• klasik hikaye olarak yatırımcı baskısıyla açılması gereken süreden biraz önce açılan dolayısıyla ilk başlarda ufak sorunlar yaşansada son dönemde artık işlerin yoluna girdiği , tür çeşidinin sürekli arttığı , türkiyenin bu ölçekte ilk akvaryumu.

    tavsiyem sadece deniz canlıları ve balıklar ile ilgilenen kişilerin gitmesi , yoksa yukarıdaki gibi hayal kırıklıkları ile karşılaşılabiliyor. belkide ülkemiz insanına has "ne beklediğini bilmeden bir şeye dahil olma" durumundan kaynaklanıyor olabilir.

    orada görevli biri olarak sıklıkla gördüğüm manzara belki hayatında bir daha hiç göremeyeceği , hakkında neredeyse kitap boyutunda çalışmalar yapılmış ender ve kıymetli türlerin önünden hımmmm diyerek hızlıca geçen insanlar. hayır madem incelemeyeceksin , önünde 5 dakika geçirmeyeceksin neden verip o kadar parayı geliyorsun güzel insan diye sormak istiyorum böyle kişilere.

    bütün gününü orada geçiren , bütün türlerle haşır neşir ,sand tiger köpek balıklarını dalarak eliyle besleyen biri olarak bile halen bazı akvaryumların önünde 10 dakika dalıp gidebiliyorum.

    ana akvaryum hariç 25 civarında diğer akvaryumların herbirine 5 dakika ayırsanız içeriyi dolaşmanız en az 2 saat sürüyor , hal böyleyken içeride toplam 20-30 dakika kalıp "hiç güzel diil , beğenmedik cık..." diyen kişileri ben pek anlamıyorum.

    yüzlerce türü sağlıklı , akvaryumlarını temiz ve bakımlı tutmak için harcanan korkunç emeği saymıyorum bile ama herzamanki gibi eleştirirken biraz insaflı olmak gerektiğini düşünüyorum.

    öedenen ücret çok mu ? net bir şey söylemek zor , ülkemiz alım gücünün düşününce ucuz olduğunu söyleyemeyiz belki ama eğer sırf aylık su ve elektrik giderleri hakkında bir fikir sahibi olsanız "evet bu adamlar bizi kazıklamıyormuş" dersiniz.

    sucul hayat , köpekbalıkları , dalış ilginizi çeken konular ise mutlaka görün , sindire sindire dolaşın derim , eminim memnun kalacaksanız , öylesine bi bakalım diye gelmeyi düşünüyor iseniz belki vaktinizi başka türlü değerlendirmek daha sağlıklı olur.
  • şu eleştirimi hong kong, cape town ve singapore'daki akvaryumlara gitmiş olan birisi olarak yazıyorum. buralardakileri gördükten sonra "avrupa'nın en büyük akvaryumu" iddiasıyla karşımıza çıkan turkuazoo için haliyle büyük umutlarım ve beklentilerim vardı. tamam, kabul ediyorum bayramda gitmek büyük bir denyoluktu; fakat çalışan birisi olarak ancak bu zamanı bulup değerlendirdim.
    belki kapanış saatine kadar kalabalık bitmiş olur umuduyla gittiğimde karşıma kilometrelerce kuyruk çıkması bana kapak oldu. demem odur ki bayram, seyran zamanlarında kesinlikle gidilmemesi gereken bir yer. bir sürü çocuk (çocuk da severim halbuki) hepsi ya bağırıyor sevinçten ya da ağlıyor, tam tımarhane gibi...

    deliler gibi kuyruktan sonra bina içine girip bilet gişesini gördüğüm anda da ayrı bir hayal kırıklığı yaşadım. bu kısmını da mimar gözüyle eleştiriyorum, kimse kusura bakmasın... çıkış ile girişi ayıran sağır duvarın girişe bakan kısmı sağır bir duvar ve sadece önüne cam koyup içine mavi ışık vererek 1-2 balık gölgesi yapmışlar. halbuki daha girişten akvaryumdasın hissini verselermiş, ne bileyim duvar boyu akvaryum yapsalarmış insanlar beklerken de onları seyrederek çok da iyi vakit geçirebilirler.

    çalışanlar çok genç ve güler yüzlü. erkeklerde uzun saçlı, küpeliler var. buna bile dikkat ettim, dalga geçmeyin. bir mekanda mekan kadar çalışanı da önemlidir! öğrenci 18 tl, yetişkin 25 tl belirtmeden geçmeyeyim...

    girer girmez görevli sizi pano önüne yönlendiriyor. fotoğrafınız çekiliyor. siz akvaryumu gezip çıkıncaya kadar photoshop'ta yanınıza kocaman bir köpekbalığı konduluruyor. fotoğraf çekiminden hemen sonra 1 alt kata inerek akvaryum macerasına başlıyorsunuz. sütun tanklarda çeşit çeşit, irili ufaklı balıklarla karşılaşıyorsunuz ilk olarak; ama tabii bayram sebebiyle bütün havuzların ve tankların önü hınca hınç dolu olduğu için hem görüp hem de fotoğraf çekmek isteyen birisi için işkence oluyor. (ha bu noktada da belirteyim, profesyonel fotoğraf makinesi dahil her türlü fotoğraf makinesi sokmak serbest.) balıkların açıklamaları yanlarındaki panolarda yazıyor; fakat daha çok bilgi almak istiyorsanız, belki bayram yoğunluğundan dolayı bilemiyorum, görevliler yok ortalıkta. köpek ve kedibalığı ile vatoz yumurtalarının başında tek bir kızcağız buldum. onda da sürekli aynı cümleyi tekrarlıyordu: "bakın bu kedibalığı yumurtası, bu köpekbalığı yumurtası, aha bu da vatoz"... "bunlar neden kese gibi şeylerin içindeler? neden iplerle asılı duruyorlar?" diye sorduğumda ise görevli kızdan şu cevabı aldım: "eaaö bilmiyorum"

    tüm tankların ve havuzların camlarının full parmak ve burun izi olmasından ötürü nefret ettim. daha fenası, çok bilmişlik yapmak istemiyorum ama, havuzların içindeki su sanki kirli gibi geldi bana. tam 1 ay oldu açılalı. sanki hiç suları değişmemiş de aradan 3-5 gün geçince havuzların içi yosun bağlayacak gibi duruyordu. akvaryumların ve sütun tankların camları açılı mıdır nedir, baktığınız noktadan 2 cm kaydığınız an acayip değişimler oluyor, gözlerinizi yoruyor.

    türk milletini ilk olan bir şeyin içine atarsan tabii türk olduklarını belli ederler. üstü açık havuzların içine el daldırmalar, parmak sokmalar gördüğüm manzaralardan sadece birkaçıydı... yengeçlerin olduğu yerde görevli dalgıçlar arada bir gelip beslerken (besleme saatleri hafta içi saat başları, hafta sonu yarım saatte bir) yengeci eline alıp size uzatıp sevdiriyor. bölüm değiştirirken orta avlu noktasında kendinizi ormanda hissedebilirsiniz. sağdan soldan çıkan yapay ağaçlar, yapraklar beni o hisse soktu. köpekbalığı odaklı akvaryum olduğu için haliyle köpekbalığı görme merakı içindeyseniz çok da meraklanmayın derim. vatozları, köpekbalıklarını, diğer çeşitli balıkları görebileceğiniz tünele girdiğiniz an bir an olsun her şeyi unutabilirsiniz, o garanti! isterseniz yürüyen banda binin, isterseniz yanında yürüme yolunda takılın. köpekbalıkları hiç öyle devasa boyutlarda değildi, daha büyüyecek belli ki. vatozların da çeşitli boy ve desende olanlarını görebilirsiniz. ben, nedense, vatozlara hayran olduğum için onların merakıyla gitmiştim. tünel, gene yoğunluktan mıdır bilemiyorum, havasızdı. havalandırma yetmemiş olabilir, onca insanı kaldırmamış olabilir. aralarda menfezleri gördüğüm an hava almak için saldırdım. tünelden çıktıktan sonra tekrar tekli sütun tanklar ve boyunuzdan çok daha büyük, kocaman duvar tipi akvaryumlara geliyorsunuz. orada leopar desenli, kocaman bir vatoz ve diğer canlıları görebilirsiniz. koskoca, avrupa'nın en büyüğü denen akvaryumda sadece 1 tane ahtapot (ki o da yavrum, kendini kayaların altına gömdü 100 kişi bir anda etrafını sarıp öeaha sesleri çıkara çıkara baktığı için) olması ve hiç denizanası olmaması hayal kırıklığına uğrattı.

    çocuklar unutulmamış turkuazoo'da. çocuklar için oturma yerleri, içine girip fotoğraf çektirebilecekleri köpek balığı ağzı, dalgıç kostümü vb. şeyler var. minik bir cep sineması da unutulmamış. hayvanlarla ilgili belgesel vardı biz girdiğimizde. akvaryumların hepsini gezip dolaştıktan sonra çıkmadan önce de hediyelik eşya dükkanı var. hediyelik eşya dükkanı dediysem de sakın turkuazoo'ya yönelik hediyelik eşyacı sanmayın. hatta hediyelik eşya dükkanı demek bile yanlış olur. düpedüz oyuncakçıydı orası! minik savaş uçakları, askerler, el yapımı tahta oyuncaklar, toplar, kalpli yastıklar... sanki oranın hediyelerini seçen kişi bir an gaza gelmiş, içini türlü oyuncaklarla doldurduktan sonra bir an "aaa lan burası akvaryumdu di mi?! hadi 3-5 tane de balık oyuncak koyalım" demişcesine d&r'dan alınmışcasına balinalar ve sevimli köpekbalıkları vardı. tek derdim üzerinde turkuazoo yazan bir magnet almaktı. etrafımda göremediğim için kasiyer kıza sordum var mı diye. ağzından çıkan ilk "eaaöö" sesinden ne olduğunu anladım zaten. "eeaöö... şu an yapım aşamasında magnetlerimiz. onun yerine size üzerinde turkuazoo yazan puzzle'lardan verelim?" ben ki puzzle'dan nedense haz etmem, o an daha çok nefret ettim turkuazoo için yapılmış puzzle'ları gördükten sonra!

    çıkışa gelince aklımıza turkuazoo'da ocak itibariyle dalış yapılabilineceği geldi. danışmak için bir görevli aradık. tam çıkış noktasındaki görevliyi sıkıştırdık. geçen hafta birileri ilk dalışı yapmış kazasız belasız... "dalış konusunda bilgi veya randevu almak istiyorsanız ya internet sitemize girin ya da telefon edin" dedi. bazı şeylerin hala oturmadığını gördükten sonra dalış yapar mıyım bilemiyorum. halbuki çok gazdım bu konuda... her neyse, sonuç itibariyle her şeye rağmen memleketimde böyle bir şeyin projesine bile girişilmiş olmasından ötürü mutluluk duydum ben. hafta içi veya birkaç ay geçtikten sonra tekrar gidilmesi gerek ki bu söylediğim şeyler hala var mı yok mu, eleştirilerim de haklı mıyım değil miyim görebileyim. eminim daha gelişecektir, genişletilecektir, açıklar kapatılacaktır. eğer bu haliyle kalacaksa ve bu haliyle avrupa'nın en büyük akvaryumu olduysa vay avrupalı'ların haline!

    çekebildiğim fotoğraflar ise şurada: http://www.flickr.com/…xset/sets/72157622770040627/
  • koordinat olaraktan ikea'nin giris kapisinin hemen caprazinda. tam 25, ogrenci 18 lira ucreti odeyip girdikten sonra ilk olarak tatli su baliklarinin oldugu bolume geliyorsunuz. burada farkli nehir turlerine ait sagli sollu duvara monte akvaryumlar var. koridor yagmur ormani seklinde agac ve bitkilerle dekore edilmis. vatozlarin da oldugu bir salona ulastiktan sonra da yarisi yuruyen bant olmak uzere iki kisinin gecebilecegi kadar genislikteki cam tunele giriyorsunuz. burasi en alengirli kismi. rehberin anlattigina gore 5,5 mm kalinliginda ozel bir cam bu ve yaklasik 15 kusur ton basinca dayanikli.

    cam tunel bittikten sonra, oturup baliklarla kesisebileceginiz banklar var. tunel cikisi resif baliklarinin oldugu akvaryumlara aciliyor. burdaki minik baliklar uzun ve dikkatli seyirle hakedilen detaylariyla enfes seyler.

    icinden tunelle gecilen buyuk akvaryumda dalgiclar cam temizliyorlar surekli. balik besleme saatlerini anons ediyorlar, izlemek isteyen olursa diye.

    mercanlara hayran hayran bakarken, rehber olaya mudahale etti. goreceginiz akvaryum ici mercanlar gercek degil. 19 mayis universitesi, sanirim seramik bolumu ogrencilerinin eserleri.
    baliklari yuvalarindan edilse bile, en azindan mercanlar yerinde kalmis.

    mekanin duvarlarinda cesitli bilgiler iceren posterler var. egitici olmak istediklerini yansitmaya calismislar. simdilik duvarlardaki sesli bilgi zamazingosu calismiyor ama hizmete girecek izlenimi verdi. cikista bir de sinema salonu var, balik belgeselleri donuyor surekli.

    calisanlarin hepsi son derece guler yuzlu ve yardimsever. cocuklarla ozellikle ilgileniyorlar.
    ne diyelim, hayirli olsun, o cocuklar buyusun, denize karpuz, teneke atmasin ve baliklarin esareti bir ise yarasin.

    not: cikista vatoz ve kopek baligi yumurtasi akvaryumu var. yumurtalarin icinde hareket eden baliklari gorebiliyorsunuz, yani bir yandan nufus artiyor akvaryumda.

    ekleme lazim olursa bilgisi: calisma saatleri hatfa ici 10 - 18, haftasonu ise saat 20'de kapaniyor.
  • verdiği paraya değmediğini söyleyen am beyinlileri anlamıyorum. nasıl bir balık görmek istiyordun? oooooh paramıza değdi allaaaaah of of balığa bak 25 lira canıma değsin diyebileceğinizi sağlayabilecek ne olabilir?. kodumun monterey bay aquarium'unua gittim zamanında, bizimkinin ondan aşağı kalır hiç bir yani yok. akvaryumların önünden hızlı adımlarla bir tur atıp 20 dkda çıkacak kadar mal, cahil, puşt ve ilgisiz bir denyoysanız zaten ''çok kötüydü yaaa'' der çıkarsınız. doğduğumdan beri evimde akvaryum var, doğa tutkunuyum ve çok memnun kaldım. balık çeşidi azmış! ya bi siktir git, o ufak beynine göre anca balığın dış görünüşü değişikse farklı bir çeşittir senin için.

    neyse sinirlendim gene .
  • ya zaten böyle yerlere gitmeye çok gönüllü değilseniz, hayvanların bir şekilde sırf bizim keyfimize sergilenmesi durumu size olgu olarak zaten çok yakın değilse hiç gitmeyin derim.
    bırakın doğal ortam yaratmayı ortam yaratma bile becerilememiş. belinize kadar gelen üzeri açık ve istediğiniz an içine elinizi sokabileceğiniz havuzumsu camdan akvaryumlardaki sığlığın verdiği iç acısı, akvaryumun genişsizliğinin yarattığı "nası lan?!" hissinden biraz daha hallice oluyor. gittiğimiz sırada bir görevli havuzun camlarını silmek için vatozların bulunduğu havuzun camına cam sileceğini forst forst diye sıkarken, havuzun camını aşıp akvaryumun içine yaldır yaldır sıçrayan camsili görünce "yok artık!" diye bi sesiniz ister istemez yükseliyor. ne yaptığının farkındadır herhalde, camsil de değildir belki sıktığı diye kendimi avuturken yine ilginç bir yengeç türünün olduğu havuza doğru ilerlediğimde havuzun içinde dizlerinin üstüne oturmuş yarı beline kadar su içinde dalgıç kıyafetli insanoğluna anlam vermeye çalışırken elini havuza daldırdığı gibi yengecin tekini kapmasıyla suyun yüzeyine çıkarıp orada bu türe hayretle bakan insanlara sevdirmesi bir oldu. canım yurdum insanı da tabii ki de sevmekten anladığı tek şey olarak hayvanı dürtmek suretiyle anlamsız kahkahalar atıyorlar. biz de sadece bakabiliyoruz bu duruma, paralize olduk çünkü.
    tabii ki artık kendimi tutamayıp " şu yaptığınız şey bu hayvana zarar vermiyor mu, çok rahatsız görünmüyor mu?" dediğimde yüzünde adeta çocuk havuzundaki çocukların neşesindeki saçma ifade ile "yooooaaaaa" cevabını alınca ne kadar konuşsam da yengeçle konuşup anlaşıp onun bu durumdan hoşnut olduğuna kanaat getirmiş biri ile tartışamayacağımı anladım. bir tünel yapmışlar işte üstünüzden balıklar falan geçecek, tünele ilk girdiğimde gördüğüm şey bir dalgıcın akvaryumun yüzeyine sabitlediği bir damacanaya klima borusuna benzer bir boru oturtmaya çalışıp bir yandan bize el salladığı oldu... ya bari orda değilmişsin gibi yap ya dur falan... biz geçerken anlamayalım gerçek misin değil misin, ben artık kendimi geçtim çocuklar falan var orda, travma gibi el sallıyorsun ya elinde damacana arkanda köpek balığı...
    ve gördüğüm köpek balığının bezmişliği, hayata küsmüşlüğü artık o kadar barizdi ki daha fazla bir şey görmek istemedim. maalesef ki diğer akvaryumları, altında hiçbir şey yazmayan garip yaşam formlarını görmeden turu tamamlayamıyorsunuz.plastik dekorlardan bahsetmiyorum bile. ha bir de girişte yeşil perdenin önünde bir fotoğraf çekip arkasına deniz görüntüsü monte ediyorlar ki, basılmış fotoğrafın önünde poz verilip her hangi biri onun fotoğrafını çekse daha iyidir.

    http://vids.myspace.com/…00793470&release=100980134
  • bazı filmlerde görmüşsünüzdür, kahramanımız kocaman bir akvaryumun önünde durup balıklara bakar. (closer filminde cliwe owen, julia roberts'ı bekliyordu anlatmaya çalıştığım akvaryumda). bir kere öyle kocaman bir yer gelmesin aklınıza.

    kalabalık olabilecek haftasonu, bayram seyran gibi zamanlardan da kaçınmak lazım.
    zira oldukça kalabalık ve cam tünelin olduğu kısımda havasızlık hissi yaşanabiliyor.
    ayrıca, cam tünelde artık ışığın camda kırılması yüzünden midir nedir, gözleriniz biraz zorlanıyor ve acıyor.
    bazı yerlerde kafamı da vurduğumu söyleyebilirim. (gerçi benim boyum 1.90'nın üzerinde ama olsun, yine de dikkat etmek lazım)
    duvarlara konan tabelalarda ingilizce ya da başka bir dil bulunmuyor.
    ben olsam, tabelalar yerine lcd ekranlar koyar, ekranlarda o bölmedeki hayvanların görüntülerini oynatır, altyazı ile de bilgi verirdim iki üç dilde. bak bir öyle denesinler, daha cafcaflı olacak.

    bunların haricinde, cam tünelde balıklarla karşılaşmak, kafanızın tam üzerinden geçişlerini izlemek harika bir duygu.
    sonuç olarak istanbul gidilip görülmesi gereken bir yer daha kazanmış.

    programınıza alınız, gidiniz, özellikle çocukları götürünüz.
  • köpekbalıkları ile dalış yapma imkanı da olan dev akvaryum. bedeli gün itibarı ile 175 tl.'dir. bu fiyata 15 dakikalık eğitim, sonrasında 35 dakika süren dalış dahil. yanınıza profesyonel bir dalgıç veriyorlar bir de siz dalarken fotoğraflarınızı çekiyorlar sonra anı olsun diye.
    ps: henüz denemedim, görevli anlatırken öğrendim bunları. soran ablanın da akabinde "vay canına harika yani lifetime experience" demesi ise ayrı bir konu.
    (bkz: o kadar strong bir presence var ki)
  • bir zıpkıncıyla gitmek çok eğlenceli oluyor en başta
    bir bakıyorsun herif kitlenmiş 43 saniyedir uzaktan gelen levreği kesiyor... fanusdaki japon balığını patileyen kedi misali koccaaa akvaryumda en büyük eşkinayı takip ediyor... ne nerdedir hangi kovuktadır biliyor, şahane
    en güzeli de.. içi sızlıyor lan içi sızlıyor... zıpkıncı avcı dersin sen şimdi amma, o öyle değil işte
    uygun koşullarda bakılmayan canlıya, karnı çökük eşkinaya, keyifsiz mığrıya ve mahvedilen denizi simule eden tanka bakınca..içi sızlıyor, gözünden deniz tuzlusu yaş gelecek kadar

    turkazoo'dan keyif aldım... akvaristliğim tatmin oldu; levreği akvaryumda da sevdim, itinalı hazırlanmış biyotop tankları takdir ettim

    elbet eksiklikleri var.. ama üstüne düşen görevi yerine getirmiştir kanımca

    bir pazar aktivitesi olarak yer etmeli ajandalarında, denizi mayo ıslatmanın dışında görenler için mutlaka
  • dislerinin girtlaklarinda oldugunu ogrendigim vatozlari elimle besledim. harikalardi. tunel ve panaromik oda da oyle. kesinlikle gidip gormeye deger. mutlaka kalabalik olmayan bir gun ve zaman diliminde gidin. cok bos bir anindaki yirmi-otuz kisi bile oyle bir atmosferde sizi rahatsiz eder. cunku onlar en rahatsiz edici canli grubu. karada yasiyorlar. birbirlerine insan diyorlar.

    (bkz: elveda ve butun o baliklar icin tesekkurler)
  • tam anlamıyla olmuş. insanlara balıkları sevdiren bir mekan. tünelde vatozlara köpek balıklarına dokunacak gibi olmak inanılmaz.
hesabın var mı? giriş yap