmakla gayet parelel bir durumdur. halbuki anadolu'nun büyük şehirlerine gittiğimizde bizim istanbul'da sürdüğümüz sefil hayattan çok daha kaliteli bir hayat sürebildiklerini, üstelik sizle eş grupta aylık gelirleri olmasına rağmen sizin bir üstünüz gelir grubuna yakın yaşayabildiklerini görürsünüz. istanbul'da doğdum ve büyüdüm,büyükçekmece'de yaşıyorum allah'tan, kıçı kırık bir daireye yaklaşık yüz maaşım karılığı borçalanarak sahip olmaya çalışıyorum,bu halden dolayı da ekstra çalışıyorum ve kendime ayırabildiğim en özel vakitler arkadaşlarla evde çay içebildiğm zamanlar oluyor, benim istanbul'um bu. kayseri'de meslektaşım olan arkadaşıma bakıyorum, kendisine eski bir nissan patrol almış,bakımını yapmış, off road turları yapıyor,erciyeste orada burada kamp yapıyor, ikinci çocuğu da olmuş üstü başı düzgün, arada yurtdışına çıkıyor ve biliyorum ki o benim gibi ekstra çalışmıyor da.samsunda yaşayan bir başka meslektaşım, kendini avrupa birliği projelerine adamış, üçüncü yabancı dilini öğrenmekle meşgul, keyfine bir daha üniversite sınavına girmiş ve şaka maka işe yarayabilecek bir bölüm de tutturmuş, yiyip içip gezip yatıyor bu adamlar ,güzel evlerde oturup güzel şeyler yiyip içiyorlar ve biz istanbullular türkiye'nin en büyük şehrinde yaşamanın bedelini ödüyoruz hem de hiç bir nimetinden faydalanamayarak. türkiye istanbul'dan ibaret değil , başka şehirlerde daha güzel hayatlar da var.
  • başka bir yerde deprem olduğunda uzmanlara hemen "peki istanbul'u etkiler mi?" diye sorulmasına, cevap "hayır" ise derin bir oh çekilmesine neden olan düşünüş biçimi. kaldı ki türkiyede deprem riski istanbul dan kat kat yüksek pek çok yer olmasına rağmen, sunucular her seferinde bu gafı yapar ve her seferinde suratlarına oluşan rahatlama ifadesini gizlemeyi başaramazlar.
  • bunun daha da alt versiyonlari var, istanbul'u sadece levent, taksim, bostanci'dan ibaret sanmak gibi. istanbul'da bir esenyurt, bir sultanbeyli de var, hani ozellikle dogudan goc alan ilceler, beldeler? hani kulturlerini de beraberinde getiren insanlar?
    ozellikle kulturel bir mesele tartisildiginda etkileri daha acik hissedilir. degismez, degistirilemez arguman gelir : turkiye iran olacak!
    hayir arkadasim, hayir kardesim, turkiye iran zaten.
    onbes yil once kot-tisort giydigimde de ardimdan soyleniyordu mahallenin kadinlari "ahanda mahallenin turisti geciyor" diye.

    askeri/siyasi bir konudan ortaya cikmis olan "hayatinda ankara nin dogusuna gecmemis adam"dir bu bir anlamda. mahalle baskisi nedir? kadinlar erkekler neden/nasil tokalasmaz? buyuk aileler biraraya geldiginde neden haremlik-selamlik oturulur? her sey din icin mi yapilir? din ve kultur sekillenisi nasildir? cok dindar gecinen insanlarin samanist kulturun etkilerini de ayni anda nasil yasarlar? ..vs... bunu anlatmak da zor. her defasinda bosuna konusuyor olma hissiyle yilginlik cokuyor icime ya neyse.
  • mavi jeans'ten tiksinme sebebi.
hesabın var mı? giriş yap