• disardan da icerden de bakildiginda olumun kokusununun alindigi kaynayan bir rezalet. istanbul'a ya da herhangi bir yere bagli degil orasi. o bolgede, sadece sahada degil ofiste calisan bir grit tehlikesi altinda. ve grit raspa uygulamasi avrupa'da yasaktir...tamir tersaneleri, en buyuk gelirini bu yasakli ve yoredeki insanlarin cigerlerini bile parcalayabilecek gucte uygulamadan elde etmektedir.

    pek cok kisinin de bildigi uzere bolge, milli emlak mudurlugune aittir yani sahibi devlettir. tersane sahipleri de uzun donemli kiracilardir ve elde ettikleri gelirin yaninda odedikleri kira bedelinin lafini etmek abesle istigaldir.

    defalarca anlatilageldigi ama anlasilmak istenmedigi uzere sermayenin ideolojisi yoktur. kimi tersane sahibi islamci, kimi milliyetcidir. kimi sampanya ile gemiyi denize indirir de kimi gulsuyu ile...ancak gisbir (gemi insa sanayicileri birligi) catisi altinda pek de iyi organize olmaktadir o rakip gorunen tersaneler.
    bu cati altinda da "isci guvenliginde koruyucu faktorler"i konusmuyorlar takdir edersiniz ki.

    insan kaynaklari departmanlari ise kelimelerle ifade edemeyecegim igrenclikte bir departmandir. buradaki bazı kimseler, olumlu kazalarda bile 'nasil etsek de daha az tazminat odesek' hesaplari yapan gestapo artiklarindan farksizdir.

    degil taseron, sigortali olarak calistirdigi iscisine bile sahip cikmayan...iki bildiri dagitildi, goz gore gore islenen cinayetler basina yansitildi diye kabuslar gormeye baslayan...patronlara sahip bolgedir.
  • 14 ağustos 2009 tarihinde meydana gelen kazada ağır yaralanan, o günden bu yana tedavi altında bulunan satılmış duran isimli işçi hayatını kaybetmiştir. 27 yaşındaymış satılmış, evli ve bir çocuk babasıymış. satılmış ile beraber ölüme gönderilen işçilerin sayısı 131 oldu. ölülelerimizi, acılarımızı saymaktan kahroluyoruz, egemenler hala sus pus.

    aziz çelik sormuştu birgün'deki köşesinden. "cinayet odakları neden kapatılmaz?" diye.

    "partilerin bu kadar kolay kapatıldığı bir ülkede, birer cinayet odağı, işçi cehennemi haline gelen işyerlerini kapatmaya devletin gücü neden yetmez, devlet neden bu cinayetleri seyreder? 1960’lardan bu yana 30’a yakın partinin siyasal nedenlerle kapatıldığı ülkemizde cinayet odağı kaç maden kapatıldı, işçi cehennemi kaç işyeri kapatıldı?" *

    *http://www.birgun.net/…71&day=17&month=12&year=2009
  • mahmut altınöz isimli bir emekçiyi daha ölüme gönderen cehennem. mahmut ölüme gönderilen 129. işçi. kendi yarattıkları boktan krizi her alanda fırsata çeviren sermayedarların umurunda bile değil bu ölümler. öyle ki 4 aydır ücretleri verilmediğinden dolayı torgem tersanesinin önünde günlerdir direniş yapan, son kertede açlık grevine başlayan emekçilerin yanıbaşında yaşanmıştır hadise.

    düzeniniz batsın.
  • ölen işçilerin üzerine türban örtülen mekan.
  • "sayın başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde ve çeşitli platformlarda tuzla’daki ölümle sonuçlanan iş kazaları denilen seri cinayetlerle ilgili çeşitli görüşler ortaya konuldu fakat bildiğiniz gibi sonuç alınamadı. “hata yapmak insani, tekrarlamak şeytanidir.” denilir. kamuoyu vicdanını yaralayan bu skandallar serisi, bilinmelidir ki ferdî değil yapısal bir sorundur.

    sayın başbakan gemi inşa sektöründeki büyümeden bahsederken, bilmiyorum bu halı altına atılan, kan parasıyla örtbas edilen, hakkını aramak isteyen sendikalı işçilerin işinden, sessiz kalanın canından olduğu bu toplumsal maliyet ve faturadan, bu insanlık faciasından haberdar mıdır? iş yasası’nın 2’nci maddesinin “ana iş bölünerek alt işverene aktarılamaz.” maddesinin tuzla’da her gün ihlal edildiğini bilmekte midir?

    sevgili arkadaşlar, tersane sahibi milletvekilleri de aramızda bulunuyor, ama parlamentoda bir tek tersane işçimiz yok! siyaseti emekçi sınıflara açmadan, kapsama alanını genişletmeden, anlaşılan o ki ekonomideki öncelikler değişmeyecektir. nasrettin hoca’nın deyişiyle el elin eşeğini türkü söyleyerek aramaktadır. herkese “haklısın, sen de haklısın” tavrıyla bu insanlık pazarındaki faciaların üzerine gidilemeyeceği ortadadır.

    seçim bölgemdeki bu gidişat konusunda daha yazın başında beni uyaran ve tersane ziyaretlerimize eşlik eden disk’e bağlı limter-iş sendikamızın bütün öngörüleri doğrulanmıştır. disk kongresine katılan sayın çalışma bakanı, gizli ölümleri ortaya çıkaran disk’e bağlı limter-iş’i bütün buluşmalardan ve görüşmelerden çıkararak, aslında disk’de ifade ettiği “diyalog” çağrılarının da çok dışında kalmıştır. yakınları dava açmasın diye kan parası uygulamasının kurumsallaştırılmasının üzerine gitmek bu kadar zor mudur? siyasi baskıyla sendikalı işçilerin işten çıkarılması, haklarında dava açılması ve tutuklanmalarını neyle açıklayacağız? daha dün, geçenlerde sincan’da tgka mühendislikte yasa dışı uygulamalara ve grevci işçilere karşı, işverenin baskısına karşı bakan neden sessiz kalmaktadır? daha geçenlerde bu kürsüde tersanelerdeki ölüm oranlarının ilo, yani uluslararası çalışma örgütü verileri seviyesinde olduğu sizlere söylendi ve yanıltıldınız. ankara ve cenevre’deki ilo yetkililerine açtım sordum, “kesin olarak böyle bir veri üretilmediğini.” belirttiler, ilo web sayfalarında böyle bir verinin olmadığı açık bir şekilde ifade edildi.

    sevgili arkadaşlar, yine bu kürsülerde iş kazalarının mukadderat olduğu, takdiri ilahi olduğu söylendi hatta biz biliyoruz ki bunlar takdiri ilahi değil, takdiri fanidir, pekâlâ önlenebilir, seri cinayetler karşısında seri önlemler alınabilir ve bu cinayetlerde, bu iş kazalarında sadece deneyimsiz işçiler değil, teknikerler, mühendisler de iş kazası geçirmektedir. işçiler, mühendisler baret, gözlük takmadıkları için değil, fanla gaz boşalımı yapılmadığı için, kablolar düzgün bir şekilde birbirinden ayrılmadığı için, iskeleler düzgün kurulmadığı için, bütün bu maliyetler tersane sahiplerinin maliyet hesabında makine parkına yapılan yatırımla karşılaştırıldığında ufak kaldığı için, yoğun sipariş altında yoğun işçi çalıştırıp, bu hayat kurtarıcı önlemler para ve vakit kaybı olarak görüldüğü için gerçekleşmektedir.

    tuzla’da 44 işveren, 563 alt işveren vardır. sektördeki büyümeye tekabül eden iş güvenliği ve iş sağlığı önlemleri alınmadan işi hızlandıran modern üretim sistemlerinin kazaya neden olduğu raporlarda açıkça teyit edilmiştir. egemen mantık, “eğitimsiz köylüler geldi, tuzla’da ölümler arttı.” şeklinde ortaya çıkmaktadır. yani, süreçten mağdur olanı kendi mağduriyetinin sorumlusu olarak göstermek, asıl sorumluları görünmez kılmak anlamına gelmektedir. işçileri eğitmek söylemiyle, dikkati mali ve siyasi olarak güçlü ve dönüştürme gücü olan sorumlulardan kaçırıp, zavallı, eğitimsiz göçmenlere kaydırmaya yaramaktadır. eğer, eğitimler baret nasıl takılır, hangi kablo nereye takılır seviyesinde kalırsa çözüm olmaz. öncelikle tehlike arz eden iş ortamının düzeltilmesi için ciddi iş güvenliği yatırımları yapmak ve dünya örneklerinden öğrenmeleri konusunda öncelikle işverenlerin kendileri eğitilmelidir.

    tersanede yapılan montaj üretimi parçalarının yüzde 57’si çevredeki fason atölyede gerçekleşmektedir. bu usulsüz taşeronluk sözleşmeleriyle gemi yatırım-onarım işi alt işverene ve hukuka aykırı bir şekilde devredilmektedir.

    aristo, “zenginlerin sayısı az, yoksullarınki çoktur.” diyordu. yoksulların egemenliğinin olduğu ülkede bir demokrasi vardır. yoksulların egemen olduğu bir demokraside iş katliamları olmaz, sendikalı olmak suç olmaz, iş kazalarında ölüm olmaz ve görüyoruz ki bir kere daha, kapitalizmin ne vicdanı vardır ne de merhameti vardır. o yüzden paranın değil, vicdanın ve insanlığın egemen olduğu bir dünyada bu sorunlar yaşanmaz.

    nazım hikmet, “artık hiçbir söz teselli etmiyor beni/ ne kendiminki, ne başkasınınki.” demişti. zamanında “ya barbarlık ya sosyalizm!” diyenlerin kehanetinin, tuzla örneğinde ortaya çıktığını hepimiz gördük. hepimize kolaylıklar diliyorum."

    ufuk uras (tbmm konuşmasından)

    http://www.tbmm.gov.tr/…=20089&p5=h&page1=1&page2=1
  • insanlığın tuzla buz olduğu yerdir. devletimiz tüm yaralara tuz basmaya devam edecektir.
  • yüzüklerin efendisi'nde yer alan mordor vilayetine benzetiyorum ben burayı. garibim işçiler de ork gibi çalışıyor bu tersanelerde.

    bununla ilgili bir yerde bi yazı okumuştum röpörtaj gibi bir şey. özetle insanların ölmemesini sağlayacak bu güvenlik önlemlerinin insanı çalışma koşullarının olduğu paket kabul edilirse maliyetin çok yükseleceğini anlatıyordu. tamam bu bildiğimiz vahşi kapitalizm. ben şimdi burada ezberden solcu nutuğu çekmeyeceğim. işçi emek sermaye çok söylendi, ben bile tiksindim. sade bir kaç sözüm/sorum olacak :

    orada oturan o tersaneyi işleten adam. hey boss !!
    şimdi bu işçiler falan ölüyor ya böcek gibi (işçi ailelerinden çok özür diliyorum, patronla patronun anladıldığı dilden konuşuyorum). bir kaç işçi de senin tersanede öldü. evet evet ölmüşler... haberin yok mu ?? duymuştun.. anlıyorum... artık napıcan.. iş kazası.. oluyor.. ama iyi gemi yaptı bu yıl be. iyi de para kaldırdın hacı. hah işte. sana şey diyeceğim; o kazandığın parayı dikkatli harca. çocuklarını iyi okullarda okut. bir kaç ev, yalı, villa falan al. gayrimenkul bu ara iyi prim yapıyor. arada hayır işleri falan yap. evet yap bunları. gece de koy kafanı yastığa, rahat rahat uyu.

    sevgili çalışma ve sosyal güvenlik bakanı. devletlüm :
    sizin ve partinizin iktidarda olduğu, bakanlık yaptığınız şu dönemde tuzla tersaneler bölgesinde 45 kişi iş kazasında öldü. tam 45 insan. her biri sağlıksız çalışma koşullarında ork gibi çalışıyor sayın bakanım. ork ne diye soracak olursanız türkiye'deki genel işçi profili gibi bişey. yani patronların aklında böyle yer etmiş. hatta sizin de aklınızda buna benzer bir profille yer etmiş olacak ki gururla tersanelerin alınan siparişler nedeniyle 2012 yılına kadar dolu olduğunu söylemişsin. ölümlerden pek bahsetmemişsiniz. belli ki yaptığınız işle gurur duyuyorsunuz. ve işin öbür kısmı sizi pek ilgilendirmiyor. ama ben yine de bir tekrar edeyim. iktidar olduğunuz dönemde çıkartmadığınız yasalar, almadığınız önlemler, ekmeğine yağ sürdüğünüz patronlar yüzünden tam 45 kişi öldü. tam 45 ölüm. 45 naaş. 45 ceset. 45 cenaze. hangisi uygun geliyorsa. düşünmeniz için buraya serpiştiriyorum.

    sevgili medya. seni hiç unutur muyum !
    şimdi mesela şu tersane müdürlerinin patronlarının eşleri falan türbanlı olsa bu olaya çoktan el atmıştın, kaçak kaçak tersaneye girmeye çalışıp belgesel neyin bile yapardın. ama gelgelelim sana tersaneden ekmek çıkmaz hacı. ne türban var, ne pkk, ne siyaset. 3-5 işçi ölüyormuş. ölsün canım. ne var. hem onlar da dikkat etsin di mi ama.

    evet delirmeden bu yazıyı tamamlayabildiğim için mutluyum
  • işçi kemal turan'ın ölümüyle tuzla tersaneler bölgesinde gerçekleşen ölüm sayısı 99'a yükseldi. bence hükümet ölecek 100. işçinin ailesine plaket versin, ev versin, araba versin. tersane de ayrıca ödüllendirilsin. tersane sahibi çıkıp "100. işçi ölümünün tersanemizde gerçekleşmiş olması bizim için gerçekten gurur verici. bu başarıyı işçi arkadaşlara ve bizden desteklerini esirgemeyen taşeron şirketlere borçluyuz" diye demeç versin. medya "tuzla dalya dedi" diye haberler yapsın. toptan milletçe delirirsek belki bir nebze olsun katlanabiliriz.
  • sermayenin ar damarları çatlamaya devam ederken istatistikler emekçilerin tabutları üzerinde büyüyor tuzla'da. "kazanacakları bir dünya vardır" ve o dünyaya ilk adım tersane emekçileri adına 16 haziran * 'da atılacaktır. tarihlerinden aldıkları güçle * .
  • ölümlerin normalleştiği bölge.. iş cinayetiyle sonlanmasa bile yaşamları, her an soludukları kimyasallar ile orta yaşların ardından karşılarına çıkacak kara yazgıları ..devran sadece onlardan yana dönmeyecek, çocukları açlığa doğacak, yarınsızlığa.. en son metin adlı bir işçi yaşamını yitirdi. boynuna ip geçirilerek çıkartılmış denizden, savcı gelene kadar gemide asılı bekletilmiş, tersanenin köpekleri cesedine saldırmış..ne büyük zulüm bu, nasıl bir insanlıktan uzaklaşma hali..

    sermaye düzeni budur işte, ne zaman reformdan, kaliteden, çağdaşlıktan bahsetse orada emekçinin kanlı teri vardır.

    şimdi greve hazırlanıyor acılı işçiler..engellenecekler, dövülecekler belki de, sövülecekler, işsiz kalacaklar en acısı da yalnız kalacaklar düzen gereği..oysa istedikleri birkaç basit önlem..iş güvenliği, ambulans, doktor..ölmemek için..çığlıkları duyulmuyor.
hesabın var mı? giriş yap