• marko vardı, yılışık zengin bir alman piçi, benim hatuna yazıyor, kızın adı nina, bir oturuşta bir domuzu götürür kahpe, öyle iştahlı gösterişli falan bi manita. bu marko nina'ya yazıcam diye gelip gelip beni madara etmeye uğraşıyor falan. ben sessiz adamım, susuyorum tabi. bi gün bu gene böyle maymunluk yaparken herkesin önünde bi çıkardım hacı marko'ya tokatı, bu dondu kaldı am görmüş dilenci gibi gözüme bakıyor. bu böyle bakınırken bi tane daha, bi tane daha, beş vurup bir sayıyorum ibneye, seriye aldım tokatla dövüyorum. bu güleyim mi ağlayayım mı şaşırdı kızın önünde. sonra allahtan anaokulu hocamız vardı, frau kasper, o geldi de ayırdı bizi yoksa elimde kalacaktı almanın dölü. yaş 6-7 falan benim, en deli zamanım. gözüme bakacak delikanlı bulamıyorum. sonra da bir daha kavga etmedim zaten. hani kavga etmedim dediysem dayak çok yedim, o ayrı. cumhur ibnesi de yazıyordu gerçi kıza ama ona bi şey demeye hiç götüm yemedi bak.
    efsane diyeni de sikerim, her kelimesi gerçek bunun. nina'ya sorun, marko'ya sorun amk.
  • gerçektir...

    bir türk interrailci trende tuvalete girmek için kalkar. tam o sırada bir kızla bir oğlan, bir takım amaçlar için birlikte tuvalete girerler. kapıya da 2 zenci çocuk gelir ve kimse girmesin diye kapının önünde beklemeye başlarlar. türk olan içeri girmek için hamle yapar ama zenciler "no" diyerek onu engellerler. ardından türk olan çok sıkıştığı için bir kez daha, bu sefer daha kararlı bir şekilde tuvalete girmek ister. zenciler bu kez çocuğu iterler ve çocuk yere düşer. son derece inatçı ve kavgacı bir insan olan türk delikanlısı, çok sinirlernir ve tuvalet kapısına doğru 3. kez atılır. bu sefer sabrı taşan zenciler çocuğu bir güzel döverler. yediği dayak sonrası deliye dönen türk genci "allah mısınız ulaaaaan!!" diye bağırır ve tam bu sırada "allah" lafını duyan zencilerden biri "ooo muslim brother!" deyip, az önce dövdüğü çocuğa sarılır ve sonra da kola ısmarlar.
  • zamanında bulgaristan'ın uluslararası bir plajındayız. birkaç erkek otururken futbol oynayan bir kaç eleman görülür. yanlarına gidilip derdimiz anlatılır. karşılıklı bi maç yapalım hesabı. heriflerin sırp olduğu bizim de türk olduğumuz anlaşıldıktan sonra galatasaray, belgrad, istanbul ekseninde bir iki muhabbet döner. en son maça başlarken bütün sırpların ''just for fun ha?'' diye üstüne basa basa söylediklerini hatırlıyorum. ''olm bakın adamlar sadece eğlenelim diyorlar, sertlik yapmayın'' diye ben de bizimkilere tembihledim. maç başladıktan sonra biz bir iki gol attık biraz da sert oynayarak. adamlara da en son bıkkınlık geldi kendi aralarında sırpça küfürleşmeye başladı ibneler. yerden kaymalar mı dersin, topa gireyim derken baldıra tekmeler mi dersin her şey var. o değil etrafa da 10-15 kişilik kalabalık birikti bizi izliyorlar. amına koyim sanki galatasaray-kızılyıldız maç yapıyor da bi ara; ''defansta çok boşluk veriyoruz greyback, oralara kadar getirmeyin adamları'' diye ruh hastası cümleler duymaya başladım. neyse ki ben ortamı sakinleştirici adam görevini oynayıp herifler gol falan attığında ''nice shot'' , ''nice move'' gibi bir şeyler söylüyorum da adamlar da bizi insan zannediyorlar. maç bitiyor ortam yumuşuyor. heriflerle el sıkışıp, bi sakatlık çıkmadan nice game falan diyip ayrılıyoruz oradan. kavga dövüş olmasına ramak kaldıydı, allahtan sırplardan bi çetnik işareti falan gelmedi yoksa kanın gövdeyi götürdüğü sürrealist bir film izleyebilirdik.

    bu entry'den de bildiğim tek ingilizce kelimenin ''nice'' olduğunu anlamışsınızdır. ehehe.
  • biri de dedemden gelsin: almanyada işçi olan dedem ve uzaktan akrabamızın önünü dazlaklar keser. bizim akraba lisanslı boksör olduğuna dair belgeyi çıkarıp gösterince dazlaklar arkalarına bakmadan kaçmışlar. çocukken anlatıldığında çok etkilenmiştim hikayeden şimdi anlatınca pek inandırıcı gelmedi bak. bizim dede yedi galiba bizi.
  • cogu kez sabahlara kadar acik kebap dukkanlarinin onunde vuku bulan, kanli canli, uzun bicakli, kaytan biyikli, babayigit efsanelerdir. adamin kafa dumbak gelmis " give me some of that shit" diyor. turk insani nimete bok dedirtir mi hic, vay senmisin kebaba shit diyen. at kacar, torba duser, muharebe baslar.
  • hacı bi gün japonyadayım, manita var benim orda, adı matarasu. taktım yengeni koluma, hadi dedim, geldik japonyaya bi suşi yiyelim. yengen "köşeyi dönünce bi balık pişiricisi var, orda güzel suşi yapıyolar, oraya gidelim" dedi. "tamam yavrum" dedim, tık tık tık yürüyoruz keyifli keyifli. arkamdan bi ses "şşş jakoben, manita yapmışsın" falan, kaşı gözü ayrı oynuyo bi tane japon magandası. japonca bilmiyorum ama herifin mimiklerden anlıyorum ne diyo. benim kafa attı hacı. "ulan" dedim "ortalık asian school girl kaynıyor, gözü bizim karıya mı diktin hırbo". yengen "boşver pis serseriyi gidelim" diyo, "yavrum" dedim "sen eve kaç, ben şunun çekiğine kayıyım geliyorum", yolladım yengeni.
    dedim "kısık göz senin olayın nedir"? "yiyosa bizim mekana gel" dedi. "yürü lan gidelim" dedim, gittik bunun mekana. anam! her yer samuray kaynıyo amına koyim. baktım bunlara "ulan" dedim "tabiri caizse hepinizin amına koyim" dedim, "japon misafirperverliği bu mu lan" dedim, "geyşanızın amına koyarım" dedim. hacı bunlar bi şaşırdı, 600-700 kişi var, last samuray bile orda, hepsi ninja amınak koyim. ulan, kim bu götoş hepimize posta koyuyo falan diyolar. japonca bilmiyorum ama mimiklerden çakozluyorum kestaneyi. görsen var ya mamçukolar, samıray kılışları, sumocu donları havada uçuşuyo. bi dalarsın hacı bunların arasına, birinin kılıcı tutuyorum diğerinin götüne sokuyorum, mamçukoların üstünden ip atlıyorum, havadan yıldız geliyo göğsümde yumuşatıp sol voleyle çakıyorum çekik gözlü götten bacaklılara. veriyorum kutsalı, veriyorum coşkuyu; veriyorum cüneyti, veriyorum kadiri. aikido kungfu fak yu tenk yu derken aradan 7-8 saat geçti bunlar bi 20-30 kişi kadar kaldılar ama ben de bittim iyice. ne yalan söliim, tam, ulan bi mola versek falan diye düşünürken birden kapı açıldı hacı, içeriye ablak yüzlü, gubudik bi herif girdi, "durun" dedi "siz kardeşsiniz" haydaaa! kaç kişiyi kesmişim hacı, artık iş çığrığından çıkmış. dedim "dayı, biz osmanlı torunuyuz, we are ottoman child, bizde kardeş katli vacittir, amına korum ben bu yer elmalarının". dayı geldi, elime sarıldı" oğlum yapma hepiniz müslüman çocuğusunuz, bak beş kardeşin beşi bir mi, feriştahını sikerim senin, soyumuzu tükettin itoğlusu" falan. kalender de bi amcaya benziyor. "dayı, sen kimsiniz" dedim. "ben" dedi "akira kurusowa, kömür dünkkanım var şangayda". "oğlum tashu" dedi,"ne yiğit bi delikanlı olduğun belli, anasını sikmişsin heriflerin, bu kalanlara kıyma, iki kışlık kömürün benden, evine kadar da getiricem" dedi. "dayı" dedim, "ben işin odununda kömüründe değilim, bizimkisi namus belası" dedim." evlat" dedi, "sen bu itlere bakma, ülkemizi rezil ediyorlar, biz böyle değildik eskiden" falan filan. "tamam dayı" dedim "sen canını sıkma, senin için affediyorum bunları ama ben japon kültürünü böyle bilmezdim, yazıklar olsun japon gençliğine, toranaga'nın torunlarına yakışmıyor" dedim. yengenin yanına döndüm. ekmek arası bişiler hazırlamış saolsun matarasu, "bonzaim" dedim, " fidanım, ben yoruldum yatalım artık". dişlek dişlek, kikiki güle güle yatağımı hazırladı saolsun. "benim kafamdaki japonya bu diil ya" dedim, "bu diil".
  • yasanmis bir olaydir.
    ştutgard'ın freudenştad adlı yerleşim biriminde bir alman genci buyuk bir talihsizlik sonucu bir bir almanço'nun arabasina girer.. o esnada uykusu kaçan almanço balkonda sigara içmektedir. akabinde arabasinin içindeki ambiyansı farkeden turk kardeşimiz apar topar evden çıkar, rüzgar gibi merdivenlerden iner ve arabaya dogru depar atar..
    telaşlanıp arabanın içinden çıkamayan safkan alman kardeş bozararak almançoya bir bakış atarak "-affet abe yaa" demeye çalışır.. ancak almanço kardeşimiz safkan osmanlı tokadı ile başladığı serenatı, tum mahallenin gozu onunde tam bir şolen havasında tamamlar ve muthis final icin karakola gider..
    hırsızı yakalamış olmanın verdiği haklı gurur ile agzı, burnu, kaşları ve bilumum estetik gerektirecek organları patlamış bir halde beraberinde getirdigi almanı polise teslim eder..
    ondan sonraki sahne ise alman hastaneye goturulur.. almanco ise gozaltina alinir..
  • ızleyici olarak polonya'da dahil olduğum kavgadir.

    polonya'da irkcilik zirvededir. esmerseniz hele ki zenciyseniz kaçınılmaz.

    neyse clubtayiz. sigara odasinda. 3 tane polak geldi. tip belli; irkci orospu cocuklari. yanimizda da iri yari; boks yapan; six pack li; insan evladini sikerek petrol cikaracak bir zenci arkadas var. selamimiz sabahimiz var bu ibneyle. ıyi cocuk.

    neyse; polaklar lehce bir seyler soyluyor. biz siklemiyoruz. bunlar biz boyle yaptıkça dozu arttırıyor. damla tasti tasacak. damla nasil tasti? maymun sesi cikarip maymun gibi hareketler yapti. adam yanlis ata oynamisti.

    bizim zenci gayet kibar bir sekilde; could you please hold my beer, dedi bana.

    sonuc: adamlarin anasini sikti. bak oyle boyle degil ha; biri zaten ilk yumrukta valhalaya vardi. ıkincisi tirsti. maymun hareketi yapanin kafasindan tuttu; odunlarla kapli olarak duvara surte surte sikti bunlari.

    3 leş; adamlarda şekil falan kalmadi.

    bunlar disariya cagirdi bunu. 6 kisi olmuslar. bizim zenci gayet cool bir sekilde gidip onlari da sikti. bunda biraz darbe aldi ama ayakta kalabilen yine kendisiydi.

    dondu ve bana dedi ki; thanks for holding my beer, bro.
  • sene 98, ingiltere'de dil eğitimindeyim, türklerin sayısı çok yüksek okulun yarısı gelmiş bizle beraber semtte bir 10 tane türküz ama çoğunluğu kız southampton apaçilerine pek bi ses edemiyoruz neyse bir gün 3 tane ingiliz piçi ( resmen piçler ama öyle böyle değil) bizim kızlara küfür ettiler saçma salak işler yaptılar benim de bakır tel eridi, saldırdım bunlara derken bunlar karşılık vermek yerine koşmaya başladılar, ben de peşlerindeyim kovalıyorum bir yandan bağırıyorum, i am alone c'moon diye, içimdeki afroyu açığa çıkarmış olmanın da verdiği şaşkınlığı yanımda taşıyarak koşuyorum. en sonunda bir sokağa döndü bunlar ben de bir 5 metre geriden geldiğimden takriben dönmüş oldum, bir de baktım 20 küsür ingiliz holiganı..

    bir haldir tadı yaşamadım değil, ertesi gün okuldan hocalar eve gelmişti kontrol etmeye saolsunlar.

    ha ben uslandım mı tabii ki uslanmadım, fucking turk where are you at the world cup diye bağıran bir amcıkağızlıya, ''argentina will fuck you tonight and you will also watch other countries matafaka'' deyiverdim, neticede arjantin bunlara koyunca imdi yürek yırtılır oldu, yünanistan göçmeni bir taksici komşu momşu deyip yetiştiydi saolsun.
  • pek kavga da denemez ya, rusya'da bir mafya babasının sevgilisine asılan bir türk yüzünden tartaklanan babamın başına gelendir.

    otelde sakin bir şekilde kahvaltısını yaparken bizimki, birden içeriye dalan mafya babasının türk kafilesini biçtiğini görmüş. 'allahtan uzak oturdum bizim dallamalardan' diye düşünüp gülümserken iki metre boyunda dev kızgın mafya babası tıfıl babamı yakasından tutup havaya kaldırmış. ve anlamadığı bu dilde 'otridivyladt ,mama ertlduvl ltounsk webstru kaktr domnsk' diye bağırmış. sonra da usulca yere indirerek basıp gitmiş. anlattığına göre havadayken mafyayla gözgöze gelen babam çok pis küfür yemiş, yani aslında tam olarak anlamamış ama öyle hissetmiş.* *

    bu ve buna benzer kavga hikayelerinin hep dışarıdan dahil olandır benim babam. efsanedir. bir keresinde de sokakta taşlı sopalı bir kavgaya denk gelmiş, hemen oracıkta bulunan çöp tenekesinin kapağını siper etmiş, olaylara karışmadan geçmiş gitmiş yoluna.
hesabın var mı? giriş yap